Görkem Büyüyor
Dr. Selahattin Şenol*
*Doç.; Gazi Ü. Tıp Fak. Çocuk
Psikiyatrisi AD
Sultan
kardeş doğumu, yakında okula başlama gibi zorlukların ardından Görkem'in
kaygılı olduğunu farketmişti. Kardeş doğumu ve kardeş kıskançlığı konusundaki
önerilerimiz işe yararsa da üst üste gelen zorlukların Görkem'i
kaygılandırdığını gözlüyordu. Görkem'in ara ara karın ağrıları oluyordu.
Özellikle okul ile ilgili hazırlıklar başlayınca bu ağrılar artıyordu.
Ağrılara bulantı da eklenince Sultan yayın kurulundaki pediatrist arkadaşlara
danıştı ve bu yakınmaların olası organik nedenleri araştırıldı. Ancak
Görkem'in yakınmalarını açıklayacak organik bir neden belirlenemedi. Görkem,
arada karın ağrısı dışında baş ağrısından da yakınmaya başlamış, uykuya
dalması zorlaşmış, gece de uyanmaya başlamıştı.
Çocuklar
psikososyal ve zihinsel gelişimleri sırasında karşılaştıkları zorluklara
bulundukları gelişim dönemine uygun olarak farklı tepkiler vermektedirler.
Çocuklar
olumlu ya da böylesi olumsuz duygularını sözelleştirebilmeyi ancak ilkokula
başladıkları dönemde, daha belirgin olarak ise 9-10 yaşlarından sonra
kazanmaktadırlar. Başkalarının ne hissettiklerini ise daha da sonraki gelişim
dönemlerinde öğrenmektedirler. Duyguların sözle ifade edilmediği dönemlerde
yaşanan kaygı bedensel tepkilerle belirtilmektedir. Kreşe ya da okula
başlamada zorlanan çocukların karın ağrıları olmakta, uyku, iştah ya da
davranışları ile ilgili tepkiler görülmektedir. Burada "zorlanıyorum"
ya da "alışamadım" olarak anlatılmak istenen "karnım
ağrıyor", "başım ağrıyor" ya da "midem bulanıyor"
gibi bedensel yakınmalarla anlatılmaya çalışılır. Sıklıkla bir çocuk
doktoruna başvurularak bedensel hastalığa ilişkin kanıtlar aranmakta, çoğu
zaman da uzun süreli ayrıntılı incelemelere gerek duyulmaktadır. Çünkü bu
dönemde çocuğun beden ısısı yükselebilmekte, halsizlik, bitkinlik ve
iştahsızlık olabilmekte ve gerçekten acı çekmektedir.
Ruhsal
etkenler, bedensel bir belirti ya da bozukluğun gelişimi, alevlenmesi ya da
sürmesine anlamlı ölçüde katkıda bulunuyorsa o bozukluğa
"psikosomatik" denmektedir. Bu grup içinde üç hastalık tablosu
bulunmaktadır. Bedende, ülser gibi yapısal bir bozukluğa ya da migren gibi
bir işlev bozukluğuna yol açan ruhsal nedenlerin varlığında psikofizyolojik
bozukluklardan söz edilmektedir. Burada organik bir bozukluğu ilişkin açık
kanıtlar vardır. Bu bedensel hastalıkların oluşmasında, alevlenmesinde ya da
iyileşmesinde psikososyal etkenler önemli bir yer tutarlar. İkinci grup ise
somatoform bozukluklar olarak isimlendirilen ve ortaya çıkan bedensel
yakınmayı açıklayacak organik bir nedenin tanımlanamadığı, bedensel
belirtinin istemsiz olarak sürdürüldüğü hastalıklardır. Bunlar hastalık
hastalığı, konversiyon bozukluğu, beden şekil bozukluğu ve somatik ağrı
bozukluklardır. Yaşanan ruhsal nedenlere bağlı bedensel belirtiler çocuk,
ergen ya da anne baba tarafından bilinçli olarak oluşturulmaktadır.
Öğrencilik anılarına sıklıkla aktarılan dersten kaçmak amacıyla tebeşir tozu
ile beden ısısına arttırma gibi yöntemler ise simulasyon başlığı altında
değerlendirilebilir. Burada saptanan bir hedefe ulaşmak için istemli olarak
hastalık, belirti ve bulguların oluşturulması söz konusudur. Ruhsal bir
bozukluk olarak kabul edilmez.
Bu
açıklamaların ardından Sultan çocuğundaki belirtilerin kaynağını öğrenmiş ve
bedensel bir yakınma olmaması nedeniyle rahatlamıştı. Artık Görkem ile okula
başlama konusundaki zorlukların konuşulması gerekiyordu. Çocuğu okula
başlayacak her anne baba gibi Sultan'ın da kaygıları olmuş, zihinsel gelişime
uygun olarak daha farklı ve yoğunlukta hissediyordu. "Okuma yazmayı
öğrenebilecek miydi? Arkadaşları ve öğretmeni kendisi ile alay mı edecek
yoksa cezalandırılacak mıydı? Sorunun bunlardan kaynaklandığını öğrenince
Görkem'i rahatlatmak Sultan için hiç zor olmadı. Bu desteğe ek olarak
Görkem'in kaygısını azaltmaya yönelik kısa süreli düşük dozda bir
antihistaminik şurup da başlayarak bu iyileşme sürecini hızlandırmaya
çalıştık.
Kaynaklar
1-Şenol
S: Somatoform bozukluklar. İlaç ve Tedavisi Dergisi 1998 11 (8): 484-487
|