| Akraba Evlilikleri Dr. Ersin Uskun** Süleyman
    Demirel Ü. Tıp Fak. Halk Sağ. AD
 
                Akraba evliliği,
    eşler arasında kan bağı bulunması yani aynı atadan gelme durumudur. Kanbağı olan
    akrabalar, toplumun genelinde görülen ortak gen yüzdesinin dışında, ayrıca akraba
    oldukları için ve bunun derecesine göre daha da fazla ortak genleri vardır. Akraba
    evlilikleri genetik danışmanlık hizmetinin verilmesini gerektirir. Genetik
    danışmanlıkta ise önemsenmesi gereken üç önemli konu vardır: 
                1. Çiftler arasındaki
    akrabalığın doğru olarak saptanması ve soyağacının çıkarılması, 
                2. Ailede kalıtsal
    nedenli bir hastalık riskinin böyle bir evlilikte nasıl etkileneceği, 
                3. Zararlı bir
    genin, çiftin her ikisi tarafından çocuğa aktarılma riski ne kadar yüksektir ki buna
    bağlı çocuk hasta olsun. 
                Akraba evliliği
    genetik hastalıkların epidemiyolojisini etkileyen önemli durumlardan biridir ve dünya
    toplumunun %20'si belki de daha fazlası tarafından yeğlenmektedir. Doğan çocukların
    en azından %8.4'ü akraba evliliklerinden doğmaktadır. Özellikle Batı Akdeniz ve Güney
    Hindistan'da çok yaygındır. Akraba evliliği yapan popülasyonda özürlü çocuk doğma
    riski diğer popülasyona göre iki kat artarak %8-9 olmaktadır.  
                Eski devirlerden
    beri toplum ve dini topluluklar akrabalar arası evlilikler için bazı yasaklar
    getirmişlerdir. Bu sınırlamalar kökenini olasılıkla biyolojik bilgi ve deneyimlerden
    değil, sosyal gereklilikten almıştır. Bir insan toplumunun insest tabuları
    olmaksızın kurulması olası değildir. Ayrıcalıklı durumlarda kardeşler arası
    evlilikler bile kabüllenilmiş ve hatta firavunlarda olduğu gibi desteklenmiştir.
    İslam aleminde kuzen evlilikleri kabul görürken, kardeşle, amca, teyze, dayı, hala
    gibi akrabalarla ve sütanne ile evlenmek yasaklanmıştır. Bütün Hıristiyan aleminde
    ise halen birinci derece kuzen evlilikleri kabul edilmemekte ve böyle evlilikler için
    katolik kilisesinden özel izin almak gerekmektedir. Kilisenin aynı zamanda vaftiz baba
    ile onun vaftiz çocuğunun da evliliklerini yasaklamış olması bu yasakların biyolojik
    temellerin dışında başka inanışlara bağlı olduğunu göstermektedir.   
                Birinci
    dereceden kuzen evlilikleri diye isimlendirebileceğimiz kardeş çocuklarının
    evlilikleri, ülkemizde en sık rastlanan akraba evliliğidir. Almanya'da kuzen
    evliliklerine çok ender rastlanmaktadır. Halkın eğitim düzeyinin ve genetik hastalıklar
    konusundaki bilgisinin artması, bu tür evliliklerin oranının %0.3'ün altına düşmesine
    ve hatta büyük şehirlerde daha da azalmasına neden olmuştur. Başka kültürlerde ise
    yakın akraba evlilikleri ekonomik çıkarlar, çiftin ailelerinin birbirini daha yakın
    tanıyor olması, coğrafi konum gibi nedenlerle desteklenebilmektedir.   
                Japonya'da yapılan
    çalışmalarda akraba evlilikleri oranı %6 dolayındadır; hatta adalarda izolasyon
    nedeniyle %29'a yükselebilmektedir. Arap ülkeleri, Güney Hindistan, Mısır ve Türkiye
    gibi ülkelerde ise bu oran daha da yüksektir. Buna karşılık Avrupa ve Amerika'da ise
    kuzen evliliklerinden doğacak çocukların sakatlıklar, kalıtsal hastalıklar ve zeka
    özürlü olma durumlarından muzdarip olacakları görüşü yaygındır. Bu nedenle bu
    ülkelerde bu tip evliliği olan çiftler sıklıkla genetik danışmanlık
    istemektedirler. 
      
        |            
        Dr. Serim Timur'un "Türkiye'de Aile Yapısı" kitabından:            
        Eş seçiminin, tamamen serbest olduğu ve kişilerin kendi eğilimlerine
        bırakıldığı toplumlarda, insanların çok azının akrabaları ile evlendikleri
        sonucu çıkarılmıştır. Türkiye'de evli çiftlerin yaklaşık olarak üçte birinin
        birbirleriyle akraba oldukları görülmüştür (%29.2). Akraba olan eşlerin %80'i
        kardeş çocuklarıdır. Özellikle erkek kardeş çocuklarının birbiriyle evlendikleri
        görülmektedir.             
        Akraba olan eşlerin oranı Ankara, İstanbul ve İzmir'de %17 iken, diğer
        kentlerde %19'a, köylerde %36'ya çıkmaktadır. Kocası akraba olan kadınların %29'u
        amcalarının oğlu, %49'u dayı, hala ya da teyze oğlu olmak üzere kuzenleriyle evlenmişlerdir.
        İkinci kuşak kuzenler arası yani kardeş torunlarının evlenme oranı %5'dir.
        Bunların dışında kalan akraba evliliklerinin, diğer uzak akrabalar arasında yarı
        yarıya dağıldıkları görülmektedir. Akrabalar arası evliliği, geniş ve ataerkil
        aile biçimleri pekiştirmektedir. Akrabası ile evli olanların oranı, kuruluştan beri
        çekirdek aile olan ailelerde %20 iken, ataerkil geniş ailelerde %34'e çıkmaktadır. Köylerde
        bütün aile biçimlerinde akraba evliliği diğer yerleşim yerlerinden daha yüksektir.
        Bölgeler arası değerlendirmede en düşük oran %20 ile Batı Anadolu'da, en yüksek
        oran ise %37 ile Doğu Anadolu'dadır. Ancak Batı Anadolu'da da ataerkil ailelerde
        çekirdek ailelere göre oranın yüksek olduğu görülmektedir. |  Akraba evliliğinde
    önemli olan sorun sağlıklı olan bireylerin genlerinde taşıdıkları hastalıkların
    çocuklarına aktarılmasıdır. Bu açıdan önemli olanlar ise otozomal resesif ve bazı
    multifaktöryel geçişli hastalıklardır. 
 
                İnsan geni,
    bilinen yüzlerce resesif hastalıktan birine yol açabilecek 6-8 aleli heterozigot olarak
    taşır. Birinci derece kuzenler arası evliliklerde genlerin 1/8'i paylaşıldığında
    genetik olarak belirlenen hastalık riski %3'dür. Söz konusu tehlike aralarında kan
    bağı bulunmayan ana-babalardan doğan çocuklarda %2'dir. Birinci dereceden kuzenler
    arasındaki evliliklerde kendiliğinden düşük, ölü doğum, prematürite, beyin felci,
    multifaktöryel durumlarla (doğuştan kalça çıkığı gibi) sık karşılaşıldığı
    ancak bu insidans artışının düşük olduğu belirtilmektedir.  
                Hastalıklı
    genler açısından heterozigotluk oranının çok yüksek olduğu kapalı toplumlarda
    yapılan evlilikler sonucu hastalık ortaya çıkma riski daha yüksek olduğundan bu tür
    toplumlarda akraba evlilikleri ayrı bir önem kazanmaktadır. Örneğin; Musevilerde
    olduğu gibi, akraba popülasyonlarına ait olmaları nedeniyle de yakın akraba
    olabilirler. Bu nedenle çok sayıda ortak genleri olabilir. Genetik bir hastalık olan
    Tay-Sachs hastalığı için sağlıklı bir bireyin taşıyıcı bir kişiyle evlenme
    riski böyle kapalı toplumlarda 1/20 iken, normal populasyonda 1/400 gibi düşük bir
    orandadır. 
                Genetik geçişleri
    daha iyi anlamak için kısaca terimleri açıklayalım: 
                Genler yani
    temel kalıtım birimleri, DNA molekülleridir. DNA genetik kodu oluşturur, binlerce gen
    kromozomlarca taşınır. Bu kromozomlar hücrelerin çekirdeklerinde bulunan çomak
    benzeri oluşumlardır. İnsanlarda her hücre normal olarak 23 çift halinde 46 tane
    kromozom taşır. Bunların 22'si homolog kromozomdur. Cinsiyet kromozomu olan bir çifti
    ise bireyin cinsiyetini belirler. 
                Genler
    kromozomlar üzerinde lineer dizilmiş ve her bir genin kendine özel bir yeri vardır. Bu
    yerlerin sayısı ve düzenlenişi homolog kromozomlarda (cinsiyet kromozomları
    dışındakilerde) birbirinin aynıdır. Homolog yerlerde bulunan genler alel olarak
    adlandırılır. Her bireyde tüm genler için, herbiri bir kromozom çiftinin tek bir
    tanesinde yer alan 2 alel vardır. Özel bir gen konusunda bir çift birbirinin aynı alel
    taşıyan bir kimse homozigot; birbirinin aynı olmayan aleller taşıyan kimse
    heterozigottur. Eğer bir gen etkisini yalnızca tek bir kromozom üzerinde bulunduğu
    halde gösterebiliyorsa bu dominant gendir. Resesif bir gen ise etkisini yalnızca bir
    kromozom çiftinin iki üyesi üzerinde bulunduğunda gösterebilir.  
                 
                Otozomal resesif
    hastalıklarda genetik geçişin özellikleri: 1. Bu tür kalıtımda
    cinsiyet ayrımı yoktur.  2. Sağlıklı
    ana-babadan doğan çocuk hasta ise hem anne hem de baba taşıyıcıdır (heterozigot). 3. Normal olan
    ana-babanın çocuklarının ¼'ünde hastalık görülmesi, ½'sinin taşıyıcı
    olması, ¼'ünün ise genotipik olarak da tamamen sağlıklı olması beklenir. 4. Hasta kişi ile
    genotipik olarak da tamamen sağlıklı birey evlenecek olursa çocuklarının hepsi
    taşıyıcı olacaktır. 5. Hastalıklı
    bireyle, taşıyıcı kişi evlenecek olursa çocuklarının yarısı hasta, yarısı
    taşıyıcı olacaktır. 6. Taşıyıcılar,
    fenotipik olarak tamamen sağlıklıdırlar ama hasta genleri bir sonraki kuşaklara geçiren
    taşıyıcı görevini görürler. Hastalığın nedeni protein eksikliği gibi bir
    durumsa taşıyıcılar sağlıklı olmakla birlikte çoğu zaman bu protein onlarda da
    normalin altındadır. 7. Hastalıklı bir
    çocuğun kardeşlerinde hastalık çıkma riski %25'dir ve aile bu tehlikenin her gebelik
    için aynı olduğunu iyice kavramalıdır. Yani ailenin bir tane hasta çocuğu oldu diye
    bu risk azalmış değildir.  
                Burada şunu
    hemen eklemeliyiz ki; kan bağı olmadan da bu hastalıklar iki taşıyıcı evlenirse ortaya çıkabilir. Ancak daha önce de belirtildiği
    gibi, aynı tip hastalıklı genle karşılaşma riski akrabalık olduğunda daha yüksek
    olacağından, özellikle ailesinde otozomal resesif geçişli hastalık bulunan
    bireylerin mutlaka genetik danışmanlık almaları ve yakın akrabası ile evlenmiş
    olmaları durumunda ortaya çıkacak tehlikeler hakkında bilgilenmeleri gerekmektedir.  
                Bu hastalıklardan
    en çok rastlananı kistik fibrozistir ve ortalama sıklık 2000 de 1'dir. Kistik
    fibroziste etkilenen en önemli organlar epitel yapılardır. Dokuların salgı, solunum
    ve emilim özellikleri bozulur. Buna bağlı pulmoner komplikasyonlar, gastrointestinal
    sistem komplikasyonları ortaya çıkar. Kistik fibrozis vakfı hasta kayıt bölümü
    bilgilerine göre kistik fibrozisli hastaların yaşam süresi ortalama 27 yıldır.             
                Fenilketonüri;
    özellikle beyni etkileyen bir hastalıktır. Türkiye'de fenilketonüri sıklığı 5000
    de 1'dir. Fenilalanin'in tirozin hidroksilasyonundaki enzim defekti sonucu fenilalanin
    yıkılamaz ve hastalık oluşur. Erken tanıyla fenilalaninsiz diyet ile normal zeka düzeyine
    erişilebilir. Yenidoğan döneminde fenilketonüri taraması, ülkemizde Sağlık
    Bakanlığı'na bağlı kuruluşlarda rutin hizmetler arasında verilmektedir. Doğumdan
    sonraki 5-10 gün içinde birkaç damla kan ile basit ve ucuz bir yöntemle (Guthrie
    testi) hastalık saptanabilir. 
                Talasemi major;
    özellikle Akdeniz Bölgesi’nde taşıyıcılığı yüksek bir kan hastalığıdır.
    Hemoglobindeki defekte bağlı gelişir. Etnik gruplarda talasemi trade oranı %3-5'dir.
    Anemi ağırdır, büyüme geri kalır ve kalp yetmezliği gelişir. Tedavi ile 40 yaşa
    kadar yaşam uzatılabilir. Son yıllarda ülkemizde evlenmek üzere olan çiftlerde
    evlilik öncesi taşıyıcılık için taramalar yapılmaktadır.  
                Sonuç olarak;
    Ülkemizde yüksek oranda görülen (yaklaşık %25 oranında) akraba evlilikleri için,
    genetik danışma hizmetinin sağlık hizmetleri içinde, özellikle de birinci basamak sağlık
    hizmetleri içinde kurgulanması uygun bir yaklaşım olacaktır.   Kaynaklar  1- Doğru Ü,
    İmamoğlu A, Öcal G, Sarıbaş S, Tümer N, Türmen T, Yüksel M. Çocuk Sağlığı ve
    Hastalıkları. Editör: Bahtiyar Demirağ. Türkiye Klinikleri  Ankara, 1983.  2- Genç Z, Erdemir
    Demirhan A. Genetik Danışmanlığın Tıbbi Etik Açısından Önemi ve Bazı Sonuçları.
    T Klin Tıbbi Etik, 1997; 5(2):73-77.  3- Genç Z. Genetik
    Danışmanlıkta Kanyakını Akraba Evliliklerine Yaklaşım. T Klin Tıbbi Etik, 1997;
    5(2):78-80.  4- Timur S.
    Türkiye'de Aile Yapısı. Hacettepe Üniversitesi Yayınları, Ankara, 1972.   5- Ulusoy Gökkoca
    F.Z, Baharlı Etiler N. Çocukluk Döneminde Genetik Hastalıkların Epidemiyolojisi ve
    Kontrolü. Sağlık ve Toplum, 1999; 3:19-26.   |