Annelerde D Vitamini Yetersizliği ve Korunma
Dr.
Şükrü Hatun*, Dr. İsmail Pehlivan**
* Prof.; Pediatrik
Endrokrinoloji Uzm. Kocaeli Ü. Tıp Fak. Çocuk Sağlığı
ve Hast. AD, Kocaeli
** Araş. Gör.;
Kocaeli Ü. Tıp Fak. Çocuk Sağ. ve Hast. AD, Kocaeli
D vitamini hem
vücuttaki kalsiyum ve fosfor metabolizması hem de kemiklerin gelişiminde önemli rol
oynayan bir hormon ön maddesidir. Şiddetli D vitamini yetersizliği çocuklarda raşitizme,
erişikinlerde ise osteomalaziye neden olmaktadır. Vücuttaki D vitaminin temel kaynağı
güneş ışınlarına bağlı deride yapılan sentezdir ve bu nedenle çocuk ve erişkinlerdeki
D vitamini düzeyleri mevsimlere bağlı büyük değişkenlik göstermektedir. Aktif
vitamin D'nin temel görevi çocuklarda büyüyen kemik dokusunun (erişkinlerde ise kemik
yeniden yapımı için) mineralizasyonu için gerekli kalsiyum ve fosfor konsantrasyonunu
idame ettirmektir. Vitamin D hedef dokusu olan bağırsaklarda kalsiyum ve fosforun
emilimini artırarak bu görevini yapmaktadır.
Vücuttaki D
vitamini durumunu (ağızdan alım + derideki üretimi) en iyi serum
25-hidroksivitamin D düzeyi göstermektedir. Bunun nedeni
25-hidroksivitamin D'nin insanlardaki yarı ömrünün yaklaşık bir ay olması,
dolayısıyla alım ve depolar konusunda bütünlüklü bilgi vermesidir. Serum
25-hidroksivitamin D düzeyi normal aralığı insanların yaşadıkları bölgelere göre
değişmesine karşın genel olarak erişkinlerde kış serum değerinin >40 nmol/L
olması normal kabul edilmektedir. Serum 25-hidroksivitamin D düzeyinin <20-25 nmol/L
olması şiddetli yetersizlik, 25-40 nmol/L arasında olması marjinal (sınırda)
yetersizlik olarak kabul edilmektedir. Şiddetli yetersizlik durumlarında rikets ya da
osteomalazi riski çok yükselmektedir.
Erişkinlerde D
vitamini yetersizliği sorunu
D vitamini daha
çok çocuklarda sık görülen rikets sorunu ile birlikte akla gelmekle birlikte son yıllarda
erişkinlerde 25-hidroksivitamin D düzeylerindeki düşüklük ve bunun kemik sağlığı
üzerine etkileri üzerindeki tartışmalar artmıştır.
ABD’de genel dahiliye kliniklerinde yatan 290 hastanın %57'sinde D vitamini
yetersizliği saptanmış ve hastaların %22'sinindeki yetersizliğin şiddetli düzeyde
olduğu belirlenmiştir.
Benzer şekilde Hollanda'da çoğu kadın 142 erişkinin
%79'unda 25-hidroksivitamin D düzeyleri düşük bulunmuştur. Değişik ülkelerdeki bu
sonuçlar yetersiz D vitamin alımı, iç ortamlarda geçen yaşam süresinin fazlalığı
ve güneş ışınlarından yararlanmama, hava kirliliğinin ultraviyole ışınlarının
insanlara ulaşmasının engellemesi ve dini inançlara bağlı örtünme gibi çeşitli
etmenlerin etkisiyle erişkinlerdeki D vitamini yetersizliğinin yaygın bir sorun
olduğunu ortaya koymaktadır.
25-hidroksivitamin
D düzeyleri düşüklüğü yalnızca basit bir biyokimyasal bozukluk olmayıp;
beraberinde kemik yapım-yıkım hızında artma, osteporoz ve hafif ostomalazi ve kalça
ya da diğer kemiklerdeki kırık olasılığında artma gibi fizyolojik, klinik ve
patolojik bulgulara yol açmaktadır. Yaşam süresinin uzaması ile birlikte osteoporotik
kırıkların artması osteoporozisin önlenmesi konusunda değişik seçenekleri gündeme
getirmektedir. Yakın zamanda yayınlanan bir çalışmada günde 500 mg kalsiyum ve 700
IU D vitamini desteğiyle 3 yıllık dönemde bulgu veren omurga kemikleri dışındaki
kemik kırık oranında %50 azalma olduğunun bildirilmesi çocuklardaki kemik sağlığı
yanında erişkinlerdeki kemik sağlığında D vitaminin rolünü yeniden gündeme
getirmiştir.
Annelerde D
vitamini yetersizliği ve bebekler üzerine etkileri
Gelişmekte olan
ülkelerde ya da gelişmiş ülkelerdeki etnik topluluklarda annelerdeki D vitamini
yetersizliğinin sık görülen bir sorun olduğu bilinmektedir. Pakistan'da yeni doğum
yapmış kadınların %48'inde şiddetli düzeyde D vitamini yetersizliği (serum
25-hidroksivitamin D<25 nmol/L) olduğu saptanmış ve annelerin D vitamini düzeyi ile
üç aylıktan küçük bebeklerin D vitamini düzeyleri arasında anlamlı ilişki
olduğu gösterilmiştir. Benzer bulgular Kuzey Amerika ve Avrupa ülkelerinde de saptanmıştır.
D
vitamini yetersizliği anneleri etkilemekle birlikte temel etkisini bebekler üzerinde
göstermektedir.
Bu etkilerin başlıcaları; büyüme geriliği, kemik dokusu
gelişiminde gerilik (kendini doğumsal rikets, kraniotabes, geniş fontanel, kemik
mineral yoğunluğunda azalma ve kemikleşme merkezlerinin gelişim hızlarında
yavaşlama ile gösterir), dişlerde enamel hipoplazi ve kalsiyum dengesi
bozukluklarıdır.
Annelerin D
vitamin düzeyleri süt verme döneminde anne sütü içindeki D vitamini miktarını
doğrudan etkilemektedir. Bebeklerin serum D vitamin düzeyleri sekizinci haftadan sonra
annenin D vitamin durumundan etkilenmekle birlikte temel olarak güneş ışığı ile
karşılaşma miktarına göre değişmektedir. Bebeklerin serum 25-hydroksivitamin D düzeylerinin
korunması için çıplakken (üzerinde yalnızca bez olan) haftada 30 dakika, giyinik
iken ise haftada iki saat güneş görmeleri gerekmektedir. Güneş ışığından yeterli
ölçüde yararlanamayan bebeklerin annelerinin de D vitamini düzeyleri düşük olduğunda
(anne sütü D vitamini düzeyi de buna bağlı düşecektir) raşitizm riski
artmaktadır.
Ülkemizdeki
annelerde D vitamini yetersizliği
Ülkemizde uzun
zamandan beri değişik ölçülerde annelere D vitamini yetersizliği sorunu olduğu
üzerinde durulmaktadır. Hasanoğlu ve arkadaşlarının 1981’de yaptıkları
araştırmada Ankara Doğumevi ve Hacettepe Tıp Fakültesi'nde doğum yapan annelerin
%20'sinde D vitamini yetersizliği saptanırken, Aydın ve ark. tarafından 1988'de
İstanbul'da yapılan bir araştırmada kış sonu ve yaz sonu incelenen toplam 100 doğum
yapan kadından kış sonu doğum yapan kadınların ortalama 25 (OH) D vitamini düzeyini
belirgin ölçüde düşük bulmuşlardır.
Son yıllarda
annelerde D vitamini durumunu inceleyen araştırmalar 15-20 yılda ülkemizdeki
sosyoekonomik değişimlere karşın annelerde D
vitamini yetersizliğinin sıklık ve şiddetinde bir azalma olmadığını göstermektedir.
Son iki yıl içinde İstanbul, Ankara ve Kocaeli'de yapılan bu çalışmaların sonuçları
Tablo 1'dedir.
Tablo
1.Ülkemizin değişik kentlerinde annelerde D vitamini durumu
|
İstanbul |
Ankara |
Kocaeli |
Sayı |
48 |
50 |
78 |
Zaman |
Yaz |
Ekim-Kasım |
Mart-Mayıs |
25 (OH) D3 düzeyi |
|
|
|
<40 nmol/L kadın oranı |
|
|
|
(Orta derecede
yetersizlik) |
%67 |
%85 |
%95 |
<25 nmol/L kadın oranı |
|
|
|
(Şiddetli
yetersizlik) |
%54 |
%46 |
%80 |
Tablodan anlaşılacağı
üzerinde ülkemizin kentsel bölgelerinde yaşayan annelerin büyük çoğunluğunda orta
ya da şiddetli düzeylerde D vitamini yetersizliği sorunu vardır. Her üç araştırmada
sosyoekonomik düzey ve örtülü giyinme tarzı ile annelerdeki D vitamini yetersizliği
arasında önemli bir ilişki olduğu bildirilmektedir. Kocaeli bölgesindeki annelerde D
vitamin yetersizliğinin daha yüksek oranda ve daha şiddetli düzeyde olmasında
araştırmanın kış sonu yapılması kadar bölgesel etmenlere (kentsel ve endüstriyel
hava kirliliği, sonbaharla birlikte güneşli gün sayısında belirgin azalma,
muhafazakar yaşam tarzı gibi) bağlı görünmektedir. Yakın zamanda Hindistan'da (Yeni
Delhi) yapılan bir çalışmada hava kirliliğin yüksek olduğu bölgede yaşayan
çocukların 25 (OH) D3 düzeyinin düşük hava kirliliği bölgesinde yaşayanlara göre
%50 düşük bulunması (sırasıyla 126 ve 28.2 nmol/l)
hem Kocaeli hem de diğer kentlerdeki yüksek orandaki D vitamini yetersizliği ile hava
kirliliği arasında ilişkiye önem verilmesi gerektiğini göstermektedir.
Sonuçlar ve Öneriler
Annelerdeki D
vitamini yetersizliği, hem anneleri hem de bebekleri etkileyen, dolayısıyla
çocukluktan erişkinliğe kemik sağlığı üzerinde olumsuz etkileri olan bir metabolik
sorun olarak önemini korumaktadır. Bu sorun güneş ışığından yararlanmayı
engelleyen çevresel ve yaşam tarzı etmenlerine bağlı olarak bazı ülkelerde ciddi
halk sağlığı sorunu olarak karşımıza
çıkmaktadır. Son yıllardaki araştırmalar ülkemizde son 20 yılda annelerde D
vitamini yetersizliği sorununun yaygınlığı ve şiddetinde bir azalma olmadığını göstermektedir.
Güneş
ışığı en önemli D vitamini kaynağı olduğundan yeterli güneş ışığı
alınabiliyorsa gebelik ve emzirme döneminde D vitamini eklenmesine gerek yoktur. Yeterli
güneş ışığını tanımlamak zordur ve özellikle kışın bazı bölgelerde güneş
ışınları ile karşılaşma çok azalmaktadır. Bu nedenle besinlerin D vitamini ile güçlendirilmediği
ve yetersiz güneş ışığı alan bölgelerde yaşayan kadınlara gebeliğin son üç ayında
günde 1000 IU D vitamini verilmesi ya da son üç ayın başlangıcında bir kez 100.000
IU D vitamini verilmesi önerilmektedir. Bu öneri özellikle örtülü giyim tarzına
sahip anneler ve hava kirliliği olan kentlerinde yaşayan kadınlar açısından daha
önemlidir. |