.......

.........
 
 
 
Sağlık Çalışanlarının Enfeksiyonlardan Korunması


Dr. Şevkat Bahar Özvarış

 AIDS'in ortaya çıkmasıyla, Hepatit B (HBV) ve son zamanlarda bulunan Hepatit C ve D ile  enfeksiyon kontrolünün odak noktası belirgin olarak değiştirmiştir. Artık dikkati, bu hastalıkların yalnızca hastalara değil, sağlık çalışanları ve diğer çalışanlara (temizlik çalışanları gibi) bulaşmaması üzerinde yoğunlaştırmak gerekmektedir. Bu nedenle birinci basamak kuruluşlardan yataklı tedavi kuruluşlarına, yerleşik ya da gezici sağlık hizmetleri veren birimlerde enfeksiyon kontrolünün iki temel amacından söz edilmektedir. Bunlar: 
 Enfeksiyonların en aza indirilmesi,
 Tbc, HBV, HCV ve HIV gibi enfeksiyon ajanlarının (hastadan sağlık çalışanına, hastadan hastaya ya da sağlık çalışanından hastaya) bulaşmasının önlenmesi.
 Sağlık çalışanları için; hastalar, teknoloji, çalıştığı birim, biyolojik, kimyasal, fiziksel ve psikolojik tehlikeler gibi pekçok tehlike sözkonusudur. Sağlık kuruluşlarında çalışanlar için, Tbc, HBV, HCV, HIV ve Varicella gerçek enfeksiyon riskleridir. Ayrıca teorik olarak HTLV I/III, CMV ve EBV de enfeksiyon riskleri arasındadır. Gazlar, solventler, kemoterapotik ajanlar, çalışanlar için üreme sağlığı tehlikelileridir. Sağlık çalışanları için, günümüzde bilinen/tanımlanmış bu tehlikelere karşı "güvenli" bir işyeri ortamı sağlanmak zorundadır.

 Sağlık kuruluşlarında çalışanların sağlığı için eylem planı şunları içermelidir:
 İşe giriş incelemeleri
 Periyodik incelemeler
 Aşılama programları
 Maruziyetlerin değerlendirilmesi
 Yaralanma ve hastalıkların değerlendirilmesi
 Meslek hastalıklarının ve kazaların tazmin edilmesi
 Eğitim çalışmaları
 Güvenli iş ortamı oluşturma çalışmaları

 Sağlık personeli, HBV ya da HIV ile enfekte kişinin kanı ile karşılaşırsa virüs hastadan sağlık çalışanına geçebilir. Parenteral geçişe örnek iğne yaralanmalarıdır. Ayrıca HIV geçişi sağlık çalışanının göz ya da ağzına kan sıçraması sonucu müköz membran bulaşı ile de oluşabilir. Açık yara ya da dermatit, akne ya da çatlamış deriye kan sıçraması, sağlam olmayan deriye bulaş da bu virüsler için giriş noktası olabilir.
 HIV seropozitif kana maruz kalanlarda HIV enfeksiyon insidansı çok düşüktür. Hemen hemen tüm olgularda önlenebilir kazalar söz konusudur. Bunlar iğne yaralanmaları, kırılmış kan tüplerinden kesiler ve sağlam olmayan deriden kan ile bulaşın eldiven gibi bariyerlerle korunmamasından ortaya çıkmaktadır. 
 HBV korunmasında, risk grubu olmaları nedeniyle tüm sağlık çalışanlarının bağışıklanması gerekmektedir. Ülkemizde bu konuda önemli adımlar atılmıştır. Bununla birlikte, hastadan sağlık çalışanınına HIV, HBV ve diğer kan kaynaklı patojenlerin geçişinden korunmada "evrensel önlemlerin" tüm sağlık çalışanlarınca bilinmesi gerekir. Evrensel önlemlerin amacı vücut sıvılarından ve kan kaynaklı patojenlerden enfeksiyon geçişini önlemektir. Tüm sağlık çalışanları, hastada HBV, HIV ya da diğer bir enfeksiyonun tanı konulmuş olmasına bakmaksızın, kan ya da vücut sıvılarıyla bulaş riski varsa evrensel önlemleri benimsemelidir. 
 Evrensel önlemlerin uygulanması demek, tüm hastaların/başvuranların vücut sıvılarının enfeksiyöz olarak değerlendirilmesi demektir. Çünkü sağlık çalışanı kimin enfekte olup kimin olmadığını bilemez. Belirtisiz HIV enfekte kişilerin gerçek sayısının bilinmemesine karşın, bildirilmiş AIDS olgularından çok daha fazla olduğu bilinen bir gerçektir. Hastadan öykü almak ya da muayene etmek HIV, HBV ya da diğer vücut sıvı ya da kan kaynaklı patojenlerle enfekte hastaların sayısını vermez. Bu nedenle tüm sağlık kuruluşlarında evrensel önlemlerin uygulanması gereklidir.
 Enfeksiyon zincirinde, virüsün(ya da virüs içeren sıvıların) aşamayacağı fiziksel, mekanik ya da kimyasal engeller oluşturulması anlamına gelen koruyucu bariyerler, doktordan temizlik çalışanlarına dek tüm sağlık çalışanları tarafından bilinmelidir.

Kan ve vücut sıvılarından korunmada evrensel önlemler şunları içermelidir:
 Kan ve vücut sıvılarıyla bulaş riski varsa eldiven giymek
 Kan ya da vücut sıvısı sıçrama riski varsa gözlük, maske ve/ya da giysi giymek
 Hasta ile temastan önce ve sonra ve eldiven çıkardıktan sonra her zaman el yıkamak
 Burada vurgulanması gereken önemli nokta; enfeksiyonu kontrol için alınan önlemlerin amacı hastayı izole etmek değil, virüs ve vücut sıvılarını izole etmektir.

 Koruyucu bariyerler şunlardır: 
 El yıkama: Sağlık çalışanlarının birçok işlem için, normal (sıvı sabun seçmeli) ya da antimikrobial bir sabun ile parmak araları ve el sırtını ovuşturarak 15-30 saniyelik süre el yıkamaları ve akan su ile durulamaları yeterlidir. Durulama sonrasında akan suyu kapatmak için ayakla kumanda edilen veya otomatik kapanan sistemler olmalıdır. 
 Eldiven giyme: Kan ve vücut sıvılarına, müköz membranlara, sağlam olmayan bir deriye değerken ya da kan ve/ya da vücut sıvıları ile bulaş riski olduğunda her iki ele eldiven giyilmelidir. Hastadan kan alırken de her iki ele eldiven giyilmelidir.
 Maske ve göz koruyucuları (gözlük ya da pilot tipi gözlükler): Kan ya da diğer vücut sıvılarının sıçraması riski olduğunda bunlar kullanılmalıdır. Cerrahi, vajinal girişimler, göğüs fizyoterapisi ya da kaza geçirmiş kişilerin yaralanmaları ile ilgilenme bu durumlara örnek olarak gösterilebilir. Tüberkülozdan korunmak için basil geçirmeyen özel maske kullanılmalıdır. 
 Ters önlük(ameliyat önlüğü) ve önlükler: Ters önlük ya da plastik önlük, kumaş ya da suya dirençli kağıt, kan ya da diğer sıvıların sıçraması riskinde giyilmelidir. 
 Kullanılmış araçların, eldivenlerin ve diğer gereçlerin temizlenmesi: Atıkların yok edilmesi ve dekontaminasyon, yıkama ve durulama, sterilizasyon ya da yüksek düzeyde dezenfeksiyon. Enfeksiyonu önleme işlemleri sırasıyla uygulanmalıdır:
 1. Doktor ya da yardımcısı tıbbi ya da cerrahi işlemi tamamladıktan sonra, eldivenleri çıkarmadan önce gazlı bez, pamuk ve diğer atık gereçler gibi kirli cisimleri su sızdırmayan bir torbaya ya da kutuya atmalıdır. Atıkların torbanın ya da kutunun dış tarafına dokunmamasına özen gösterilmelidir.
 2. Bundan sonra tüm cerrahi araçlar, yeniden kullanılabilen eldivenler gibi kan ya da vücut sıvıları ile temas etmiş olabilecek tüm gereç, kullanımdan hemen sonra 10 dakika süre ile dezenfektan solüsyona (%0.5'lik klor solüsyonu) daldırılarak dekontamine edilmelidir.(Bu solüsyon; 9 ölçü suya, 1 ölçü %5 klor içeren çamaşır suyu eklenerek hazırlanabilir). Muayene masası gibi, kan ve vücut sıvıları ile bulaşmış olabilecek yüzeyler yeniden kullanımdan önce dezenfektan solüsyonla silinerek dekontamine edilmelidir. Unutmamak gerekir ki, dekontaminasyonun amacı, çalışanın(özellikle de temizlik çalışanının), araç/gereçlerin temizlik işlemlerine başlamadan önce, dokunmasını daha güvenli duruma getirmektir. 
 3. Sonraki aşama, araç/gereçlerin deterjan ve su ile fırçalanarak iyice yıkanması ve durulanmasıdır. Dekantaminasyon ve yıkama sırasında temizlik çalışanı ev tipi kalın iş eldivenleri giymelidir. Sorumlu temizlik çalışanı, ellerinde ya da kollarının dirsekten aşağı bölümünde kesik ya da yara olursa, bu yaralar iyileşene dek başka işlerde görevlendirilmelidir.   4. Son aşama, kan damarları ya da deri altındaki dokuya değen araçlarla, eldiven gibi yeniden kullanılabilir gereçlerin, endosporlar dahil tüm mikroorganizmaları yok etmek için olanaklıysa sterilize edilmesidir. Sterilizasyon olanaklı değilse ya da gereç yoksa, kaynatarak ya da çok güçlü dezenfektanlarda bekleterek yüksek düzeyde dezenfeksiyon (YDD), tek kabul edilebilir alternatiftir. YDD endosporları güvenilir biçimde yok edemediğinden, çalışan her zaman YYD'un sınırlılığının bilincinde olmalıdır. 
 Enfeksiyondan arındırılmış bir ortam yaratılması için, hizmet sunanlardan temizlik ve bakım çalışanlarına dek tüm bireylerin, enfeksiyonu önleme işlemlerinin gerekçelerini ve etkilerinin sınırlılıklarını iyi bilmesi gerekir.
 Sağlık kuruluşları/örgütleri, tüm sağlık çalışanlarının etkili ve pratik enfeksiyon kontrolü uygulamalarını bilmeleri konusunda politikalar geliştirmelidir. Bu konuda kliniklerin duvarlarına süslü yazılar asmaktan öte, sağlık çalışanı için davranış değiştirmeye yönelik eğitimler yapılmalıdır. Aynı biçimde, örneğin, iğne, bistüri, jilet gibi "kesici aletler" ile yaralanmalardan korunmak için, iğneleri atmadan önce bükmemek, kırmamak, enjektöründen ayırmaya ya da kapağını kapatmaya çalışmamak gerekir, çünkü bu durumlar yaralanmaların en sık nedenidir. 
 
 Laboratuvar çalışanı HIV, HBV ve diğer kan kaynaklı patojenlerlerin geçişine neden olabilen çok miktarda kan ve diğer sıvılarla çalıştıklarından enfeksiyon riski altındadırlar. Dolayısıyla laboratuvar çalışanının bu patojenlerin geçişini engelleyebilecek önlemler konusunda bilgilendirilmeleri son derece önemlidir. Laboratuvarda tüm örnekler kontamine olmuş gibi işlem görmelidir. Tüm örneklerle işlem yaparken iki ele eldiven giyilmelidir. Tüm örnekleri alırken, taşırken, bekletirken sızıntıya karşı önlem alan kaplar, kutular vb. kullanılmalıdır. Örneklerle işlem sırasında pipeti ağızla kullanma yerine, mekanik pipetler kullanılmalıdır. Laboratuvarda çalışırken hiçbir şey yenmemeli ya da içilmemelidir. Kontamine olmuş atıklar sıvı ya da katı olmasına göre kurallara uygun olarak yokedilmelidir. Örnekleri taşırken güvenli taşıma ve olası bir dökülme, sıçrama durumunda kontaminasyonu önleme konusunda eğitilmelidir. 
 Temizlik çalışanı için en büyük risk, çöp sepetlerindeki iğnelerle yaralanmalardır. Bunun için kesici delici araç/gerecin (özellikle iğnelerin) özel kutularda toplanmasının sağlanması gerekir. Ayrıca temizlik çalışanlarının çalışması sırasında kalın iş eldivenleri giymeleri, ellerini çöp sepetine sokmamaları, yaralanmalara karşı, atıkları vücuttan yeterli uzaklıkta tutabilecek küçük kaplarda taşımaları gerekir.
 
 Ülkemizde sağlık kuruluşlarında enfeksiyonun önlenmesine ilişkin görevleri daha çok hekim dışı sağlık çalışanları ve yardımcı çalışanlar üstlenmektedir. Bu çalışanların enfeksiyonu önlemenin amacı ve uygulanacak tüm işlemler konusunda eğitilmesi gerekmektedir. Ayrıca bu işlemlerin, sorumlu kişiler tarafından sürekli olarak denetimi de son derece önemlidir. 
 Sağlık kuruluşlarında HBV, HIV ve diğer kan/vücut sıvısı kaynaklı patojenlerin geçişini önlemek için başarılı bir enfeksiyon denetim programının üç basamağı olmalıdır. Bunlar; yönetim, personel eğitimi ve değerlendirme ve izlemedir.
 Yukarıda sözü edilen evrensel önlemleri yerine getirmek ve kullanımını desteklemek ve HBV, HIV geçişine ilişkin sorunları gözden geçirmek için, sağlık çalışanları arasından anahtar kişileri biraraya getirerek işyerlerinde bir komite oluşturulması gerekir (küçük sağlık kuruluşlarında da benzer yaklaşım uygulanmalıdır). Bu komitede hemşirelik, tıp, laboratuvar ve yönetimden temsilcilerin olması gerekir. Sözü edilen komite hastanelerde bulunan "enfeksiyon kontrol komitesinin" bir alt grubu olarak işlev görebilir. Ya da hastanelerde var olan "enfeksiyon kontrol komiteleri", sağlık çalışanlarının korunması anlamındaki bu yeni görevi de üstlenebilir. Bu komite hizmetleri yerine getirirken hangi önlemlerin alınacağını kararlaştırmalıdır. Kararlar varolan araçlar, bütçe, çalışanlar ve yönetim desteğine dayandırılmalıdır. Her birim ya da klinik enfeksiyon riski açısından değerlendirilmeli ve derecelendirilmelidir. Koruyucu araç ve giysi varolan kaynaklar temel alınarak ve derecelendirme sistemindeki önceliklere göre sağlanmalıdır. 
 Her düzeydeki sağlık çalışanı, öğrenciler de birlikte olmak üzere, evrensel önlemler konusunda bir uyum eğitiminden geçirilmelidir.  Bu eğitimler temel olarak; HBV ve HIV'in geçiş yolları, geçişi önleme yöntemleri, evrensel önlemler ve potansiyel bulaş gerçekleşirse yapılacaklar gibi konuları içermelidir.
 Enfeksiyon kontrol programının etkisini değerlendirme ve izlemede ise;
önerilen önlemlerin alınıp alınmadığı, 
koruyucu giysi ve ekipmanın olup olmadığı, doğru kullanılıp kullanılmadığı değerlendirilmelidir. İzleme bulgularına dayanarak daha sonraki eğitimlerin konuları saptanabilir, koruyucu işlemleri yerine getirmede başarısız olan sağlık çalışanları uyarılabilir.

 Sağlık kuruluşlarındaki HIV, HBV ve diğer kan kaynaklı patojenlerin geçişini önlemek için enfeksiyon denetleme programlarının yaşama geçirilmesi ve yönetilmesi tek yanlı yöneticilerin sorumluluğuna bırakılmamalıdır. Bu konuda sağlık kuruluşlarında kaynakların varlığı önemli olmakla birlikte, yönetimleri adım atmaya zorlayıcı olması açısından, sağlık çalışanlarının bu konuda bilgili ve duyarlı olması, yaratıcılığı, enerjisi ve kendi sağlıkları için sorumluluk almaya gönüllü ve istekli olması da önemlidir.
 

................................................................