Nusret Hoca’yı Saygıyla Anıyoruz
Hekimlikte Sürekli Eğitim*
* Prof. Dr.
Nusret Fişek
Nusret Fişek ve
Hekimlik, TTB Yayınları,
Hekimlikte
Sürekli Eğitim 77-92 Ankara 1991
... Sonuç ve Öneriler:
a) Halkımızın hekimlerin bilgi açığı ve bunun kendi sağlığı konusundaki
önemini kavramamış olması veya en azından tedbir alınabileceğinden habersiz olması
nedeni ile Türkiye'de hekimlik, özel bir çaba harcanmadan, kolaylıkla uygulanabilir
bir meslek olmuştur. Ancak bu böyle sürüp gitmez. Halk bilinçleştikçe hükümetler
onları tatmin etme zorunluluğu duyarlar. Hekimler kendi insitiyatifleri ile bu sorunu
çözmezlerse, hükümetler önce teşvik edici tedbirler alırlar. Bu tedbirler yetersiz
kalırsa zorlayıcı tedbirlere başvururlar. Bu nedenle biz hekimlerin, ülkemizde
sürekli eğitimi kurumlaştırmakta geç kalmamamız gerekir. Unutmamak gerekir ki bu
hizmetin planlanması ve planların uygulanması için, yönetici ve eğitici yetiştirme,
araç ve gereçleri geliştirme gibi gerekli şartları sağlama, çok uzun yıllar ister.
b)Sürekli eğitimin başarılabilmesi için, tıp fakültelerinde eğitimin kendi
kendine öğrenmeyi öğretecek şekle getirilmesi önemli tedbirlerden biridir. Ancak
dünyada bugün bu şekilde tıp eğitimini görmeyen milyonlarca hekim vardır. Bu
nedenle bunları sürekli eğitime alıştırmak için ne yapmak gerektiği sağlık
hizmeti düzeyini artırmak isteyenleri düşündüren bir sorundur. Dünya Sağlık
Teşkilatı Sürekli Eğitim Eksperler Komitesi hekimlerin sürekli eğitimini
geliştirmek için aşağıdaki tedbirleri önermektedirler.
-Milli bir merkez kurma,
-Milli bir plan hazırlama,
-Personel yetiştirme,
-Araç ve gereç geliştirme. Özellikle kendi kendine bilgi açlığı saptama
(self- evalutaion) ve kendi kendini eğitme (self-instruction) araç ve gereçleri,
-Kılavuz projeler uygulama,
-Hizmetin etkinliğini sürekli olarak değerlendirme.
c) Hekimlerin sürekli eğitimi bir kamu sorunu olduğuna göre, eğitim merkezleri
kurulması, eğitim araç ve gereçlerinin hazırlanıp dağıtılması ve hatta kurs ve
seminerlere katılan hekimlerin yolluklarının ödenmesi bir hükümet sorumluluğu
olmalıdır. Dünya Sağlık Teşkilatı Sürekli Eğitim Eksperler Komitesi, sürekli
eğitim için tıp eğitimine harcanan paranın yüzde 10'u kadar bir ödeneğin sürekli
eğitime ayrılmasını önermekte ve hükümetlerin mali desteği yanında sağlık
sigortalarının, sendikaların, işverenlerin, meslek kuruluşlarının, özel
derneklerin ve eğitimden yararlanan hekimlerin katkıda bulunabileceklerini
düşünmektedirler. Ülkemiz şartlarında ise mali desteğin devlet bütçesinden
karşılanmasından başka yol yoktur.
d) Tüm ülkelerde, Türkiye ve benzeri ülkelerde, tıp fakülteleri sürekli
eğitim sorununun çözümlenmesinde önder olmalıdır. Tıp fakültelerinin katkıları
aşağıdaki şekilde sıralanabilir:
-Sürekli eğitim, çoğu kez hekimden çok hastasına ve hizmet ettiğini topluma
yarar. Bu nedenle tıp fakültelerinde öğrenciler, toplumun gereksinmelerini
değerlendirebilecek ve toplumun sağlık sorunlarını çözebilme yeteneğini kazanacak
şekilde yetiştirilmelidirler.
-Tıp eğitiminde pasif öğretim yönteminden vazgeçilerek aktif eğitim yöntemi
geliştirilmelidir. Neyi bilmediğinin farkına varabilen (self-evaluation) öğrenme
isteği olan, kendi kendini eğitebilen (self-education ) hekimler yetiştirilmelidir.
-Öğrencilere 2-3 yıl teorik eğitim verdikten sonra hasta başı eğitime geçme
yerine eğitime hasta takdimi ve bu hastanın teşhis ve tedavisi için teorik bilgi
kazandırma yaklaşımı yeğ tutulmalıdır.
-Tıp fakültesinde öğretim üyelerinin çağdaş eğitim teknolojisini
öğrenmeleri ve uygulamaları sağlanmalıdır. İyi bir cerrah, iyi bir hekim ve iyi bir
araştırıcı olmak başka bir iş, iyi bir öğretici olmak başka bir iştir.
-Tıp fakültesi öğretim üyeleri, hekimlerin ve tıp öğrencilerinin kendi
kendilerini eğitmeleri için araç ve gereç (self-instruction meterial) geliştirme
çalışmalarına katılmalıdırlar.
-Türkiye'de fakülteler, yabancı dilde yazılan temel kitapların dilimize
çevrilip basılması, yenilikleri hekimlere duyurmak için eğitim amacı ile yazılan
yazıları basan dergiler çıkarılması ve hekimlerin soracakları soruları yanıtlayan
merkezler kurulması hususunda öncülük yapmalıdırlar.
-Eğitimi yapar görünmek değil, hekim, halka yararlı olacak yenilikleri
öğretmek esastır. Sürekli eğitimde hekimin eğitimi kabul etmesi, hekime bilgi
açığını kendisinin bulacağı bir program geliştirmek, öğrenmeyi zevk alınan bir
iş haline getirmek, hoşlanılmayan eğitim yöntemi ve sınav yerine çağdaş eğitim
yöntemlerinden yararlanmak, hekimin bilgisi ile övünmesi fırsatını yaratmak ve
eğitimi hekimin koşulları ile uyumlu biçimde yürütmekle sağlanabilir.
e) Sürekli eğitim çalışmalarının planlanmasında bunun bir yetişkin
eğitimi olduğu, beklenen amaca ulaşabilmek için hekimleri güdüleme, hekime istediği
için bilgi ve beceriyi öğrenme fırsatı verme ve uygulayabileceği şeyleri öğretme
gereği daima hatırda tutulmalıdır. Bu nedenle eğitim programı geliştirmede
eğitileceklerin görüşü alınmalı, hatta programları eğitilecekler arasından
seçilenler geliştirmelidirler.
f) Bu yazıyı İsveçli bir eğitimci olan Tengstam'ın sözleri ile bitirmek
istiyorum. Tengstam'ın görüşü gelişmiş veya az gelişmiş bütün dünya ülkeleri
gibi Türkiye için de geçerlidir.
"Hekim ve diğer sağlık mensuplarının çalışmalarını toplumun
değişen gereksinmelerine ve tıp alanındaki hızlı gelişmeğe uydurabilmek için en
etkili ve önemli araç tıp eğitiminin üçüncü aşaması olan sürekli eğitimdir.
Sürekli eğitimi , sürekli bir şekilde uygulamanın zamanı gelmiş ve
geçmektedir."
Prof. Dr. Nusret
Fişek 2000 Yılı Ödülleri
Nusret Fişek Halk Sağlığı Bilim Ödülü: Prof. Dr. Münevver Bertan'a
verilmiştir.
Nusret Fişek Halk Sağlığı Hizmet Ödülü: Prof. Dr. Ayşe Baysal ve Prof. Dr.
Yusuf Öztürk'e
verilmiştir.
Nusret Fişek Sağlık Ocağı Ödülü: "Sosyalleştirme Yasası"nın
ruhuna uygun bir şekilde ve olanakları ölçüsünde; başarılı bir ekip hizmeti
veren, entegre sağlık hizmeti sunan, bölgesindeki toplumla kaynamış sağlık
ocaklarını kamuoyuna duyurarak bütün sağlık ocaklarını daha iyi hizmet vermek
yönünde özendirmek amacıyla 1991 yılından beri verilmekte olan bu ödül;
2000 yılında Şırnak Balveren
Sağlık Ocağı
Antalya Merkez 17 Nolu Dt.H.Selahattin Topçu Sağlık Ocağı
Trabzon 4 Nolu Merkez Sağlık
Ocağı'na verilmiştir.
Prof. Dr. Nusret Fişek Sağlık Ocağı Ödül töreninde ödül kazanan Trabzon 4
No'lu Sağlık Ocağı adına
arkadaşlarının yazdığı metni okuyan Dr. Ayhan Çavdar’ın konuşması:
Biz Trabzon 4 No'lu Sağlık Ocağında 26 kişiden oluşan, ekip çalışmasına
inanan ve uyumlu bir ekip olarak çalışmanın zevkini fazlasıyla yaşayan bir aileyiz.
Hepimiz sağlık teşkilatında çalışmanın ne kadar kutsal, zor olduğunun ve
ne kadar özveri istediğinin; fakat ne kadar da güzel olduğunun bilincindeyiz.
Geçmişten dersler çıkararak her geçen gün, daha iyiye, daha güzele ulaşmaya
çalışıyoruz.
Sağlık ocağımızdaki çalışmalarımız; bize, insanların güveni,
güleryüzü, samimiyeti ve en önemlisi sağlıklı bebekler - gebeler olarak geri
döndüğünde çok mutlu olmaktayız.
Prof. Dr. Nusret Fişek Sağlık Ocağı Ödülü yaşadığımız tüm olumsuz
koşullara karşın sönmeyen heyecanlarımızı daha da alevlendirmiştir. Bu ödülü
almanın sorumluluğu ile daha çok çalışıp örnek bir sağlık ocağı olmaya gayret
edeceğiz.
|