Gazetecilere 'Ergenekon' Baskınını Şiddetle Kınıyoruz!

gztTürk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi, gazetecilere 'Ergenekon' baskınını şiddetle kınadı. Gözaltıların açıklanmasının ardından TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Osman Öztürk, destek vermek amacıyla gazeteci Nedim Şener'in Bakırköy'deki evine gitti.

TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Eriş Bilaloğlu, TTB İkinci Başkanı Prof. Dr. Özdemir Aktan, TTB Genel Sekreteri Prof. Dr. Feride Aksu Tanık ile TTB Merkez Konseyi üyeleri Dr. Osman Öztürk, Doç. Dr. Mehmet Zencir, Dr. Hüseyin Demirdizen ve Dr. Arzu Erbilici gazetecilerin bugün (4 Mart 2011) Ankara'da gerçekleştirdikleri protesto eylemine katıldılar.

 

Kızılay'da YKM önünde toplanan gazetecilere katılan TTB Heyeti, buradan kortejle birlikte basın açıklamasının yapılacağı Adalet Bakanlığı'nın önüne yürüdü. TTB Merkez Konseyi, yürüyüşün ardından konuya ilişkin olarak yazılı bir açıklama yaptı. 

04.03.2011

Basın Açıklaması

Gazetecilere 'Ergenekon' Baskınını Şiddetle Kınıyoruz

'Ergenekon' davası kapsamında bu kez çeteleri, darbeleri, 'Ergenekon'u araştıran gazeteciler gözaltına alındı.

Çetecilerle ve darbecilerle mücadele için yürütüldüğü iddia edilen 'Ergenekon' soruşturmalarının, zaman içinde başlangıçtaki bu iddiaların dışına çıkarak tüm muhalif kişi ve kurumlara yöneldiğini Hocamız Prof. Dr. Türkan Saylan'ın evine yapılan baskından biliyoruz.

Bu gözaltıları, mevcut iktidar partisinin kendisine biat etmeyen bütün muhalifleri susturma bir korku imparatorluğu yaratma, hayranı oldukları İkinci Abdülhamid benzeri bir İstibdat Rejimi kurma girişimlerinin parçası olarak görüyoruz.

Sadece 'Ergenekon' soruşturmasının değil, sosyalist parti ve kurumlara yönelik Devrimci Karargâh Operasyonu'nu da, yasal Kürt siyasetçilere yönelik KCK Operasyonlarını'nın da, benzer şekilde yürütüldüğünü izliyoruz.

Hiç kimse bütün bu yaşananları 'Ortada yargı kararı var' bahanesinin arkasına sığınarak ve 'Yargı sürecini beklemek gerek' diyerek meşru kılamaz.

Siyasallaşmış ve siyasal iktidarın emrine girmiş bir yargının neler yapabildiğini bu ülkenin tarihinden biliyoruz.

12 Mart döneminde de, 12 Eylül döneminde de yapılan bütün hukuksuzlukların altında savcıların, hakimlerin imzaları; mahkemelerin kararları olduğunu biliyoruz.

Elinde tuttuğu iktidar gücünü muhaliflerini susturmanın, toplumu baskı altına almanın aracı olarak kullanmanın demokrasiyle ilgisinin olmadığını biliyoruz.

Siyasallaşmış bir yargının özgürlükler için en büyük tehlike olduğunu biliyoruz.

Ve biliyoruz ki;

Bu ülkenin demokrasi güçleri bu baskılara boyun eğmeyecektir.

Kamuoyuna saygılarımızla duyururuz.

 

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ