Hasan Pulur'un köşesinden

Hasan Pulur"un 5 Aralık 2008 tarihli "Ölen ölür kalan kalır..." başlıklı yazısı üzerine TTB başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy bir not göndermişti ve her iki yazı da web sayfamızda yeralmıştı. Bu kez Hasan Pulur"un köşesinden "Sağlık sorununa resmi açıklama..." ve "Tabipler Birliği başkanı da diyor ki..." başlıklı yazıları...

Hasan Pulur Olaylar ve İnsanlar
Sağlık sorununa resmi açıklama...
14 Aralık Pazar 2008

BURHAN Şeşen’in gencecik oğlunun ölümü nedeniyle, ülkenin sağlık sorunlarını saptayıp eleştiren yazımızı “Ölen Ölür Kalan Sağlar Bizimdir” başlığı altında yayınlamıştık.
Sağlık Bakanlığı İletişim Koordinatörü ve Bakanlık Müşaviri Sayın Osman Güzelgöz’den bir açıklama geldi.
*  *  *
SAYIN Müşavir’e göre yazımız eksik bilgi ve kamuoyunu yanıltıcı nitelik taşımaktaymış...
Mesela devlet hastaneleri...
Bu hastaneler artık bakımsız değilmiş, altı yıldan beri yürütülen “Sağlıkta Dönüşüm Programı“yla bu hastaneler de vatandaşlara etkili, kaliteli, ulaşabilir hizmet sunar hale gelmiş...
*  *  *
BÜTÜN devlet hastaneleri hızla düzeltilmekteymiş...
Nasıl?
Şöyle:
“Koğuş sistemi kaldırılmakta, bütün odalar tek veya en fazla iki kişilik olup, banyolu, tuvaletli, refakatçi koltuk ve yataklı duruma geçirilmektedir.”
Ne kadar güzel ve olumlu.
Yalnız Sayın Müşavir, bizi eksik bilgiyle eleştirirken, kendi açıklamasında da bir eksiklik var.
Devlet hastanelerinin toplam oda sayısı kaçtır ve bunlardan kaçı, en fazla iki yataklı hale getirilmiştir, sırada kaç oda vardır?
*  *  *
EVET sormuştuk:.
“Tıp fakültelerinin öğretim kadrosunda kaç hoca var?”
Sayın Müşavir, tıp fakültesi öğretim üyelerine düşen öğrenci sayısını uluslararası karşılaştırmayla açıklıyor:
“Almanyada 22, İspanya’da 14, İtalya’da 12, Slovakya’da 7, Slovenya’da 6’dır”
Yani, bu ülkelerde, öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısı budur.
*  *  *
Ya Türkiye’deki tıp fakültelerinde bir öğretim üyesine kaç öğrenci düşüyor?
Sayın Müşavir, bunu da “Belki çok şaşıracaksınız ama” diye cevaplıyor:
“Türkiye’de bir tıp fakültesi öğretim üyesine sadece 3,6 öğrenci düşmektedir.”
*  *  *
YA Türkiye’deki hekim sayısı?
Sayın Müşavir diyor ki:
“Türkiye’nin sağlık hizmeti sunumu ile ilgili en önemli problemlerinden birisinin hekim sayısındaki eksikliğimiz olduğunu artık herkes kabul etmektedir. Hekim başına düşen nüfus açısından Türkiye, Dünya Sağlık Örgütü Avrupa bölgesinde yer alan 53 ülke içerisinde 52. sıradadır. DSÖ Avrupa bölgesinde yüz bin kişiye yaklaşık 500 hekim düşerken, Türkiye’de yüz bin kişiye 140 hekim düşmektedir. Ülkemizin hekime olan ihtiyacını da, bu ihtiyacın giderilmesinde öğretim görevlisi yeterliliğini de sizin aracılığınızla kamuoyumuzun dikkatine sunuyoruz.”
Peki, bir önceki açıklamayla, bu bir çelişki değil mi?
*  *  *
GÖRÜNTÜ merkezleri açmak için, mutlaka ruhsat alındığını ve bu konunun izlendiğini belirterek, bize gerekli cevabı Türk Tabibler Birliği’nin vereceğine inandığını belirtiyor.
Hemen söyleyelim, Türk Tabibler Birliği Genel Başkanı Prof. Dr. Gencay Gürsoy’un cevabı biz kendisine bir şey sormadan geldi.
Onu da yarın okursunuz.
 
    .....

Hasan Pulur Olaylar ve İnsanlar
Tabipler Birliği Başkanı da diyor ki...
15 Aralık Pazartesi 2008

SAĞLIK Bakanlığı Müşaviri Sayın Osman Güzelgöz’ün “Türkiye’nin Sağlık Sorunu” hakkındaki açıklamasını okudunuz.
Sayın Müşavir bu açıklamayı, bizim, genç yaşta ölen Burhan Şeşen’in oğlu için yazdığımız yazı üzerine göndermişti.
Sayın Müşavir “doktorlarla ilgili bilgisizlik iddialarımıza” ise Türk Tabipleri Birliği’nin gereken cevabı vereceğine inandığını belirtiyordu.
*  *  *
CEVAP geldi, Türk Tabipleri Birliği Genel Başkanı Prof. Dr. Gencay Gürsoy yazımızı okur okumaz “e-posta” ile cevabını gönderdi.
Sayın Müşavir’in tahmini tuttu ama, aması var...
*  *  *
SAYIN Gürsoy şöyle diyor:
“Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı olarak , ‘Ölen ölür kalan kalır’ başlıklı yazınızda dile getirdiğiniz endişelere bütün içtenliğimle katıldığımı bildirmek için yazıyorum. Ele aldığınız konu, TTB olarak ‘sağlığın piyasalaştırılması’ adını verdiğimiz vahim sürecin artık iyice görünür hale gelen sonuçlarıdır. Prototip bir Dünya Bankası projesi olan ve AKP iktidarı tarafından ‘Sağlıkta Dönüşüm’ adıyla uygulamaya sokulan bu programla birlikte, kamu adım adım sağlık hizmeti üretmekten uzaklaştırılmış ve hizmetin piyasadan satın alınması, yani sağlığın alınıp satılan bir meta haline getirilmesi, sizin ifadenizle, ‘ticaretle tababetin’ iç içe yürütülmesi süreci başlatılmıştır. Birkaç yıl içinde özel hastanelerin sayısı birkaç misli artmış, gittikçe yaygınlaşan hastane zincirleriyle sektör çarpıcı bir tekelleşme evresine girmiştir. Kamu hastaneleri fiilen işletme haline çevrilmiş, hekimlere ve daha düşük oranda sağlık personeline yönelik, performansa dayalı döner sermaye ödemeleriyle etik değerler erozyona uğratılmıştır. Eğitim ikinci plana itilmiş, piyasa istemleri doğrultusunda ucuza çalışacak hekim ithal etme yolları açılmıştır.
*  *  *
SAYIN Pulur ancak kaba çizgileriyle ortaya koymaya çalıştığım bu ortam içinde kuşkusuz ‘hekim hataları’ ve ‘etik suçlar’ artıyor ama ne yazık ki sistemden ve kurumdan kaynaklanan hatalar ve onların trajik sonuçları da çoğu zaman hekimlerin omuzlarına yükleniyor.
*  *  *
KAMUOYU ve medya için de genellikle öykünün bu görüntüsü daha ilginç geliyor. Bu yüzden olayları resmin bütünü içinde yansıtan yazınız için size TTB ve şahsım adına teşekkür ediyorum. “
Ne demiştik?
Sayın Müşavir’in tahmini tuttu, TTB Başkanı açıklama yaptı ama, Sayın Müşavir’in umduğu gibi değil...
Sayın Müşavir’e yazımıza gösterdiği ilgiden dolayı teşekkür ederiz.
Kendisinin soyadı “Güzelgöz” ama, gözler güzel de olsa gerçeği değiştirmiyor.