Maskesini Kadınlar Düşürecek!

Temmuz 2007 seçimlerinden sonraki ikinci döneminde –alınan oyların da etkisiyle- iyice rahatlayan AKP, artık bu çoklu maskeyi taşıyamıyor ve İslamcı kimliğini özellikle kadınlarla ilgili konularda ortaya seriveriyor. Bu durum, son olarak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “bütün kadınlar en az 3 çocuk doğursun” (doğursun ki evlerinde otursun) açıklamasıyla ve Sağlık Bakanı’nın ona destek veren sözlerinde kendini göstermiştir.

 



13 Mart 2008
BASIN AÇIKLAMASI

Çok yüzlü AKP gerçek yüzünü gösterirken; özüne dönerken; bütün kurumlarıyla kadına saldırırken…

MASKESİNİ KADINLAR DÜŞÜRECEK!

Bugüne kadar, kullandığı söylemlerle yoksullardan sermaye kesimine, milliyetçisinden demokratına bütün kesimlere “oynayan” AKP, söz konusu kadınlar olunca açık veriyor.

Temmuz 2007 seçimlerinden sonraki ikinci döneminde –alınan oyların da etkisiyle- iyice rahatlayan AKP, artık bu çoklu maskeyi taşıyamıyor ve İslamcı kimliğini özellikle kadınlarla ilgili konularda ortaya seriveriyor. Bu durum, son olarak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “bütün kadınlar en az 3 çocuk doğursun” (doğursun ki evlerinde otursun) açıklamasıyla ve Sağlık Bakanı’nın ona destek veren sözlerinde kendini göstermiştir. Ardından Diyanet İşleri Başkanlığı’nın da “feminizm ahlaksızlıktır” diyerek aynı koroya katılması manidardır.

Türbanla gelen kadın özgürlüğü tartışmalarının akabinde, üstelik de kapitalizme karşı emekçi kadınların direnişinin sembolü olan bir günde Başbakan’ın “genç nüfusu korumalıyız” uyutmacasıyla ve “Türk milletinin kökünü kazımak istiyorlar” şeklindeki şoven paranoya ile “Sevgili hanım kardeşlerim en az 3 çocuk doğurunuz” demesi bir rastlantı değildir.

AKP iktidarı kadını ikinci sınıf insan olarak görmekte, kadın bedeni üzerinden siyaset yapmakta ve kadının rolünü değiştirmeye çalışmaktadır. Kadına, ağır koşullarda, iş güvencesiz, işsizlik tehdidiyle çalışacak ve başka ülkelerin yoksullarıyla savaşa gönderilecek çocuklar doğurma rolü biçilmektedir. ""Ulusun kökünü kazıyacak düşmanlar"" telkiniyle korku ve düşmanlığı körüklemekte, militarizmin kadın bedeni üzerinden inşasına hizmet etmektedir.

AKP iktidarının gerçek yüzü, kadına olan bakışında ortaya çıkmıştır.

Özellikle kırsalda ve doğu-güneydoğuda erken yaş gebeliklerinin, aşırı doğurganlığın kadın sağlığını tehdit ettiği, anne ve bebek ölümlerinin halen çok yüksek olduğu ülkemizde, “Güvenli Annelik Programı”nın yürütüldüğü bir ortamda, Sağlık Bakanı bu sözlerinin yaratacağı sıkıntıların sorumluluğunu nasıl alacaktır?

Başbakan Erdoğan, aynı açıklamada “Benim 4 çocuğum var, keşke daha fazla olsaydı” diyerek kendi iç dünyasındaki bir üzüntüsünü de paylaştı. 4 çocuğunu “Ramsey” bursuyla yurtdışında okutan biri için bunu söylemek çok da zor olmasa gerek. Sayın Başbakan’a bu sözlerinin yanında şunları da taahhüt etmesini öneriyoruz:

Bütün çocukların bakım, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik harcamalarını devlet karşılasın. Mümkünse Başbakan kendi çocuklarına olduğu gibi her çocuğa bir “Ramsey” bursu sağlasın. Çalışan kadınların durumu düşünülerek ücretsiz kreşler oluşturulsun. Yeni sosyal güvenlik yasasının getirdiği gibi 18 yaşına kadar değil, tüm gençlere eğitim süreçleri tamamlanıp iş buluncaya kadar sosyal güvence sağlansın.

Ya da Sayın Başbakan bir daha kadınlar üzerinden, kadın bedeni üzerinden siyaset yapmasın!

Bir yandan kadına yönelik şiddet, namus cinayetleri, kadın tacizleri artarken ardı ardına gelen bu açıklamaları kabul edilemez ve tehlikeli buluyoruz.

Sağlık alanında hizmet veren kadın hekimler olarak; ülkemizin, ölmeye gönderilecek çocuklara değil, işsizlik korkusu olmadan, insanca yaşama koşullarına ve sağlık hakkına kavuşmuş bireylere, kadın sağlığının iyileştirilip, kadın istihdamının artırılmasına gereksinimi olduğunu tekrarlıyor, açıklamaları kınıyoruz.

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
KADIN HEKİMLİK VE KADIN SAĞLIĞI KOLU