Geleceğimizi Piyasa Kurallarına Feda Etmeyeceğiz

Basın ToplantısıTürk Tabipleri Birliği'nin de aralarında olduğu 14 emek vemeslek örgütü, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası kapsamındayapılan düzenlemelere karşı, "Sağlığımızdan ve ve Geleceğimizden Vazgeçmeyeceğiz"başlıklı toplantıda bir araya geldi.

 

3 Aralık 2007 Pazartesi günü,İnşaat Mühendisleri Odası Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen toplantı,Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Anabilim DalıBaşkanı Prof. Dr. Ali Güzel'in sunumuyla başladı. Sosyal Sigortalar ve GenelSağlık Sigortası Yasası hakkında bilgi veren Güzel, bu alanda yapılandüzenlemelerin diğer yasal düzenlemelere benzemediğine dikkat çekti. Güzel,"Toplum olarak ciddi bir dönemeçteyiz. Çünkü bu yasa toplumun ve insanlarınsağlığını, hastalığını, emekliliğini, sakatlığını özetle yaşamınıetkilemektedir" diye konuştu.

Yaşama geçirilmek istenen SosyalSigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası'nın, "Sosyal güvenlik ve sağlıkdevletin görevi değildir. Devlet bu alandan elini çekmelidir. Birey kendigeleceğini, sağlık sorumluluğunu kendi üstlenmelidir" anlayışına dayandığınıkaydeden Güzel, bu modelin asıl sahibinin sosyal devlete karşı olan DünyaBankası ve IMF olduğuna dikkat çekti.

"Daha fazla prim, daha az hak"

Ali Güzel, yasanın gerekçelerinideğerlendirirken de, "Reform gerekçeleriyanılgılara dayanmaktadır. Ortaya konulan projeksiyonlar bilinmezleredayanmaktadır. Gerçekliği ve bilimsel yanı bulunmamaktadır" diye konuştu.Yasanın, "daha fazla prim, daha az hak" ilkesine dayandığını belirten Güzel,varolan sağlık hakkını daha geriye götürdüğünü, daha az sağlık hizmet sunumunuiçerdiğini, daha fazla yoksulluk sonucu doğurduğunu ve asgari düzeyde haksağladığını kaydetti. Ali Güzel, "Bu sosyal güvenliği piyasa kurallarına fedaeden bir modeldir. Bir ulusun yazgısı, bu modelle pazar kurallarına terkedilecek kadar ucuz değildir" diyerek sözlerini tamamladı.

"Başka ülkede isyan çıkar"

Güzel'in sunumunun ardından,toplantıya katılan ve yasaya karşı çıkan tüm örgütlerin başkanları tek tek sözalarak, görüşlerini aktardılar. Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi BaşkanıProf. Dr. Gençay Gürsoy, vahşi kapitalizm döneminin yaklaşımıyla hareketedildiğini söyledi. Bu düzenlemelerin başka bir ülkede yaşama geçirilmesihalinde orada "isyan çıkacağını" belirten Gürsoy, "Biz tabii ki isyan çıkaralımdemiyoruz ama bu tablonun halka pozitif yansımasının vebali biraz da bizimüzerimizde" diye konuştu. Gürsoy, hekimlerin yasadan etkilendiğini ancak birinciderecede zarara uğrayan kesimin vatandaşlar olduğunu kaydederken, "Yoksulkesimler, halk mağdur durumda. Biz hekimler olarak, Türk Tabipleri Birliğiolarak dört yıldır bu meselenin arkasındayız. Bizim itirazlarımız karşısındabazı düzenlemeler yapıldı ama bunlar kozmetik iyileştirmeler olarak kaldı.Sonra öyle değişiklikler getirildi ki, bu kozmetik iyileştirmeler bile gölgedekaldı" dedi. Gürsoy, bu meselenin peşinde olmaya devam edeceklerini bildirdi.

"Anayasa Mahkemesigerekçeleri ile ilgisi yok"
Dr. Osman Öztürk de, yasanınGenel Sağlık Sigortası boyutuna açıklık getiren bir sunum yaptı. Yasada yapılandeğişikliklerin Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararına dayandırıldığına işareteden Öztürk, değişikliklerin Anayasa Mahkemesi kararlarıyla ilgisi olmadığını,ancak siyasi iktidarın Anayasa Mahkemesinin son derece liberal yaklaşımındancesaret aldığını vurguladı. Değişikliklerin hiçbirinin sigortalılara yenihaklar getirmediğini belirten Öztürk, sağlık hakkının ise iyice daraltıldığınıanlattı.
Toplantıya, ilgili emek ve meslek örgütlerinin temsilcilerinin yanı sıra CHP,DSP, DTP ve MHP'den de milletvekilleri katıldı. Toplantı, akşam saatlerindesona erdi.

 





SOSYAL SİGORTALARVE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU'NDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLERİN SAĞLIK HAKKINAETKİLERİ

-RAPOR-
KASIM 2007

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ MERKEZ KONSEYİ'NİN 5510 SAYILI KANUNUNGENEL SAĞLIK SİGORTASI HÜKÜMLERİNE VE BU HÜKÜMLERDE YAPILMASI DÜŞÜNÜLENDEĞİŞİKLİKLERE İLİŞKİN DEĞERLENDİRMESİ

I- SAĞLIKTA FİNANSMANSİSTEMLERİ

Sosyal devletintemelini oluşturan sosyal güvenlik hizmetleri sayesinde kişilerin gelir düzeyine olursa olsun sağlık hizmetinden yararlanabilmeleri sağlanmıştır. Ancak 5510sayılı Yasa ile sağlık hizmetlerinin sosyal devlet anlayışı çerçevesindesunulmasından vazgeçildiği görülmektedir. Bu durum ise finansmanda yaşanangüçlüklerle açıklanmaya çalışılmaktadır.

Genel olarak ülkelerin sağlık finansmanının 3 şekilde sağlandığıgörülmektedir. Bunlar;

a) özel finansman,

b) kamu sağlık sigortacılığı,

c) genel vergilerden oluşturulan ulusal sağlıksistemleridir.

a)- Özel finansman; özel sigortacılıkuygulamalarını ve hizmeti kullanım anında kullanıcı tarafından yapılan eködemeleri temel alan bir sistemdir. Dünya Sağlık Örgütü'nün de belirlediği gibitoplumda parası olan, ayrıcalıklı toplum kesimlerinin ayrıcalıklıgereksinimlerine yanıt vermek üzere ortaya çıkan bir sistemdir.

b)-Kamu sağlıksigortacılığı sistemi; Hükümetin kaynakyetersizliği, bütçe açıkları gerekçesiyle dar gelirli ve yoksul toplumkesimlerinden prim ve ek ödeme temelinde oluşturduğu zorunlu kamu sigortacılığısistemidir. Hükümetlerin uyguladığı ekonomik ve sosyal politik tercihlernedeniyle sayıları hızla artan az gelirli ve yoksul toplum kesimlerininyaşadığı koşullar nedeniyle yüksek sağlık taleplerini pirim ve ek ödeme vb.zorunluluklar ile kontrol altına almayı hedefleyen bir sistemdir.

Bu sigorta sisteminde uygulanan prim ödemesi ile genel vergilerdışında sağlık için bir tür özel ek vergi getirilmektedir. Bu ek vergi anlayışıgeniş halk kesimleri üzerine ek bir finansman yükü daha ilâve edeceğindenolumsuz tablo daha da ağırlaşmaktadır. 5510 Sayılı Kanun ile benimsenen busistemin, kendisine kaynak olarak dar gelirlileri ve yoksulları belirlemesisistemin açmazını oluşturmaktadır.

Bu sigorta modeli, toplumun sağlık verilerinde iyileşmeyisağlayamadığından etkinliği de tartışma konusudur. Zira kamu sigortasısistemleri, kaynakları daha fazla oranda tedavi edici hizmetlere yönlendirenyapısal bir özelliğe sahiptir. Genel olarak hükümetlerin sağlıktaki popülistpolitikaları ile halkın tedavi edici sağlık hizmetlerine tercih eğilimibirleştiren bir sistemdir. Sigorta uygulamasıyla oluşturulan kaynağın tedaviedici sağlık hizmetlerine yönlendirilmesi, halkın doğal tedavi yönelimlitercihi ile birleştiğinde koruyucu sağlık hizmetleri iyice zayıflamaktadır.

c)- Genel vergilerdenoluşturulan ulusal sağlık sistemleri; kamusal finansmanile sağlık hizmetlerinin bir bütün olarak kamusal bir anlayışla sunulmasınıbirleştiren bir sistemdir.

Sağlık sistemini geliştirip etkin kılmak ve tüm toplumkesimlerinin gereksinimlerine eşit olarak yanıt üretmek, adaletli bir vergisistemine dayalı genel bütçeden finanse edilen bir sistemle mümkündür.Özellikle gelir dağılımının ileri derecede bozulduğu ülkelerde az gelirli veyoksul kesimleri koruyan, gelir dağılımını düzeltme aracı olarak sosyalgüvenliği genel bütçeden karşılayan bir sisteme ihtiyaç bulunmaktadır.

Genel vergilerle finanse edilen ulusal sağlık sisteminde,finansmanla hizmet üretiminin entegre biçimde sunulması ve sağlık hizmetlerininde koruyucu ve tedavi edici olarak bu sistem içinde entegre edilmesi, etkinliğidaha da arttırmaktadır Böylelikle, merkezi yürütme aygıtı, kaynakları hangisorunlara, hangi alanlara kaydıracağına karar verme, koruyucu ve tedavi edicihizmetleri, birinci basamakla diğer basamakları uygun noktada dengeleyebilmeşansına sahip olabilmektedir.

Deneyimler ve araştırmaların gösterdiği sonuca göre bu sistemsigorta modeline göre daha eşitlikçi, daha etkin, koruyucu sağlık hizmetleriile birinci basamağı öncelediği için daha az maliyetli bir sistemdir. Ne var ki, Genel Sağlık Sigortası ileherkesin sosyal güvence altına alınacağı, tek çatı ile sağlık hizmet sunumundaki eşitsizliklerin sonaerdirileceği, hekim hasta arasındakipara ilişkisi kaldırılacağı belirtilmiş olmasına karşın, sağlık hizmetlerininticarileştirilmesinin önünde önemli bir engel olarak görüldüğünden olsa gerek5510 sayılı Yasada bu sistem benimsenmemiştir.

II- GENEL SAĞLIK SİGORTASI HÜKÜMLERİNİN GENELDEĞERLENDİRİLMESİ

Bilindiğiüzere 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 31.05.2006tarihinde kabul edilerek, 16.06.2006 tarih ve 26200 Sayılı Resmi Gazetedeyayımlanmıştır. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve CHP'li 118 Milletvekilitarafından açılan iptal davasında, Anayasa Mahkemesi tarafından, anayasayaaykırılık savlarının 24'ünü tamamen veya kısmen kabul edilerek iptal kararıverilmiştir.

AnayasaMahkemesi'nin 15.12.2006 tarihli iptal kararının ardından Kanun'un uygulaması ilkolarak 1 Temmuz 2007, ikinci kez ise 1 Ocak 2008'e ertelenmiştir.

Dahasonra Çalışma Bakanlığı tarafından hazırlanan 25 Ekim 2007 tarihli "5510 SayılıKanunda Yapılması Düşünülen Değişikliklere İlişkin Taslak Metin" ilgili sosyaltaraflara dağıtılarak görüş istenmiştir.

Son olarak "Sosyal Sigortalar ve GenelSağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde KararnamelerdeDeğişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" Hükümet tarafından 27/11/2007 günüTürkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na gönderilmiş ve Kanun Tasarısı'nın15-18 Aralık 2007 tarihlerinde TBMM Genel Kurulu'nda görüşüleceği, en geç bayramsonrası yasalaştırılacağı kamuoyuna açıklanmıştır.

Öncelikle belirtmek gerekir ki şimdiyekadar kamuoyuna yapılan açıklamalarda 5510 Sayılı Kanun'da yapılması öngörülendeğişikliklerin Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı nedeniyle hazırlandığıbelirtilmiştir. Ancak taslakta Genel Sağlık Sigortasıyla ilgili yer alandeğişikliklerin pek çoğu Mahkeme kararının gerekçesi ile ilgili değildir.

SosyalSigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile ilgili Türk Tabipleri Birliği'ningörüşleri tasarı aşamasında ayrıntılı bir biçimde sunulmuştur. Bu nedenleaşağıda 5510 Sayılı Kanunda Genel Sağlık Sigortası ile ilgili düzenlemelerhakkında Birlik görüşleri özet olarak hatırlatıldıktan sonra Kanun Tasarısı'ndayer alan değişikliklere ilişkin görüşlerimiz aktarılacaktır.

5510Sayılı Kanununda düzenlenen Genel Sağlık Sigortası sistemi ile kişileresağlık haklarının gereği olarak sağlık hizmeti sağlanması değil prim temelindesağlık yardımında bulunulması ve geri kalanın da katılım payıyla tamamlanmasıöngörülmüştür. Yasada sınırlı yardım, "temel teminat paketi" anlayışıbenimsenmiştir. Oysa sağlık hizmetleri; koruyucu sağlık hizmetleri, tedavihizmetleri ve rehabilitasyon hizmetleri olarak bütüncül bir yapı gösterir.Kişilerin hastalık öncesi alacakları hizmet ile hastalıklarında ulaşacaklarıtedavi hizmetleri ve ihtiyaç durumunda da tedavi sonu rehabilitasyon hizmetleribir bütünsellik içindedir. Yasa'da bu bütünselliği ortadan kaldıran ve her birhizmet sunumunu da kendi içinde parçalara ayrıştıran, sağlık hizmet etkinliğiniolumsuz etkileyecek bir sağlık yardımı anlayışı kabul edilmiştir.

5510Sayılı Yasa'da teminat kapsamındaki sağlık hizmetlerinin sayılarak belirlenmesiyöntemine gidilmesi, bazı sağlık hizmetlerinin başından itibaren kapsam dışındabırakılması, kapsamdaki hizmetlerin, hangi tedavi yöntemleri ve ne kadar süreile verileceğinin de Kurum'ca belirlenmesi ilkesi kabul edilmiştir. Yasa ilesağlık hizmetinin bir hak olarak görülmediği, verilecek hizmetin kapsamının heran daha da daraltılabileceği ortaya konulmuştur. Sağlık hizmetlerinin verilmesindekabul edilen düzenlemeler zaten sağlıkta var olan eşitsizlikleri daha daartırıp pekiştirecek niteliktedir.

KanunTasarısı'nda yer alan genel sağlık sigortasıyla ilgili değişikliklerin hiçbirisigortalılar için yeni haklar getirmemekte; tam aksine, sigortalıların mevcuthaklarında önemli kayıplara yol açmakta, sağlık hakkını daha da daraltmaktadır.

Genelsağlık sigortalısı olacak yurttaşların sağlık hizmeti alırken ödemeleri gerekenkatılım paylarının miktarı ve kapsamı mevcut sosyal güvenlik yasaları ve 5510Sayılı Kanun'da öngörülenden çok daha fazla genişletilmektedir.

Öngörülendeğişiklikler genel sağlık sigortasının uygulanmaya başlanmasıyla vatandaşlarınsağlık hakkının daha da kısıtlanacağını; sağlık hakkından yararlanabilmek içindaha fazla katılım payı ve "bıçak parası" ödenmesi gerekeceğini;ödeme gücü olmayan yurttaşların ise sağlık hizmetlerinden yararlanamayacağınıaçık olarak ortaya koymaktadır.

Sağlıkkurumlarının ayrı ayrı sınıflandırılması ve sağlık hizmetlerinin ödenecektutarlarının her bir sağlık hizmeti sunucusu için farklı belirlenmesi; özelsağlık hizmeti sunucularının belirlenen tutarların dışında da genel sağlıksigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerden "ilâve ücret" almasınınsağlanması genel sağlık sigortasında toplanacak primlerin ağırlıklı olarak özelhastanelere aktarılacağını göstermektedir.

Öteyandan, Çalışma Bakanlığı, yaklaşık dört buçuk yıldır sürdürülen SosyalGüvenlik "Reformu"nun başta sosyal taraflar, akademisyenler ve diğerkamu kurum ve kuruluşları olmak üzere her türlü katılıma açık biçimdeyürütüldüğünü; Kanun Tasarılarıyla ilgili gelen değişiklik önerilerinin detaylıolarak değerlendirilip tasarılara yansıtıldığını ifade etmektedir. Oysadeğişikliklere ilişkin Kanun Tasarısı'nda söylenin aksi yönünde düzenlemelereyer verilmiştir. Örneğin 5510 Sayılı Kanun Tasarısı'nda daha önce var olan veemek, meslek örgütlerinin ve kamuoyunun itirazları doğrultusunda kaldırılanyatan hastalardan katılım payı alınması doğrultusundaki düzenleme KanunTasarısı'yla tekrar getirilmektedir.

Yatanhastalardan tedavi bedelleri karşılığı katılım payı alınması genel sağlıksigortasının uygulanmaya başlamasıyla birlikte katılım paylarının kapsamınınbütün sağlık hizmetlerini içerecek şekilde arttırılacağını göstermektedir.

KanunTasarısı'nda genel sağlık sigortasıyla ilgili en dikkat çekici değişiklik özelsağlık kurumlarında alınması öngörülen "ilâve ücret"tir. Yapılandüzenlemeyle, yurttaşların sağlık hakkından yararlanabilmek için vergi, genelsağlık sigortası primi ve katılım payı ödemesi bile yeterli görülmemekte;"ilâve ücret" adı altında yeni ödemeler talep edilmektedir. Yapılmasıdüşünülen düzenlemeyle kamuoyunda büyük şikâyetlere neden olan "bıçakparası", özel sağlık kurumlarında "ilâve ücret" adı altındayasal hale getirilmektedir.

III.5510 SAYILI KANUNUN GENEL SAĞLIK SİGORTASI HÜKÜMLERİNDE ÖNGÖRÜLENDEĞİŞİKLİKLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ

III.1. Yoksulluk testi; aylıkgeliri 140 YTL olan zengindir

Genelsağlık sigortasının uygulanmasına dair ülke örneklerinde görülen en önemlisorunlardan biri prim ödeme gücü olmayanların kapsam dışında bırakılmasıdır.

Siyasiyetkililer şimdiye kadar bu konuda yapılan eleştirilere karşılık olarak primödeyemeyecek durumda olan yoksulların primlerinin devlet tarafından ödeneceğinibelirtmişlerdir.

Oysa5510 sayılı Yasada ve son Kanun Tasarısı'nda yapılan değişiklikte yalnızca "harcamaları,taşınır ve taşınmaz malları ile bunlardan doğan hakları da dikkate alınarak,Kurumca belirlenecek test yöntemleri ve veriler kullanılarak tespit edilecekher türlü gelirin aylık tutarı net asgari ücretin üçte birinden az olankişiler"in yoksul olarak belirlendiği açık olarak görülmektedir.

Böylecedaha önce "yeşil kart" verilecekler için belirlenen ölçüt taslağa doğrudanaktarılmış ve aylık geliri bugün itibariyle 139,6 YTL'nin üzerinde olankişilerin yoksulluk testinden geçemeyecekleri için her ay 73 ile 475 YTLarasında genel sağlık sigortası primi ödemek zorunda oldukları belirtilmiştir.Bu düzenlemelerle toplumun yoksul kesimleri genel sağlık sigortası kapsamıdışında bırakılarak önemli bir hak kaybına uğramaktadır. (mad. 60)

III. 2. Bütün sağlık hizmetlerinden katılım payı

5510sayılı Yasada finasmanı karşılanacak sağlık hizmetlerinden katılım payıalınacak olanlar şu şekilde düzenlenmişti:

a)Ayakta tedavide hekim ve diş hekimi muayenesi.

b)Ortez, protez, iyileştirme araç ve gereçleri.

c)Ayakta tedavide sağlanan hizmetler. (mad. 68)

KanunTasarısı'nda yer alan düzenlemeyle katılım payları bütün sağlık hizmetlerinegenişletilmekte, yatan hastaların tedavi bedellerinden dahi katılım payıalınacağı düzenlenmektedir. Bu kişilerden (b) bendinde sayılan sağlıkhizmetleri için katılım payı da ayrıca tahsil edilecektir.

III.3- Hastalıkları önlemenin yolu, "katılım payı"

5510 sayılı Kanun'dakatılım payı alınmasının gerekçesi "gereksiz kullanımı azaltma" olarakbelirtilmişti. Böylece, yurttaşların gerek ayakta tedavide sağlanan ilaçları,gerekse ortez, protez,iyileştirme araç ve gereçleri gibi tıbbi malzemeleri gereksiz olarakkullanabilecekleri, bir başka ifadeyle "istismar edebilecekleri" varsayılmıştı.

Yatarak tedavilerde dekatılım payı alınmasının ise Kanun Tasarısı'nın Madde Gerekçelerinde "sağlıkharcamalarının kontrolünde kişilerin de katılması amaçlanmıştır" olarakgerekçelendirildiği görülmektedir.

Bu durum Kanun Tasarısı'nıhazırlayanların hastalık halinin kişilerinkendi tercihleri olduğunu ve hastalanmamayı ya da hastalıkları durumundayatarak tedavi görmemeyi seçerek sağlık harcamalarının kontrolünekatılabileceklerini düşündüklerini göstermektedir.

III.4- Sokaklarda yaşayanlardan da "katılım payı"

Ayaktatedavide olduğu gibi yatarak tedavide zorunlu tutulan katılım payının ödenmesi,kapsamdaki diğer tüm kişiler gibi halen yeşil kart kapsamında olan toplumun enyoksul kesimi için de bir yükümlülük olarak getirilmiştir. Her ne kadar bupayın daha sonra kendilerine iade edileceği yönünde bir düzenlemeye yerverilmiş ise de, toplumun en yoksul ve korunmaya muhtaç kesimlerinin sağlıkhizmeti esnasında katılım payı ödemek zorunda bırakılmaları daha sonra daödedikleri katılım payını geri almak için uğraş vermek durumundabırakılmalarını sosyal adaletle bağdaştırmak mümkün değildir.

III.5- Beş katına kadar katılım payı

5510sayılı Kanun'da ayakta tedavide hekim ve diş hekimi muayenesi için katılım payı2 YTL olarak belirlenmiş ve bu tutarın 4.1.1961 tarihli ve 213 sayılı VergiUsul Kanunu uyarınca belirlenen yeniden değerleme oranı kadar her yılarttırılacağı hüküm altına alınmıştı. Söz konusu katılım payını birincibasamakta yapılan muayenelerde almama ya da daha düşük tutarlarda belirlemeyede Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) yetkili kılınmıştı.

KanunTasarısı'nda yer alan değişiklikle ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetsunucularında yapılan muayenelerde sevkli olarak başvurulup başvurulmadığıdikkate alınarak katılım payını beş katına kadar arttırma şeklinde geniş biryetki Kuruma bırakılmıştır. (mad.68)

Henüzuygulama başlamadan katılım payını arttırma doğrultusunda yapılan düzenleme uygulamasonrasında benzer doğrultuda düzenlemelerle sağlık hizmetinden yararlanacakvatandaşların sürekli olarak daha fazla ödeme yapmasının gerekeceğinigöstermektedir.

III.6- Prim borcu olana hastanekapısı kapalı

Herkesinsağlık hizmetlerinden yararlanması en doğal hak ve devletin de bu hakkınkullanılmasını sağlamak yükümlülüğünü yerine getirmesi gerekirken, 5510 sayılıKanun ve değişiklik yapılmasına dair Kanun Tasarısı ile sağlık hizmetindenyararlanma kişinin prim borcunun bulunmaması şartına bağlanmıştır.

Başkabir işverene bağlı çalışan işçiler ve kamu görevlileri dışındaki sigortalılaryönünden sağlık hizmeti sunucusuna başvuru tarihinde 30 günden fazla prim borcubulunmaması sağlık hizmetlerinden yararlanma koşulu olarak gösterilmiş iken,isteğe bağlı sigortalılar, oturma izni olan yabancılar, diğer bentlerdesayılmayan ve başka bir ülkede sağlık sigortasından yararlanma hakkı bulunmayanvatandaşlar yönünden bu koşul daha da ağırlaştırılarak hiçbir prim borcunun bulunmamasızorunluluğu getirilmektedir.(mad.67)

Öteyandan, GSS kapsamında olunmasından önce kronik hastalığı bulunan yabancılarınbu hastalıklarının finansmanının Kurumca sağlanmayacağı kuralı dagetirilmektedir.(mad.65)

III.7- Farklı kalite, farklı fiyat

5510Sayılı Kanun alınacak sağlık hizmetleri için bütün sözleşmeli sağlık hizmetisunucularına SGK tarafından belirlenecek standart bedellerin ödenmesiniöngörmektedir.

KanunTasarısı'nda yapılan değişiklikle sağlık hizmeti sunucularını "fiyatlandırmayaesas olmak üzere" ayrı ayrı sınıflandırmaya ve sağlık hizmetlerinin ödenecektutarlarını "her sınıf için tek tek veya gruplandırarak belirlemeye" SGKyetkili kılınmaktadır. (mad. 72.)

Yapılandüzenleme sigortalılar için alınacak sağlık hizmetlerinin aynı kalitedeolmayacağının ve fiyatlandırmanın piyasa koşullarına göre yapılacağının SGKtarafından kabul edildiğini göstermektedir.

III.8- Vergi, prim, katılımpayı yetmedi; şimdi de "ilâve ücret"

5510Sayılı Kanun'da "Sözleşmeli sağlık hizmeti sunucuları, genel sağlık sigortalısıve bakmakla yükümlü olduğu kişilerden sözleşmeli olduğu sağlık hizmetleri içinotelcilik hizmetleri ile öğretim üyesi tarafından sağlanan sağlık hizmetleridışında herhangi bir fark ödemesi talep edemez." hükmü yer almaktadır. (mad.73.)

KanunTasarısı'nda yapılan değişiklikle bu sınırlama sadece sözleşmeli kamu idaresi sağlıkhizmeti sunucuları için devam ettirilmekte, özel sağlık hizmeti sunucularınınise genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerden "ilâveücret" alması serbest bırakılmaktadır.

Böylece5510 Sayılı Kanun'da "otelcilik hizmetleri ile öğretim üyesi tarafındansağlanan sağlık hizmetleri" ile sınırlandırılmış olan "fark ödemesi" özelsağlık kuruluşlarından alınacak bütün sağlık hizmetlerineyaygınlaştırılmaktadır.

Sözkonusu "ilâve ücret"e öncelikle Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonu'ncabelirlenecek sağlık hizmetleri bedelinin % 20'sine kadar tavan konulduğugörülmektedir.

Ancakaynı maddede yapılan bir diğer düzenlemeyle "Sözleşmeli sağlık hizmetisunucuları, Kurumca belirlenmiş standartların üstündeki talepleri karşılayanotelcilik hizmetleri ile hayati öneme sahip olmama ve alternatif tedavilerinbulunması gibi hususlar göz önüne alınarak Sağlık Hizmetleri FiyatlandırmaKomisyonu tarafından belirlenen istisnai sağlık hizmetleri için, genel sağlıksigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerden belirlenen hizmetfiyatlarının 3 katını geçmemek üzere ilâve ücret alabilir." hükmügetirilmektedir.

Böylecehastalardan alınacak ücretlerin kapsamı genişletilmektedir.

III.9- Kanun güvencesinde"bıçak parası"

KanunTasarısı'nda genel sağlık sigortasıyla ilgili en dikkat çekici değişiklik"ilave ücret"tir.

Yapılandüzenlemeyle, yurttaşların sağlık hakkından yararlanabilmek için vergi, genelsağlık sigortası primi ve katılım payı ödemesi bile yeterli görülmemekte;"ilâve ücret" adı altında yeni ödemeler talep edilmektedir.

Türkiye'dehalen mevcut sosyal güvenlik hiçbirinde hiçbirinde böyle bir düzenleme yeralmamaktadır. AKP Hükümeti'nin Sağlıkta "Dönüşüm" Programı çerçevesindebaşlatılan özel hastane ve tıp merkezlerinde sigortalı hastalardan ek ücretalınması uygulaması bu kurumlarla yapılan sözleşmelere konulan hükümlerlesağlanmakta ve herhangi bir yasal dayanağı bulunmamaktadır.

TaslakMetin'de yapılan düzenlemeyle kamuoyunda büyük şikâyetlere neden olan "bıçakparası", özel sağlık kurumlarında "ilâve ücret" adı altında yasal halegetirilmektedir.

III.10- Yatarak tedavide daha az işgöremezlik ödeneği

5510sayılı Kanun'da iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve doğum halindeverilecek iş göremezlik ödeneği günlük kazancın üçte ikisi olaraktanımlanmıştır. (mad. 18)

KanunTasarısı'yla yapılan değişiklikle iş göremezlik ödeneği ayaktan tedavilerdeaynı oranda devam ederken yatarak tedavilerde günlük kazancın yarısınaindirilmektedir. Bu durumda hastaneye yatması gereken bir sigortalının iş göremezliködeneğinde %16'lık bir kayıp meydana gelmektedir.

III.11-Sigortalınınçocuğuna bir ay anne sütü yeter

5510sayılı Kanun'da sigortalı kadın veya sigortalı olmayan karısının doğum yapmasınedeniyle sigortalı erkeğe doğumdan sonraki altı ay süresince her ay doğumtarihinde geçerli olan asgari ücretin üçte biri tutarında emzirme ödeneğiverilmesi ön görülmüşken bu hüküm daha uygulama başlamadan ortadankaldırılmıştır.

KanunTasarısı emzirme ödeneğini sadece bir defa ile sınırlandırmıştır.

Üstelikemzirme ödeneğinden yararlanabilme koşulları zorlaştırılmakta, 120 günlük stajsüresi şartı getirilmektedir.

III.12- Dört kişiye bir GSS primi

Asgariücretin 1/3'inden az gelire sahip olanların primlerinin ilgili kamu idareleritarafından yatırılması ve bu sigortalılar için her ay otuz gün genel sağlıksigortası primi ödenmesi zorunluluğu yerine, toplam kişi sayısının dördebölünmesiyle bulunacak kişi sayısı esas alınmak suretiyle prim hesaplanmasıöngörülmekte, genel sağlık sigortasına devlet katkısını asgari düzeydetutulmaktadır. (mad.88)

III.13- Çiftçinin üzümüne buğdayına, pamuğuna tütününe haciz

SGK'nun,5510 sayılı Yasanın 4. maddesinin (b) bendinde tanımlanan sigortalıların primborçlarını, sattıkları tarımsal ürün bedellerinden % 1 ila % 3 oranları arasındakesinti yapmak suretiyle tahsil etme yetkisi arttırılmış, bu oran % 5'eçıkarılmıştır.(mad.88)

III.14- SGK'na "temel teminat paketi"nde sınırsızca sınırlama yetkisi

SGK'nın,finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin teşhis ve tedavi yöntemleri ilebunun için gerekli tıbbi ürünlerin türlerini, miktarlarını ve kullanımsürelerini belirlemek amacıyla "bilimsel komisyonlar" kurmazorunluluğu kaldırılmış, böylece belirleme yaparken bilimsel olmayan ölçütlerinhâkim olmasına olanak sağlanmıştır. (mad.63)

Benzer şekilde; Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonu'nunçalışmalarına başlamadan önce kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarındangörüş alması zorunluluğu kaldırılarak, bu kurumları sürece dahil etme yetkisitamamiyle idarenin inisiyatifine bırakılmış, kamu kurumu niteliğindeki meslekörgütlerinin Anayasa ve kuruluş yasaları ile kendisine

verilengörevlerini yerine getirmesi olanağı yok edilmiştir. (mad.72)

III.15- EmekliBağ-Kur'lunun maaşına on yıl boyunca haciz

Siyasi yetkililer genel sağlık sigortasıuygulaması nedeniyle emeklilerden herhangi bir prim kesintisi yapılmayacağınıkamuoyuna defalarca açıklamışlardı.

Oysa Kanun Tasarısı ile halen emeklimaaşı alan ve sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkı olan Bağ-Kuremeklilerinden, ilgili dosyasından onyıl süreyle sağlık sigortası primi ödememiş olanlardan aylıklarının % 10'uoranında on yıl süreyle genel sağlık sigortası primi kesilmesi öngörülmektedir.(geçici mad. 19)

III-SONUÇ

5510sayılı Yasanın bütünüyle yürürlükten kaldırılarak, toplumun tüm kesimlerininolurunu da alacak yeni bir düzenlemenin yapılması yerinde olacaktır. Busüreçte, sosyal güvenlik sistemimizin bir bütün olarak iyileştirilmesi amaçolmalıdır. Norm ve standart birliği, tüm sigortalıları "en az"dadeğil, toplumsal uzlaşmayla belirlenecek sosyal devlet ilkesine uygunluktemelinde eşitleyerek sağlanmalıdır.

Sağlık,her yurttaş için eşitlik ve hak temelinde erişilebilecek ve yararlanabilecekbir kamu hizmeti olarak düzenlenmelidir. Piyasa kurallarının belirleyici olacağıbir sağlık sisteminden vazgeçilmelidir. Bu sistemin uygulandığı başka ülkelerdeiflas etmiş olduğu unutulmamalıdır. Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik koşullar,işsizlik, kayıt dışı çalışanların oranı ve bölgesel eşitsizlikler, özelsigortacılık tekniğine uygun bu sistemin işleyişine engeldir. Sonucu, halkınsağlığını kaybetmesi anlamına gelecek bu model yerine, kamu kaynakları ilekarşılanacak bir sağlık sistemini gerçekleştirmek gereklidir.

Genel Sağlık Sigortası'na ait taslak değişikliklerin bu şekliylebenimsenmesi mümkün değildir. Sağlık ortamının bütün yapısal sorunlarınınyeniden değerlendirilmesi, sağlığın temel bir hak olması temelindeki evrenselyaklaşım temelinde, uluslararası mali kuruluşların cıkarları yerine, halkınihtiyaclarının gözetilmesi doğrultusunda yapılacak calışmalarda Türk TabipleriBirliği tüm birikimi ve deneyimi ile katkıda bulunacaktır.