Yeni Hükümetten Beklentiler

30.08.2007

BASIN AÇIKLAMASI

Milletvekili genel seçimleri 22 Temmuz 2007 tarihinde gerçekleştirildi. Seçimlerden birinci parti olarak çıkan AKP, 60. Hükümeti kurmak üzere Cumhurbaşkanınca görevlendirildi. Türk Tabipleri Birliği olarak ülke ve sağlık ortamına dair değerlendirmelerimizi, hekimlerin kurulacak olan 60. Hükümetten beklentilerini paylaşmak istedik.

Genel seçimlere siyasi partiler ve seçim yasalarının demokratikleştirilmeden gidilmiş olması, seçmenin tercihinin sandığa yansıması noktasında ciddi engeller yaratmıştır. Dört yılı aşkın zamandır Hükümette olan AKP"nin uyguladığı ekonomik politikalar tartışma gündemine girememiş seçimler, krize giren Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin uzantısına dönüşmüş laiklik, Irak"a yönelik askeri müdahale ve siyasi parti liderlerinin kişisel atışmaları ekseninde yaşanmıştır.

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ PİYASAYA DEĞİL, HALKA YÖNELİK OLMALIDIR.

Genel seçimler sonrası gündeme giren Anayasanın demokratikleştirilmesi tartışmalarını mesleki-demokratik kitle örgütü ve bu ülkenin birer vatandaşı olarak çok önemsiyoruz. Bilindiği üzere mevcut  1982 Anayasası, 12 Eylül Darbesi"nin yarattığı askeri diktatörlük koşullarında, emekçilerin ekonomik ve demokratik haklarını kısıtlamak, sermaye sınıflarının egemenliklerini pekiştirmek, her türlü kamusal varlığın talanını kolaylaştırmak, siyaseti biçimselleştirmek ve toplumun önemli bir bölümüne kapatmak, çağdışı her türlü düşünce, tutum ve davranışın kolaylıkla yaygınlaştırılıp kalıcılaştırılmasına olanak sağlamak üzere hazırlanmıştır. Mevcut Anayasa"nın yaptırımlarının çoğunluğu temel insan haklarına aykırı ve antidemokratiktir.

Şimdilerde ise bu Anayasanın bile yine egemen sınıfların çıkarları, çağdışı toplumsal düzen yanlılarının beklentileri doğrultusunda değiştirilmesi gündemdedir. Oysa Anayasa"nın gerçekten demokratikleştirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle içtenlikli ve toplum yararını önceleyen bir çabaya ihtiyaç vardır. Yeni Anayasa mutlaka tüm yurttaşların temel insan hak ve özgürlüklerine eksiksiz sahip olmalarını garanti altına almalı, örgütlenmenin önündeki her tür engeli kaldırmalı, siyasetin toplumun tüm kesimlerine açılmasına olanak tanımalı, katılımcı, özgürlükçü, tam bağımsızlıktan ödün vermeyen, emekten yana, laik, sosyal, hukuk devleti normlarına uygun, çevre sorunlarına duyarlı, özelleştirme karşıtı, kamulaştırmaya olanak tanıyan hukuki bir metin olmalıdır. Sağlık, tüm yurttaşlar için hak olarak tariflenmeli ve devlet tüm yurttaşların "Sağlık Hakkı"nı Anayasal güvence altına almalıdır.

PİYASACI POLİTİKALAR TERKEDİLMELİDİR

60. Hükümeti kuracak olan AKP, önceki dönem uyguladığı ve üretici kesimleri daha zor duruma sokan, belirli rant kesimlerini memnun eden, uluslararası finans kurumlarının güdümünde yürüyen piyasacı modelden vazgeçmelidir. Aksi takdirde sadece sıcak para ile dönen ve cari açığın iyice büyüdüğü Türkiye ekonomisi daha fazla ayakta duramayacak, bu durumda toplumun başta yoksul kesimleri olmak üzere tüm kesimlerini etkileyecektir. Cari açığı küçültmek üzere yoğunlaştırılan kamu varsıllarının özelleştirilmesi, kamu hizmetlerinin piyasaya açılması uygulamalarından vazgeçilmelidir. Bunun yerine yatırımlara önem veren, istihdam yaratan, gelir adaletsizliğini azaltıcı politikalara yönelinmelidir. Geçmişte elden çıkarılan ve ekonominin lokomotifi durumunda olan KİT"lerin yeniden kamulaştırılması yoluna gidilmelidir. Bir hekim olarak sağlığın temel belirleyenlerinin iş, konut, yeterli ücret vb. olduğu bilinciyle ilk elde asgari ücretin vergi dışı bırakılmasını hem bir hekim hem bir yurttaş olarak zorunlu görüyor ve talep ediyoruz.

SAĞLIK HAKTIR

Kurulacak 60. Hükümetten sağlık alanında geçtiğimiz dönem yaptığı tahribatı gideren ve kamu sağlık hizmetlerini güçlendiren bir yönelime girmesini bekliyoruz. Bu amaçla 60. Hükümet, aile hekimliği uygulaması ile kapatılan sağlık ocaklarının yeniden açılmasını sağlık ocaklarının altyapı, araç-gereç olarak geliştirilmesini, yeterli sağlık personeli istihdam edilmesini temin ederek sevk zincirini tüm kuralları ile uygulamalıdır. Birinci basamakta görev yapan tüm hekimlere aile hekimliği pilot uygulamanın başladığı illerde ödenen ücret "Birinci Basamak Tazminatı" adı altında ödenmelidir. Bunu takiben bir geriye dönüşü değil dün olandan daha da iyisini sağlık ocaklarında ekip anlayışı ile  sunmak için her türlü katkıyı TTB olarak ön koşulsuz taahhüt ediyoruz.

Kamunun özel sağlık kurumlarından hizmet almasını durdurmalı ve kamu sağlık hizmetlerini iyileştirmeli, niteliğini yükseltmeli, herkese eşit sunumunu sağlayacak tedbirleri almalı ve parasız sunmalıdır. Halkın sağlık hizmetlerine ulaşabilmesi için, vergi dışında cebinden hiçbir ödeme yapmaması sağlanmalıdır. Sağlık hizmetlerinin finansmanının adil ve doğrudan vergilerden sağlanması yoluna gidilmelidir. Genel seçimler öncesinde birinci basamak sağlık hizmetlerinin parasız sunumu uygulamasına geri dönen AKP Hükümeti, bu uygulamayı kapsamını genişleterek sürdürmelidir.  Türkiye"nin sağlık alanında başta ilaç ve aşı olmak üzere kendine yeterli hale gelmesi yoğun çaba gösterilmeli ve kamu bu konuda sorumluluk almalıdır. 

            Özel sektörün teşvik edilmesi ve kamunun ihmal edilmesi nedeniyle özellikle eğitim hastaneleri ve üniversite hastanelerimizde eğitim ve araştırma başta olmak üzere ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Eğitim hastanelerinin içinin boşalması, asistanların ucuz işgücü olarak nöbet adı altında giderek uzayan çalışma koşullarında en temel haklarından yoksun bırakmıştır. Geleceğin hekim insangücünün yetiştirilmesi sürecinde önemli bir yer tutan uzmanlık eğitimi yeterli şef/şef yardımcısı ve başasistan bulunmaması nedeniyle uzmanlık öğrencilerinin eğitimlerini biçimsel olarak bile tamamlamakta zorlanmalarına, yıllardır olmayan şefleri nedeniyle sınava bile girememelerine neden olmaktadır. Türk Tabipleri Birliği olarak yıllardır söylediğimiz ve son yan dal uzmanlık sınavı örneğinde açıkça görüldüğü gibi bazı sorunlarına rağmen yine de bilimsel adil bir sınav yapılarak bu kadrolar doldurulabilir.

Hekimlerin iş güvencesini elinden alan "sözleşmeli çalışma" gündeme getirilmemelidir. Bütün sağlık çalışanlarının grevli toplu sözleşmeli bir çalışma ortamında, tam süre çalışması gerektiğini, taşeron çalışmaya son verilerek bütün sağlık çalışanlarının sözleşmeli vb. iş güvencesiz bir biçimde değil, tek bir çalışma rejiminde ve tek bir ücretlendirme sistemiyle istihdam edilmesini talep ediyoruz. Hekimlere ödenecek temel ücret asgari geçim endeksine uygun olmalı ve özlük haklarına yansımalıdır.

Türkiye"de ve Türkiye"nin içinde bulunduğu coğrafyada savaşın en önde gelen halk sağlığı sorunu olduğunu biliyor ve yaşıyoruz. Bu nedenle her yerde ve her açıdan barışın hakim kılınmasına yönelik çaba içerisinde olunmalıdır. 60. Hükümet doğayla da barış içerisinde olmalı, başta küresel ısınma olmak üzere tüm çevre sorunlarına duyarlı bir tutum geliştirmeli ve acilen "Kyoto Protokolü"nü imzalayıp, gereğini yapmalıdır.

Türkiye"nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğiyle başta beklenen Marmara depremi olmak üzere biz sağlıkçıları çaresizlik duygusuna sürükleyecek anların yaşanmaması için gerekli önlemlerin olağanüstü bir çabuklukla ve her türlü kamusal desteğin sağlanarak yerine getirilmesi 60. Hükümetin en acil işlerinden birisi olmalıdır. TTB olarak olağanüstü koşullarda sağlık hizmetleri çalışmalarının önlemler başlığında çalışmayı hem daha anlamlı hem de zorunlu görüyor ve bu anlamda her türlü desteği sunmaya hazır olduğumuzun bilinmesini istiyoruz.

RİCA DEĞİL, TALEP EDİYORUZ

TTB olarak kurulacak 60. Hükümetten temel taleplerimiz bunlardır. Bu taleplerimizin yerine getirilmesini beklemeyecek, gerçekleştirilmesi için de kamu kurumu niteliğinde bir meslek örgütü olmanın verdiği sorumlulukla dün olduğu gibi bundan sonrada pozitif katkı sunmaya ve arkasında kararlılıkla durmaya devam edeceğiz.

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
MERKEZ KONSEYİ