Aşırı Sıcakların Olumsuz Etkilerinden Korunmak

Aşırı SıcaklarÖnümüzdeki günlerdesıcaklığının mevsim normallerinin üzerine çıkması bekleniyor. Aşırı sıcaklarınsağlığımızı olumsuz etkilememesi için bazı bireysel ve kamusal önlemlerinalınması gerekmektedir. Sıcakların artması ile sorun olabileceksağlık sorunları ve bunlar ile ilgili öneriler şu şekilde özetlenebilir...

27.06.2007

BASIN AÇIKLAMASI

Aşırı Sıcakların Olumsuz EtkilerindenKorunmak İçin Alınması Gereken Bireysel ve Kamusal Önlemler

Önümüzdeki günlerdesıcaklığının mevsim normallerinin üzerine çıkması bekleniyor. Aşırı sıcaklarınsağlığımızı olumsuz etkilememesi için bazı bireysel ve kamusal önlemlerinalınması gerekmektedir.

Bilindiği üzere sıcaklarınaşırı yükselmesi sonucu geçtiğimiz yıl Avrupa ülkelerinde binlerce insan yaşamınıkaybetmiş, pek çok insan hastalanmıştı. Sıcakların artması ile sorun olabileceksağlık sorunları ve bunlar ile ilgili öneriler şu şekilde özetlenebilir.

  • Yaz aylarında sıkça karşılaşılan güneş çarpması, sıcaklığın yükselmesi ile önemli bir tehlike olarak karşımızda durmaktadır. Yüksek ateş, terleyememe, komaya kadar giden sinir sistemi bozuklukları, halsizlik, baş ağrısı, baş dönmesi, kusma, bulantı, nabız hızlanması ilk belirtiler olabilirken algılama ve koordinasyon yeteneğinin bozulması, görme netliğinde bozulma, göz çukurlarının belirginleşmesi, bilincin kaybolması ileri belirtilerdir. Derhal bir sağlık merkezine başvurulmalıdır.
  • Genellikle kol ve bacaklarda veya karında aşırı sıcaktan tuz kaybı ile birlikte sıcak krampları görülebilir. 1-2 bardak tuz içeren sıvı verilmeli, kramp girmiş kasa masaj yapılmamalıdır.
  • Güneş ışınlarının uzun vadede deri kanserlerine neden olabileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle özellikle güneş ışınlarının dik olarak geldiği saatlerde korunulmalı, bunun için gerekirse koruyucu kremler kullanılmalıdır.
  • Özellikle çocuklar, yaşlılar, hamileler, kalp, şeker ve tansiyon hastaları zorunlu olmadıkça sıcaklığın en belirgin olduğu 11.00-15.00 saatleri arasında dışarıya çıkmamalıdırlar.
  • Bol su ve sulu gıdaların tüketilmesi gerekmektedir. Sindirimi kolay hafif besinler tercih edilmeli, günde en az 2-2.5 lt su tüketilmeli, gazlı içeceklerden uzak durulmalıdır. Çok sıcak havalarda ve aşırı egzersiz durumlarında bu miktar arttırılabilir. Susamamış olsanız bile su içilmelidir, susamak vücudun su ihtiyacını belirten güvenilir bir işaret değildir.
  • Kalp hastalığı veya hipertansiyonu olanlar dışında gıdalarla tuz alımı arttırılmalıdır. Tuz kısıtlaması yapmak zorunda olanlar ise sıvı ve tuz kaybı konusunda dikkatli olmalıdırlar.
  • Hava sıcaklığının yüksek olduğu günlerde aşırı egzersizden kaçınmalıdır.
  • Açıkta çalışmak zorunda olanlar mümkün olduğunca güneş altında korunmasız kalmamaya, sık sık bol sıvı ve mineral almaya dikkat etmelidirler.
  • Hafif, teri emen, ince, pamuklu, bol giysiler giyilmelidir.
  • Geniş kenarlı şapkalar güneş ışınlarından korunmada yararlı olabilir.
  • Ayaklarda mantar oluşumunu engellemek için pamuklu çoraplar giyilmeli, ayaklar her gün yıkandıktan sonra iyice kurulanmalıdır.
  • Sık sık duş yapıp serinlemeye çalışılmalıdır. 5 dk. duş yeterlidir.

 

Hava sıcaklıklarınınyükselmesi ile birlikte bazı kamusal önlemlerin de alınması gerekmektedir.

  • Yaz aylarında doğal su kaynaklarının kuruması ile bazı yerleşim yerlerinde su kıtlığı görülmektedir. Bu durum hem şebekeye verilen su miktarının azalmasına hem de zaman zaman kesintilerle sonuçlanmaktadır. Genel hijyeni yerine getirebilmek için yeterli su sağlanamamasının yanında su kesintilerinin yaşanması halinde şebekenin kirlenmesi söz konusu olmaktadır. Bu durum çocuklar başta olmak üzere ishal salgınlarına neden olabilmektedir. Bu nedenle su denetiminin daha sık yapılması ve gerekli olduğu hallerde şebekedeki klor miktarının arttırılması yoluna gidilmelidir.
  • Artan hava sıcaklığı gıdaların daha kısa sürede bozulmasına neden olacağı için besin zehirlenmelerinde artış olmaktadır. Özellikle yemekhane, lokanta gibi toplu yemek yapılan yerlerde önemli bir tehlike olan bu durumu önlemek için gıda denetimleri arttırılmalıdır. Bireysel olarak da evlerde yapılan besinlerin uzun süre bekletilmeden tüketilmesi önemlidir.
  • Fabrikalarda çalışan işçilerin artan hava sıcaklığından daha az etkilenmesi amacıyla uygun havalandırma ve klima yöntemlerinin kullanılması gerekmektedir.
  • Sıcaklığın artışı hastalık etkenini yayan pek çok hayvanın üremesini hızlandırmaktadır. Bu amaçla belediyeler sivrisinek mücadelesi yapmalı, çöpleri daha sık toplamalıdır. Ayrıca evlerde kemiricilerin ve haşaratın üremesinin engellenmesi için çöpler kapalı tutulmalı, açıkta yiyecek bulundurulmamalıdır.
  • Sıcaklığın artışı pek çok çevre sorununu da getirmektedir. Bu dönemlerde artan orman yangınlarına karşı önlemler alınmalıdır.
  • Yaz aylarında deniz ve derelerin kirlenmesi sonucu başta barsak enfeksiyonları olmak üzere pek çok enfeksiyon hastalığı görülmesi olasıdır. Plajlarda deniz suyu kirliliği daha sık denetlenmeli, gerektiğinde denize girilmesi önlenmelidir. Havuzlarda kirlilik kontrolü yapılmalı ve uygun şekilde dezenfeksiyon yapılmalıdır.
  • Mevsim normallerinin üzerine çıkan hava sıcaklığının etkilerini en aza indirmek için bireysel önlemlerin yanında illerde ve ilçelerdeki hıfzısıhha kurulları üzerinden kamusal önlemler alınmalıdır.
  • Mesai saatlerinin yeniden düzenlenmesi konusunda sendikalar, meslek odaları, üniversiteler ve ilgili diğer tarafların katılımı ile bir tartışma yürütülmeli, siesta uygulaması dahil tüm seçenekler çalışanların sağlığı açısından değerlendirilmelidir.
  • Sıcakların aşırı yükseldiği günler için Sağlık Bakanlığı'nın hamileler, özürlüler ve kronik hastalığı olanlar için izin vermesi yerinde bir karar olup, diğer çalışanlar için de ilgili mevzuat doğrultusunda gerekirse tatil ilan etmelidir, bu konuda Valiliklere sorumluluğu bırakmak doğru değildir.

Bugün yaşadığımız iklimdeğişikliklerinin temel nedeni, bilindiği gibi küresel ısınmadır. Üretimsüreçlerinin sonucunda atmosfere salınan karbon ve metan gazlarının sera yapıcıetkisi küresel ısınmaya yol açıyor. Buna bağlı olarak ortalama sıcaklıklaryükseliyor. Bu nedenle uzunvadede sanayiden kaynaklanan çevre kirliliğinin önlenmesi, çevrenin rehabilitasyonu için hem ulusal düzeyde hem de küreselolarak acil önlemler alınmalıdır. ABD, en büyük ekonomi olarakatmosfere salınan sera etkisi yapıcı gazların %25'inden sorumlu iken,küresel ısınmanın önüne geçmek üzere Birleşmiş Milletlerce oluşturulan ve 169ülkenin imzalamış olduğu "KyotoProtokolü"ne imza atmış değil.

Ülkemizaçısından bakıldığında ise dünyada 19. büyük ekonomi ve 13. karbon gazı üretenülke konumundayız. Buna rağmen ulusal menfaatlerimiz vurgulanarak anlaşmaya şuana dek imza konulmaması ve gerekli düzenlemelerin yapılmaması tüm insanlığıngeleceği söz konusu iken anlaşılabilir bir sorumsuzluk örneği değildir.

Dünyada giderek artanendüstriyel üretim ne yazık ki insan için değildir, insanların refahınısağlamamaktadır. Az sayıda insanın mutluluğu için yapılan üretim insansağlığını olduğu gibi doğayı da kendi çıkarı için kullanmaktadır. Bilinçli çabaile çevrenin kirlenmesinin önüne geçilemediği sürece bu tür sıcaklık artışları,iklim değişiklikleri, bazı canlı türlerinin yok olması, buzulların erimesi gibigerçekten hepimizin geleceğini karartan felaketlerle karşılaşmak zorundakalacağız. Bunun için kapitalizm gibi kâr güdüsü ile hareket eden bir üretimbiçimi değil, toplumsal faydayı gözeten, insanı merkeze koyan yeni bir üretimve paylaşım modeline ihtiyacımız var.

Sağlıklı günler dileriz.

TÜRKTABİPLERİ BİRLİĞİ
MERKEZKONSEYİ