Atama Nakil Yönetmeliğinde Değişiklik

HukukAtama Nakil Yönetmeliğinde DeğişiklikYapılmasına Dair Yönetmelik Danıştayda.13 Nisan 2007 günve 26492 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe konulan, Sağlık Bakanlığı Atama Nakil YönetmeliğindeDeğişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin iptali ile yürütmesinindurdurulması istemiyle ile Türk TabipleriBirliği Merkez Konseyi tarafından Danıştay'a açılan dava metni için...

 

Yürütmeyi Durdurmave Duruşma istemlidir

DANIŞTAY ( ) DAİRESİ BAŞKANLIĞI'NA

DAVACI : Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanlığı

Gazi Mustafa Kemal Bulvarı Şehit DanişTunalıgil Sokak No:2 Kat:4

Maltepe/Ankara

VEKİLİ :Av. L. Verda Ersoy - Av. Mustafa Güler - Av. Ziynet Özçelik

Aynı adreste

DAVALI : Sağlık Bakanlığı - Ankara

D. KONUSU : Davalı idare tarafından, 13 Nisan 2007 gün ve 26492Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe konulan, Sağlık Bakanlığı AtamaNakil Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 2. maddesi ileSağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinin değişik 4. maddenin (i) bendindeyer alan "azami" ibaresinin; 20. maddesi ile değişik Sağlık Bakanlığı Atama veNakil Yönetmeliğinin ekinde yer alan Personel Dağılım Cetveli İlkeleri'nin (Ek6); 5. maddesi ile yapılan değişikliklerden Sağlık Bakanlığı Atama ve NakilYönetmeliğinin 11. maddesine "Personel Dağılım Cetveline göre" ve "ihtiyaçhalinde" ibarelerinin eklenmesi ile 11. maddenin 4. fıkrasının son cümlesininyürürlükten kaldırılmasına dair düzenlemenin; 6. maddesi ile Sağlık BakanlığıAtama ve Nakil Yönetmeliğinin 12. maddesine eklenen (c) bendinin; 9. maddesiile Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinin 16. maddesinde yapılandeğişikliğin son cümlesinin; 10. maddesi ile değişik Sağlık Bakanlığı Atama veNakil Yönetmeliğinin 17.maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinin; 11.maddesinin, 12. maddesi ile değişik Sağlık Bakanlığı Atama ve NakilYönetmeliğinin 20.maddesinin 3. fıkrasının, 13. maddesi ile değişik 21.maddesinin 3. ve 6. fıkralarının,14. maddesinin; 12. maddesi ile değişik SağlıkBakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinin 20. maddesinin 2., 4. ve 5. fıkralarıile 13. maddesi ile değişik 21. maddesinin 1., 2., 3., 4., 7., 9., 12. ve son fıkralarınınve 17. maddesi ile Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinin 26. maddesineeklenen fıkranın iptali ile yürütmesinin durdurulmasına; yargılamanın duruşmalıolarak yapılmasına karar verilmesi istemidir.

TEBLİĞTARİHİ : 13.04.2007

AÇIKLAMALAR :

Davalı idare tarafından, 13.04.2007günlü Resmi Gazetede "Sağlık Bakanlığı Atama Nakil Yönetmeliğinde DeğişiklikYapılmasına Dair Yönetmelik" yayımlanarak yürürlüğe konulmuştur.[1]

Davalı idarenin, bazı hükümlerini değiştirdiği Atama NakilYönetmeliği 08.06.2004 tarihliResmi Gazetede yayımlayarak yürürlüğe girmiştir. Hemen arkasından 15.09.2004tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Yönetmelik ile ana yönetmelikte kapsamlıdeğişiklikler yapmıştır. Bu düzenlemelerin bazı hükümlerine karşı, müvekkilBirlik de dahil olmak üzere bir kısım kurum ve kişiler tarafından yürütmeyidurdurma istemli iptal davaları açılmıştır. Bu davalarda bazı maddeler yönündenyürütmenin durdurulmasına karar verilmiştir. Bu süreçte 24.06.2006 tarihinde,oldukça kapsamlı bir değişiklik daha yapılmıştır. Bu değişiklik ile hukukaaykırı bazı düzenlemeler yapıldığı gibi, yargı kararlarına aykırı hükümlere deyer verilmiştir. Anılan Yönetmelik de tarafımızdan dava konusu edilmiş vekısmen yürütmenin durdurulmasına karar verilmiştir.

Son olarak 13.04.2007 tarihindeyapılan Yönetmelik değişikliği ile konunun tarafı olan hiçbir meslek örgütününgörüşü alınmaksızın pek çok maddede yeniden düzenlemeye gidilmiştir. Yer yeryargı kararlarına aykırı düzenlemeler içeren bu değişiklikler kamu yararı vehizmet gereklerine aykırı olduğu gibi, düzenlemelerde sağlık hizmeti vermeklegörevli hekimlerin aynı zamanda birer insan ve kamu görevlisi olarak bazıhaklara ve güvencelere sahip oldukları da tümüyle göz ardı edilmiştir.

Değişiklik kapsamında Yönetmeliğintemeline oturtulan Personel Dağılım Cetveli ilkeleri yenidenbelirlenmiştir. Ne var ki hizmetingereklerine uygun Personel Dağılım Cetvelinin (PDC) oluşturulması için gerekliyöntem belirlenmediği gibi, bu amaca hizmet edecek kurallar da önceki düzenlemeyegöre daha da belirsiz hale getirilmiştir. Değişiklik öncesinde hazırlananPersonel Dağılım Cetveli, uygulama işlemlerinin başından itibaren bir karmaşaortamının doğmasına neden olduğu göz önüne alındığında, yapılan değişikliksonrasında hazırlanacak olan PDC ve bunun uygulama işlemlerinin yeni karmaşalaryaratması da kaçınılmaz olacaktır.

Aşağıda bu Yönetmeliğin iptaliniistediğimiz hükümlerini hukuka aykırı kılan nedenler, bağlantılı maddeler bir arada ele alınarak, tartışılacaktır.

 

HUKUKA AYKIRILIK NEDENLERİ

I.Atama ve Nakil Yönetmeliği'nin 4. maddesinde değişiklik yapan SağlıkBakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına DairYönetmeliğin 2. maddesinde yer alan Personel Dağılım Cetveli tanımı hukukauygun değildir.

Personel dağılım cetveli, SağlıkBakanlığına bağlı sağlık kuruluşlarında çalışacak sağlık personelinin unvan vebranşlara göre sayısını belirleyen ve yapılacak atamaları buna göre sınırlayançizelgeyi ifade etmektedir.

24.06.2006 tarihli Yönetmelikdeğişikliği ile Atama ve Nakil Yönetmeliği'ne eklenen Personel Dağılım Cetveli(PDC) tanımı, dava konusu bu Yönetmelik değişikliği ile bütünüyle değiştirilmişve PDC "Ek 6'da belirlenen ilkelerdoğrultusunda il ve birim bazında (2) yılda en az bir defa yenilenen unvan vebranşlar itibariyle bulunması gereken azamipersonel sayısını gösteren cetvel" olarak tanımlanmıştır.

Yönetmelik bütün olarak değerlendirildiğinde anlaşılmaktadır ki, yapılanbu çalışma unvan ve branşlara göre iller ve birimlerde ihtiyaç duyulduğubelirtilen personel sayısını göstermektedir. Bu sayı o il ve birimde bulunmasıgereken "azami" değil, olsa olsa "asgari" personel sayısıdır. Ziraaşağıda açıklayacağımız gibi hizmetin gereklerine uygun olmayan ilkelere görebelirlenen bu sayılar oldukça yetersiz olup, çoğu zaman Sağlık Bakanlığı TaşraTeşkilatı Yatak ve Kadro Standartları Yönetmeliği'nde öngörülen kadro sayısınınaltında kalmaktadır.

Sayının azami personel sayısı olarakkabulü halinde, zaten çoğu yerde yetersiz olarak belirlenen sayının da altındapersonel ile hizmet sunumuna olanak tanınacaktır. Öte yandan böyle bir planlamaçalışması yapılması da anlamını yitirecek ve bir belirsizlik hakim olacaktır.Ayrıca bu durum Sağlık Bakanlığı'na keyfiyete varabilecek bir serbesti alanıtanıyacak, kişilerin bu cetvele dayanarak hak aramaları önünde bir engelolabilecektir. Bu nedenle Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil YönetmeliğindeDeğişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 2. maddesi ile değişik 4. maddenin (i)bendinde yer alan "azami" sözcüğünün iptali gereklidir.

II.Atama ve nakillerde belirleyici unsur olan Personel DağılımCetvelleri (PDC) hizmetin gereklerine uygun değildir.

a)Sağlık kuruluşlarına personel dağılımı Sağlık BakanlığıYatak ve Kadro Standartları Yönetmeliğinde gösterilmiş olmakla yalnızca bupersonelin atanmasına ilişkin ilkeleri belirlemesi gereken Atama NakilYönetmeliğinde kadro standardına ilişkin düzenleme yapılması hukuka aykırıdır.

Sağlık Bakanlığı Taşra TeşkilatıYatak ve Kadro Standartları Yönetmeliği ile ülkedeki yataklı ve yataksız sağlıkkuruluşlarının kapasitelerine göre en uygun sağlık hizmetini hangi sayıda veçeşitte sağlık personeli ile verebilecekleri düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerazami ya da asgari sayıları tespit etmemekte, o kurumun gerekli sağlık hizmetinisunabilmesi için zorunlu çalıştırması gereken personele ilişkin standartlarıbelirlemektedir. İptali istenilen düzenlemelerle Sağlık Bakanlığı TaşraTeşkilatı Yatak ve Kadro Standartları Yönetmeliğinde belirtilen sayı sadecePDC'de saptanan personel sayısının bu sayının altında kalması durumunda geçerliolacaktır. Oysa standartlara ilişkin yönetmeliğin ülkemiz ihtiyaçlarına vesağlık hizmeti sunumuna denk düşmediği düşünülüyor ise bu yönetmeliği pek çokdefa yaptığı gibi değiştirmek de davalı idarenin yetkisindedir.

Kısaca belirtmek gerekirse, Bakanlıktarafından belirlenen bir komisyona ülkedeki sağlık kuruluşlarınınstandartlarını iki yılda bir yeniden belirleme olanağı verilmekte ve üstelik bubelirlemenin nasıl bir yöntem ve süreç sonucunda yapılacağı dadüzenlenmemektedir. Davalı idarenin Yönetmelikle belirlenmiş hükümleri askıyaalarak, bu alandaki personelin dağılımını belirleme yetkisini, buna ilişkinilkeleri şeffaf ve açık bir şekilde ortaya koymaksızın belirsiz görevlilerinyetki ve takdirine bırakması hukuka aykırı olup iptali gerekir.

b)Asıl Yönetmeliğin 7. maddesinde Personel Dağılım CetvelininEk:6'da belirlenen ilkelere göre hazırlanacağı belirtilmiştir. 3359 SayılıSağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun 3. maddesinde; sağlık ve yardımcı sağlıkpersonelinin yurt düzeyinde dengeli dağılımını sağlamak üzere istihdamplanlaması yapan Sağlık Bakanlığı'nın, sağlık hizmetlerini yurt çapındaistenilen seviyeye getirmek için kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarıile koordineli ve işbirliği içinde çalışacağı düzenlenmiştir. Davalı idare,3359 Sayılı Yasanın belirtilen emredici hükmüne karşın ilgili meslek kuruluşuolan Türk Tabipleri Birliği'nin görüşünü almaksızın personel dağılımına ilişkindüzenleme yapmış olmakla anılan düzenleme hukuka aykırıdır.

c) Asıl Yönetmeliğin4. maddesindeki tanıma göre PDC'nin iki yılda en az bir defa yenileneceğiöngörülmüştür. Böylece iki yıldan daha kısa bir sürede dahi değişebilecekdoluluk oranlarına ve buna göre cetvelde yeniden belirlenecek sayılara göresürekli bir atama, yer değiştirme hareketliliğine olanak tanınmıştır. Personeldağılım cetveli doluluk oranlarına göre atama yapılacağından ve bu atamalardahizmet puanı esas alınacağından, örneğin Manisa ilinin bir ilçesinde belirlenendoluluk oranının üstünde bulunduğu gerekçesi ile bir başka ilçeye atanan hekim,hemen ertesi yıl boşalmalar nedeniyle doluluk oranı daha düşük olan bir ilçeyeyeniden atanabilecektir. Buhareketlilik, sağlık hizmetinin sunumunu olumsuz etkileyeceği ve hekimleraçısından özlük hak kayıplarına yol açacağı gibi, kamu görevlilerininkendilerinin ve ailelerinin yaşamlarında düzenlilik, öngörülebilirlik veistikrar gibi güvenceleri de ortadan kaldıracaktır.

d) Asıl olarak Bakanlık tarafından merkezi düzeyde yapılançalışma ile yeterli veri toplama ve veri analizi yapılmaksızın, PDColuşturulmuş ve işleme konulmuştur.

PersonelDağılım Cetveli Dağılım İlkelerinin 6. maddesinde personelin illereplanlanmasında temel ilkenin "Ev halkı Tespit Fişi" (ETF) nüfusu olduğu veyatak sayısının etken olduğu hallerde Sağlık Bakanlığınca tescil edilmiş yataksayısının esas alınacağı belirtilmiştir. Burada sözü edilen ETF,sağlık personelince evler dolaşılarak hanehalkının kayıt altına alındığı fişler olup uzun yıllardan berigüncellenmemektedir. Ülkemizde nüfus hareketliliğinin hızlı olduğu da gözönünde tutulduğunda bu fişlerde yer alan sayıların güvenilir bir veri olarakkabul edilerek personel dağılımının belirlenmesinde esas alınmasının kamuyararı ve hizmetin gereklerine uygun olmayacağı açıktır.

Öteyandan söz konusu İlkelerin 16. maddesinde; sağlık ocaklarına planlamayapılırken 3500 nüfus için 1 pratisyen hekim planlaması esas olmakla birlikte14. maddede belirtilen değişkenlere bağlı olarak daha düşük veya yükseknüfuslar için de planlama yapılabileceği öngörülmüştür. Ancak Sağlık Bakanlığıweb sayfasında ilan edilen ve ETF nüfusunun gösterilmediği PDC'lerde yer alanveriler yan yana konulduğunda, hangi nedenlerle burada varılan sonuçlaraulaşıldığı hiçbir biçimde anlaşılamadığı gibi, yatak kapasiteleri debelirtilmediğinden uzman hekim planlamasının ne şekilde yapıldığı daanlaşılamamaktadır.

Her ne kadarPersonel Dağlım Cetveli İlkelerinin 3. maddesinde il ve ilçelere planlanacaktoplam personel sayısının İl Sağlık Müdürlüklerinin teklifleri de dikkatealınarak belirleneceği düzenlenmiş ise de, İl Sağlık Müdürlüğü'ne bildirilenihtiyacın da göz önünde bulundurulmadığı görülmektedir. Bu konuda PDC'de ilanedilen sayıların, o tarihten bu yana personel gereksiniminde önemli birdeğişiklik olmayan Ankara Fizik Tedavi Eğitim ve Araştırma Hastanesihakkında 2005 yılında yapılan çalışmaya göre çoğu branşta ihtiyaca cevapveremeyecek kadar az, bazı branşlarda ise ihtiyacın üzerinde planlandığınailişkin veriler, 24.06.2006 tarih ve 26208 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarakyürürlüğe konulan, Sağlık Bakanlığı Atama Nakil Yönetmeliğinde DeğişiklikYapılmasına Dair Yönetmeliğin bazı maddelerinin iptali istemi ile açtığımızDanıştay 5. Dairesi'nin 2006/5113 E. sayısı ile görülen davada sunulmuştur.

Bu veriler de göstermektedir ki,davalı idare tarafından hazırlanan PDC, gerçek ihtiyaç saptaması yapılmaksızınoluşturulmuştur. Hastanelerin tescilli yatak sayıları ile fiili yatak sayılarıarasındaki fark da dikkate alınmaksızın hazırlanan bu cetveller esas alınarakyapılacak atamalar, hizmetin gereklerine uygun değildir.

e)Öte yandan, daha önce hazırlanan PersonelDağılım Cetveli İlkelerinde, sağlık kuruluşunda görevlendirilecek olan hekim veuzman hekim dışındaki diğer sağlık personelinin sayılarının tespitine ilişkinkural belirtilmiş iken, yapılan değişiklik ile bu sayıların belirlenmesineilişkin objektif/denetlenebilir hiçbir ölçüt konulmamıştır.

f)Personel Dağılım Cetveli İlkeleri'nin 21.maddesinde; yeterli sayıda anestezi teknisyeni/teknikeri, röntgenteknisyeni/teknikeri bulunmayan birimlerde ihtiyaç halinde anestezi teknisyenive/veya röntgen teknisyenliği alanında sertifika almış personelin istihdamedilebileceği düzenlenmiştir.

Oysa,iki yıllık bir yükseköğretim sonucunda edinilen mesleki bilgi ve tecrübe ileyapılan anestezi teknisyenliği/teknikerliği ile röntgenteknisyenliği/teknikerliği görevlerinin, birkaç aylık kurslar sonunda verilensertifikaya sahip olmuş kişiler tarafından verilmesi, halk sağlığını tehlikeyesokacak niteliktedir. Kamu yararı ve hizmetin gereklerine uygun olmayan bu türuygulamaların hukuka aykırı olduğu yargı kararları ile saptanmıştır. [2]

Sonuçolarak; Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliği'nin Değiştirilmesine DairYönetmeliğin ekinde yer alan Personel Dağılım Cetveli İlkeleri'nin Türk Tabipleri Birliği'nin görüşüalınmaksızın hazırlanmış olması, atama ve nakil konusunun dışında hizmetbiriminin kadro standardını belirlemesi, personel hareketliliği nedeniyle özlükhakkı kaybına yol açacak şekilde düzenlenmesi ve bütün bu düzenlemeleryapılırken yeterli veri toplanmaksızın ve objektif kural da öngörülmeksizinhazırlanması nedeniyle hukuka aykırı olduğundan bütününün iptalini talepediyoruz.

III. Dava konusu Yönetmeliğin 5. maddesi ile değiştirilen Sağlık BakanlığıAtama Ve Nakil Yönetmeliği'nin 11.maddesinde geçici görevlendirmeler, hukukkuralları ve yerleşik Danıştay kararları göz ardı edilerek, asli ve genel biruygulama yöntemi olarak benimsenmektedir.

Geçici görevlendirmelerde uyulmasıgereken usul ve esaslar Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliği'nin11.maddesinin birinci fıkrasında gösterilmiş, ancak açılan davalar sonucundaDanıştay 5. Dairesi tarafından yönetmeliğin 11'nci ve diğer bir kısımmaddelerinin yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiştir.[3] Bakanlık 24.06.2006 tarihinde bu maddeyideğiştirmiş ve geçici görevlendirmenin niteliği ile bağdaşmayan benzer birdüzenleme daha yapmıştır. Bu maddenin 3. fıkrasının yürütmesi de yine Danıştay5. Dairesi tarafından durdurulmuştur.[4]

Her iki kararın ortak gerekçesindebelirtildiği üzere;"... 657 sayılıDevlet Memurları Kanunu'nda aynı kurum içinde geçici görevlendirme konusudüzenlenmemiş olmakla birlikte, bir kamu kurumunun mevzuatlabelirlenmiş olan görev alanı içinde yer alan ‘geçici' nitelikteki bir hizmetiya da değişen ve gelişen sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sonucu olarakortaya çıkan, henüz örgütsel altyapısı oluşturulmamış ve bir kadro ileilgilendirilmemiş olan ‘yeni bir kamu hizmetini' yürütmek amacı ile durumuuygun olan kamu görevlilerini ‘kadroları ile hukuki bağlarını sürdürmek vebelli bir süre ile sınırlı olmak üzere' atamaya yetkili amir tarafından geçiciolarak görevlendirmeleri olanaklıdır."

Buna karşın Atama ve NakilYönetmeliğinin 11. maddesi şimdi bir kez daha değiştirilmiş ve yapılan budeğişiklik ile istisnai bir yöntem olması gereken geçici görevlendirme,Danıştay kararındaki açık hükme karşın, yine asli bir istihdam yöntemi ve genelbir uygulama olarak düzenlenmiştir.

a)Yapılan son değişiklik öncesinde Yönetmelikte personelinherhangi bir suretle görevde olmaması, nüfus hareketleri "gibi nedenlerle"personele ihtiyaç duyulması halinde geçici görevlendirmenin yapılacağıbelirtilmekte iken, "Personel Dağlım Cetveline göre" personele ihtiyaçduyulması halinde de geçici görevlendirme yapılabileceği hüküm altınaalınmıştır. Bu düzenlemede yer alan personelin herhangi bir suretle görevdeolmaması, nüfus hareketleri gibi oldukça geniş ve muğlak bir gerekçe ile asligörevlerin geçici görevlendirme yolu ile sürdürülmesinin yanı sıra, PDC'ye göreihtiyaç duyulması hali gibi asli görevlerin de geçici görevlendirme yolu ilesürdürülmesine olanak sağlanmaktadır.

Oysa personel Dağılım Cetvelinin, ilve birim bazında branşlar itibariyle bulunması gereken personel sayısınıgösterdiği düşünüldüğünde, cetvele göre ihtiyaç duyulan personelin atama yoluile istihdam edilmesi gerektiği açıktır. Zira verilen sağlık hizmetininsürekliliği esastır. Ancak maddede sayılan gerekçelerle geçicigörevlendirmelerin yaygın olarak uygulanması sonucunda, başka yere geçiciolarak atanan personel tarafından verilmekte olan sağlık hizmetinin kesintiyeuğraması söz konusu olacaktır. Bu ise kamu yararı ile örtüşmemektedir.

Böyle bir yöntemin benimsenmesihalinde, yapılma nedenlerine göre sık aralıklarla ve uzun sürelerle geçicigörevlendirme yapılması zorunluluğu doğacak, bu durum ise hizmette kesintiyesebep olacağı gibi geçici görevlendirilen kişilerin ve ailelerinin yaşamlarınıda olumsuz etkileyecektir. Sözkonusu personelin çocuklarının eğitim olanaklarıortadan kalkacak, aile birliği korunamayacaktır.

Öte yandan sağlık hizmetinin,sözkonusu sağlık biriminde kendisini geçici olarak görmeyen personel tarafındanyürütülmesi halinde nitelikli bir hizmet sunumundan bahsedilebilir. Sağlıkhizmet sunumunda hastanın içinde bulunduğu çevre ve toplumsal özellikhastalığın teşhis ve tedavisinde önem taşır. Sağlık personelinin görev yaptığıyerdeki çevre ve toplum koşullarını kavramaya çalışması kendisini bulunduğuyerde kalıcı olarak görmesi ile mümkün bulunduğunda kuşku yoktur.

b) Atama ve NakilYönetmeliğinin 11. maddesinin 3. fıkrasında yapılan değişiklik ile "acilhallerde" Bakanlık tarafından re'sen geçici görevlendirme yapılabileceğineilişkin düzenleme, "ihtiyaç halinde" re'sen geçici görevlendirme yapılabileceğiyönünde değiştirilmiştir. Böylece, daha önce "acil" tanımlaması ile çerçevesiçizilen ve bu şekilde sınırlanan re'sen geçici görevlendirme yetkisigenişletilmiş ve idareye geçici görevlendirmenin özüne aykırı, ölçütü belirsiz,geniş bir takdir hakkı tanınmıştır.

c)Dava konusu Yönetmeliğin 5. maddesi ile Atama ve NakilYönetmeliğinin 11. maddesinin 4. fıkrasının son cümlesi yürürlüktenkaldırılmıştır. Sözkonusu cümle "Valiliklerceaynı personel için bir mali yılda yapılacak üç aydan fazla görevlendirme içinBakanlığın uygun görüşü alınır." şeklindedir. Bu cümlenin yürürlüktenkaldırılmasıyla valilikler tarafından bir sağlık personelinin yıl içinde 6 aysüre ile geçici görevlendirilmesine olanak sağlanmıştır. Sözkonusu cümledeki 3aydan sonraki geçici görevlendirmede Sağlık Bakanlığından uygun görüş alınmasıgerekliliği bir yandan geçici görevlendirilen personel bakımından ek birgüvence oluşturduğundan, ayrıca Bakanlığın personel planlaması bakımından daönem taşıdığından yürürlükten kaldırılması hizmet gereklerine aykırıdır.

Bu nedenlerle hukuka, hizmetingereklerine ve kamu yararına aykırı olarak Sağlık Bakanlığı Atama ve NakilYönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 5. maddesi ile yapılandeğişikliklerden yukarıda belirtilen "Personel dağlım Cetveline göre" ve"ihtiyaç halinde" ibarelerinin eklenmesi ile Yönetmeliğin 11. maddesinin 4.fıkrasının son cümlesinin yürürlükten kaldırılmasına dair düzenlemenin iptaligereklidir.

IV-Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinde Değişiklik YapılmasınaDair Yönetmeliğin 6. maddesi ile Atama ve Nakil Yönetmeliğinin 12.maddesine eklenen, mehil müddetinde geçen sürelere hizmet puanı verilmeyeceğineilişkin düzenleme, personelin özlük haklarının ihlali niteliğindedir.

657 Sayılı Devlet MemurlarıKanunu'nun 62. maddesinde; İlk defa veya yeniden veyahut yer değiştirmesuretiyle; aynı yerdeki görevlere atananların atama emirlerinin kendilerinetebliğ gününü, başka yerdeki görevlere atananların ise, atama emirlerininkendilerine tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde o yere hareket ederekbelli yol süresini izleyen iş günü içinde işe başlamak zorunda olduklarıdüzenlenmiştir. Bu süreye ilişkin ücreti ise memura ödenmektedir. Mehil müddeti personelin hukuk ile çerçevesiçizilen ve korunan özlük haklarındandır. Bu sürenin kısaltılması yetkisiBakanlar Kurulu'na tanınırken, bu yetkinin kullanımı savaş ve olağanüstühallerle sınırlanmıştır.

 

Buna karşın davalı idare, Yasa ileböylesi korunan bir hakkın kullanımı halinde hizmet puanına esas alınmayacağınailişkin hukuka aykırı bir düzenleme yapmıştır. Personel yönünden hak kaybına neden olacak bu düzenleme adeta bu süreyikullananların cezalandırılması görünümündedir. Zira hizmet puanı personelinatama ve nakillerinde ana kriter olup, hizmet puanı yüksek olan kişinin talebidiğerine göre öncelikli olarak yerine getirilmektedir.

Anayasa'nın "Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görevve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlükişleri kanunla düzenlenir." hükmüne de aykırı olarak Yönetmelik değişikliğiile bu sürenin hizmet puanına esas alınmayacağına dair yapılan değişiklikhukuka aykırı olduğundan, 12. maddeye (c) bendi olarak eklenen "mehilmüddetinden geçen süreler" ibaresinin iptali gereklidir.

V- Sağlık BakanlığıAtama ve Nakil Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 9.maddesi ile yeniden düzenlenen Atama ve Nakil Yönetmeliğinin 16. maddesinde yer alan, kurum içi naklenatama talebinde bulunan personelin müracaatlarına sınırlama getirilebileceğiveya müracaatların kabul edilmeyebileceğine ilişkin düzenleme hukuka aykırıdır.

Anılan maddede "Kurum İçi NaklenAtama" usulü gösterildikten sonra, son cümlede; "Tayin talebinde bulunan personelin çalıştığı ilde hizmetlerinaksamaması için Bakanlık sınırlama getirebilir veya müracaatları kabuletmeyebilir" hükmü getirilmiştir.

Kuşkusuz atama taleplerinin Bakanlıktarafından değerlendirilmesi ve kamu yararı ve hizmet gereğine uygun bir kararverilmesi her zaman mümkün ve gereklidir. Ancak, ne gerekçe ile olursa olsunmüracaata sınırlama getirilmesi ya da müracaatın kabul edilmemesi, Anayasa'nın74. maddesi ile korunan dilekçe ile başvurma hakkının ihlali niteliğindedir.

Ayrıca Atama ve Nakil Yönetmeliğindepersonelin nakil talebinin kabul edilmesine ilişkin çok sayıda sınırlama mevcutolup Bakanlığın "hizmetin aksamaması sebebiyle" yeni sınırlamalar getirmesinegerek olmadığı gibi, olası sınırlamaların Yönetmelik içinde belirtilmesibelirlilik ilkesinin de gereğidir. Bu nedenlerle Değişiklik Yönetmeliği'nin 9.maddesinin son cümlesinin iptali gereklidir.

VI-Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinde Değişiklik YapılmasınaDair Yönetmeliğin 10. maddesi ile değiştirilen Atama ve Nakil Yönetmeliğinin 17. maddesinin ilk fıkrasında yapılanprofesör, doçent ve yardımcı doçent kadrosunda bulunanların dönem ve kuraşartına bağlı olmadan kurumlar arası naklen atanabilecekleri yönündekidüzenleme hukuka aykırıdır.

Sağlık Bakanlığı Atama ve NakilYönetmeliği'nin bütününde personel hareketinin objektif kriterlere, isteğe vehizmet puanına göre yapılacağı belirtilmekte iken, profesör, doçent ve yardımcıdoçent kadrolarındaki personelin kurumlar arası naklen atanmalarına ilişkin birkıstas getirilmemiş; birden çok müracaat halinde hangi usulle atanacaklarınınobjektif kuralları ortaya konulmamış, böylelikle Sağlık Bakanlığı'na keyfiyetevarabilecek bir taktir yetkisi tanınmıştır.

Sağlık Bakanlığı tarafından EğitimPersonelinin Nitelik ve Seçim Esasları Hakkında Yönetmelik yürürlüğe konularakprofesör unvanlı tabiplerin eğitim hastanelerinde boş bulunan şef kadrolarınasınavsız olarak atanabilmelerine olanak sağlanması işlemi Türk TabipleriBirliği tarafından dava konusu edilmiş; Danıştay 5. Daire söz konusu davada"...sınav yönteminden bağışık tutulan aynı daldaki çok sayıda profesörün ‘hangiölçütlere göre boş şef veya şef yardımcılığı kadrolarına atanacakları'konusunda herhangi bir düzenlemeye yer verilmediği ve bu suretle şef ve şefyardımcılığı kadrolarına yapılacak atamalarda hiçbir nesnel ölçütebağlanmamış çok geniş bir takdir yetkisinin davalı idareye tanındığı...""yargı kararlarının hukuki sonuçlarını tümüyle ve mükerrer bir biçimde ortadankaldırmayı amaçlayan" bu düzenleyici işlemin yürütmesinin durdurulmasına kararvermiştir.[5]

Davalı İdare tarafından yukarıdabelirtilen karar ve aynı yöndeki diğer Danıştay kararlarında açıklıkla ortayakonulan, boş kadrolara atamada adaylar arasında eşitliğin (yarışmada adaletin)sağlanması zorunluluğuna ilişkin ilke tümüyle gözardı edilerek Atama NakilYönetmeliği değişikliği ile akademik unvana sahip kişilerin kurumlararasınakillerinde dönem ve kura şartına bağlı tutulmamalarını sağlamıştır.

Bu nedenlerle Sağlık Bakanlığı Atamave Nakil Yönetmeliğinin 17. maddesinde değişiklik yapan dava konusuYönetmeliğin 10. maddesinin 1. fıkrasındaki "Ancakprofesör, doçent olanlar ile yardımcı doçent kadrosunda bulunanlar dönem vekura şartına bağlı olmadan naklen atanabilirler" ibaresinin iptaligereklidir.

VII-Bir mazerete dayalı olarak yapılan atamaların, olağanüstü ve özeldurumlarda yer değişikliklerinin, sınıf ve unvan değişikliği nedeniyleatamaların (C) ve (D) hizmet grubu illere yapılmasını öngören Sağlık BakanlığıAtama ve Nakil Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 11., 12.,13. ve 14. maddeleri hukuka ve yargı kararlarına aykırıdır.

Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinde Değişiklik YapılmasınaDair Yönetmeliğin 11. maddesi ile; ana Yönetmeliğin "Bir MazereteDayalı Atamalar"ı düzenleyen 18. maddesinin son fıkrası değiştirilerek,mazereti sona eren personelin bulunduğu ilin D ve C hizmet grubu illerde olmasıhalinde burada bırakılacağı, aksi taktirde D ve C hizmet grubu illeretercihlerine göre atanacağı hükmü getirilmiştir.

Atama ve Nakil Yönetmeliğinde eşdurumu mazereti nedeniyle yapılacak atamaların düzenlendiği 20. maddeyideğiştiren dava konusu Yönetmeliğin 12. maddesinde de ana kural, eşlerinikisinin de Bakanlık personeli olması halinde kıdemli personele önceliktanınarak, her iki eş için de D ve C grubu illerden birinde aile birliğininesas olduğu şeklinde belirlenmiştir.

Atama ve Nakil YönetmeliğininOlağanüstü ve Özel Durumlarda Yer Değişikliğini düzenleyen 21. maddesinideğiştiren dava konusu Yönetmeliğin 13. maddesinde ise; herhangi bir nedenlegörev yaptığı ilde kendisinin, eşinin veya bakmakla yükümlü olduğu çocuklarınıncan güvenliği tehlikeye düşen personel ile eşinden boşanan personelin C ve Dhizmet grubu illerden birine atanabileceği ve bu yönetmelik kapsamında görevyapan, eşleri bu Yönetmeliğin 20. maddesi kapsamında bulunmayan, 21. maddeyegöre atanan personelin atama gerekçelerinin ortadan kalkması halinde yinebulunduğu ilin D ve C hizmet grubu illerde olması halinde burada bırakılacağı,aksi taktirde D ve C hizmet grubu illere tercihlerine göre atanacağı kuralabağlanmıştır.

Benzer bir düzenleme Sınıf ve UnvanDeğişikliği Nedeniyle Atamaların düzenlendiği 22. madde de yapılmış veDeğişiklik Yönetmeliği'nin 14. maddesi ile "VakıfÜniversiteleri hariç olmak üzere Tıpta Uzmanlık Tüzüğüne göre uzmanlık ve yandal uzmanlık eğitimini yapmakta iken eğitimlerini tamamlamadan ayrılmakisteyenler; Bakanlıkça D ve C hizmet grubu illerine tercihlerine göreatanırlar" kuralı getirilmiştir.

657 Sayılı Devlet MemurlarıKanunu'nun 72. maddesi uyarınca yer değiştirme suretiyle yapılan atamalardamamurların bölgeler arasında adil ve dengeli dağılımını sağlamak esastır.Sağlık ya da eş durumu mazereti nedeniyle atama isteyen, doğal afette zarargördüğü için ya da eşinden boşandığı veya ailesinden birisinin can güvenliğinintehlikeye girmesi gibi olağanüstü ve özel durumlarda yer değişikliği talep edenbir personel ile sınıf ve unvanının değişmesi nedeniyle atama isteyenpersonelin hizmet puanı esas alınarak, bulunduğu hizmet grubunda yer alan başkabir ilde kendi unvan ve branşında ihtiyaç olan bir hizmet birimine atanıpatanmayacağı, personelin geçmiş hizmetleri itibariyle C ve D hizmet gruplarındaönceden görev yapıp yapmadığı seçenekleri değerlendirilerek atama yapılmasıgerekmektedir. Buna karşın personel hakkında böyle bir değerlendirmeyapılmaksızın doğrudan doğruya D ve C hizmet grubu illere atanması yönündedüzenleme yapılması hukuka aykırıdır.

Danıştay İdari Dava Daireleri GenelKurulu'nun 2005/374 itiraz nolu ve 07.07.2005 günlü kararında da "657 Sayılı Devlet memurları Kanunu'nun 72.maddesinde yer değiştirme suretiyle atamalarda memurların bölgelere arasındaadil ve dengeli dağılmasını sağlamanın esas olduğu ilkeye bağlandığına ve gerekDevlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına Dair Yönetmelikte,gerekse Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinde, ‘personelin adil vedegeli dağılımı' temel ilke olarak belirlendiğine göre; görev yaptığı sağlıkkuruluşunun kapanması, kadro cetvelinde değişiklik yapılması, görev yaptığı sağlıkbiriminin devri gibi bir nedenle hizmetine ihtiyaç kalmayan bir personelin,görev yaptığı il içinde hizmetine ihtiyaç olan bir birime atanmasının mümkünolmadığı bir durumda;personelin hizmet puanı esas alınarak, bulunduğu hizmetgrubunda yer alan başka bir ilde kendi unvan ve branşında ihtiyaç olan birhizmet birimine atanıp atanamayacağı; personelin geçmiş hizmetleri itibariyle Cve D hizmet gruplarında önceden görev yapıp yapmadığı seçenekleri değerlendirmedışında bırakılarak, bu durumdaki personele sadece D ve C hizmet grubu illerinetercihte bulunma zorunluluğu getiren 23. maddenin ikinci cümlesi hükmündehukuka uyarlık bulunmamaktadır" denilmektedir.[6] Yargıkararında açıklıkla hüküm altına alınmış olan bir hususun yeni yapılandüzenlemede aynen korunması Anayasa'nın 138. maddesindeki "Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymakzorundadır" hükmü ile İdari Yargılama Usulü Yasasının 28. maddesindeki "Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare vevergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarınınicaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmayamecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuzgünü geçemez." hükümlerine aykırıdır.

D ve C hizmet grubu illere atamayapılmasını düzenleyen bu düzenlemeler aynı zamanda kamu yararı ve hizmetgerekleri ile örtüşmediği gibi, eşitlik, hakkaniyet, adalet gibi evrensel hukukilkeleriyle de bağdaşmamaktadır. Bu nedenle davaya konu Yönetmeliğin SağlıkBakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinin 18. maddesini değiştiren 11.maddesinin, 20. maddesini değiştiren 12. maddesinin 3. fıkrasının, 21 maddesinideğiştiren 13. maddesinin 3. ve 6. fıkralarının, 22. maddesini değiştiren 14.maddesinin iptali gereklidir.

VIII- Eş durumu nedeniyle yapılacak atamalara ilişkin düzenlemelerhukuka aykırıdır.

a)Dava konusu Yönetmeliğin 12. maddesi ile değişik SağlıkBakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliği'nin 20. maddesine göre, personelin eşdurumu nedeniyle nakil talebinde bulunabilmesi için, eşinin 217 Sayılı KanunHükmünde Kararname kapsamına giren bir kurum veya kuruluşta memur kadrosundaçalışması ve atandığı hizmet bölgesinde eşinin kurumunun veya durumuna uygunbir kadronun bulunmadığının belgelenmesi gerekmektedir.

Maddede nakil talebi eşin 217 SayılıKHK kapsamındaki bir yerde ve memur kadrosunda çalışma ile sınırlanmış olmakla,personel arasında eşitsizlik yaratan bir maddedir. Zira örneğin askeri kurum vekuruluşların 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa tabi personelibu Kanun Hükmünde Kararnamenin kapsamı dışındadır. Bu durumda eşi asker olanatamaya tabi bir personel, bu maddeden yararlanamayacaktır. Anılan düzenlemehukuka aykırı olduğundan dava konusu Yönetmeliğin 12. maddesinin 2. fıkrasınıniptali gereklidir.

b) Yine dava konusu Yönetmeliğin 13. maddesi ile değişik Atamave Nakil yönetmeliğinin 21. maddesine göre "Olağanüstü ve Özel Durumlarda YerDeğişikliği" talebinde bulunabilmek için belli koşulların varlığı halinde sosyal güvenlik kurumları ve diğer sandıklaratabi çalışan eşe bağlı olarak atama talep edilebilmesine karşın, 20.maddedeyalnızca memur kadrosundaki eş nedeniylebu mazerete dayalı atama talep edilebileceği belirtilmiştir ki, bu durum dayine eşitlik ilkesine aykırıdır. Bu nedenle 12. maddenin ikinci fıkrasınıneksik düzenleme nedeniyle iptali gereklidir.

c) Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliği'nde DeğişiklikYapılmasına Dair Yönetmeliğin 12. maddesi ile Atama ve Nakil Yönetmeliğinin eşdurumu mazeretini düzenleyen 20. maddesinin yeniden düzenlenmesiyle ortayaçıkan dördüncü fıkrada, eğitim kadrosunda yer alan klinik şefleri, klinik şefyardımcıları ve başasistanların eş durumu nedeniyle atamasında hizmet grubuşartı aranmayacağı yönünde düzenleme yapılmıştır. Anılan düzenleme, bu personeltarafından verilen hizmetin özelliğinden kaynaklı olarak öngörülmüştür.

Ne var ki, Atama ve NakilYönetmeliğinin kapsamını düzenleyen 2. maddesinde diğer eğitim personeli ilebirlikte yönetmeliğin kapsamı dışında bırakılan eğitim hastanelerinde görevli uzman hekimler, bu düzenlemenindışında tutulmuştur.

Oysa Tıpta Uzmanlık Tüzüğü ve bunabağlı tababet uzmanlık Yönetmeliğinin 20. maddesinde klinik şefi, şefyardımcısı ve başasistanların yanı sıra eğitim hastanelerindeki uzmanlar daeğitim kadrosu içinde gösterilmiştir. Danıştay 5. Dairesi'nin 2004/5659 E.,2006/2956 K. sayılı kararı ile de; "TababetUzmanlık Yönetmeliği'nin 20. maddesinde uzmanlar eğitim kadroları içindesayılmışken, maddede 14.09.2004 günlü 25583 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarakyürürlüğe giren Yönetmelikle değişiklik yapılarak uzmanlar eğitim kadrolarıkapsamından çıkartılmış ise de, buna ilişkin düzenleme hakkında DanıştayBeşinci Dairesinin 21.04.2005 günlü ve E.2004/5658 sayılı kararıyla yürütmenin durdurulmasına karar verilmiş ve böyleceuzmanlık kadrolarının eğitim hastanelerindeki yeri korunduğundan" SağlıkBakanlığı Taşra Teşkilatı Yatak ve Kadro Standartları Yönetmeliği'nin ekindeyer alan ve kadroları gösteren cetvelden Sağlık Bakanlığı'na bağlı eğitimhastanelerindeki uzmanlık kadrolarının çıkarılmasına dair yapılan değişiklikhukuka aykırı bulunarak iptal edilmiştir. [7]

Eğitim hastanelerinde görev yapanuzman hekimlerin eğitim kadrosunun bir parçası olduğu ve esas olarak buyönetmeliğin bu tür kurumlarda görev yapan uzman hekimleri kapsamadığı gözönüne alınarak, eğitim hastanelerinde görev yapan hekimlerin atanmasında hizmetgrubu şartı aranmayacağına ilişkin düzenleme yapılması gerekirken, aksi yöndehizmetin gereklerine aykırı olarak yapılan Sağlık Bakanlığı Atama ve NakilYönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 12. maddesinin 4.fıkrasının eksik düzenleme nedeniyle iptalini talep ediyoruz.

d)Yapılan değişiklik ile Atama ve Nakil Yönetmeliğinin 20.maddesinin 5. fıkrasında; "Uzmantabiplerin, uzman tabip olmayan eşinin eş durumu sebebiyle atamasında vetabiplerin, tabip ve uzman tabip olmayan eşinin eş durumu sebebiyle atamasındahizmet grubu şartı aranmaz." hükmü yer almaktadır. Buna göre bir uzmanınbir pratisyen hekim olan eşinin eş durumu sebebiyle atanmasında hizmet grubuşartı aranmaz iken, bir pratisyen hekimin uzman hekim olan eşinin eş durumumazereti nedeniyle atanmasında hizmet grubu şartı aranmaktadır. Bu durumeşitlik ilkesine aykırı olduğu gibi kendi içinde çelişki de doğurmaktadır.

Maddeye göre bir uzman hekimin, yinebir uzman hekim olan eşinin eş durumu atamasında hizmet grubu şartı aranmakta,buna karşın uzman hekimin örneğin hemşire olan eşinin aynı nedenle atanmasındahizmet grubu şartı aranmamaktadır. Aynı şekilde bir pratisyen hekimin pratisyenhekim olan eşinin eş durumu atamasında hizmet grubu şartı aranmakta iken,örneğin hemşire olan eşinin eş durumu nedeniyle atanmasında bu şartaranmamaktadır. Bu durum da eşitlik ilkesine aykırıdır. Bu nedenle hukukaaykırı olan dava konusu Yönetmeliğin 12. maddesi ile değiştirilen Atama veNakil Yönetmeliğinin 20. maddesinin 5. fıkrasının da iptali gereklidir.

e)Dava konusu Yönetmeliğin13. maddesi ile değişik Atama ve Nakil Yönetmeliğinin 21. maddesinde ayrıca,şehit eşlerine ilişkin atama talepleri dışındaki tüm taleplerin "değerlendirileceği" şeklinde birdüzenlemeye gidilmiş olup bu konuda da atamaya tabi personel bakımındanöngörülebilirlik güvencesi ortadan kaldırılmıştır. Bu nedenle, maddeninkeyfiyete açık bu ibareyi içeren 1.,2.,3.,4.,7., 9. ve12. fıkralarının iptaligerekir.

f)Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinde DeğişiklikYapılmasına Dair Yönetmeliğin 13. maddesi ile Atama ve Nakil YönetmeliğininOlağanüstü ve Özel Durumlarda Yer Değişikliğini Düzenleyen 21. maddenin sonfıkrasında, stratejik personele ilişkin düzenleme hukuka aykırıdır.

"Bakanlık tarafından istihdamında güçlük çekilen uzman tabip ve tabipunvanlarındaki personel" şeklinde tanımlanan "stratejik personelin"atama taleplerinde, eşin sosyal güvenlik kurumları kapsamında kalan veya sosyalgüvenlik kurumları dışında kalan ve özel kanunlarla düzenlemiş bulunan sandıklara tabi olarak çalışmasıhalinde en az 4 yıl, müracaat tarihi itibariyle son bulunduğu yerde kesintisiz enaz iki yıl prim ödediğini belgelendirmesi halinde atanma taleplerinindeğerlendirileceğine ilişkin (c) bendi hükmünün uygulanmayacağı düzenlenmiştir.Stratejik personele yönelik olarak getirilen bu eşitsiz uygulamanın hiçbirhaklı dayanağı bulunmamaktadır.

Yönetmeliktestratejik personel tanımının kapsamına hangi personelin gireceği belliolmamakla birlikte düzenlemedeki tek kriter istihdamında güçlük çekilmesiolarak belirlenmiştir. Bu yönüyle düzenleme son derece keyfi kullanıma olanakvermektedir. Objektif ölçütleri ve koşulları ortaya konulmaksızın yapılandüzenleme taşıdığı keyfilik sonucu bilinebilirlik ve açıklığı ortadankaldırarak nesnel bir ölçüte dayanmayan takdir yetkisini idareyedevretmektedir.

İptali istenendüzenleme ile aynı lisans eğitiminden geçerek farklı uzmanlık dallarınıbelirleyen hekimler açısından ayrım içeren bir uygulama başlatılmıştır. Ayrıca21. madde bir bütün olarak değerlendirildiğinde hekimlerin eşlerinin farklısosyal güvenlik kurumlarında olması nedeniyle ayrı düzenlemelere tabi tutulmasıda hukuken kabul edilebilir değildir. Eşitlik ilkesine açıkça aykırı olandüzenleme ile stratejik personelin eş durumundan atanma olanağı ortadankaldırılmıştır. Hukuk devletinin ana öğelerine aykırı olan bu durumdüzenlemenin hukuka uygun olmadığını da göstermektedir.

Nitekim Danıştay 5.Dairesi'nin 2006/6169 E. sayılı 22.01.2007 tarihli yürütmeyi durdurma kararınınkarşı oy yazısında bu durum gayet yeterli şekilde şu gerekçe ile ifadeedilmiştir: "Stratejik personel"adlandırmasıyla sağlık personeli arasında yapılan ayrımın nedeninin tabiptemininde güçlük çekilmesinden kaynaklandığı davalı idare açıklamalarındananlaşılmaktadır. Esasen zor temin edildiği için "değerli" sayılması gereken veöyle de olan bir meslek grubuna olumlu yönde farklı davranmak yerine olumsuz yöndefarklı düzenleme getirmenin kamu yararı, hizmet gerekleri ve eşitliklebağdaştırılması da mümkün değildir.

Keza, "Stratejik personel" sayılan tabipler hakkında eşdurumu uygulaması yönünden diğer sağlık personeli ile farklılık yaratılırken,tabipler arasından da çalışan eşin statüsüne göre ayırım yapılmasının kabuledilebilir bir yan bulunmamaktadır

Anayasanın ailenin korunması ile ilgili hükümlerindenhareketle yapılan genişletilmiş yorumla yönetmelik hükmü haline gelmiş olan eşdurumu özrüne dayalı atama isteklerinin karşılanması hususunun, Anayasanınailenin korunmasına ilişkin hükümlerinin SSK, Bağ-Kur, özel sandıklara tabiolarak çalışan eşlerle oluşturulmuş aileleri de kapsadığının göz ardı edilmedentüm görevlilere ayrımsız uygulanması gerektiği kuşkusuzdur. "

Karşı oy yazısındaifade edildiği üzere sağlık personeli içerisinde bir ayrıma gidilmekte ve buayrım noktası yalnızca idarenin takdirine bırakılmaktadır. Anayasada belirlenenailenin korunması ilkesinin kimi kamu personeline uygulanması kimi personele deuygulanmaması sonucu doğuran düzenleme nesnel bir ölçüt içermeyerek hukukdevletinin ana ilkelerine, hakkaniyete ve eşitliğe aykırı bir uygulamaoluşturmaktadır.

Bilindiği gibi T.C. Anayasa'sının 41. maddesinde, "Aile, Türk toplumunun temelidirve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ileözellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ileuygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar." denilerek aile birliğinin korunması Anayasaile güvence altına alınan bir sosyal hak olarak nitelendirilmiş ve devletinaile bütünlüğünü korumaya yönelik adımlar atması gerektiği bildirilmiştir.

Yine tarafolduğumuz uluslar arası sözleşmelerde de ailenin korunması devlete bir ödevolarak yüklenmiştir:

İnsan HaklarıEvrensel Bildirgesinin 16/3. maddesine göre; "Aile, toplumun doğal ve temel birimidir ve toplum ve devlettarafından korunur".

Birleşmiş Milletler Siyasi ve Medeni Haklar Uluslar arası Sözleşmesi'nin23. maddesinde " Aile toplumundoğal ve esaslı bir birimidir ve ailetoplum ve Devlet tarafından korunma hakkına sahiptir." denilmektedir.

 

Türkiye'nin18.10.1961 yılında imzalamış olduğu ve 16.06.1989 tarihinde TBMM tarafındanonaylanan Avrupa Sosyal Şartı'nın 16. maddesi Ailenin Sosyal, Yasal Ve Ekonomik Korunma Hakkı başlığı altında "Akit Taraflar, toplumun temel birimi olanailenin tam gelişmesi için gerekli koşulları sağlamak üzere; sosyal yardımlarve aile yardımları, mali düzenlemeler, konut sağlama, yeni evlilere yardım vediğer uygun araçlarla aile yaşamının ekonomik, yasal ve sosyal bakımdankorunmasını desteklemeyi taahhüt ederler. " düzenlemesiniiçermektedir.

Ekonomik Toplumsalve Kültürel Haklar Uluslar arası Sözleşmesi'nin 10. maddesinin 1.fıkrasına göreise; "Bu sözleşmeye taraf devletler,toplumun doğal ve temel birimi olan aileyi özellikle kuruluşunda ve çocuklarınbakım ve eğitiminden sorumlu olduğu durumda en geniş olanaklı koruma ve yardımsağlamayı....kabul eder." denilmektedir.

UluslararasıÇalışma Örgütü Genel Konferansının 1981 yılında kabul ettiği ve örgütün, kamuhizmeti görenler açısından da geçerli saydığı; "Aile Sorumlulukları Olanİşçilere Fırsat ve Davranış Eşitliği Sağlanmasına İlişkin 156 nolu Sözleşmenin3. maddesine göre; "Erkek ve kadınişçiler için etkin fırsat ve davranış eşitliği sağlamak amacıyla her üye ülke,çalışan ya da çalışmaya istekli olan ve aile sorumlulukları bulunan kimselere, ayrımcılıkkonusu olmaksızın ve olabildiğince işleriyle aile sorumlulukları arasındaçatışmaya düşmeksizin bu hakları kullanma olanağı tanımayı, ulusalpolitikasının hedefi sayar"

Yer verilen uluslararası sözleşme hükümleri devletin ailebütünlüğünü koruması ve de hayata geçireceği uygulamalarda bu sosyalsorumluluğu gözetmesi gerektiğini ifade etmektedir.

Bilindiği üzere Anayasanın 90. maddesinin son fıkrasına07.05.2004 gün ve 5170 Sayılı Kanunun 7. maddesi ile "Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkinmilletler arası andlaşmalarla Kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesinedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletler arası andlaşma hükümleri esasalınır" düzenlemesi eklenmiştir. Anayasa eklenen bu düzenleme sonucundaKanun koyucu temel hak ve özgürlüklere ilişkin olmak kaydıyla uluslar arasısözleşme hükümlerine yasalar önünde öncelik tanımış, sözleşme hükümlerinimutlaka uyulması gereken kurallar olarak belirlemiştir.

"Genelde tüm temel hak ve özgürlüklere ilişkinandlaşmalar, özelde ise Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve eki protokollerpozitif hukukumuzun yasalar üstünde bir parçası haline gelmiş, idare, gerçek vetüzel kişiler tarafından uyulması, yargı organları tarafından da doğrudanuygulanması gereken hukuk kaynakları arasında yer almıştır." (Çetinkaya, Ender. İnsan HaklarıUluslararası Sözleşmelerin İç Hukukta Doğrudan Uygulanması, Danıştay DergisiS.108 s.4)

657 sayılı Devlet MemurlarıKanunu'nun 72/2. maddesinde de, yeniden ve yer değiştirme suretiyle yapılacakatamalarda, aile birliğini muhafaza etmek bakımından kurumlar arasında gereklikoordinasyon sağlanarak memur olan diğer eşin de isteği halinde atamasının,atamaya tabi tutulan memurun atandığı yere 74 ve 76 ncı maddelerde belirtilenesaslar çerçevesinde yapılacağı, yer değiştirme suretiyle atanmaya tabi memurunatandığı yerde eşinin atanacağı teşkilatın bulunmaması yada teşkilatı olmaklabirlikte niteliğine uygun münhal bir görev bulunmaması ve ilgilinin de talebihalinde, bu personele eşinin görev süresi ile sınırlı olmak üzere maddedeyazılı şartlarda izin verilebileceği kurala bağlanmıştır. Öte yandan devletmemurlarının atama ve yer değiştirmelerinde de aile birliğinin korunmasınınilke olarak benimsenmesi uluslar arası sözleşmelerin bir gereğidir.

Sözü edilen hükümler ile ailebireylerinin bir arada tutulması, ailenin parçalanmasının önüne geçilmesi,huzur ve mutluluğunun sağlanması ve böylece kamu görevlilerinin ailevikaygılardan uzak tutulması hedeflenmiştir. Bir kamu görevlisi ancak bu şartlarsağlandığı taktirde kamu hizmetlerini verimli, etkin ve gereği gibiyürütebilirler. Bu nedenle, yapılacak olan atamalarda, idare elbette ki hizmetgereklerini göz önünde bulunduracaktır. Ancak bunu yaparken aile bütünlüğününbozulmasına yol açmayacak uygulamaları gerçekleştirmekle ve bunun için gereklitedbirleri almakla yükümlüdür.

Bütün bunlardan başka Atama NakilYönetmeliği'nin 21. maddesinin son fıkrasında, ‘maddenin son fıkrasınınuygulanmayacağı' kurala bağlanmış olmakla birlikte son fıkra bu düzenlemeninkendisidir! Yönetmelik uygulamaya yön veren düzenlemedir. Bu nedenleuygulayıcılarda duraksamaya neden olmayacak açıklık ve belirlilik içerendüzenlemeler yapılmalıdır. Dava konusu son fıkra bu yönden de hukuka aykırıdır.

g)Olağanüstü ve Özel Durumlarda Yer Değişikliğini Düzenleyen21. maddede değişiklik yapan dava konusu Yönetmeliğin 13. maddesinde 2547Sayılı Yükseköğretim Kanunu kapsamında kurulan üniversitelerde öğretim üyesiolanlar ile Tıpta Uzmanlık Tüzüğü'ne göre bu üniversitelerde uzmanlık veya yandal uzmanlık eğitimi görenlerin eşlerinin, eşinin bulunduğu yerlere atanmataleplerinin döneme bağlı kalmaksızın Yönetmelik çerçevesindedeğerlendirileceğine ilişkin düzenleme yapılmıştır.

2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun3. maddesine göre; yükseköğretim kurumlarında, belirli süreler içingörevlendirilen araştırma görevlileri öğretim yardımcılarındandır.Yükseköğretim kurumlarında yapılan araştırma, inceleme ve deneylerde yardımcıolan ve yetkili organlarca verilen ilgili diğer görevleri yapan araştırmagörevlileri, ilgili anabilim veya anasanat dalı başkanlarının önerisi, BölümBaşkanı, Dekan, enstitü, yüksekokul veya konservatuar müdürünün olumlu görüşüüzerine rektörün onayı ile atanırlar. Atanma süresi sonunda görevlerikendiliğinden sona erse de aynı usulle yeniden atanmaları mümkündür. AnılanYasanın 35. maddesinde de belirtildiği üzere, araştırma görevlisi kadroları,öğretim elemanı yetiştirilmesi amacıyla açılmaktadır. Araştırma görevlileri öğretim yardımcısıolmakla beraber, uzmanlık ve yan dal uzmanlık eğitimi görenler gibi aynızamanda öğretim elemanı olmak üzere eğitim almayı da sürdürmektedirler. Bunedenle uzmanlık ve yan dal uzmanlık eğitimi görenlerin eşlerine tanınanolanağın araştırma görevlilerinin eşlerine tanınmaması eşitlik ilkesine aykırıolacaktır.

Yukarıda açıklanan nedenlerle davakonusu Yönetmeliğin, hukuka aykırı ve aile birliğini ortadan kaldıracaknitelikteki, 12. maddesi ile değiştirilen Atama ve Nakil Yönetmeliğinin 20.maddesinin 2., 4. ve 5. fıkraları ile 13. maddesi ile değiştirilen Atama veNakil Yönetmeliğinin 1., 2., 3., 4., 7., 9., 12. ve son fıkrasının iptalinitalep ediyoruz.

X.Değişiklik Yönetmeliğinin 17. maddesi ile Üst Hizmet Bölgelerinden AltHizmet Bölgelerine ve Bölge İçi Atamaların düzenlendiği Atama ve NakilYönetmeliğinin 26. maddesine eklenen son fıkrada atama talebininsınırlandırılması hukuka aykırıdır.

Dava konusu Yönetmelikdüzenlemesinde üst hizmet bölgelerinden alt hizmet bölgesine atanmataleplerinin yılda en fazla bir defa yapabileceği öngörülmüştür. Bu sınırlamaAnayasa'da sözü edilen dilekçe ile başvurma hakkının ihlali niteliğinde olmakbir yana, Atama Nakil Yönetmeliğinin temel prensiplerinden olan çağdaş insankaynakları yönetimi, etkili ve verimli istihdam politikaları ile debağdaşmamaktadır.

Personelin içinde bulunduğu durumnedeniyle bu maddeye göre atanma isteğinde bulunmasının ardından ortaya çıkacakyeni durumlar nedeniyle bir kez daha talepte bulunması mümkün olmalıdır.Kendisine bağlı nedenlerle personelin bulunduğu yerde verimli hizmet sunumukoşullarının ortadan kalkması halinde bu talebinin değerlendirilmesi hizmetingereğidir. Bu nedenle kamu yararına aykırı şekilde sınırlama getiren davayakonu Yönetmeliğin 17. maddesi ile Atama ve Nakil Yönetmeliğinin 26. maddesineeklenen fıkranın iptali gereklidir.

XI- YÜRÜTMENİN DURDURULMASI İSTEM NEDENLERİ

Yönetmeliğe göre yapılacak olanatamalarda, hizmet puanlarının yanı sıra personel dağılım cetvellerininbelirleyici olduğu açıktır. Personel Dağılım Cetvelleri ilkeleri ve buna görehazırlanan cetveller hizmet gereklerine uygun olarak hazırlanmamıştır. Yukarıdaaçıklanan nedenlerle iptali istenen diğer hükümler de açıkça hukuka ve yargıkararlarına aykırıdır.

Hukuka aykırı olan Yönetmelikhükümlerinin uygulanması suretiyle yapılacak olan atamalar sonucunda telafisiolanaksız zararlar doğacaktır. Bu durumdan binlerce hekim etkilenecektir. 2577Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 27. maddesinde sayılan şartlarınvarlığı karşısında, dava konusu düzenleyici işlemlerin ivedilikle yürütmesinindurdurulmasını istemek gerekmiştir.

HUKUKİ NEDENLER : Anayasa, İYUK vediğer ilgili mevzuat.

DELİLLER : Ekte sunulan belgeler ve her türlü hukuksal kanıtlar.

SONUÇVE İSTEM : Yukarıdabelirtilen nedenler karşısında, 13.04.2007 tarih ve 26492 Sa-yılı ResmiGazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliği'ndeDeğişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin;

  • 2. maddesi ile Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinin değişik 4. maddenin (i) bendinde yer alan "azami" ibaresinin,
  • 20. maddesi ile değişik Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinin ekinde yer alan Personel Dağılım Cetveli İlkeleri'nin (Ek 6),
  • 5. maddesi ile yapılan değişikliklerden Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinin 11. maddesine "Personel dağılım Cetveline göre" ve "ihtiyaç halinde" ibarelerinin eklenmesi ile 11. maddenin 4. fıkrasının son cümlesinin yürürlükten kaldırılmasına dair düzenlemenin,
  • 6. maddesi ile Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinin 12. maddesine eklenen (c) bendinin,
  • 9. maddesi ile Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinin 16. maddesinde yapılan değişikliğin son cümlesinin,
  • 10. maddesi ile değişik Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinin 17.maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinin,
  • 11. maddesinin, 12. maddesi ile değişik Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinin 20.maddesinin 3. fıkrasının, 13. maddesi ile değişik 21. maddesinin 3. ve 6. fıkralarının,14. maddesinin,
  • 12. maddesi ile değişik Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinin 20. maddesinin 2., 4. ve 5. fıkraları ile 13. maddesi ile değişik 21. maddesinin 1., 2., 3., 4., 7., 9., 12. ve son fıkralarının,
  • 17. maddesi ile Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinin 26. maddesine eklenen fıkranın,

İptaline, İptali istenen hükümlerin öncelikle yürütmesinindurdurulmasına, yargılamanın duruşmalı olarak yapılmasına, yargılama giderleriile vekalet ücretinin davalı idareye yükletilmesine karar verilmesini vekilolarak talep ederiz. Saygılarımızla. 12.06.2007

Türk Tabipleri BirliğiMerkez Konseyi

Vekili

Av. L. Verda Ersoy

EKLER:



[1]Sağlık Bakanlığı Atama Nakil Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına DairYönetmelik

[2] Danıştay10. Dairesi'nin 2001/5313 E., 2005/656 K. sayılı kararı, Danıştay 10.Dairesi'nin 2005/787 E. sayılı kararı, Danıştay 10. Dairesi'nin 25004/13345 E.,2006/6302 K. sayılı kararı

[3]Danıştay 5. Dairesi'nin 14.02.2005 tarih ve 2004/5292 E. sayılı kararı

[4]Danıştay 5. Dairesi'nin 10.01.2007 tarih ve 2006/5113 E. sayılı kararı.

[5]Danıştay 5. Daire 16.06.2004 tarih ve 2004/2863 sayılı kararı

[6]Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu'nun 2005/374 itiraz nolu kararı

[7]Danıştay 5. Dairesi'nin 2004/5659 E., 2006/2956 K. sayılı kararı