NASIL BİR TÜRKİYE İSTİYORUZ?

Basın AçıklamasıDİSK, KESK, TMMOB, TTB ve TDB; tüm siyasi partileri seçim döneminde kamplaşma ve ayrışmayı körükleyen bir söylemden uzak durmaya, ülkenin temel sorunlarına yönelik somut projelerle halkın oyunu talep etmeye çağırdı. Beş örgütün temsilcileri TMMOB"de 9 Haziran 2007 tarihinde bir basın toplantısı düzenleyerek, seçimler öncesinde Türkiye"nin ve emekçilerin karşı karşıya kaldığı sorunlar ile bu sorunların çözümüne dair ortak görüşlerini açıkladılar. Basın toplantısına, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, KESK Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul, KESK MYK Üyesi Hasan Hayır, TTB Genel Sekreteri Altan Ayaz, TTB Merkez Konseyi Üyesi Ali Çerkezoğlu, TDB Yönetim Kurulu Üyesi Süha Alpay ve DİSK Ankara Bölge Temsilcisi Tayfun Görgün katıldı.

Örgütlerin ortak açıklaması KESK Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul tarafından okundu.

NASIL BİR TÜRKİYE İSTİYORUZ?

Türkiye zor bir dönemden geçiyor. Siyasette, ekonomide, sokaklarda ve toplumsal yaşamın her alanında gerilim ve kriz giderek tırmanıyor. Tırmanan bu gerilim, ne toplumun iradesini parlamentoya yansıtmayan bir seçimle, ne de herhangi bir geçici düzenlemeyle aşılabilir. İçinden geçmekte olduğumuz kriz, 12 Eylül"den bu yana bizlere dayatılan yaşam biçiminin, siyaset tarzının, ekonomik politikaların ürünüdür. Dolayısıyla krizi aşmanın yegâne yolu, "Darbe Hukuku"nun ve ülkemizde yarattığı toplumsal, siyasi ve ekonomik erozyonun yaşamımızın her alanından çıkarılmasıdır.
Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle doruğa çıkan mevcut siyasal kriz, basit anlamda "yöneticilerin niteliği" üzerinden yürütülecek bir tartışma ile aşılamaz.

Siyasal Krizin Çözümü, Her Alanda Köklü Demokratik Dönüşümün Sağlanmasındadır
Bugünün siyasal krizinin temelinde, siyasetin toplumsal dayanaklarından ve demokrasiden uzak bir alanda yürütülüyor olması yatmaktadır. 12 Eylül hukukunun yarattığı baskı, geniş halk kesimlerini siyasetten uzaklaştırmış, emek ve meslek örgütlerini, demokrasi güçlerini siyasete müdahalenin uzağına itmiştir.

Krizin çözümü için siyasal alanda acilen bir demokratikleşme süreci başlatılmalıdır. Bunun için seçim sistemi ve siyasi partiler yasası derhal değiştirilmelidir. Temsil sistemi, yasaklardan ve eşitsizliklerden arındırılarak demokratik bir içerikle yeniden düzenlenmelidir. Tüm toplum kesimlerini siyasetin içine doğrudan davet eden bir yaklaşım süratle hayata geçirilmelidir.

Kriz, salt siyasal yaşamda nükseden bir olgu değil, ülkemizin ekonomik hayatının da yapısal bir sorunudur. Bu sorunun kaynağı, halkı yok sayan, emekçilerin taleplerini duymayan, yoksulların yaşam hakkını görmezden gelen neo-liberal ekonomik politikalardır.

Bizler, ülkeyi içinden çıkılmaz bir kâbusa sürükleyen neo-liberal ekonomik politikaların terk edilerek, halkın ihtiyaçları doğrultusunda, emekten ve halktan yana bir ekonomik programın hayata geçirilmesini istiyoruz.
Eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik alanlarında yaşanan tahribat giderilerek, sosyal alanda yaşanan yıkımı telafi edecek önlemler alınmalıdır. Eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik alanları, kamusal bir bakışla yeniden yapılandırılmalıdır. Giderek büyüyen zenginler ile yoksullar arasındaki açığın kapatılması için sosyal destekleme programları hayata geçirilmelidir. Çalışma yaşamındaki esnek, güvencesiz, sigortasız istihdam uygulamalarına, antidemokratik baskı yasalarına son verilmelidir.

Gericiliğin ve Irkçılığın Çözümü Özgürlüklerin Genişletilmesidir!
Siyasetin antidemokratikleştirilmesi ve ekonominin neo-liberalleşmesi ile ortaya çıkan yoksulluk/yoksunluk/işsizlik ve örgütsüzleşme süreçleri toplumda yaşanan hızlı muhafazakârlaşma ile eş zamanlı gitmiştir. İmam hatiplerle, zorunlu din eğitimiyle, kuran kurslarıyla, Türk İslam sentezi politikalarla, devlet kurumlarında ve medya aracılığıyla tüm toplumda yayılan tek tiplilik insanlarımızın bir arada, dostça yaşama kültürünü yok etmektedir. Irkçı-şoven bir anlayışla farklı kimliklerin toplumsal ve siyasal yaşamda kendisini ifade etmesi engellenmiştir.

İnsanları birbirine düşman eden, toplum içindeki bağları kopararak parçalanmaya iten bu ötekileştirici, düşmanca politikalar, toplumsal bütünlüğümüzün en büyük tehdididir. Her türden etnik, dini, cinsiyet v.b kimliklerin özgürce yaşanabildiği, farklı kültürlerin ve düşüncelerin kendilerini ifade olanaklarının yaratıldığı, özgürlükçü bir laiklik anlayışının egemen olduğu, bir arada kardeşçe yaşama kültürüyle yoğrulmuş bir ülke, toplumsal barış ve huzurun tek reçetesidir.

Son günlerde ülkenin dört bir tarafı yeni cenazeler ile sarsılıyor. Ağlayan tüm annelerin acısı yüreğimizi yakıyor. Biz yine söylüyoruz; son 20 yılı aşkın bir süreç bu sorunun şiddete dayalı politikalarla çözülemeyeceğini göstermiştir. Silahların konuştuğu ortamlarda demokrasiden söz etmek mümkün değildir. Biz bütün sorunlarda olduğu gibi bu sorunun da barışcıl ortamda ve demokratik yöntemlerle çözülebileceği inancını taşımaktayız.

Şiddet ve gerilim ortamlarının yarattığı kitlesel kamplaşmalar ülkemizin ve insanımızın yararına değildir. Türkiye"nin, "kitlesel refleks" çağrıları ile toplumu kamplaştırma ve kitlesel çatışma ortamı yaratma yerine, kardeşçe bir arada yaşamı sağlayacak iklimin yaratılmasına ihtiyacı vardır.

IMF ve Dünya Bankası nezdinde karnesi A olan AKP, bir yandan demokrasicilik oyunu oynarken öte yandan polisin görev ve yetkilerini düzenleyen yasada olduğu gibi antidemokratik uygulamaları Meclis"ten geçiriveriyor. Emekçiler, AKP"nin bu oyununun bilincindedir.
Biz aşağıda imzası bulunan emek ve meslek örgütleri; içinden geçmekte olduğumuz seçim sürecinde, yürütülen sosyo-ekonomik politikaların sonucu olan krizin geçici ve kısmi tedbirlerle aşılamayacağına inanıyoruz. İlkesizleşmiş ve birbirinin aynısı hale gelmiş mevcut siyasi partiler Türkiye"nin sorunlarına köklü çözüm üretmekten aciz haldedir. Türkiye"nin temel sorunu anti demokratik yasalar, emek karşıtı özelleştirmeci politikalar ve halkın karar mekanizmalarından uzaklaştırılmasıdır.
Yapılması gereken, krizin temelinde yatan nedenlerin doğru tespit edilerek ona uygun köklü ve bütünlüklü bir çözüm üretilmesidir.

Yoksulluğa, Irkçılığa ve Gericiliğe Teslim Olmayacağız!

Halkımıza dayatılan sahte çözümlerin çıkmaz yol olduğunu, ırkçılığa varan milliyetçi söylemlerin, sosyal ve siyasal yaşamı din temelli anlayışa göre kurgulamak isteyenlerin ülkemizi içinden çıkılmaz bir kaosa doğru sürüklediklerini, bu kaostan çıkış yolunun demokrasi dışı yöntemlerle olamayacağını bir kez daha ifade ediyoruz.
Çözüm; eşit, özgür, bağımsız, demokratik ve laik bir Türkiye"de bir arada kardeşçe yaşam anlayışının egemen olmasından geçecektir. Tüm siyasi partileri seçim döneminde kamplaşma ve ayrışmayı körükleyen bir söylemden uzak durmaya, ülkemizin temel sorunlarına yönelik somut projelerle halkın oyunu talep etmeye çağırıyoruz.

TÜRKİYE DEVRİMCİ İŞÇİ SENDİKALARI KONFEDERASYONU
KAMU EMEKÇİLERİ SENDİKALARI KONFEDERASYONU
TÜRK MÜHENDİS VE MİMAR ODALARI BİRLİĞİ
TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
TÜRK DİŞHEKİMLERİ BİRLİĞİ