Hekim Yetkilendirme Sistemi konulu genelgenin yürütmesinin durdurulması

Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından yayımlanan 19.3.2007 tarih ve 202574 sayılı, Hekim Yetkilendirme Sistemi konulu genelgenin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemi ile Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi tarafından Danıştay"a açılan dava metni için...

 

Yürütmenin Durdurulması Ve Duruşma İstemlidir

DANIŞTAY BAŞKANLIĞI"NA

DAVACI                    :Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi

                                    Şehit Daniş Tunalıgil Sokak No: 2 Kat 4 Demirtepe ANKARA

VEKİLİ                      :Av.Mustafa GÜLER - Av.Ziynet ÖZÇELİK

                                    Strazburg Caddesi 28/28 Sıhhiye 06430 ANKARA

DAVALI                    :1-Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı

                                    Ziyabey Cad. No:6 Balgat / ANKARA

                                    2-Sağlık Bakanlığı - Ankara

T.KONUSU                :Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından yayımlanan 19.3.2007 tarih ve 202574 sayılı, Hekim Yetkilendirme Sistemi konulu genelgenin 12 ve 13. paragrafları ile anılan hükümlerin dayanağını oluşturan Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında yönetmeliğin değişik 26. maddesinin ikinci fıkrasının "Yukarıda sayılan hekimlerden kendilerine aile hekimliği yetkisi verilmemiş olanlar, kurum ve işyerlerinde oluşacak acil durumlarda hastaya gerekli ilk müdahaleyi yapar ve gerekirse hastane acil servisine sevk ederek en kısa süre içerisinde aile hekimini bilgilendirir. Yine çalışana sevk, reçete ve rapor gerektiğinde kişiyi bilgilendirir ve bilgilendirme notu ile birlikte aile hekimine gönderir. Bu kişilerin aile hekimlerince takip edilmesi zorunludur." hükmünün yürütmesinin durdurulması ve iptali; incelemenin duruşmalı olarak yapılması istemidir.

YAYIM TARİHİ       :19.3.2007

AÇIKLAMALAR     :

            Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen bazı illerde ‘aile hekimliği" adıyla birinci basamak sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesi denilebilecek bir sistem uygulamaya konulmuştur. Sağlık Bakanlığı tarafından aile hekimliği yapmaya istekli hekim bulunmasında yaşanan zorluk sebebiyle birinci basamak sağlık hizmeti sunan diğer hizmet unsurlarını dışlayan ya da bu unsurları da aile hekimi yapmak suretiyle sistemi sürdürmek isteyen düzenlemeler yapılması yoluna gidilmiştir. Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Yönetmeliğin 26. maddesi hükmü bu yönde yapılmış bir düzenlemedir. Sosyal Güvenlik Kurumu da söz konusu Yönetmeliğin bu hükmünden yola çıkarak, işyeri hekimlerine verilen ‘hekim yetkisini" aile hekimliği yetkisinin olup olmadığına bağlayan 19.3.2007 tarihli Genelge düzenlemesi yapmıştır. Bu düzenlemeler işyeri hekimliğini yapılamaz hale getirmenin yanı sıra işçilerin sağlık hizmetlerine erişimini kısıtlamış olması sebebiyle de hukuka ve hizmet gereklerine aykırı olup aşağıdaki sebeplerle iptalini talep ediyoruz.

Genel olarak işyeri hekimliği

            Ülkemizde elli ve daha fazla sayıda işçi çalıştıran bütün işyerlerinde işyeri hekimi çalıştırılması İş Yasasının 81. maddesi uyarınca zorunludur. İşyeri hekimi, işyerindeki sağlığa zarar verici etmenlerin ortadan kaldırılması, işçilerin sağlık sorunlarının giderilmesi ve iş işçi uyumunun sağlanması başta gelmek üzere birçok görev üstlenmiştir. İşyeri hekimlerinin yürüttükleri görevin önemi sebebiyle İş Yasasında ayrı bir düzenlemeye tâbi tutulmalarının yanı sıra "İşyeri hekimlerinin nitelikleri, sayısı, işe alınmaları, görev, yetki ve sorumlulukları, eğitimleri, çalışma şartları, görevlerini nasıl yürütecekleri ile işyeri sağlık birimleri, Sağlık Bakanlığı ve Türk Tabipleri Birliğinin görüşü alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından çıkarılacak bir yönetmelikte düzenlenir." hükmü ile de esasen kendisi de bir işverene ait işyerinde ve iş sözleşmesi ile çalışacak olan işyeri hekimlerinin, işe alınmalarının, görev yetki ve sorumluluklarının, çalışma şartlarının, eğitimlerinin, görevlerini nasıl yürüteceklerinin ayrıca bir yönetmelikle düzenlenmesi gereği ortaya konulmuştur. Bu özel önem işyeri hekimliği hizmetlerinin, işçilerin yaşam hakkı ile yakından ilgili olmasından kaynaklanmaktadır. Bilindiği üzere "yaşam hakkı" ile genelde çalışma ortam ve koşulları, daha özelde ise "işçi sağlığı ve iş güvenliği" önlemleri arasında doğrudan bir etkileşim söz konusudur. İşyerlerinde işçilerin sağlık ve güvenliğinin korunması, çağdaş toplumlarda iş hukukunun temel köşe taşını oluşturmuştur. Aynı konu, ILO ve AB normları kapsamında da birinci sıradaki yerini almış bulunmaktadır.

            Bu yaklaşımla işyeri hekimliği -her ne kadar amaca uygun kurallara yer verilmemiş ise de- ayrı bir düzenlemeye bağlanarak işyeri hekimlerinin yetki görev ve sorumluluklarının ayrıca belirtilmesi yoluna gidilmiştir. İşyeri hekiminin bu çerçevede sunacağı hizmet işçilerin ortaya çıkabilecek sağlık risklerinden korunmalarını sağlamak anlamında koruyucu hekimlik niteliğinde olacağı gibi; işçilerin sağlıklarının korunup geliştirilmesi de, çağdaş sağlık anlayışına uygun olarak, işyeri hekiminin görevleri arasındadır.

İşyeri hekimlerinin çalışanların sağlığını koruma ve geliştirme görevi

            Uluslararası ve ulusal hukuk sistemleri incelendiğinde, işyerlerinde oluşturulan sağlık birimleri ve bu kapsamda görev alan işyeri hekimlerinin esas olarak işçilerin sağlığının korunması temel amacına yönelik görevler üstlendikleri dikkati çekmektedir. Bu görev, işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda, çağdaş iş hukukunda egemen olan "önleyici" ya da "koruyucu" anlayışla uyum içinde bulunmaktadır. Ancak bu koruma işlevinin, günümüzde daha geniş bir anlam kazanarak, işyerinde işçilerin sağlık ve güvenliklerinin iyileştirilmesini de kapsadığı unutulmamalıdır.

            ILO"nun "İşyerinde Sağlık Hizmetleri" başlıklı 161 sayılı Sözleşmesi, 1. paragrafında, işyerinde sağlık hizmetlerinin esas olarak önleyici (koruyucu) işleve sahip olduğu ve bu konularda işverene, işçilere ve işçi temsilcilerine, işle bağlantılı olarak optimal düzeyde beden ve ruh sağlığı düzeyini korumak amacıyla sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamı için gerekli önlemler; işçilerin beden ve ruh sağlıkları dikkate alınarak işin işçilerin kapasitelerine uyumlu kılınması konularında tavsiyelerde bulunmakla görevli oldukları vurgulanmıştır.  Sözleşmenin 5. paragrafında işyeri sağlık birimlerinin işyerinde işçilerin sağlığını olumsuz yönde etkileyecek riskleri belirlemek; işçilerin sağlığını etkileyecek işyeri ortamı faktörlerini gözetlemek, işin organizasyonu konusunda önerilerde bulunmak, sağlık, güvenlik ve iş hijyeni, ergonomi ve bireysel ve toplu koruma araçları konularında bilgilendirmek; işle bağlantılı olarak işçilerin sağlıklarını gözetleme; işi işçilere uyumlu hale getirmeyi sağlamak, yeniden mesleki eğitim önlemlerine katkıda bulunmak; ilk yardım ve acil tedavi hizmetlerini organize etmek, iş kazaları ile meslek hastalıklarının analizine katılmak gibi görevleri yerine getirecekleri belirtilmiştir.

            İşyeri Sağlık Birimleri ve İşyeri Hekimlerinin Görevleri ile Çalışma Usul ve Esasları  Hakkında Yönetmelik"le işyeri hekimine verilen görevlerin niteliği ve 161 sayılı ILO Sözleşmesinin 2004 yılında ülkemiz tarafından onaylanarak iç hukuk metni haline getirilmiş olması karşısında işyeri hekimlerinin işçi sağlığını sadece korumak değil mümkün olduğunca geliştirmek ödevlerinin bulunduğu da açıktır.

İşyeri hekimlerine verilen "Hekim Yetkisi"

            Sosyal Sigortalar Kurumu, ihtiyaç duyduğu alanlarda ve bölgelerde, Kurum dışından, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu"nun  "Sağlık Tesisi Kurma ve Sözleşme Yapma Yetkisi" başlıklı 123. maddesine dayalı olarak sözleşme ile hizmet satın almaktadır. Yasanın belirtilen 123/I. maddesi; "Kurum, bu kanunla kendisine verilmiş bulunan görevleri yerine getirebilmek ve sağlık yardımlarını yapabilmek için, hastane, sanatoryum, prevantoryum, yataklı ve yataksız dispanser, sağlık istasyonu, eczane ve benzeri müesseseler işletebileceği gibi gerekli gördüğü yerlerde hastane, eczane, hekim, eczacı ve ebelerle ve diğer gerçek veya tüzel kişilerle sözleşmeler yapmaya da yetkilidir." hükmünü taşımaktadır.

            Ayrıca yine 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 114. maddesinde işyeri hekimleri ile ilgili genel düzenleme yapılmıştır. Buna göre: "...Bu maksatla çalıştırılan hekim, kurumun yapmakla yükümlü olduğu muayene, tedavi ve ilk yardım hizmetlerinde kurumca kullanıldığı takdirde buna ait ücretler ve harcanan ilk yardım malzemesi bedelleri kurumca ödenir."

            Bu hükümlerden dayanağını alan SSK Sağlık Teşkilatı Yönetmeliği"nin 3. maddesinde Kurum dışında, aralarında sağlık çalışanlarının da bulunduğu kişilerden hizmet satın alınabileceği, 228. maddesinde de kurum dışından satın alınacak sağlık personeli hizmetinin usul ve esasları düzenlenmiştir.

            Bu mevzuat çerçevesinde, Sosyal Sigortalar Kurumu"nun işçilere sağlık hizmeti sunma yükümlülüğü ile işyeri hekimlerinin işçilerin sağlığını geliştirmek ödevi çakışmış; işyeri hekimlerinin görev yaptığı işyerinde çalışan işçilere yönelik tedavi hizmeti sunabilmeleri için SSK tarafından işyeri hekimlerinin yetkilendirilmesi yoluna gidilmiştir. SSK tarafından verilen bu yetki ile işyeri hekimi, SSK adına, işçilerin tedavilerini düzenleyip gerektiğinde iki güne kadar rapor verebilmektedir. İşyeri hekiminin sunduğu bu hizmet ile işçiler çalışma ortamını bilen  bir hekimin sağlık yardımından yararlanmakta; SSK işçilerin sağlık kurumlarına gitmeleri sebebiyle ödeyeceği ek sağlık giderinden, işveren de işçilerin sağlık kurumlarına gidip gelmelerinde yaşanacak işgücü kayıplarından kurtulmaktadır. Bu yönüyle ‘hekim yetkisi" asıl olarak işçilerin tedavi hakkına erişimlerini kolaylaştırmasının yanı sıra hizmetin yürütümünde de önemli katkıları olan bir yöntem olarak uzun zamandır uygulanmaktadır.

Aile Hekimliği

            Aile hekimliği, ülkemizde kimi illerde pilot olarak uygulamaya konulan, birinci basamak sağlık hizmetlerinin Sağlık Bakanlığı ile sözleşme yapan tabipler vasıtasıyla yürütülmesi sistemidir. "Sağlık Bakanlığının pilot olarak belirleyeceği illerde, birinci basamak sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi, birey ihtiyaçları doğrultusunda koruyucu sağlık hizmetlerine ağırlık verilmesi, kişisel sağlık kayıtlarının tutulması ve bu hizmetlere eşit erişimin sağlanması amacıyla aile hekimliği hizmetlerinin yürütülebilmesi" amacıyla 5258 sayılı Aile hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Kanun çıkartılmıştır. İlk olarak Düzce ilinde denenen bu sistem aradan geçen iki yıl içinde aralarında Eskişehir, Denizli, Adıyaman illerinin de bulunduğu birkaç ilde daha fiilen uygulanmaya başlamıştır. Bu sistemin genel olarak sağlık hizmet sunumunda kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırı yönleri ile hizmet sunumunda hekimlerin güvencesiz,dışarıdan ve ekip ruhundan kopartılmış olarak hizmet sunmalarının yaratacağı sakıncalar başka davaların konusu olarak halen yargısal incelemede olmakla burada tartışılmayacak; sadece pilot uygulama kapsamına alınan illerde işyeri hekimliği hizmetinin yürütülebilmesi için aile hekimliği yetkilendirmesi zorunluluğu getirilmesi boyutu tartışılacaktır.

Aile Hekimliği - İşyeri Hekimliği

            Aile Hekimliği uygulamasının usul ve esaslarının belirlenmesi amacıyla 6 Temmuz 2005 tarih ve 25867 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Yönetmelik"in 26. maddesinin ilk düzenlemesinde işyeri hekimleri ile ilgili olarak "İşyeri hekimi, işyerindeki çalışana sevk, reçete veya rapor gerektiğinde kişiyi bilgilendirir ve bilgilendirme notu ile aile hekimine gönderir." şeklinde tümüyle kısıtlayıcı bir düzenlemeye yer verilmiş; anılan düzenlemenin hukuka aykırılığı sebebiyle 28.7.2006 tarih ve 26242 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan Yönetmelik değişikliği ile maddede belirtilen diğer koşulları yerine getiren işyeri hekimlerine "...kendilerinin talebi ve kurumlarının teklifi üzerine valiliklerce aile hekimliği yetkisi verilir. Yetkilendirme sonrası hizmete özel sözleşme ile göreve başlatılır. Yetkilendirilmiş aile hekimi, aile hekimliği uygulamasına yönelik mevzuat çerçevesinde görev yapar...." şeklinde düzenleme yapılmıştır. Bu düzenleme, işyeri hekimliğinin yukarıda vurgulanan işçilerin sağlığını koruma ve geliştirme niteliği gözetilmeden yapılmış ve işyeri hekimliğindeki tedavi edici hizmet sunumu, hiçbir düzenlemede yer almayan, "...aile hekimliği yetkisine sahip olma..." biçiminde ek kısıtlamaya tâbi tutulmuştur.

HUKUKA AYKIRILIK SEBEPLERİ

            1-İşyeri hekimlerinin görevleri İşyeri Sağlık Birimleri ve İşyeri Hekimlerinin Görevleri ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik"te düzenlenmiştir. Adı geçen Yönetmeliğin 22. maddesine göre;

İşyeri hekimi iş sağlığı hizmetleri kapsamında aşağıdaki görevleri yapmakla yükümlüdür:

Çalışanların işe giriş ve periyodik muayenelerini Ek-5de verilen örneğe uygun olarak yapar,

a. İşyerindeki iş sağlığı ve güvenliği kuruluna katılarak çalışma ortamı ve çalışanların sağlığının gözetimi ile ilgili gerekli açıklamalarda bulunur, danışmanlık yapar ve kurulda alınan kararların uygulanmasını izler,

b. Özelliği olan çalışanları; gebe ve emzikli kadınları, on sekiz yaşından küçükleri, iki yaşından küçük çocuğu olan anneleri, meslek hastalığı veya şüphesi tanısı alanları, kronik hastalığı olanları, malul ve özürlüleri, alkolikleri, ilaç ve uyuşturucu bağımlılığı olanları, birden fazla iş kazası geçirmiş olanları yakın takip ve koruma altına alır,

c. Özürlülerin işe alınmaları, işyerinde oluşan bir kaza ya da hastalık sonrasında geçici ya da kalıcı iş göremezliği olanların işe başlamaları veya eski hükümlülerin gerekli sağlık muayenelerini yaparak uygun işe yerleştirilmeleri için rapor hazırlar,

d. Sağlık nedeniyle üç haftadan uzun veya meslek hastalıkları veya iş kazaları nedeniyle veya sık tekrarlanan işten uzaklaşmalarda, işe dönüş muayenesi yapar,

e. Kronik hastalığı olanları daha sık aralıklarla muayene eder, gerekli tetkikleri yaptırır ve koruyucu önlemlerin alınması hususunda gerekli işlemleri yapar,

f. Gerekli laboratuvar tetkikleri ve radyolojik muayeneleri yaptırır,

g. İşyerinde ilk yardım ve kurtarma çalışmalarının organizasyonunu yapar, ilgili personelin eğitimini sağlar ve acil tedavi hizmetlerini yürütür,

h. Bulaşıcı hastalıkların kontrolünü sağlayarak yayılmasını önleme ve aşılama çalışmaları yapar,

i. Kreş ve çocuk bakım yurdu ile emzirme odalarının sağlık koşullarını kontrol eder, sağlık koşullarına uygunluğunu sağlar, çocukların sağlık muayenelerini yaparak kayıt altına alır,

j. Gebe ve emzikli kadınların işyerindeki olası sağlık tehlikelerine karşı sağlığını korur, geliştirir ve eğitimlerini sağlar,

k. İşyerinde kullanılan, tüketilen maddeleri kontrol ve izlemek için aralıklı olarak inceleme yaparak etmenleri belirler, değerlendirir ve kontrol önlemleri geliştirir,

l. Çalışma ortamı gözetimi ile ilgili olarak gerektiğinde ölçümler yapılmasını sağlayarak alınan sonuçların çalışanlar yönünden değerlendirmesini yapar,

m. İşyerinin genel hijyen koşullarını devamlı izleyerek ve denetleyerek işyerindeki bütün birimlerin çalışanların sağlığını koruyup geliştirecek biçimde düzenlenmesi, çalışana sağlıklı bir ortamda ve yürütülen işin gerektirdiği kaloriyi karşılayacak nitelikte yemek sunulması, içme suyu imkanı sağlanması, soyunma odaları, banyo, lavabo ve tuvaletlerin bakımlı ve temiz olması ve genel temizlik donanımının temin edilmesi ve sürdürülmesi için gereğini yerine getirir,

n. İş ve çalışanın uyumunu sağlamak için çalışanların sağlığının, yapılan iş ve işlemler ile çalışma ortamındaki çeşitli stres faktörlerinden olumsuz yönde etkilenmesi olasılığına karşı inceleme ve araştırmalar yapar,

o. Meslek hastalığı veya şüphesi tanısı alan çalışanların izleme ve kontrolünü yapar, SSK Meslek Hastalıkları Hastaneleri ile sürekli işbirliği içinde çalışır,

p. İşyerinde meslek hastalığı veya meslek hastalığı şüphesi tanısı alanların çalıştığı ortamda ve çalışanlarla ilgili inceleme yapar,

q. Herhangi bir hastalık veya kaza ya da periyodik muayene sonrasında eski işinde çalışması sakıncalı bulunan çalışanın, mevcut sağlık durumuna uygun bir işte çalıştırılmasını sağlar,

r. İş kazasına uğrayan ya da meslek hastalığına tutulan çalışanların rehabilitasyonu konusunda işyerindeki ilgili birimlerle işbirliği içinde çalışır,

s. Eski hükümlü, malul ve özürlülerin işlerine uyumlarını sağlar,

t. İşyeri yöneticilerine, iş sağlığı ve iş güvenliği kurul üyelerine, çalışanlara ve temsilcilerine genel sağlık konularında eğitim verir ve bu eğitimlerin sürekliliğini sağlar,

u. Çalışanların, zamanlarını etkin ve verimli biçimde değerlendirmeleri için eğitici, kültürel ve sportif etkinliklerle zenginleştirilmiş dinlenme imkanı sağlayacak çalışmalar yapar,

v. İşyerindeki sağlık gözetimi ile ilgili çalışmaları kaydeder ve Ek-6da belirtilen örneğe uygun yıllık çalışma raporu hazırlayarak iş sağlığı ve güvenliği kuruluna gönderir.

            Belirtilen görevler incelendiğinde birçoğunda hastaların muayenesine yönelik işlemler bulunduğu gibi özellikle (e), (f),(h) ve (j) bentlerinde hastaların tedavisine yönelik işlemlerin de yapılması gerektiği belirtilmektedir.

            2-İşyeri hekimliği sertifikasına sahip olan ve ilgili tabip odası tarafından işyeri hekimliği yapmasına onay verilen hekimlerin işyeri hekimliği yapması mümkündür. İşyeri hekimliği yapılabilmesi ya da işyeri hekiminin görevleri arasında yer alan hasta tedavi edilebilmesi için aranan nitelikler arasında hiçbir düzenlemede aile hekimliği yetkisine haiz olma koşulu bulunmamakta iken, Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Yönetmelik hükmü olarak bu koşul getirilmiş; Sosyal Güvenlik Kurumunun genelgesi ile de uygulama bulmuştur.

            3-İptali istenen Yönetmelik ve Genelge düzenlemeleri ile işyeri hekimliğinin icrası için gerekli olmayan, hiçbir üst hukuk normunda aranmayan ve hangi eğitim sonucunda verileceği dahi belli olmayan bir sertifikanın alınmasının zorunlu tutulması kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırı olduğu gibi Anayasa"nın çalışma özgürlüğünü düzenleyen 48. maddesine ve sağlık ve yaşam haklarını düzenleyen 17. ve 56. maddelerine; 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun hekimin yetkilerini düzenleyen 1,3,8 ve 13. maddelerine de aykırıdır.

            4-Aile hekimliği, 5258 sayılı Kanun ile ülkemizde Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenecek illerde pilot olarak uygulanması öngörülen birinci basamak sağlık hizmetleri sunumuna ilişkin bir sistemdir. Bu sistemde bir hekim kendisine bağlı olmayı kabul eden 1000-4000 arasındaki nüfusun aile hekimi olmakta, bu kişilerin birinci basamak tedavi hizmetlerini sunmak ve gerektiğinde ikinci basamak sağlık kurumlarına sevklerini yapmayı üstlenmektedir.

            Aile hekimliği, asıl olarak gönüllülük esasına dayanan, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan hekimlerden istekli olanlar ile gereksinim duyulduğunda serbest çalışanların da dahil olduğu bir sistem olarak kurgulanmıştır.

            Aile hekimliği sisteminde hekime kaydolan nüfus sayısına bağlı olarak yapılan ödemelerin yanı sıra masraflar için de ayrıca bir miktar ödeme yapılmakta ve hekimin bu ödemeler ile ekibini kurması, hizmet araç gereçleri ile sarf malzemelerini alıp hizmet sunması beklenmektedir. Aile hekimi, yanında çalışan sekreter, hastabakıcı gibi personelin ücretini ödediği gibi yıllık izin kullandığında yerine bakacak hekimin bu dönemdeki ücretini de kendisi ödeyecektir.

            5-Aile hekimi "bağımsız işletmeci" benzeri bir statüye dönüştürülmüş hekim olmasına karşın işyeri hekimi mesleki bağımsızlığa sahip olmakla birlikte işverene bağlı olarak, işverenin kurmakla yükümlü bulunduğu işyeri sağlık biriminde, kendisine kaydolan değil işverenin işe aldığı işçilere, ücretini işverenden alarak hizmet sunmaktadır. Kısaca belirtmek gerekirse aile hekimliği sisteminin işyeri hekimliği ile ya da işyeri hekimliğinde gerektiğinde işçilerin SSK adına tedavi edilmesi ile hiçbir ilgisi bulunmadığı kolaylıkla görülmektedir.

            6-Bütün bunlardan başka, Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Yönetmeliğin aile hekimliği yetkisi olmayan işyeri hekimlerinin hizmet sunmalarını engelleyen 26. maddesindeki "(işyeri hekimleri) Yetkilendirme sonrası hizmete özel sözleşme ile göreve başlatılır. Yetkilendirilmiş aile hekimi aile hekimliği uygulamasına yönelik mevzuat çerçevesinde görev yapar." hükmü uyarınca aile hekimi olarak yetkilendirilen işyeri hekiminin aile hekimlerinin hak, yetki ve yükümlülüğüne sahip olacakları açıkça belirtilmektedir. İşyeri hekimleri aile hekimliği ile yetkilendirildiklerinde aile hekimliği mevzuatına tabi hizmet sunacaklarına göre aşağıda belirtilen hukuksal ve fiili sorunlar ortaya çıkmaktadır:

              A-Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Kanunun 3. maddesine göre aile hekimleri Sağlık Bakanlığı tarafından özel sözleşme ile çalıştırılan tabiplerdir. Aile hekimleri Sağlık Bakanlığı ile yaptıkları sözleşme uyarınca hizmet sunmakta ve bunun karşılığında Sağlık Bakanlığından bir ücret almaktadırlar. İşyeri hekimleri ise işveren ile yaptıkları sözleşmeye göre çalışmakta ve Sosyal Güvenlik Kurumuna sundukları işçileri tedavi edici hizmet için Sağlık Bakanlığı ile sözleşme yapmaya zorlanmaktadır.

              B-Aile hekimi olarak yetkilendirilecek işyeri hekiminin Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Yönetmeliğin 18. maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca en az bir aile sağlığı elemanını seçerek çalıştırması zorunlu tutulmaktadır. İşyeri Sağlık Birimleri Ve İşyeri Hekimlerinin Görevleri İle Çalışma Usul Ve Esasları Hakkında Yönetmelik"in 7. maddesine göre "Sağlık biriminde; en az bir işyeri hekimi ile birlikte en az bir işyeri hemşiresi veya sağlık memuru görevlendirilmesi zorunludur." İşyerinde görevli hemşirenin aile sağlığı elemanı olarak görev yapmak istemesi ve işverenin bu duruma muvafakat etmesi durumunda Sağlık Bakanlığı yapacağı sözleşme ile işyeri hemşiresinin aile sağlığı elemanı olarak görev yapmasının mümkün olduğu düşünülebilir. Ancak işyeri sağlık biriminde görevli hemşire işverene bağlı olarak çalışmaktadır ve mevcut görevinin yanı sıra aile sağlığı elemanı olarak da görev yapmaya zorlanamaz. Bu durumda, aile hekimliği için yetkilendirilen işyeri hekiminin en az bir aile sağlığı elemanı bulması ve kendisi ile birlikte çalıştırması gereklidir. İşyeri Sağlık Birimleri ve İşyeri Hekimlerinin Görevleri İle Çalışma Usul Ve Esasları Hakkında Yönetmelik"in 21. maddesine göre işyerinin içinde bulunduğu risk grubuna göre ayda bir günden beş güne kadar görev yapmaları gerekli görülmektedir. Söz konusu mevzuat ve ülkemizde mevcut işyerlerinde çalışan işçi sayılarının azlığı sebebiyle işyeri hekimliği genel olarak tam süre çalışmayı gerektirmemekte; hekimler tarafından kısmi zamanlı çalışma suretiyle yürütülmektedir. Bu durumda, örneğin ayda beş işgünü yürütülen işyeri hekimliği sebebiyle aile hekimliği yetkisi alınması durumunda sadece tedavi hizmetinin sunulmasında yararlanılmak üzere bir aile sağlığı elemanının istihdam edilmesi gerekli olmakla birlikte mümkün değildir. Zira birçok işyerinde günde yarım saat - bir saat sunulacak tedavi hizmetinde görev yapacak böyle bir elemanı, Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Kapsamında Sağlık Bakanlığınca Çalıştırılan Personele Yapılacak Ödemeler ve Sözleşme Şartları Hakkında Yönetmeliğin 10. maddesi uyarınca haftada 40 saat süreyle, ne işveren istihdam eder, ne işyeri hekimi ne de Sağlık Bakanlığı!

              C-Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Kanunun 5. maddesi uyarınca işyeri hekimine en az 1000 işçinin kaydolması zorunludur. Zira anılan hükme göre "Her bir aile hekimi için kayıtlı kişi sayısı; asgarî 1000, azamî 4000"dir. Aralıksız iki ayı aşmayan süreyle kayıtlı kişi sayısı 1000"den az olabilir." Aynı husus,12.8.2005 tarih ve 25904 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Kapsamında Sağlık Bakanlığınca Çalıştırılan Personele Yapılacak Ödemeler ve Sözleşme Şartları Hakkında Yönetmeliğin 14. maddesinde "Aile hekimine kayıtlı kişi sayısının aralıksız iki aydan fazla (aylık yapılan üçüncü bildirimde) 1000"in altına düşmesi" sözleşmenin feshi sebebi olarak gösterilmiştir. Oysa işyeri hekimi 50 ve daha fazla işçi çalıştıran bütün işyerlerinde görev yapmaktadır ve kendisine kayıtlı 1000 işçinin bulunması olanağı Türkiye"de 150-200 civarında işyeri dışında mümkün değildir[1].

              D-Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Yönetmeliğin 11. maddesine göre aile hekimleri ve aile sağlığı elemanları tam gün esasına göre çalışırlar. Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Kapsamında Sağlık Bakanlığınca Çalıştırılan Personele Yapılacak Ödemeler ve Sözleşme Şartları Hakkında Yönetmeliğin 7. maddesi uyarınca da sözleşmeli aile hekimlerinin bilimsel faaliyetler hariç olmak üzere kazanç getirici herhangi bir mesleki faaliyette bulunması da yasaktır. Bu durumda işyeri hekimliğinde Sosyal Güvenlik Kurumu adına tedavi edici hizmetleri sunabilmesi için Sağlık Bakanlığı ile aile hekimliği sözleşmesi imzalamak zorunda bırakılan işyeri hekimlerinin işyeri hekimliği yapmak suretiyle mesleki kazanç elde etmeleri Yönetmeliklere aykırı olacaktır!

              E-Aile hekimi olarak yetkilendirilerek Sağlık Bakanlığı ile sözleşme imzalamaya zorlanan işyeri hekimlerinin aile hekimlerine yüklenen kimi görevleri yerine getirmelerinde de ciddi zorluk bulunmaktadır. Aile hekiminin görevleri Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinde sayılmıştır. Bu görevler arasından bazılarının işyeri hekimliğinin yanı sıra aile hekimliği ile yetkilendirilme durumunda uygulama olanağı bulunmamaktadır:

    - "d) İlk kayıtta ev ziyareti ile kendisine bağlı kişilerin sağlık durumlarının tespitini yapmak" görevinin her biri çok farklı yerlerde ikamet eden ve aynı işyerinde çalışmaları sebebiyle işyeri hekimine kaydolmak zorunda kalan işçiler (ve ailelerinin) evlerinde ziyaret edilmeleri, özellikle büyük şehirlerde ve çok işçinin çalıştığı yerlerde, fiilen mümkün değildir. Aile hekimliğinin sistem kurgusu bir bölgede çalışan hekime genellikle o bölge insanlarının kayıt yaptırması biçiminde olduğundan; bir iç mantığı olan bu görev işyeri hekimliği ile birlikte uygulanmak istendiğinde uygulanması olanaksız bir göreve dönüşmektedir.

    - " n) Doğum öncesi, doğum sonrası loğusa ve bebeğe beraber izlem yapmak," görevi doğum izninde olan işçinin işyeri hekimi tarafından izlenmesi gereğini ortaya koymaktadır. Özellikle tekstil işkolunda çalışanlar çoğunlukla bayandır ve bu nitelikte büyük bir işletmede çok sayıda kadının doğum öncesi ve sonrası izlemlerini yapmak; özellikle de bu işçilerin izinde olduğu dönemlerde her birini evinde tıbbi olarak izlemeyi de gerektirmesi sebebiyle mümkün değildir.

              F-Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Kanunun 5. maddesine göre "...kişi hangi sosyal güvenlik kuruluşuna tâbi olursa olsun, aile hekiminin sevki olmaksızın sağlık kurum ve kuruluşlarına müracaat edenlerden katkı payı alınır." İşçilerin işyerinde bulunmadığı ya da kısmi zamanlı çalışan işyeri hekiminin işyerinde bulunmadığı sırada sağlık hizmetine gereksinim duymaları halinde aile hekimliği ile yetkilendirilmiş işyeri hekimine erişmelerinde ciddi sorun yaşanması riski bulunmaktadır. Çünkü işçi ile işyeri hekimi işyeri odaklı ilişki içindedir ve çoğunlukla işyerinin uzağında yaşayan işçiler ile aynı şekilde işyerinden başka yerde mesleki faaliyetine devam eden hekimin iş zamanı dışında bir araya gelmeleri işçinin sağlık hizmetine erişimini olanaksız kılabilecek bir zorluk yaratmaktadır.

              G-İşyeri Sağlık Birimleri Ve İşyeri Hekimlerinin Görevleri İle Çalışma Usul Ve Esasları Hakkında Yönetmelik"in 7. maddesine göre İşyeri sağlık biriminin "...iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin yürütülebilmesine ve çalışacak personel sayısına yetecek büyüklükte..." olması yeterlidir. Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Yönetmeliğin 21. maddesine göre ise bir aile hekimi için en az 60 metrekare büyüklüğünde fiziksel mekanın olması zorunludur.

              İşyeri hekimi aile hekimliği ile yetkilendirilmiş olsun ya da olmasın yürüttüğü görevin niteliği gereği hizmeti işyerinde sunması gereklidir. Bu durumda aile hekimliği yetkisi verilmemesi sebebiyle her işyerinde en az 60 m2 büyüklüğünde işyeri sağlık birimi kurulmaması durumunda işçilerin tedavi hizmetini işyerinde alamamaları sonucu ortaya çıkacaktır. Mevcut işyerlerinin fiziksel mekanları düşünüldüğünde her işyerinde 60 m2 büyüklüğünde işyeri sağlık birimi oluşturulmasının hiçbir mantığı bulunmamaktadır. En az 1000 kişinin yararlanması düşüncesi ile getirilen koşulların ortalama 50-150 arasında işçinin çalıştığı işyerlerinde hizmet sunan işyeri hekimleri bakımından da aranması hizmet gereklerine aykırıdır.

            7-Kısaca belirtmek gerekirse, işyeri hekimliği yapılan işyerinde Sosyal Güvenlik Kurumu adına tedavi edici sağlık hizmeti sunulmasında aile hekimliği yetkisinin aranması ve aile hekimliği ile ilgili mevzuattaki görev ve yükümlülüklerin yüklenmesi üst hukuk normlarına aykırı olduğu gibi yukarıda sunulan karşılaştırmalarda da görüldüğü üzere birbirinden farklı hizmet alanlarında gösterilen faaliyetin sadece aynı basamakta olması sebebiyle eşleştirilmeye çalışılması hizmetin gereğine de aykırıdır.

            Yapılan düzenlemeler bütünüyle ülkemizde yerleştirilmeye çalışılan aile hekimliği sistemine hekimlerin dahil olmasını zorlamak amacıyla getirilmiştir. 4 Nisan 2007 tarih ve 26483 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 5614 sayılı Kanunun 1. maddesi ile getirilen, zorunlu hizmet yapan tabiplerin aile hekimliğinde görevlendirilmelerine yönelik hukuka aykırı düzenlemede[2] de görüldüğü üzere Sağlık Bakanlığı aile hekimliği yapacak hekim bulmakta oldukça zorlanmakta ve dava konusu düzenlemelerde olduğu gibi işyeri hekimliğinin yürütümüne etkisi düşünülmeksizin işyeri hekimlerinin aile hekimliği hizmeti sunmasını zorunlu kılan bir yaklaşım ortaya koymaktadır.

            8-Ayrıca, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından çıkartılan bir genelge ile işyeri hekimliği kapsamında sunulan tedavi edici hizmetin satın alınmasına yasal düzenlemede mevcut olmayan aile hekimliği yetkilendirmesi istemek yönünde bir koşul getirilmesi olanağı da bulunmamaktadır. Her ne kadar yürürlüğü ertelenmiş de olsa Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasasında Sosyal Güvenlik Kurumunun hizmet satın almasında uygulanacak ölçütler belirlenmiş olup bu ölçütler arasında aile hekimliğine geçilen yerlerde aile hekimleri dışındakilerden hizmet satın alınamayacağına ilişkin hiçbir düzenleme bulunmamaktadır. Aksine söz konusu Yasa"nın 70. maddesinde Kanunun uygulanmasında sağlık hizmet sunucularının hizmet basamaklarına ayrılacağı belirtilmiş ve aile hekimliğinin birinci basamakta değerlendirileceği belirtilmiştir. Bu düzenlemede de belirtildiği üzere aile hekimliği Sosyal Güvenlik Kurumu"nun birinci basamakta hizmet satın alacağı tek hizmet sunucusu olmayıp birinci basamak hizmet sunucuları içinde sadece bir tanesidir. Bu çerçevede, Genelge düzenlemesi ile işyeri hekimlerinden hizmet alınabilmesi için mutlak olarak aile hekimliği yetkilendirilmesinin talep edilmesi hukuka aykırıdır.

            9-Bütün bunlardan başka, 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanununun 41. maddesine göre "Kurum, kanunla yerine getirmekle yükümlü olduğu hizmetlerin uygulanmasına ilişkin hususları duyurmak amacıyla tebliğ çıkarmaya yetkilidir. Kurum dışındaki gerçek ve tüzel kişileri ilgilendiren tebliğler, Resmî Gazetede yayımlanır." Dava konusu 19.3.2007 tarihli düzenleme niteliği itibariyle Kurum"un yasa gereği yerine getirmekle görevli olduğu sigortalıların sağlık hizmetinden yararlanması ile ilgili olduğu gibi Kurum dışındaki gerçek kişiler olan işyeri hekimlerini çok yakından ilgilendirdiği de kesindir. Bu durumda her ne kadar adı tebliğ değil ise de söz konusu Genelge"nin Resmi Gazete"de yayımlanması gerekli ve zorunludur. Anılan gereklilik yerine getirilmeksizin yürürlüğe konulan düzenleme yukarıda belirtilen hususlar dışında şekil unsuru bakımından da hukuka aykırıdır.

            Özet olarak;

            -İşyeri hekimliğinin uluslar arası sözleşmelerle de tanımlanmış niteliği gereği işçilere yönelik sadece koruyucu sağlık hizmeti sunulması ile yetinilmesini değil aynı zamanda işçilerin sağlığının geliştirilmesi gereğini de içermektedir. Hiçbir yasal düzenlemede yer almamakla birlikte işyeri hekimliğinin, işyerinde çalışan işçilerin tedavi edilmesine yönelik boyutunun ek bir sertifikaya bağlanması hukuka ve hizmet gereklerine aykırıdır.

            -Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından işyeri hekimine verilen hekim yetkisi ile aile hekimliğinin doğrudan bir bağı bulunmadığı gibi Sosyal Güvenlik Kurumunun bu yetkinin verilmesinde aile hekimliği yetkisini aramak şeklinde tesis ettiği işlemin kendi mevzuatında hiçbir hukuksal dayanağı da bulunmamaktadır.

            -Aile hekimliği sistemi ile işyeri hekimliği arasında hizmetin yürütümü bakımından önemli farklılıklar mevcut olup aile hekimliği yetkilendirilmesi ile işyeri hekimliğinde aile hekimliği mevzuatının uygulanmaya çalışılması fiilen mümkün olmadığı gibi hukuksal olarak da dayanaksızdır.

            -Sosyal Güvenlik Kurumu"nun toplumu ilgilendiren düzenlemelerinin Resmi gazete"de yayımlanarak yürürlüğe girmesi yasal zorunluluk iken bundan kaçınılmış olması dava konusu Genelge"yi şekil açısından sakatlamıştır.

YÜRÜTMENİN DURDURULMASI İSTEMİ

            Davalılar tarafından yapılan Yönetmelik ve Genelge düzenlemeleri ile işyeri hekimliğinin bir parçası olan işyerinde çalışanlara tedavi edici sağlık hizmeti sunulması üst hukuk normlarında bulunmayan yetkilendirilmiş aile hekimliği belgesinin varlığına bağlanmaktadır. Söz konusu belgenin temin edilebilmesi için Sağlık Bakanlığı tarafından açılan bir kursa katılınması ve buradan sertifika alınmasından sonra Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Yönetmelikteki fiziki ve teknik şartları yerine getiren hekimlere ilgili valilikten yetkilendirme belgesi verileceği; ardından da hekimlerin Sağlık Bakanlığı ile sözleşme imzalayarak işyerinde çalışanlara aile hekimliği mevzuatı çerçevesinde koruyucu ve tedavi edici hizmetleri sunabileceği de dava konusu Yönetmelik hükmünde mevcuttur. Dava konusu Genelge"de de anılan hüküm tekrar edilmek suretiyle aile hekimliği yetkilendirmesine sahip olmayan işyeri hekimlerine SSK tarafından verilmiş olan hekim yetkilerinin iptal edileceği açıkça belirtilmekte; aile hekimliği pilot uygulaması kapsamına alınmış olan İzmir İl Sağlık Müdürlüğü tarafından yayımlanan ‘Duyuru"da da, Sağlık Bakanlığının ekte sunulan yazısına istinaden, sadece tam gün çalışan hekimlere yetkilendirilmiş aile hekimliği belgesi verileceği bildirilmiştir.

            Bu çerçevede, halen işyeri hekimliği yapan yüzlerce hekimin işyerinde çalışanlara SSK adına tedavi hizmeti sunma yetkisinin geri alınması söz konusudur. Zira yukarıda da belirtilmiş olduğu üzere ülkemizde işyerlerinin büyüklüklerindeki yetersizlik ve mevzuatın bu yönde bir zorlaması olmadığından tam gün işyeri hekimliği yapan hekim sayısı işyeri hekimliği yapan hekimlerin onda biridir. Örneğin halen bu sebeple ciddi sıkıntının yaşandığı illerden olan İzmir"de işyeri hekimliği yapan hekim sayısı 803 iken tam gün işyeri hekimliği yapan hekim sayısı 19"dur. Bu durumda davalılar tarafından yapılan düzenlemeler ile hekim yetkisi iptal edilecek olan 784 hekimin işyerinde çalışanlara tedavi edici hizmet sunma yetkisi iptal edilecek; söz konusu işyerlerinde çalışan işçilerin işyerinde sağlık hizmetine erişimi engellenmiş olacaktır. İzmir"de işyeri hekimi ile buluşabilen işçi sayısı toplamı 105,351"dir. Aile hekimliği yetkilendirilmesi yapılmadığı için ‘hekim yetkisi" iptal edilecek olan işyeri hekimlerinin hitap ettiği işçi sayısının 98.453 olması olayın vahametini açıklıkla ortaya koymaktadır.

            Bütün bu nedenlerle, bir yandan işyeri hekimlerinin sağlık hizmeti sunumlarının öte yandan işçilerin sağlık hizmetine erişiminin kısıtlanmasının önüne geçebilmek; bu suretle hukuka açıkça aykırı olan düzenlemelerin uygulanması durumunda ortaya koyacağı telafisi olanaksız zararları önleyebilmek bakımından Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının 19.3.2007 tarih ve 202574 sayılı genelgesinin  "Söz konusu yönetmelik hükümleri de dikkate alınarak, bundan böyle aile hekimliği pilot uygulamasına geçilen illerde Kurumumuz adına reçete yazma ve iki güne kadar istirahat verme yetkisi talep edilen hekimlerin aynı zamanda aile hekimliği yetkisine de haiz olması gerekmektedir.  /  Ayrıca, aile hekimliği pilot uygulamasına geçilen illerde daha önceki dönemlerde Kurumumuz tarafından kendilerine iki güne kadar istirahat verme ve reçete yazma yetkisi tanınmış hekimlerin Ünitelerimizce tespitinin yapılarak, bu hekimlerden aile hekimliği yetkisine haiz olduklarını  belgelendirmeleri istenecektir. Aksi halde, Ünitelerimizce bu hekimlerin Kurumumuz adına reçete yazma ve iki güne kadar istirahat verme yetkisi iptal edilerek, ilgili işyerine/hekime yazılı olarak bilgi verilecektir." biçimindeki 12 ve 13. paragrafları ile söz konusu Genelge"nin dayanağı olan Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Yönetmeliğin 26. maddesinin ikinci fıkrasındaki "Yukarıda sayılan hekimlerden kendilerine aile hekimliği yetkisi verilmemiş olanlar, kurum ve işyerlerinde oluşacak acil durumlarda hastaya gerekli ilk müdahaleyi yapar ve gerekirse hastane acil servisine sevk ederek en kısa süre içerisinde aile hekimini bilgilendirir. Yine çalışana sevk, reçete ve rapor gerektiğinde kişiyi bilgilendirir ve bilgilendirme notu ile birlikte aile hekimine gönderir. Bu kişilerin aile hekimlerince takip edilmesi zorunludur." hükmünün yürütmesinin durdurulmasına karar verilmesini talep ediyoruz.

HUKUKSAL NEDENLER   :Anayasa, 155 ve 161 sayılı ILO Sözleşmeleri, 112 sayılı ILO Tavsiye Kararı, 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun, 4857 sayılı İş Yasası m.81, Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Kanun ve Yönetmeliği ile diğer mevzuat.

KANITLAR                          :Ekli belgeler, SSK İstatistik yıllığı, İzmir İl Sağlık Müdürlüğü                                                   duyurusu, Sosyal Güvenlik Kurumu Genelgesi ve diğer kanıtlar.

SONUÇ VE İSTEM             :Açıklana nedenlerle, işyeri hekimliği yapılan işyerinde çalışan işçiye yönelik olarak sağlığı koruyucu ve geliştirici hizmet sunumunu ek koşul olarak aile hekimliği yetki belgesi almaya bağlayan, aksi takdirde mevcut hekim yetkisinin iptalini öngören Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının 19.3.2007 tarih ve 202574 sayılı genelgesinin  "Söz konusu yönetmelik hükümleri de dikkate alınarak, bundan böyle aile hekimliği pilot uygulamasına geçilen illerde Kurumumuz adına reçete yazma ve iki güne kadar istirahat verme yetkisi talep edilen hekimlerin aynı zamanda aile hekimliği yetkisine de haiz olması gerekmektedir.  /  Ayrıca, aile hekimliği pilot uygulamasına geçilen illerde daha önceki dönemlerde Kurumumuz tarafından kendilerine iki güne kadar istirahat verme ve reçete yazma yetkisi tanınmış hekimlerin Ünitelerimizce tespitinin yapılarak, bu hekimlerden aile hekimliği yetkisine haiz olduklarını  belgelendirmeleri istenecektir. Aksi halde, Ünitelerimizce bu hekimlerin Kurumumuz adına reçete yazma ve iki güne kadar istirahat verme yetkisi iptal edilerek, ilgili işyerine/hekime yazılı olarak bilgi verilecektir." biçimindeki 12 ve 13. paragrafları ile söz konusu Genelge"nin dayanağı olan Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Yönetmeliğin 26. maddesinin ikinci fıkrasındaki "Yukarıda sayılan hekimlerden kendilerine aile hekimliği yetkisi verilmemiş olanlar, kurum ve işyerlerinde oluşacak acil durumlarda hastaya gerekli ilk müdahaleyi yapar ve gerekirse hastane acil servisine sevk ederek en kısa süre içerisinde aile hekimini bilgilendirir. Yine çalışana sevk, reçete ve rapor gerektiğinde kişiyi bilgilendirir ve bilgilendirme notu ile birlikte aile hekimine gönderir. Bu kişilerin aile hekimlerince takip edilmesi zorunludur." hükmünün yürütmesinin durdurulması ile iptaline karar verilmesini; incelemenin duruşmalı olarak yapılması ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin müştereken ve müteselsilen davalılara yükletilmesini saygılarımla ve vekaleten talep ederim. 11.5.2007

Türk Tabipleri Birliği vekili

Av.Mustafa GÜLER

Eki:

1-Vekaletname

2-SGK Başkanlığı Genelgesi

3-Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Yönetmelik

4-Sağlık Bakanlığı yazısı ve İzmir İl Sağlık Müdürlüğü Duyurusu

5-SSK İstatistik Yıllığı (İşyeri sigortalı sayılarına gösteren kısım)



[1] http://www.ssk.gov.tr/sskdownloads/anasayfa/istatistik/istatistik2005/default.html

[2] "Devlet hizmeti yükümlülüğünü yapmakta olan personel, bulundukları ilde sözleşmeli aile hekimi olarak çalışabilirler veya ihtiyaç halinde aile hekimliği uygulamaları için görevlendirilebilirler. Bu personelin aile hekimliğinde geçen süreleri Devlet hizmeti yükümlülüğünden sayılır. Aile hekimliği uygulamasına geçilen yerlerde bu uygulamadan kaynaklanan nedenlerle birinci basamak sağlık kuruluşlarında görev yapan Devlet hizmeti yükümlüsü personelin il içinde görev yeri değiştirilebilir."