Sağlık Bakanı kim(ler)i temsil ediyor?

02.03.2007

BASIN AÇIKLAMASI

TTB"nin hekimleri temsil etmediğini iddia eden

Sağlık Bakanı kim(ler)i temsil ediyor?

 

Sağlık Bakanı Dr. Recep Akdağ"ın son günlerde basın aracılığıyla kamuoyuna yansıyan ve açıkça TTB"yi hedef alan "TTB tüm hekimleri temsil etmiyor" şeklindeki ifadeleri dolayısıyla bu açıklamanın yapılması zorunluluğu hissedilmiştir.

Türk Tabipleri Birliği (TTB), Anayasa"nın 135. maddesinde ifadesini bulan "kamu kurumu niteliğinde meslek birliği" olup, 6023 sayılı yasa ile 1953 yılında kurulmuştur. Halen ülkemizde mevcut 103 bin hekimden, 73.500"ünün üyesi olduğu TTB, 56 tabip odası, Büyük Kongre ve Merkez Konseyi"nden oluşmaktadır. Yasası gereği serbest çalışan hekimlerin üye olması zorunlu olan TTB"ye kamuda çalışan hekimler de üye olabilmektedir. Nitekim TTB"nin üyelerinin büyük çoğunluğunu kamuda ve kamuyla birlikte özelde çalışan hekimler oluşturmaktadır.

Dr. Recep Akdağ ise 3 Kasım 2002 tarihinde gerçekleştirilen genel seçimlerde, seçime katılan seçmenlerin yüzde 35"inin, tüm seçmenlerinse ancak yüzde 25"inin oyunu alarak, uygulanan seçim sisteminin adaletsizliği sonucu parlamento çoğunluğunu yakalayan AKP"den TBMM"ye girmiş ve Sağlık Bakanı olmuştur. Dr. Akdağ genel seçimlerden kısa bir süre önce, Haziran 2002 tarihinde gerçekleştirilen 52.TTB Büyük Kongre"sinde Yüksek Onur Kurulu"na aday olmuş ancak seçilememiştir. Dolayısıyla Dr. Akdağ"ı TBMM"ye gönderen yüzde 25 oy içerisinde hekimlerin oldukça azınlıkta olduğu, TTB seçimlerinde kendisine ilgi gösterilmemesinden anlaşılabileceği gibi Bakanlık koltuğuna oturmasında en az sorumluluğu olan kesimin de hekimler olduğu söylenebilir.

Dr. Akdağ"ın geçtiğimiz günlerde ardı ardına gerçekleştirdiği açıklamalarda "TTB"ye yalnızca özel çalışan hekimler üye olmak zorundadır, TTB tüm hekimleri temsil etmiyor" ifadeleri her şeyden önce tabip odalarının seçimlerinde oy kullanan hekimlere ve TTB Genel Kurulu"na  katılan delegelere karşı hürmetsizliktir. Dr. Akdağ"ın amacı eğer kamuoyunu yanıltmak değilse, göreve başlayalı 4 yıldan fazla bir zaman geçmiş olmasına rağmen, halen TTB yasasını bilmediği anlaşılmaktadır.

Ancak asıl sorgulanması gereken bu değildir. Kendisini seçen kesimlerden bağımsız olarak, geçen sürede uyguladığı sağlık politikalarına bakarak Dr. Akdağ"ın kim(ler)e hizmet ettiği anlaşıldığında TTB"ye niçin böylesine bir hınçla saldırdığı da ortaya çıkmaktadır.

Sağlık Bakanlığı"nın son dört yıllık uygulamalarına esas teşkil eden belge Sağlıkta "Dönüşüm" Programı"dır. Dr. Recep Akdağ"ın kendi buluşu imiş gibi kamuoyuna sunmaya çalıştığı bu program aslında Dünya Bankası orijinli olup "sağlık reformları" adı altında başta eski sosyalist ülkeler olmak üzere birçok ülkede uygulanmaktadır. Bu programın temel amacının sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesi olduğu Dünya Bankası"nın birçok belgesinde belirtilmektedir. Yani devlet sağlık hizmet sunumundan çekilecek, sadece politika belirleyen ve denetleyen bir organ haline gelecek, sağlık hizmet sunumu piyasadan, sağlık hizmetlerinin finansmanı ise vatandaşların ödeyeceği primlerden karşılanacaktır.

İnsan sağlığı üzerinden kazanç elde etmek isteyen bir avuç sermaye grubunca desteklenen bu program "sağlık hakkı"nın gaspı anlamına gelmekte olup, kesinlikle halkın yararına değildir. Şu anda göz boyamak üzere gerçekleştirilen bazı uygulamaların günü geldiğinde paralı hale getirileceği düşünülecek olursa Sağlık Bakanlığı"nın hangi amaçlar uğruna ve ne yollardan gitmekte olduğu daha iyi anlaşılacaktır.

Halkın yararına hizmet etmediği ortada olan Dr. Akdağ"ın uygulamaları hekimleri nasıl etkilemektedir diye bakılınca tablo daha karamsardır. 2005 yılında yaptığı düzenlemeyle 2.500 kadar başasistan ve uzmanı zorla rotasyona gönderip boşalacak kadrolara kendi yandaşlarını yerleştirmek istemiş ve süreç TTB"nin müdahalesi ile durdurulmuştu. Birinci basamakta toplum sağlığının temel taşları, 50 yıllık birikimimiz sağlık ocaklarını kapatmaya, yerine hekimlerin büyük kısmınca benimsenmeyen aile hekimliğini zorla uygulamaya çalışmaktadır. Kamu hastanelerini "ticarethane" haline getirmeye çalışan Akdağ bunun için Ticaret Oda"larından görüş istemektedir. "Ticarethane" haline dönüştürülmek istenen kamu sağlık kurumlarında alınıp satılacak olan insan sağlığıdır ve TTB"nin tüm hekimlerin adına itiraz ettiği nokta da burasıdır.

Dr. Akdağ"ın hekimleri hedef alan bir dizi açıklamasının sonucu bugün sağlık kurumlarında görev yapan hekimler için maruz kalınan şiddet, mesleki riskler arasına girmiştir. Son olarak hekim azlığını bahane ederek özel sektörde 100-150 dolara çalışacak "ithal hekim" getirmek isteyen Akdağ"ın amacının hekim emeğini ucuzlatmak olduğu gün gibi ortadadır. Bu girişimi ile sağlık hizmetinin niteliği sorununu bütünüyle bir kenara bırakmış olan Dr. Akdağ, halk sağlığını da ciddi risklerle karşı karşıya bırakmaktadır.

Uygulamaları ve söylemleri ile halkın ve hekimlerin yararına hizmet etmediği ortada olan Sağlık Bakanı Dr. Akdağ Dünya Bankası"na, IMF"ye ve bir avuç sermaye grubuna hizmet etmektedir. IMF"nin sağlık harcamalarını kısın talimatı üzerine derhal harekete geçen Bakan Akdağ sağlık hizmetine, ilaca ulaşımda birçok engel ortaya koymaktadır.

TTB yarım asırı geçen süredir hekimlerin özlük haklarının korunup geliştirilmesi, toplum sağlığına yönelik iyileştirici çalışmalar yanında toplumsal sorumluluğu gereği demokrasi ve insan haklarının sınırlarının genişletilmesi yönünde de faaliyet yürütmekte, özgün ürünler ortaya koymaktadır. Bakan Akdağ"ın   ulusal ve uluslar arası arenada son derece saygın bir yere sahip olan TTB"ye yönelik olarak son günlerde yaptığı açıklamaların tesadüf olmadığını düşünüyoruz.

TTB 4 yıldır uygulanan politikalarla sağlık alanında büyük bir tahribata yol açan ve artık uygulanabilirliği kalmadığı görülen Sağlıkta "Dönüşüm" Programı"na "Artık Yeter" demiş ve "Beyaz Eylemler"i başlatacağını açıklamıştır. Bakanlık koltuğunda oturduğu 4 yıl boyunca sağlık sisteminin hiçbir sorununu çözememiş, aksine durumu iyice içinden çıkılmaz bir hale getirmiş olan Sağlık Bakanı"nın öfkesi bunadır. Bakan Akdağ, üstü örtülü biçimde TTB"yi bu davranışından dolayı tehdit etmektedir.

Mart 2006 tarihinde TTB yasasında yaptığı değişiklikle Birlik gelirlerini %60 azaltan Akdağ, sağlık alanında TTB"nin birikiminden yararlanmak yerine sesini kısmaya çalışmaktadır. Şimdi de TBMM"deki sayısal çoğunluğuna güvenerek, TTB"ye üye olma koşullarını sınırlayabileceğini ima etmektedir. Bu türden baskılar ve tehditler bizleri yıldıramayacaktır. Ancak böylesi düşmanca tutumları demokratik işleyiş açısından son derece sakıncalı bulduğumuzu belirtiyoruz. Sağlık Bakanı Akdağ"ı bir an önce IMF"nin, Dünya Bankası"nın, ilaç tekellerinin, sağlık sermayesinin etkisinden çıkmaya, halka ve hekimlere hizmet etmeye davet ediyoruz.   

TTB olarak, bütün hekimleri ve tüm toplum kesimlerini 11 Mart Pazar günü Ankara Sıhhiye meydanına, "Sağlık Hakkı İçin- Beyaz Miting"e davet ediyoruz. 14 Mart Tıp Bayramı"nda ise sağlık hakkı, özlük hakkımız, iş güvencemiz, mesleki onurumuz için "GöREVDE" olacağımızı, hastalarımızı mağdur etmeksizin hizmet sunamayacağımızı ve sağlık alanında yaşanan tahribat düzeltilene dek "Beyaz Eylemler"i devam ettireceğimizi kamuoyuna bir kez daha duyururuz.

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
MERKEZ KONSEYİ