Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi’nin haksız ve hukuksuz bir biçimde görevden alınması talebiyle açılan davanın altıncı duruşması 10 Kasım 2023 günü Ankara Dışkapı Adliyesi’nde görüldü.

Duruşma öncesi adliye önünde bir basın açıklaması yapıldı. Açıklamaya TTB Merkez Konseyi ve seçili kurulların üyeleri, tabip odalarının yönetici ve üyeleri ile hekim ve hak örgütlerinin, emek-meslek örgütlerinin, demokratik kitle örgütlerinin, siyasi partilerin temsilcileri ve milletvekilleri katıldı. Dünya Tabipleri Birliği (WMA) ve Avrupa Hekimleri Daimi Komitesi (CPME) Temsilcisi Dr. Marit Halonen Christiansen de TTB’nin davetlisi olarak duruşmayı yerinde takip etti.

Basın açıklamasında konuşan TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı, TTB’nin uzun yıllardır hem meslektaşlarının hakları hem de toplumun sağlığı için mücadele ettiğini söyledi. Türkiye’nin bugün anayasasızlaştırma ve yurtsuzlaştırma tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu belirten Korur Fincancı, “Bu yurt bizim. Biz bu yurdun yurttaşları olmaya devam edeceğiz. Hiçbir yere gitmiyoruz. Amacımız, bu toprakların tüm yurttaşlarının sağlıklı bir hayatı kurabilmesidir. Bunun için mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.

Dr. Marit Halonen Christiansen, hekimlerin mesleki bağımsızlıklarının ve meslek örgütlerinin özerkliğinin hem insan hakları hem de hasta hakları için vazgeçilmez olduğunu vurguladı. Davadan TTB’nin yürüttüğü çalışmaların hakkını verecek bir karar çıkmasını umduklarını belirten Christiansen, “Aksi bir karar çıksa da; biz DTB ve AHDK olarak TTB’nin yanında olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Genel Sekreteri Şenol Köksal; ülkenin içinde olduğu siyasal, hukuksal, toplumsal krizin bir ruh sağlığı sorunu yarattığını, tam da bu nedenle TTB ile yan yana olmanın büyük önem taşıdığını ifade etti.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Başkanı Hüseyin Küçükbalaban; ülkede çok ciddi sağlık sorunları varken TTB Merkez Konseyi’nin görevden alınması talebiyle dava açılmasının insan haklarını ihlal anlamına geldiğini kaydetti. Küçükbalaban, davanın derhal düşürülmesi çağrısı da yaptı.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Kars Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit; sağlığı piyasalaştıran neoliberal politikalara karşı sağlık hakkını, savaşa karşı barışı, hukuksuzluklara karşı adaleti savunan TTB’nin yanında olduklarını dile getirdi.

Basın açıklamasının ardından Ankara 31. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne geçildi.

Duruşmada söz alan Dr. Şebnem Korur Fincancı, cumhuriyet başsavcılığının talimatıyla gözaltına alındığı tarihte hiçbir beyanı alınmadan tarafına bu davanın açılmasının hukuka aykırı olduğuna dikkat çekti ve davanın reddini istedi.

Avukatlar da beyanlarında; davanamede suçlamaya konu fiiller ve şahıslar arasındaki ilişkinin kurulmadığını, neye ilişkin bir yargılama yapıldığının anlaşılamadığını, davanamede eksiklik varsa giderilmesinin hukuken zorunlu olduğunu, bu usul eksiklikleri çözüme kavuştuktan sonra esasa ilişkin beyanda bulunulacağını dile getirdi.

Mahkeme heyeti de itirazları kabul ederek usul eksikliklerinin giderilmesi amacıyla davayı 30 Kasım 2023 Perşembe gününe erteledi.

Duruşma öncesi TTB Merkez Konseyi II. Başkanı Dr. Ali İhsan Ökten tarafından okunan açıklama ise şöyle:

Hukuksuzlaştırma ve Anayasasızlaştırmaya Karşı Hukuku, Adaleti ve TTB’yi Savunuyoruz

Hukuki temelden yoksun bir siyasi davanın yeni bir duruşması için tekrar Dışkapı Adliyesi önündeyiz.

Seçilmişleri yargıyı kullanarak görevden almaya çalışmak, meslek örgütleri ve demokratik kamuoyu temsilcilerini susturmak iktidarın siyasi ajandasında önemli bir yer tutuyor, bunu biliyoruz.

İki gün önce, 8 Kasım 2023 akşamı ise bunların da ötesinde bir şey oldu.

İktidar çevreleri, Yargıtay 3. Dairesi eliyle bir hukuk darbesi gerçekleştirerek, Anayasa’nın 153. maddesini yok sayan bir karara imza attılar.

Yasama organının devre dışı bırakıldığı, yasama ve yürütmenin özdeşleştirildiği günümüz siyasi ikliminde zaten tahrip edilmiş olan yargı sistemi de fiilen lağvedilmektedir.

Anayasa’yı tanımayan ve hukukun üstünlüğü ilkesini rafa kaldırmış olan iktidar hukuksuzlaştırmayı anayasasızlaştırma ile taçlandırırken, bu karara karşı güçlü bir iradeyi birlikte kurmak için bu duruma karşı sesimizi yükseltmek ve dayanışmayı artırmak bir zorunluluktur.

Her bir kurum için veya her bir birey için hayati olan anayasal hakların ilga edilmesi er ya da geç, öyle ya da böyle herkese kaybettirecektir.

Bu darbeyi gerçekleştiren zihniyet, bugün yine benzer yollarla TTB Merkez Konseyi’ni “amaç dışı faaliyet gösterme” gerekçesiyle görevden almaya çalışmaktadır. Amaç dışı faaliyet gösteren TTB değil, Anayasa’yı ve adaleti korumakla görevli olan kurumlardır.

Bunları biliyor ve görüyoruz, her şeye rağmen haykırmaya devam ediyoruz:

Bizler 100 binden fazla üyesi olan hekim meslek örgütünün seçilmiş yöneticileriyiz.

İktidarın ajandası için değil; toplum sağlığı, meslektaşlarımızın ve sağlık emekçilerinin emeği ve hakları için faaliyet gösteririz.

Topluma kendi söylediğini tekrarlamak dışında bir amaç biçmeyenler için Türk Tabipleri Birliği’nin faaliyetleri amaç dışı gibi görünebilir.

Aldırmıyoruz!

Biz görevimizin başındayız.

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi tüm baskılara rağmen bilimsel bilginin kılavuzluğundan, hekimlik mesleğinin etik ilkelerinden taviz vermeden; toplum sağlığı, meslektaşları ve tüm sağlık emekçilerinin hakları için mücadele etmeye devam edecektir.

Bizim faaliyetlerimiz ne suçtur ne de amaç dışıdır.

Verilecek karar ne olursa olsun hekimlik mesleğinin toplumsal sorumluluğunu yürekten hisseden Türk Tabipleri Birliği dün susmadı, bugün de susmayacaktır.

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi