Okul öncesi eğitimden lise sonuncu sınıfa kadar tüm çocuklara devlet okullarında bir öğün ücretsiz yemek ve içilebilir temiz su temin edilmesi amacıyla kurulan ve Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) de bileşenleri arasında yer aldığı Türkiye Okul Yemeği Koalisyonu, ücretsiz okul yemeği çağrısında bulundu.

2 Mart 2024 günü TTB’de gerçekleştirilen basın açıklamada Türkiye Okul Yemeği Koalisyonu adına basın açıklamasını Öğrenci Veli Derneği (Veli-Der) Genel Başkanı Ömer Yılmaz okudu. Türkiye’de en az 5 öğrenciden birinin haftada en az bir kere parası olmadığı için yemek yiyemediğini ve Türkiye’nin OECD üyesi ülkeler arasında parası olmadığı için yemek yiyemeyen öğrenci oranının en yüksek olduğu ülke konumunda olduğunu söyleyen Yılmaz, “Ülkemizde çocukların sağlığı ve geleceği üzerinde ciddi ve kalıcı olumsuz etkilere neden olan beslenme yetersizliği sorununun çözülmesi, sağlıklı ve başarılı bir neslin yetişmesi için elzemdir. Her çocuğun temel hakkı olan sağlıklı beslenme başta siyasi iktidar olmak üzere ilgili kamu kurumlarının sorumluluğundadır. Okul yemeği programları yoluyla okul çağındaki çocuklara ücretsiz gıda ve beslenme desteğinin kamu kurumlarının politika önceliği olması son derece ivedidir” ifadelerini kullandı.

Açıklamanın ardından koalisyonun bileşenleri söz aldı. İlk olarak konuşan TTB Merkez Konseyi II. Başkanı Dr. Ali İhsan Ökten, 20 milyona yakın öğrencinin büyük bir kısmının yeterli beslenmeden aç olarak okula gittiğini ve temiz su ihtiyaçlarının karşılanmadığını söyleyerek, “Okul çağındaki çocukların dengeli beslenmesi onların fiziksel, ruhsal ve zihinsel gelişmeleri için son derece önemlidir. Okul çağı çocuklarında yetersiz beslenmeye bağlı olarak görülen başlıca sağlık sorunları; zayıflık veya dengesiz beslenmeye bağlı olarak aşırı kilo alma, kansızlık, vitamin ve mineral eksiklikleri, diş çürükleri, çabuk ve sık hastalanmadır. Merkezi ve yerel iktidarların, Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı’nın öncelikli görevi çocuklarımızın yeterince gıda alması ve temiz su içmesini sağlamak; bununla birlikte doğru ve dengeli besin almasını sağlamak olmalıdır. Bu aynı zamanda çocuklarımız ve sağlıklı bir nesil için Anayasal bir haktır” ifadelerini kullandı. Ökten, TTB’nin Türkiye Okul Yemeği Koalisyonu’nun katılımcısı olarak okul çağı çocuklarının yeterli ve dengeli beslenme ile temiz su içme hakkı için her türlü mücadeleyi vereceğini ve dayanışmayı artırarak büyüteceğini sözlerine ekledi.

Bir Arada Yaşarız Eğitim ve Toplumsal Araştırmalar Vakfı (BAYETAV) Genel Sekreteri Bülent Şık, çocuklara okullarda ücretsiz bir öğün beslenme desteği sağlamanın hem sağlıklı gelişimlerini sağlamak için gereklilik hem de okul başarılarını artırmak için bir zorunluluk olduğunu söyleyerek, “Okullarda bir öğün ücretsiz yemek bir haktır. Bu meselenin bütçe imkanları önümüze getirilerek tartışılmasını doğru bulmuyoruz. Bunu bir zorunluluk, yapılması mutlaka gereken politik program olarak görmek gerekiyor. Çocuklara iyi bir hayatı sağlamak toplumun en önemli sorumluluklarından biridir. Bunun hangi bütçe ile yapılacağını tartışmaktan ziyade nasıl yapacağımızı ve ne kadar acilen yapabileceğimizi dile getirmek önemli” ifadelerini kullandı.

TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Üzümcü, gelişim çağındaki çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimi için hayvansal gıdaları yeterli ve dengeli şekilde tüketmesi gerektiğini ancak gıda fiyatlarındaki artış ile birlikte sabit ve dar gelirlilerin hayvansal gıdalara ulaşamadığını söyledi. Yeterli ve dengeli beslenememenin çocuklarda geri dönüşü mümkün olmayan mental geriliğe yol açacağını söyleyen Üzümcü, ayrıca gıda enflasyonunun tetiklediği taklit ve tağşiş ürünler sorununa da dikkati çekerek devletin denetimleri artırması gerektiğini söyledi.

“Biz çocukları aç bırakarak bir kuşağı yok ediyoruz” diyen Eğitimciler Derneği (Eğit-Der) Yönetim Kurulu Genel Başkanı Tahsin Doğan, açlık nedeniyle çocukların okulu terk ettiğini ve okuldan kopan çocuklar cemaatlerin, tarikatların kucağına itildiğini; suça yönlendirildiğini ve bu nedenle çocuk işçiliğinin ve çocuk gelin sayısının artış gösterdiğini dile getirdi.

Çocukların temiz suya kendi okulunda dahi erişemediğine dikkati çeken siyaset bilimci ve yazar Suat Özçelebi, kendisine karşı yetişkinlerin, devletin, iktidarın nasıl bir yaklaşımı olduğunu gören aç ve susuz yetişen bir nesil olduğunu söyledi. Özçelebi ayrıca, “Biz bütün yetişkinlerin çocuklar okullarında aç ve susuz derslerini yapmaya çalışırken sanki bu olağan bir şeymiş gibi hayatımızı sürdürmemizin anlaşılabilir bir tarafı yok” ifadelerini kullandı.

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) adına söz alan Nazire Yaman, ÇYDD’nin kız çocuklarının okullaşma oranını artırmak amacıyla kurulduğunu anımsatarak özellikle kız çocuklarının yeterli demir almadığı taktirde okulda uyku halinde olacağını, derslere ilgisinin azalacağını ve bu nedenle başarı oranının düşeceğini söyledi.

Gazeteci Menekşe Tokyay, araştırmaların ücretsiz okul yemeğine yapılan her 1 birimlik yatırımın 9 birim sosyal fayda sağladığını ortaya koyduğunu aktardı. Tokyay, “Bütçeden pay yaratmamız ve bütçede yapılan her israfın çocukların besininden, gelişiminden ve bugününden çalınan çok büyük bir yara olduğunu anımsamamız gerekiyor” dedi.

Akademisyen Adnan Gümüş, ücretsiz okul yemeği hakkının tartışma götürmez temel bir hak olduğunu söyleyerek, sığınmacı çocukların bu konuda daha da dezavantajlı olduğunu ve okullarda çocukların su içebileceği sağlıklı alanların olmadığını anlattı.

Akademisyen Başak Akkan, okul yemeği programlarının çocukların yoksulluğunu beyan etmek zorunda kalmadığı uygulamalardan biri olduğunu için önemli olduğundan ve okul yemeği programları ile çocukların okuldan kopmalarının ve erken evliliklerin önlenebildiğinden bahsetti.

Gazeteci-yazar ve hak savunucusu Hacer Foggo, Türkiye’de 9 milyonu aşkın çocuğun ciddi yoksulluk içinde yaşadığını söyleyerek çocuk açlığının insan hakları ve çocuk hakları ihlali olduğunu vurguladı.

Derin Yoksulluk Ağı Araştırma ve Savunu Koordinatörü Önder Uçar, derin yoksulluk içinde yaşayan ailelerin ancak yüzde 42’sinin beslenme çantası hazırlayabildiğini ve bu beslenmelerin büyük oranda makarna, pilav veya börek ağırlıklı olduğunu tespit ettiklerini söyleyerek Türkiye’nin okul yemeklerini rahatlıkla tüm öğrencilere ulaştırabilecek potansiyelde olduğunu dile getirdi.

Türkiye Okul Yemeği Koalisyonu’nun bileşenleri şöyle: Öğrenci Veli Derneği (Veli-Der), Türk Tabipler Birliği (TTB), TMMOB Gıda Mühendisleri Odası, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Bir Arada Yaşarız Eğitim ve Toplumsal Araştırmalar Vakfı (BAYETAV), Derin Yoksulluk Ağı, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen), Eğitimciler Derneği (Eğit-Der), DYA kurucusu / hak savunucusu Hacer Foggo, akademisyen Adnan Gümüş, akademisyen Başak Akkan, siyasal analist Suat Özçelebi, eğitimci-yazar Feray Aytekin Aydoğan, akademisyen Fevziye Sayılan, araştırmacı-yazar Menekşe Tokyay, gıda mühendisi Bülent Şık, politika analisti Özgenur Korlu, gıda mühendisi Ulaş Kırım ve diyetisyen Dicle Dilan Salman.

Basın açıklamasının tamamı şöyle:

ÇOCUKLARIMIZIN BUGÜNÜ VE YARINI İÇİN OKUL YEMEĞİ HEMEN ŞİMDİ

Ülkemizde çocukların sağlığı ve geleceği üzerinde ciddi ve kalıcı olumsuz etkilere neden olan beslenme yetersizliği sorununun çözülmesi, sağlıklı ve başarılı bir neslin yetişmesi için elzemdir. Her çocuğun temel hakkı olan sağlıklı beslenme başta siyasi iktidar olmak üzere ilgili kamu kurumlarının sorumluluğundadır. Okul yemeği programları yoluyla okul çağındaki çocuklara ücretsiz gıda ve beslenme desteğinin kamu kurumlarının politika önceliği olması son derece ivedidir. Ancak uygulanan politikalara bakıldığında okul yemeği programlarının kamu gündeminin dışında bırakıldığı aşikârdır.

Ücretsiz okul yemeği; salgın sonrasında her geçen gün artan yoksulluk ve geçtiğimiz yıl yaşanan deprem felaketiyle birlikte ülkemizin en temel, en acil gündemlerinden biri haline gelmiş durumdadır. Okul yemeği tüm öğrenciler için tartışmasız en temel hak iken ve okul yemeği uygulamasının genişleyerek süreceği açıklamalarına rağmen gerekli adımlar atılmamış; verilen sözler tutulmamıştır.

Şubat 2023’te başlatılan anaokullarına besin desteği hizmetinin dahi ekonomik koşullar gerekçe gösterilerek deprem bölgesi haricinde geri çekildiği görülmektedir. Öte yandan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından yayınlanan 160 sayfalık “Türkiye Çocuk Hakları Strateji Belgesi ve Eylem Planı (2023-2028)” belgesinde okul çağındaki çocuklara ücretsiz gıda ve beslenme desteği yapılacağına dair bir ifade yer almamaktadır. Verilen sözler yerine getirilmediği gibi Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinin “… okul öncesi eğitim kurumlarında çocukların okulda geçirdikleri süredeki temel ihtiyaçlarını, öz bakım süreçlerini ve eğitim programının uygulanmasını desteklemek amacıyla katkı payı alır” maddesi ile eğitim; okul öncesi ve tüm kademelerdeki öğrenciler için yemekten, eğitim materyallerine kadar paralı hale getirilmiş durumdadır.

Açıklanan her veri ve son açıklanan PISA 2022 raporu artık nitelikli eğitimi, eğitimde eşitliği dahi konuşamadığımızın açık kanıtıdır. Üç yılda bir yapılan ve 15 yaşındaki öğrencilerin okuma, matematik ve fen alanlarındaki becerilerini ölçen PISA kapsamında öğrenciler, öğretmenler, okul yöneticileri ve velilere anketler uygulanmaktadır. Ankette öğrencilere sorulan sorulardan biri de “Geçen 30 günde yiyecek alacak paranız olmadığı için kaç kere yemek yiyemediniz?” sorusuydu. Bu soruya verilen yanıtlar ülkemizde en az 5 öğrenciden birinin haftada en az bir kere parası olmadığı için yemek yiyemediğini ortaya çıkardı. 

Türkiye 37 OECD ülkesi arasında yüzde 19,2 ile, son 30 günde haftada en az bir kez yiyecek parası olmadığı için yemek yiyemeyen öğrenci oranının en yüksek olduğu ülke oldu. Geçmiş yıllardaki LGS verilerine göre sosyo-ekonomik durumu düşük ebeveynlerin çocuklarının büyük çoğunluğu meslek liseleri ve imam hatip liselerinde iken sosyo-ekonomik durumu daha yüksek ebeveynlerin çocukları fen ve Anadolu liselerinde öğrenim görmektedir. Çoğunluğunu fen ve Anadolu lisesi öğrencilerinin oluşturduğu PISA anketinde dahi en az beş çocuktan biri açlığı yaşıyorsa diğer okul türleri ve okulların tamamı açısından gerçek tablonun daha vahim olduğu aşikârdır.

MEB’in örgün eğitim verileri bile okul terklerinin ülke tarihinde görülmemiş boyutlara ulaştığını göstermektedir. Aynı zamanda TÜİK 2022 verilerine göre üç çocuktan biri (yüzde 35,3)  ciddi maddi yoksulluk, yetersiz beslenme sorunu ile karşı karşıyadır. Okul terklerinin bu maddi yoksulluktan kaynaklandığı açıktır, diğer bir deyişle neden yoksulluk sonuç okul terkidir.

Yetersiz beslenme, çocukların fiziksel gelişimini, okul için hazır bulunuşluğunu, akademik başarısını ve okula devamını da etkilemektedir. Dünyada bu sorunların çözümü için en etkili ve en yaygın şekilde kullanılan müdahale programı okul çocuklarına ücretsiz beslenme desteği sunan kamusal okul yemeği programlarıdır. Bu programlar başta kız çocukları ve özel eğitim gereksinimi olan çocuklar olmak üzere dezavantajlı tüm öğrencilerin eğitimde fırsat eşitliğini ve derslere devamlı katılımını sağlayan bir işleve sahiptir.

Okul yemeği programlarının uygulandığı ülkelerde, bu programın çocuk yoksulluğuna, okul terki ve devamsızlığın azaltılmasına, akademik başarının artırılmasına, cinsiyetten kaynaklı ayrımcılığın, eşitsizliğin ortadan kaldırılmasına etkisi, ulusal ve uluslararası kurumların yaptığı çalışmalarla ortaya konmuştur. Dolayısıyla, ‘çocuklara ücretsiz okul yemeği’ neden sunulmalı sorusunun bilimsel ve gözlemsel verilere bakarak cevabı çok net olmasının yanı sıra, okul yemeği programlarının uygulanmaması durumunda çocuklarımızın fiziksel, psikolojik ve bilişsel yetilerinin olumsuz etkileneceği de bir o kadar net bir gerçektir.

Bir gıda krizi içinde olduğumuz, toplumun geniş kesimlerinin sağlıklı beslenme açısından ciddi sorunlar yaşadığı ve bu sorunun mevcut şartlar bu şekilde devam ederse daha da kötüye gideceği bilinmelidir. Gıda krizi çocukların sağlıklı büyüme ve gelişme hakkının bir ihlali olarak görülmelidir. Açlık, gizli açlık, yoksulluk, güvencesizlik çocukların eğitim görmesine engel olmamalı. Çocuklar okulda aç kalmamalı. Eğitim kurumları çocuklara eğitim ve sağlıklı beslenme imkânını bir arada sunmalı. Çocuklara iyi bir hayat sağlamak siyasal iktidar, muhalefet ve tüm toplumsal kurumlar için kamusal bir görevdir; ancak her yurttaş için de ahlaki bir sorumluluktur.

Türkiye’nin de 27 Ocak 1995’te onayladığı Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi’nde de belirtildiği üzere; “taraf devletler, her çocuğun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaksal ve toplumsal gelişmesini sağlayacak yeterli bir hayat seviyesine hakkı olduğunu kabul eder. Ulusal durumlarına göre ve olanakları ölçüsünde ebeveynlerine ve çocuğun bakımını üstlenen diğer kişilere, çocuğun bu hakkının uygulanmasında yardımcı olmak amacıyla gerekli önlemleri alır ve gereksinimi olduğu takdirde özellikle beslenme, giyim ve barınma konularında maddi yardım ve destek programları uygularlar” (Madde 27/3). Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmenin ilişkin maddesine dayanarak tüm kademelerdeki okullarda eğitim gören tüm çocuklarımıza ayrım yapılmaksızın ücretsiz nitelikli bir öğün yemek ve okulda geçirdikleri süre boyunca temiz içme suyu temininin sosyal devletin görevi olduğunu hatırlatıyor ve çocuklarımız başta olmak üzere yoksullukla ilişkili olarak yetersiz beslenme ve açlık sorunu yaşayan kesimlere yönelik bir ‘kamusal destek-dayanışma programı’ acilen uygulamaya konulmalıdır diyoruz.

Başta siyasi iktidar olmak üzere tüm bileşenler, yetersiz beslenme ile mücadelede sorumluluk almalı ve devlet okullarında ücretsiz beslenme birincil öncelikli mesele olarak görülmelidir. Ekonomik krizin derinleştiği bu dönemde ‘’Türkiye Okul Yemeği Koalisyonu’’ olarak son derece önemli olan bu meselenin çözümüne katkı sunmak isteyen kurum ve kişilere çağrımızdır: Gelin hep birlikte çocuklarımızın geleceğine sahip çıkalım, yapılan çalışmaların takipçisi olalım ve birlikte çözüm üretelim.

Türkiye Okul Yemeği Koalisyonu