Dünya Tabipleri Birliği (WMA) ve Avrupa Hekimleri Daimi Komitesi (CPME), Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi’nin görevden alınması kararının ardından ortak bir yazılı açıklama yaptı.

Bağımsız tıbbi uzmanların sadece örgütsel ve etik sorumluluklarını yerine getirdikleri için keyfi biçimde görevden alındıklarının belirtildiği açıklamada, siyasi iktidarın TTB’ye yönelik uzun zamandır devam eden saldırılarından örnekler verildi.

Hekimlerin çalışmalarına yönelik bu saldırıların hukuksuz ve etik dışı olduğu kadar sorumsuzca olduğu da vurgulanan açıklamada; yüzden fazla hekimin yaşamını yitirdiği şubat depremleri sonrası acil tıbbi destek sağlamak her zamankinden daha da zorlaşmışken, bu karar ile binlerce insanın sağlık hizmetine erişiminin riske atıldığına dikkat çekildi.

Açıklamanın tamamı şöyle:

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi’ni Derhal Görevine İade Edin

Hekim meslek örgütlerinin oluşturduğu uluslararası koalisyon, “11 önde gelen Türk hekimin, örneğine rastlanmamış bir kararla, bir hekim meslek örgütü olan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi’nde seçilerek geldikleri mevkilerinden görevden alınmaları, uluslararası insan hakları hukukunun ve etik standartların alenen ihlalidir” dedi.

30 Kasım günü, Ankara’da bir asliye hukuk mahkemesi, bu bağımsız tıbbi uzmanları, sadece örgütsel ve etik sorumluluklarını yerine getirdikleri için keyfi bir şekilde görevden aldı. Derhal görevlerine iade edilmeleri gerekiyor.

DIGNITY, İşkence Mağdurlarının Rehabilitasyonu için Uluslararası Konsey (IRCT), Avrupa Hekimleri Daimi Komitesi (CPME), İnsan Hakları için Hekimler (PHR) ve Dünya Tabipleri Birliği (WMA), hekimlerin, etik yükümlülüklerine veya tıbbi tarafsızlık ilkesine bağlılıkları yüzünden cezalandırılmamalarını talep ediyor. TTB’nin Merkez Konseyi üyelerinin derhal görevlerine iade edilmeleri ve TTB üyelerinin hükümet tarafından taciz edilmesine son verilmesi çağrısında bulunuyoruz.

Türk Tabipleri Birliği üyeleri uzun zamandır hükümetin başını çektiği bir husumetle karşı karşıyalar. Keyfi tutuklamalar ve gözaltılar, siyasi kaynaklı, adil olmayan mahkeme süreçleri, hukuksuz işyeri aramaları, keyfi görevden almalar ve karalama kampanyaları yaşadılar. 2013 yılında gerçekleşen barışçıl protestolarda, ayrım yapmadan tüm yaralılara cesaretle sağlık hizmeti götürdüklerinde, uluslararası tıbbi tarafsızlık ve tıp etiği ilkelerini ihlal eden şiddet sırasında onlar da polisin aşırı güç kullanımının hedefi oldular. Vurgulamak gerekir ki, bu davada görevinden alınan, TTB Merkez Konseyi Başkanı, Türkiye’nin önde gelen insan hakları savunucularından ve uluslararası saygınlığa sahip adli tıp uzmanı doktor Şebnem Korur Fincancı’nın siyasi amaçlı suçlamalarla neredeyse üç yıl hapis cezasına çarptırılmasının üzerinden henüz bir yıl bile geçmedi.

Ancak mahkemenin TTB’nin demokratik olarak seçilmiş Merkez Konseyi üyelerini görevden alması, TTB’nin 70 yıllık tarihinde örneğine rastlanmayan bir karardır.

Dr. Fincancı’nın yanı sıra keyfi bir biçimde görevden alınan diğer Merkez Konseyi üyeleri, İkinci Başkan Ali İhsan Ökten, Genel Sekreter Vedat Bulut, Nursel Şahin, Onur Naci Karahancı, Kazım Doğan Eroğulları, Alican Bahadır, Ahmet Karer Yurtdaş, Adalet Çıbık, Aydın Şirin ve Lütfi Tiyekli'dir. Mahkeme gerekçeli kararı henüz yazılı olarak sunmadı, sunmasının ardından kararı temyize götürmeleri için tanınan süre 15 gün.

Tıp hekimlerinin çalışmalarına yönelik bu tür yargı müdahaleleri sadece hukuksuz ve etik dışı değildir. Aynı zamanda sorumsuzcadır. TTB yönetiminin görevden alınması kararı, 100’den fazla hekimin öldüğü şubat depremleri sonrası acil tıbbi destek sağlamanın her zamankinden daha da zorlaştığı bu dönemde, binlerce insanın etik sağlık hizmetine erişimini riske atmaktadır.

Açıklamanın İngilizce orijinali için tıklayın.