Kastamonu-Sinop Sel Afeti 1. Ay Raporu

Kastamonu-Sinop bölgesi sel felaketi 11 Ağustos 2021 günü yaşanmıştır. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi, TTB Olağandışı Durumlarda Sağlık Hizmetleri (ODSH) Kolu, Kastamonu-Çankırı Tabip Odası ve Sinop Tabip Odası’ndan oluşan heyet ile sel felaketinden etkilenen bölgeler 17-19 Ağustos 2021 tarihleri arasında ziyaret edilmiştir. Bu süreçte yapılan gözlemler ve toplanan verilerle değerlendirme raporları hazırlanmıştır. Yağışların devam etmesi ve bölgeye giden karayolunda yer yer meydana gelen aşırı yağış kaynaklı yıkımlar nedeniyle ancak 6. günde ve olağandışı durumun 4. evresinde ziyaret edilebilmiştir. Heyet, Kastamonu’nun selden etkilenen ilçeleri Bozkurt, Şenpazar ve Azdavay ile Sinop iline bağlı Ayancık ilçelerini kapsayan ziyaretini takiben bölgeye ilişkin “Hızlı Değerlendirme” raporunu hazırlamıştır. Bölgeye ikinci ziyaret, TTB ODSH Kolu, Kastamonu-Çankırı Tabip Odası ve Sinop Tabip Odası’ndan oluşan heyet ile rehabilitasyon çalışmalarının ve mevcut durumun incelenmesi amacıyla 21-24 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. 21 ve 22 Eylül tarihlerinde Bozkurt ve Şenpazar ilçeleri, 23 Eylül tarihinde ise Ayancık ve ona bağlı Babaçay Köyü/Mahallesi ziyaret edilmiştir. Azdavay ilçesinde önceki ziyarette öne çıkan en önemli sorun, taşan çayın üstünde bulunan ve ilçenin merkezinden devlet hastanesine ulaşımı sağlayan beton köprünün sel nedeniyle yıkılmasıydı. Hastane çatısında da hafif hasar söz konusuydu. Yöneticilerle yapılan görüşmelerde, hastane binasının çatısındaki hafif hasarın onarıldığı sağlık hizmetlerinin tamamen normale döndüğü bilgisi alınmıştır. Ancak yıkılmış olan köprüyle ilgili herhangi bir gelişme olmadığı görülmüştür.

Kastamonu

Bozkurt

TTB Merkez Konseyi, TTB ODSH Kolu, Kastamonu-Çankırı Tabip Odası’ndan oluşan heyet ilk olarak Bozkurt ilçesine ulaşmıştır. Yolda selin neden olduğu sorunların önemli ölçüde giderildiği ve sadece birkaç noktada, şiddetli yağış dolayısıyla kayma eğilimi gösteren bölümlerde yolun geçiş emniyeti yönünden daraltıldığı gözlemlenmiştir. İlçeye yaklaştıkça yolun her iki yanında, başta plastik su şişeleri olmak üzere, plastik atıkların yoğun şekilde bulunduğu gözlenmiştir.  İlçe genelinde, ilk ziyarette görülen çok sayıdaki iş makinesi; resmi ya da sivil toplum örgütleri çalışanlarından meydana gelen kalabalık insan trafiğine bu kez rastlanmamıştır. Yıkımların halen sürdüğü bölgelerde çok sayıda tamamen yıkılmış binanın molozlarının ayrıştırıldığı ve atık demir öbeklenmeleri görülmüştür. Bazı sokaklarda, çok sayıda hasarlı binanın bulunduğu bütün bir ada tümüyle, bazı noktalarda kısmen olmak üzere yıkılmış; bazı sokaklarda ise boşaltılmış ve yıkımı bekleyen çok katlı binalar göze çarpmıştır. Dere yatağına yakın ve alçak kotta bulunan yeni devlet hastanesi de dahil olmak üzere hasar görmüş bazı binaların tamamen boşaltıldığı ve onarım çalışmalarının devam ettiği görülmüştür. Riskli bölgelerdeki binaların tekrar yapılmaya çalışılması ısrarının ileride yaşanacak sellerde yine felaketlerin yaşanmasına neden olabileceği unutulmamalıdır. Kaymakamlık binası olarak derenin tam kenarına inşa edilmiş olan bir yapının da kullanılmakta olduğu gözlenmiş ancak daha sonra burasının yer kıstı nedeniyle zorunlu olarak kullanıldığı ve geçici olduğu bilgisi verilmiştir. İlçenin belediye binasıyla aynı sokakta bulunan binaların zemin katlarında yer alan ve aralarında eczanelerin de olduğu iş yerlerinde tadilat çalışmalarının oldukça ilerlemiş olduğu görülmüştür. 26 Eylül 2021 tarihli TTB Bozkurt, Çatalzeytin, Ayancık, Şenpazar, Azdavay İlçeleri Sel Felaketi Değerlendirme Raporu’nda da belirtildiği gibi, ilçenin çarşısı, zemin katlardaki işyerlerinden oluşmaktadır ve tamamının onarılmakta olduğu gözlenmiştir.

Sağlık Hizmetlerinin Durumu

Devlet hastanesi selden önce yeni binasına taşınmaya başlanmış ancak selden zarar görünce tekrar eski binaya geri dönülmüştür. Artık tamamıyla mevcut eski binada normal çalışma düzenine başlandığı görülmüştür. Bahçede kurulu olan eczane çadırının henüz kaldırılmadığı ve daha çok bir triyaj alanı gibi kullanıldığı gözlenmiştir. Sel sonrasında ilçenin kadrolu sağlık personeli, ilk iki günün ardından, yoğun eleştirilerin ve tepkilerin de sonrasında, 10 gün süreyle idari izne ayrılmış ve onların yerine geçici olarak farklı ilçelerden hekim ve yardımcı sağlık personeli görevlendirilmişti. Bu nedenle, ilk ziyarette görüşülen sağlık personelinin çoğu gönüllü olan ve geçici olarak görevlendirilen kişilerden oluşmaktaydı. Bölgenin kadrolu sağlık personelinin normal çalışma düzenine dönmesiyle bu kez sel felaketini yaşamış sağlık çalışanlarıyla da görüşme imkanı oluşmuştur.

Bozkurt Devlet Hastanesi’nde bir dahiliye uzmanı kadrosu bulunmasına rağmen halen atama yapılmadığı görülmüştür. En son çalışan dahiliye uzmanının, sel afetinden bir ay kadar önce görevinden ayrıldığı bilgisi alınmıştır. Uzman hekim kadrosunda yalnızca bir aile hekimliği uzmanı bulunmaktadır. İlçe nüfusu orta ve ileri yaş ağırlıklı olduğu için, kronik hastalıklar yönünden dahiliye uzmanına talep olduğu dile getirilmiştir. Komşu ilçe olan Abana’da da uzman hekim bulunmadığından uzman hekime ulaşılabilen en yakın sağlık kuruluşu, 50 kilometre ve 1,5 saatlik mesafede bulunan İnebolu Devlet Hastanesi’dir. Selin ardından görevlendirilen dahiliye, çocuk hastalıkları ve acil tıp uzmanlarının geçici görev süreleri bittiğinde ilçeden ayrıldığı bilgisi verilmiştir. Benzer şekilde, Abana Devlet Hastanesi’ne de selden sonra dahiliye ve çocuk hastalıkları uzmanlarının görevlendirildiği ve görevlendirme sürelerinin sona ermesiyle ilçeden ayrıldıkları belirtilmiştir.

Bozkurt Devlet Hastanesi’nde poliklinik hizmetlerinin, 12 pratisyen hekim, 1 aile hekimi uzmanı ve 2 diş hekiminden oluşan kadroyla yürütülmekte olduğu; selin ardından 14 pratisyen hekimin ataması daha yapıldığı ve heyetin ziyaret ettiği tarihlerde 10 hekimin göreve başladığı bilgisi verilmiştir. Hemodiyaliz ve röntgen hizmetlerinin verilebildiği, laboratuvar hizmetlerinde ise acil tetkiklerin yanı sıra -bazı eksikler olmakla birlikte- rutin tetkiklerin de çalışılabildiği tarafımıza iletilmiştir. Hastanede verilebilen sağlık hizmetleri için gerekli olan ilaç ve sarf malzemelerinin temininde sorun olmadığı belirtilmiştir. Sel sonrasında hasta profilinde önemli bir değişme gözlenmediği, yer yer akut gastroenterit olguları gözlenmişse de bunların rutinde görülenlere kıyasla anlamlı bir artışı olmadığı belirtilmiştir.

İlçede toplam üç eczane bulunduğu, bunlardan bir tanesinin selden kısa süre sonra çalışmaya başladığı öğrenilmiştir. Türk Eczacılar Birliği tarafından gönderilmiş olan seyyar eczanenin de hâlâ hizmet vermeyi sürdürmekte olduğu görülmüştür.

Halkın COVID-19 aşısına yaklaşımının genel olarak olumlu ve tam bağışıklama oranının %70 civarında olduğu fakat bu oranının yükselmesinin son dönemlerde durduğu bilgisi verilmiştir. Selden sonra halkta genel olarak pandemi önlemlerine uyumda gözle görülür oranda gerileme olduğu belirtilmiştir. İlçede görevli hekimler, pandemiden korunma önlemlerindeki gevşemeyi yardım ekibi ve gönüllülerde de çok yaygın olarak gözlemlediklerini belirtmişlerdir.

Sel sonrasında hem yerel halkta ve hem de yardım ekiplerinde COVID-19 olgu insidansında genel bir artış olduğu ancak bu artışın ülke genelindeki artışa paralellik gösterdiği bilgisi verilmiştir. COVID-19 tanısı alan yardım ekibi personellerinin, bulaşıcı hastalık tanısı alanların bulundukları yerde izole edilmeleri gerekirken memleketlerine geri gönderilmiş olduğu tarafımıza iletilmiştir.

Toplum sağlığı merkezi (TSM) ve aile sağlığı merkezi (ASM), hastane bahçesinde bulunan bir binada faaliyet göstermektedir. Bina yüksek kotta olması sayesinde, bahçesinde bulundukları (eski) devlet hastanesi gibi su baskınından etkilenmemiş; sel sonrası normal çalışma düzenine devam etmektedir. Çocuk aşıları ve gebe izlemlerinin aksamadığı bilgisi verilmiştir. Bozkurt ilçesi nüfusu çoğunlukla orta ve ileri yaşlı bireylerden oluştuğu ve takip edilen gebe ve bebek sayısının az olduğu bilgisi de verilmiştir. Gebelerin bir kısmının barınma sorunu yüzünden, çocuklu ailelerin bir kısmının ise okul gerekçesiyle ilçeden ayrıldığı belirtilmiştir. Görüşme yapıldığı sırada, ilçe genelinde toplam 70 PCR (+) COVID-19 olgusu bulunduğu, olguların hafif seyrettiği ve sadece karantina uygulandığı bilgisi verilmiştir.

Kayıplar, Sanitasyon ve Barınma

TTB heyeti, selden etkilenmiş olan su ve kanalizasyon sistemi, yıkımlar, dere ıslahı, zarar gören binalar, yerleşim konusunda yapılanlar ve yapılması planlanan konular hakkında Bozkurt Belediye Başkanı ile de görüşmüştür. Yapılan görüşmeler sonucu derlenen bilgiler aşağıdaki gibidir:

  • Selde kaybolan ve henüz kendisinden haber alınamadığı için kayıp olarak ifade edilen birey sayısı Bozkurt için 8 ve toplamda 11 olarak verilmektedir. Ölüm olarak kayda geçen birey sayısı ise 72 olarak ifade edilmiştir. Arama çalışmalarının havadan ve denizden Samsun’a kadar uzanan bir alanda sürdürüldüğü belirtilmiştir.
  • Gezici baz istasyonlarından şu anda sadece bir tanesi destek verdiği belirtilmiştir.  İlçenin köyleri ve mahalleleriyle ulaşım sorunu bulunmadığı; elektrik sorununun da kalmadığı belirtilmiştir.
  • Çöplerin düzenli toplandığı belirtilmiştir. Yardım kuruluşlarının ayrılmasıyla ilçe nüfusu, ilçedeki toplumsal hareketlilik ve çöp üretiminin tekrar eski seviyesine dönmesi, çevre kirliliğinin artış oranını düşürmekle birlikte, yıkım ve enkaz çalışmaları tamamlanmadıkça çevre kirliliğinin farklı biçim ve boyutlarda devam edeceği belirtilmiştir.
  • Selden sonra gözle görülür bir vektör sorunu oluşmadığı, yıkımlardan sonra bile fare veya kemirgen artışı görülmediği belirtilmektedir. Salgın hastalık görülmediği ancak COVID-19 pandemisi konusunda ilçe genelinde önlemlere uyumun çok gevşediği belirtilmektedir. Belediye çalışanları ve yöneticilerinin de maske başta olmak üzere pandemi önlemlerinde gerekli özeni göstermediği değerlendirilmiştir.

 

İçme Suyu ve Kanalizasyon

  • İlçenin içme suyunun toplamda üç adet kuyudan temin edildiği belirtilmiştir. Bunlardan bir tanesinin selden etkilenerek tahrip olduğu ve daha sonra onarılarak tekrar devreye sokulduğu; kuyuların hepsinin aktif olmakla beraber, şu an ilçede nüfus az olduğu için, sadece bir kuyunun suyu yeterli olduğu öğrenilmiştir. Devlet Su İşlerinin (DSİ), sel sonrası kuzey ve güney yönünde iki yeni kuyu açtığı; buralardan su çıktığı fakat henüz devreye alınmadığı belirtilmiştir. Şebekeye verilmekte olan suyun günlük analizlerinin yapıldığı, bunların temiz çıktığı bilgisi verilmiştir. İlçe içinde bina yıkımları devam ettiği için, kontaminasyon olasılığı nedeniyle halkın şebeke suyunu içmemesi istendiği öğrenilmiştir. İçme suyunu ambalajlı su olarak belediye ücretsiz dağıtmaktadır. Şişe sularının, sel sonrasında yapılan bağışlardan oluştuğu ve Kastamonu’daki AFAD depolarında tutularak ihtiyaç oldukça getirildiği bilgisi verilmiştir. 
  • Kanalizasyon sisteminin onarıldığı, ancak sıvı atıkların arıtma yapılmadan Ezine Deresine boşaltıldığı belirtilmiştir. Daha sonrası için ise Abana ilçesiyle ortak bir proje ile derin deniz deşarjı yapılmasının düşünüldüğü bilgisi verilmiştir.

 

Beslenme

  • İlk günlerden itibaren ilçede sıcak yemek yaparak dağıtmakta olan kuruluşların tamamına yakını, ilçeden ayrılmış; kalanların da ayrılmak üzere olduğu öğrenilmiştir. Türk Kızılayı’nın da çalışmalarını sonlandırmakta olduğu bilgisi alınmıştır. Evleri oturulabilir durumda olan halk, kendi evinde yemek yapmaya başlamıştır. İlçedeki üç fırın da selden etkilenerek çalışamaz hale gelmesiyle ekmek temininde ilk günlerde sorun olduğu belirtilmiştir. Bunlardan bir tanesinin 10 günden beri tekrar çalışmaya başladığı; Kızılay’ın bu fırına un temin ettiği ve üretilen ekmeğin halka ücretsiz olarak dağıtıldığı bilgisi verilmiştir. Ayrıca bakkal ve marketlerin aralarında eczanelerin de olduğu tekrar çalışmaya başladığı gözlenmiştir.

 

Barınma

  • Yıkım kararı alınan bina sayısına ilişkin net bir sayı verilememekle birlikte sayının çok olduğu ve önemli bir bölümünün yıkımının tamamlandığı belirtilmektedir.   Binaların çoğunlukla ilçe genelinde hakim olan çok katlı yapılardan meydana geldiği düşünülürse, bağımsız birim sayısının çok daha fazla olması beklenmelidir. Evleri oturulamaz hale gelen, bu nedenle yıkım kararı alınarak uygulanmış veya uygulanması beklenen binalarda oturan ev sahibi ve kiracılar için barınma sorunu devam etmektedir.
  • Bütün binalarda afet yönünden değerlendirme yapılıp oturulamaz olanların tespit edildiği bilgisi verilmiştir. Selden etkilenen binaların yıkım çalışmasının:
    • Afete maruz kalan alanda bulunanlar (bunlar, aynı zamanda DSİ’nin çalışma yapacağı alandakiler),
    • Kentsel dönüşüm yapılacak olanlar,
    • Acil yıkılacaklar,
    • Ağır hasarlılar olarak belirli bir sırayla yürütüldüğü bilgisi verilmiştir.

 

Geçici Barınaklar

Geçici konteynır barınakların son 10 gün içinde kurulduğu; toplamda 60 konteynırlık bir kapasitenin planlandığı ve bunlardan 32 tanesinin kurulduğu belirtilmiştir. Konteynır barınakların kurulması AFAD tarafından gerçekleştirilmektedir. Bu konteynırlarda halihazırda 18 hanenin oturmakta olduğu öğrenilmiştir. Konteynır barınakların, ilçenin kuzey-doğu ucunda, dereden 80-100 metre uzaklıkta ancak kot olarak ise selden etkilenen yapıların zemin katı seviyesinde kurulduğu gözlenmiştir. Düzlenmiş ve beton parke taşı ile döşenmiş zemin üzerine atık su giderleri, elektrik ve su şebekesiyle bağlantıları yapılarak bir konteynır mahallesinin oluşturulduğu görülmüştür. Konteynırlarda barınma, bu kış devam edecek gibi görünmektedir.

Yükseköğrenim kurumlarının açılmasıyla Abana’daki öğrenci yurdunun şimdiden boşaltılmış olduğu ve orada kalanların geri döndüğü öğrenilmiştir. Kastamonu’daki yurtların da 22 Eylül itibarıyla boşaltılması beklenmektedir. Böylece barınma sorunu olan nüfusun bir kısmının geri dönmesi söz konusudur. Konteynır barınakların ihtiyaç olduğu sürece artırılacağı söylenmektedir. Konteynırların içinde yatak, kanepe, TV, ısıtıcı, ocak vb. ev eşyaları da beraber geldiği ve kesin olmasa da elektrik ve su gibi giderlerin devletçe karşılanma olasılığı sayesinde, geçici barınakların kışı geçirmek açısından belirli bir imkan sunduğu düşünülebilir.

Derenin sel yatağının içinde kurulmuş olması, bu geçici barınaklar açısından risk oluşturuyor! 

  • Toplu Konut İdaresi (TOKİ), belediye binasında bir irtibat bürosu açmıştır. Bölgede toplam altı farklı yerde toplu konut inşasına uygunluk çalışmasının yürütülmekte olduğu öğrenilmiştir. Bunlardan ilçenin doğusunda, sel yatağından yüksekte yer alan bölgede, 111 ve 183 bağımsız birimden[1] oluşan, dört katı geçmeyen bina grupları şeklinde planlandığı ve iki tanesinin de ihale edildiği bilgisi verilmiştir. Şu anda yapılan ihale ilk olduğundan, sürecin nasıl gelişeceği konusunda bilgi olmadığı öğrenilmiştir. Toplam konut ihtiyacının 600’den fazla olduğu ifade edilmektedir.

 

İşyerleri

  • İlçenin güney yönündeki girişinde bulunan akaryakıt istasyonu yanındaki alan ile birlikte ilçenin içinde üç farklı yerde, toplam 41 adet “konteynır işyeri” kurulmuştur. Konteynır işyeri sayısının 47’ye tamamlanacağı öğrenilmiştir. İşyeri tahrip olan esnafa bu konteynır işyerleri kura usulü ile dağıtılmış fakat kura uygulaması sadece öncelik bakımından yapılmış; aynı durumdaki esnaftan gelen talep sayısı 60 olup, tamamına bu konteynır işyerlerinden verileceği belirtilmiştir. Faaliyete geçen işyerleri arasında manav, kuaför, çay ocağı, tavuk dönerci örnek verilebilir. Selden etkilenen işyerlerinden, yıkım kararı olmayanların onarımlarının ise sürdüğü belirtilmiştir.
  • Zarar gören eczanelerin, “eski yerlerinde” onarımı tamamlanmak üzere tekrar faaliyete geçmesi beklenmekte olup heyet ayrıldıktan sonraki birkaç gün içinde sözü edilen açılışın yapıldığı ve eczanelerin faaliyete geçtiği öğrenilmiştir.

 

Sonrası İçin Planlananlar

Selin ardından bölge “afet bölgesi” ilan edilmiştir. Bozkurt Belediyesi yetkilileriyle yapılan görüşmede, dere kenarında ve sel yatağında bulunan Bozkurt ilçesinin geleceğine ilişkin planlamalar hakkında bilgi edinilmiştir.

Öncelikle, yerleşimin aynı yerde kalacağı fakat gelecekteki olası sel ve su taşkınları yönünden bazı rehabilitasyon çalışmalarının planlandığı bilgisi verilmiştir. Buna göre DSİ, 2022 yılı sonuna dek sürecek olan, 453 kg/m2 yağışa göre oluşabilecek sel debisi hesabıyla, dere yatağında bir ıslah projesinin çalışmasına başlamıştır. Önceden en dar yerinde 25 ve en geniş yerinde 45 metre olan dere yatağı genişliğinin bu projeyle 75 metreye çıkartılacağı, buna göre bazı yapıların yıkılmasının düşünüldüğü öğrenilmiştir. Vadinin yukarılarında uygun yerlere selin önlenmesi ve selle beraber gelen ve selin etkisini arttıran ağaç gövdeleri, dallar, taş, moloz ve tomruk gibi suya kapılarak taşınan başka nesneleri tutmaya yarayacak setler yapılmasının planlandığı bilgisi verilmiştir. Derenin üzerine ise yüksek kemerli (ve en az 75 metre ayak açıklığı olan) köprü veya köprülerin yapılmasının planlandığı da öğrenilmiştir.

Bozkurt ilçesinin, Ezine Çayı’nın su baskın havzasında kalacağı, ağır zarar gören binaların yıkılacağı fakat geri kalan binalara (bina stokunun yaklaşık %80’i) herhangi bir işlem yapılmayacağı anlaşılmıştır. Zemin katlardaki işyerlerinden, yıkım görmeyenler onarılmakta ve peyderpey eski yerlerinde faaliyete dönmektedirler. Devlet hastanesi için yeni bir planlama yapıldığına ilişkin bilgi yoktur. Şayet dere yatağındaki “75 metreye genişletme” düzenlemesi yapılırsa, şimdiki haliyle kaldığı takdirde, dere yatağı çizilen planlarda yeni devlet hastanesi binasının bahçe duvarının köşesine kadar gelmektedir. Yani, yeni hastane binası, dereye yaklaşmaktadır. Halka açıklanan biçimiyle bu planlarda, eğer ihtiyaç varsa yeni hastane binasının daha yüksek kotlarda yeni baştan inşa edilmesi; ondan da önce mevcut hastanede çalışacak yeterli uzman hekim temini ve hekimler için uygun barınma koşullarının temin edilmesi gerektiği açıktır.

Bozkurt gibi, ilçe yerleşiminin tamamen dere sel yatağı “çanağı” içinde bulunduğu yerlerde, dere ıslahı doğru yapılsa da sel ve su baskınlarını önlemek için yapılacak her türlü plan ve proje, tabiat güçlerinin önünde engel oluşturacak şekilde gelişen bir yapılaşmaya çare olamayacaktır. Konuya ilişkin yapılmış en son bilimsel analizler de aynı gerçeğe işaret etmektedir. Yerleşimin çevre koşullarına uyumlu hale getirilmesi, bu olamıyorsa, riskli bölgelerdeki yerleşimlerin daha güvenli yerlere taşınması düşünülmelidir. Toplum sağlığı ve ekoloji yönünden gereken de kaynakların verimli kullanılması için de yapılması gereken, öncelikle budur.  

Şenpazar

Şenpazar ilçesi, ortasından dere geçen küçük bir vadi içinde, derenin her iki kenarı boyunca yerleştiği için selden önemli ölçüde etkilenmiştir. Derenin hemen yanında bulunan küçük ilçe meydanına bakan belediye binası, oturulamaz raporu verildiği için boşaltılmış, onarım ve yenileme çalışması başlatılmıştır. Belediye geçici olarak, yaklaşık 100 metre ötedeki, kaymakamlıkla aynı binada bulunan, belediyenin misafirhanesine taşınmıştır.

Yapılan görüşme ve gözlemler sonucunda;

  • Selden zarar gören kanalizasyon şebekesinin onarımının tamamlandığı bilgisi verilmiştir. Ancak ilçenin atıkları, selden önce olduğu gibi, ilçe içinden geçen aynı dereye verilmeye devam edilmektedir. Herhangi bir arıtma bulunmamaktadır.
  • Önceden başlatılmış olan dere ıslah çalışmasına devam edilmektedir. Fakat DSİ’nin mevcut projeyi değiştireceği bilgisi alınmıştır. Yıkılan 4 köprünün de yine DSİ tarafından yapılacağı öğrenilmiştir.
  • Su şebekesine verilen suyun kalitesiyle ilgili sorun olmadığı belirtilmiştir.
  • İlçede elektrik veya iletişimle ilgili sorunun kalmadığı bilgisi verilmiştir.
  • Halihazırda TSM ve ASM’nin sağlık hizmeti yürüttüğü belirtilmiştir. Daha önce yetersiz olduğu gerekçesiyle kapatılan eski hastane binasının, entegre hastaneye dönüştürüleceği, buna dönük çalışmalara yakında başlanacağı ifade edilmiştir. Bozkurt Devlet Hastanesi’ndeki eski röntgen cihazının onarılarak buraya getirileceği öğrenilmiştir.
  • İlçede günlük yaşamın olağan seyrinde devam ettiği, işyerlerinin çoğunun açık olduğu görülmüştür. Selden zarar görmüş olan ilçe meydanındaki eczanenin de açık olduğu ve çalıştığı gözlemlenmiştir.

 

Görüşülen sağlık çalışanları, ilçede sele bağlanabilecek ilave bir sağlık problemi gözlemlenmediğini ifade etmiştir. 

  • AGE insidansının her zamankinden farklı olmadığı,
  • COVID-19 şüpheli olgularda genel bir artışın olduğu,
  • Pandemi önlemleri konusunda toplumda genel bir umursamazlık halinin giderek arttığının gözlemlendiği,
  • Rutin çocuk aşıları aksamadan, devam ettiği,
  • COVID-19 aşılarının müracaat eden herkese uygulandığı belirtilmiştir.
  • ASM hekimleri, TSM hekimleri ile birlikte, toplam 4 hekimden doğum sonrası dönemde olan biri dışındaki 3 tanesinin, icap adı altında nöbet tutturulduğunu, bunun işlevli olmadığını ve hekimleri tükettiğini belirtmişlerdir.

 

Azdavay

İlk ziyarette gözlemlenen, hastaneyi ilçe merkezine bağlayan beton köprünün yıkılmış olması problemi, halen devam etmekte ve halkın acil durumlarda hastaneye ulaşımını sekteye uğratmaktadır. 20 metrelik bir köprüden geçerek gidilebilecek hastaneye ulaşabilmek için birkaç kilometre ötedeki yaya köprüsüne gitmek gerekmektedir. Araçla geçiş için bu köprünün oldukça riskli olduğu gözlemlenmiştir. 

İlçedeki sağlık hizmetleri durumu görüşmeler sonucunda değerlendirildiğinde;

  • Köprünün yapılmaması dışında kayda değer bir toplum sağlığı problemi bulunmadığı,
  • Hastaneye yeni doktor atamaları yapıldığı, 8 pratisyen hekim, 1 dahiliye uzmanı ve 1 aile hekimliği uzmanının göreve başlamış olduğu bilgisini alınmıştır.

 

Sinop

Ayancık

TTB ODSH Kolu ve Sinop Tabip Odası yönetim kurulu üyelerinden oluşan heyet ile Ayancık ziyareti gerçekleştirilmiştir. Önceki ziyarette Çatalzeytin’i Türkeli’ne bağlayan köprü yıkılmış ve geçici köprü inşaatı tamamlanmadığından, dereyi aşmak için vadinin üst yanından dolaşan dağ yollarını kullanmak gerekmişti. Ayancık’ta belediye başkanı, devlet hastanesi başhekimi, ASM hekimleri ile görüşülmüştür. Ayrıca selde büyük hasar ve can kaybı yaşanmış olan Babaçay köyüne gidilerek, yaşanan felaketin sonuçlarıyla iyileştirme çalışmaları yerinde gözlemlenmiştir.

Sağlık Hizmetlerinin Durumu

Ayancık ilçesinde selden etkilenen en önemli kamu binasının devlet hastanesi olduğu görülmüştür. Hastanenin bodrum ve zemin katları su altında kaldığı için mutfak, röntgen, eczane, çamaşırhane bölümlerinin zarar gördüğü ve tedbir olarak hastaların başka sağlık kurumlarına nakledildiği öğrenilmiştir. Sel felaketinin ardından ilk günlerde, sadece acil poliklinik hizmetleri verilmek üzere kurulmuş olan ilçe otobüs terminali karşısındaki çadır/sahra hastanesinde ve bir de boş olan eski devlet hastanesi binasında olmak üzere iki noktada sağlık hizmetleri sunulduğu belirtilmiştir. Bu uygulamanın 20 gün kadar devam ettiği öğrenilmiştir. Hastane yönetiminden alınan bilgiye göre hastane, normal faaliyetlerine 7 gün sonra diyaliz birimini yeniden hizmete açmak suretiyle, peyderpey geçmeye başlamıştır. Bunu poliklinikler ve son olarak da cerrahi birimler ve ameliyathane takip etmiştir. Son yapılan ziyarette hastanenin olağan işleyişine döndüğü görülmüştür.

Ayancık Devlet Hastanesi, Ayancık Çayı’nın kıyısında bulunmaktadır. Dere yatağı dolduğu andan itibaren fazla suyun hastaneyi etkilemesi kaçınılmaz olmuştur. Hastane yöneticileri ile yapılan görüşmede, hastanenin sel yatağı ile ilişkisi yönünden, zemin etüdü ve sel önleme çalışmalarının başlatıldığı öğrenilmiştir. Selden zarar gören röntgen, ultrason ve laboratuvar departmanlarına yeni cihazlar temin edildiği, eksiklerin giderildiği bilgisi verilmiştir. Su basan katların halen kullanılmadığı söylenmiştir. Ayrıca hastanenin güney yönündeki arka tarafına bir ek binanın yapılacağı bilgisi verilmiştir. Bu veriler, binanın yerinde kalacağını göstermektedir. Sözü edilen önlemler, gelecekte düzensizleşen ve şiddeti artan yağışların olumsuz etkilerini ne ölçüde önleyebileceği sorusunu cevapsız bırakmaktadır. Ayancık Devlet Hastanesi’nin yeri, dereye yakın olması nedeniyle, daha inşaat yapılmadan başlayan tartışmalara konu olmuştur. 2012 yılında şimdikinden daha küçük bir selde yine alt katlarını su bastığı bilgisi alınmıştır.

Hastane yöneticileriyle yapılan görüşmelerde, pandemi önlemleri ve eylül ayında hızla artan ve yüksek seyreden COVID-19 insidansının ilçedeki yansıması ele alınmış; ülke genelinden farklı bir durum gözlenmediği, yapılan gözlemlere göre yatırılan hasta sayısının görece azaldığı öğrenilmiştir. ASM’lerden sevk edilen şüpheli olguların hastaneye başvurduğu belirtilmiştir. Pandemi önlemlerine uyum konusunda ise toplumda genel bir kayıtsızlık olduğuna, maske takmama davranışının giderek yaygınlaştığına ilişkin gözlemler paylaşılmıştır. Aşılama oranının %70 civarında olduğu bilgisi verilmiştir.

İlk ziyarette görüşülemeyen ASM’deki hekimlerle de bu ziyarette görüşme imkanı olmuştur. Selden ne şekilde etkilendikleri ve toplum sağlığı hizmetlerinin durumu, pandemi ve çalışma koşulları konuşulduğu görüşmede, çocuk aşıları ve gebe takiplerinin rutin yürüdüğü, aksama olmadığı belirtilmiştir. Sel sonrasında bulaşıcı hastalıklarda anlamlı bir artış olmadığı, AGE insidansında bir artış gözlenmediği bilgisi alınmıştır. İlk birkaç gün elektrik kesintileri olduğu, bunun da etkisiyle 2-3 gün laboratuvar tetkikleri yapılamadığı; gezici hizmetlerde aksama olmadığı ifade edilmiştir. Ancak köy yolları ve köprülerin kalıcı onarımının uzun zaman alacağı düşünülmektedir.

Kayıplar, Sanitasyon ve Barınma

Ayancık Belediyesi yetkilileriyle görüşülmüştür. İlçenin sel ve sonrasında içinde bulunduğu durum ile ilgili ulaşılabilen bilgiler şu şekilde özetlenebilir:

  • Selin ardından kaybolan ve bulunamayan birey sayısının Ayancık için 6 olduğu söylenmiştir. Kayıp bireylerin aranmasına denizden ve havadan, akıntı yönünde devam edildiği bilgisi verilmiştir.
  • Son selde, hastanenin bulunduğu Cevizli Mahallesi’ndeki evlerin zemin katlarını da su basmıştır. İlçede selden zarar gören evler olsa da, asıl yıkım Babaçay köyünde ve ilçenin küçük sanayi olarak anılan, işyerlerinin bulunduğu bölgede olduğu gözlenmiştir. 55 kadar işyeri selden dolayı yıkılmıştır. Ağır zarar gören 40 kadar işyeri ise ekipler tarafından yıkılmıştır. İlçe merkezindeki konutlar zarar görse de, yıkım gerektirecek derecede olmadığı belirtilmiştir. Sadece Babaçay’da çok sayıda konut yıkıldığı için, burada konut yapılmasının söz konusu olacağı öğrenilmiştir.  Sanayi bölgesindeki yıkılan işyerleri aynı yere yeniden yapılmaktadır.  Bunun yanı sıra bölge, dere yatağının çok yakınında olduğundan, burada da dere yatağında bir ıslah çalışması yapılmaktadır. Belediyeye ait olan kapalı pazaryeri de zarar görmüş, 18-19 işyeri sel nedeniyle yıkılmış; geçici olarak farklı bir noktada açık pazaryeri kurulduğu bilgisi alınmıştır.
  • 1963 yılında yaşanan şiddetli bir sel felaketinde Ayancık Deresi yatağının genişletildiği; yaklaşık 10 yıl önce dere ıslah çalışmaları başlatıldığı fakat yarım bırakıldığı bilgisi alınmıştır. Zamanla dere yatağında sürekli olarak biriken tortuların da temizlenmediği belirtilmiştir. Belediye yetkilileri, bu durumun, aslında çok da sığ ve dar olmayan dere yatağının taşıma kapasitesini olması gerekenin altında bir seviyeye düşürdüğüne dikkat çekmektedir. 
  • İlçede ilk 2-3 gün elektrik kesintisi olduğu; bu dönemde jeneratörü olan fırınlar kendi olanaklarıyla halka bedava ekmek dağıttığı ifade edilmiştir.
  • Belediyenin kendi olanaklarıyla ihtiyaç sahiplerine temizlik malzemesi ve çocuklar için okul gereçleri dağıttığı belirtilmiştir. Merkezde bulunan ve selden etkilenmiş olan Aşağıköy ve Denizciler mahallelerine ücretsiz ulaşım sağlanmaktadır.
  • Evsel atıkların toplanması işi aralıksız devam ettiği yalnızca ilk 10 gün boyunca belediye çöpleri geçici bir yerde depoladığı bilgisi verilmiştir. Halihazırda çöp toplama ve depolama işlemleri olağan düzende devam etmektedir. 
  • Ayancık merkezini Sinop yoluna bağlayan köprü selden yıkılmış ve yerine geçici olarak askeriye tarafından bir seyyar köprü kurulmuştu. Zamanla bu köprü ihtiyaca cevap veremez olunca, yine geçici fakat beton büzler üzerine yeni bir köprü yapıldığı; yıkılan diğer köprülerin yeniden yapılma çalışması başlatıldığı gözlenmiştir. Türkeli’ndeki beton-büz köprü halen çalışmakta olup bütün şehir içi yollar açıktır.
  • Köylere ulaşım sağlanmaktadır. Fakat selden zarar görmüş olan yolların onarımının zaman alacağı öğrenilmiştir.
  • Elektriksiz olan 7-8 kadar köyde hâlâ jeneratörle elektrik sağlanmaktadır. Bunlara da peyderpey elektrik sağlanacağı bilgisi verilmiştir.
  • Hücresel iletişim seyyar baz istasyonları üzerinden sağlanmaktadır, sabit baz istasyonlarının onarımı devam etmektedir.
  • Kriz merkezinin hâlâ varlığını sürdürdüğü ancak ilçede olağan günlük hayata dönüldüğü gözlenmiştir.
  • Yardım kuruluşlarının genel olarak çalışmalarını sonlandırdığı gözlenmiştir.   Belediye, dışarıdan gelen ve belediye hizmetlerine destek olan diğer belediyelerin çalışanlarına ücretsiz yemek temin etmektedir. İzmir, İstanbul ve Ankara büyükşehir belediyeleri, ihtiyaç olduğunda destek vermeyi sürdürmektedir.

 

İçme Suyu ve Kanalizasyon

  • İçme suyu Karakestane köyünden cazibe yöntemiyle sağlanmaktadır. Sel, su aktarım düzenine çok zarar vermiş ancak iki gün içinde onarılarak içilebilir suyu şebekeye verilmiştir. Şebeke suyundan düzenli olarak örnek alınarak analiz edilmektedir.
  • Kanalizasyon sistemi %50 zarar görmüştür. Onarım devam etmektedir. İlçede yağmur suyunu normal kanalizasyon sisteminden ayırma çalışması iki yıldan beri devam etmekte olup, halihazırda %80 oranında tamamlandığı ve çalışmaların sürdüğü ifade edilmiştir. 
  • Kanalizasyon ön arıtma ile denize verilmektedir. Selden zarar görmüş ancak onarılmıştır.

 

Barınma

  • İlçede Babaçay köyü haricinde, evsiz kalan kimse olmadığı için, kayda değer bir barınma sorunu olmadığı öğrenilmiştir. Evleri temizlik ve onarım gerektirenler, bu süreyi yakınlarının yanında geçirmektedir. Sadece Babaçay köyünde, geçici barınak temini için konteynırlar kurulmuştur.

 

Babaçay Köyü

Ayancık selinde bu küçük yerleşim biriminde çok sayıda ev yıkılmış, yıkılan evlerde her yaştan çok sayıda insan hayatını kaybetmiştir. Babaçay, geçici konteynır barınakların kurulduğu tek köy olmuştur. Heyetin sel felaketi sonrası ilk ziyaretinde karadan ulaşım yapılamadığından 1. ay ziyareti, aynı zamanda Babaçay köyünün ilk değerlendirme imkanı olmuştur. Yollar Ayancık çıkışından başlayarak kötüleşmekte; Babaçay’a giden yan yola kadar izlemek gereken Ayancık-Çangal karayolu daha da bozuktur. Çangal yolundan ayrıldıktan sonra yol aşağıya, dere yatağına yönelmektedir, bir-iki kilometre sonra, sele neden olan dere yatağının üzerindeki, geçici olduğu her halinden belli bir köprüden, Babaçay’a varılmaktadır.  Köyün bir bölümü, dereye varmadan, Çangal yolunun kenarında ve yüksek kotlarda yerleşmiştir. Köprünün karşı yakasında ise, selin etkilediği bölge görülmektedir. Bu alan sel yatağının hemen kenarında, derenin sel yatağından en fazla birkaç metre, belki daha da az bir yükseklikte gibi görünmektedir. Oldukça geniş bir taşkın yatağı olan derenin yatağının tamamı, yer yer iki metreye ulaşan seviyelerde molozla ve irili ufaklı kayalarla dolmuştur.

Derenin karşı yakasında, dere kenarından itibaren birkaç dönümlük alanda enkaz temizliği yapıldığı anlaşılmakta; toprak sürülmüş gibi görünmekte ancak, yer yer göze çarpan yapı kalıntıları mevcuttur. Burada, bir kısmı sel sırasında yıkılan, geri kalanların da oturulamaz hale geldiği için yıkımı yapılmış olan afet evleri bulunmaktadır. Derenin akış yönüne göre daha proksimalde, dere kenarına yakın olarak, selin yıktığı birkaç tane çok katlı binaya ait beton temel kalıntıları, basamaklar ve etrafı telle çevrilmiş üç tane bitişik bahçe bulunmaktadır. Köy meydanındaki evler, arkasını büyük bir tepenin eteğine dayamış gibi durmaktadır. 1963 yılında bu tepede bir heyelan meydana gelmiş ve tepenin yukarısında bulunan evler yıkılmış; son sel afetiyle yıkılan afet evleri, bu heyelanda yıkılanların yerine yapılanlardır. Heyelandan kaçınmak maksadıyla bu kez aşağıya, derenin sel yatağına yakın olan düzlüğe yapıldıkları öğrenilmiştir. Sel yatağının bu kadar genişleyeceği düşünülmemiş.  Oysa ilk ziyarette alınan bilgi, afet evlerinin daha önce yıkılan yapılarla aynı yerde yapıldığı yönünde olmuştu.

Köyün eski muhtarıyla görüşüldüğünde selden önce, iki lokanta ve dört kahvehane olduğu, köyün canlı bir yerleşim merkezi olduğunu öğrenilmiştir. 1938 doğumlu olduğunu ve muhtar ileri yaşta olmasına rağmen daha önce buna benzer bir afet görmediğini belirtmiştir. Selin taşıdığı kayaların, önüne çıkan evlere büyük bir şiddetle çarptığı, çıkan sarsıntı ve seslerin korkutucu olduğu, bu konutlarda yaşayanların evlerini terk ederek, yakındaki tepeye kaçtıkları öğrenilmiştir. Köy, meydandaki yapıların duvarında 1-1,5 metre yüksekliğe ulaşan sel izleriyle ve boşalmış evleriyle hayalet köy görünümündedir. Yaklaşık olarak 50 hanede yaşayan kişiler evsiz kalmıştır. Bir kısım ahali yakınlarının yanına gitmek üzere köyü terk etmiş, kalanlar ise köyün içine kurulan konteynırlara yerleştirilmiştir. Daha önce TOKİ’nin evini kaybedenler için konut yapacağı söylenmiş ancak henüz yerine karar verilmemiştir. Olasılıkla köprüye gelmeden önce, Çangal yolu tarafına ve yüksek kotta olan bölgeye yapılaması düşünülmektedir.

Konteynır barınaklar, köyün kuzey sınırına, bir şahıs arazisi üzerine kurulmuştur. Zemin düzlenmiş, mıcır serilmiş ve her bir konteynır takozlar üzerine yerleştirilmiştir. Toplam 38 tane konteynır mevcut olup, bunların 27 tanesinde 63 kişi oturmaktadır. Başta çocuğu okula gidenler olmak üzere, nüfusun bir kısmı Ayancık merkeze gitmiştir. Burada da konteynırları AFAD temin etmiş, altyapıyı ve diğer düzenlemeleri gerçekleştirmiştir. Pis su, bir foseptik deposunda toplanmakta ve daha sonra belediyenin vidanjörü ile boşaltılmaktadır. Musluklara köyün su şebekesinden su verilmiştir. Düzenli olarak su numuneleri alındığı ve suların içilebilir nitelikte olduğu bilgisi alınmıştır. Konteynırların içinde eşya olarak bir tane üçlü kanepe, oturacak insan sayısına göre 2-4 yatak, yeterince battaniye, elektrikli ısıtıcı petek, 1 büyük buzdolabı (bazen küçük boy buzdolabı), 2 gözlü elektrikli ocak, elektrikli termosifon ve bir tane televizyon bulunmaktadır. İçinde oturanlarla yapılan görüşmelerde, konteynırların küçük ama oturulabilir olduğu öğrenildi. Hava yağışlı ve soğuk, fakat mevcut ısınma düzeneğinin en azından şimdilik yeterli olduğu anlaşılmaktadır. Genel kanı, bu kışın konteynırlarda geçirileceği yönündedir.  

 

Sonuç ve Değerlendirme

Batı Karadeniz Bölgesi’nde 11 Ağustos 2021 günü gerçekleşen ve Kastamonu ilinin Bozkurt, Şenpazar, Azdavay ilçeleri ile Sinop iline bağlı Ayancık ilçelerinde ağır yıkıma sebep olan sel felaketi, bir “İnsan Kaynaklı Olağandışı Durum” olarak tanımlanabilir. Literatürde her ne kadar seller doğal afetler olarak kabul edilse de bölgede yaşanan etkilerin kaynağında yanlış yönetsel davranışların bulunduğu kesindir. Dere yatağına iskan izni vermek (veya göz yummak), dere yatağını olması gerekenden daha dar hale getirmek, yağışlarla gelen çökeltileri zamanında boşaltmayarak dere yatağının yükselmesine neden olmak gibi.

Doğa kaynaklı olağandışı durumlarda; insan topluluklarının, doğanın döngüsel veya anlık davranış eğilimlerini dikkate almadan, bazı hallerde ise riskleri eksik-yanlış hesaplayarak doğaya yaptığı müdahaleler canlılara verdiği zararı belirleyendir. Fay hatlarına yakın inşa edilen nükleer santraller, yerleşim merkezleri yakınına kurulan kimyasal madde imalathaneleri, doğaya denetimsiz (veya denetimli!) olarak bırakılan sanayi atıkları örnek verilebilir. Doğa, onu dikkate almayan toplumlara, bu gücünü beklenmedik zamanlarda ve boyutlarda ne yazık ki göstermektedir. Toplumların bu gerçeği bilerek davranması doğa olaylarını engelleyemez fakat onların toplumsal zarar potansiyelini azaltabilir, bazı durumlarda tümüyle engelleyebilir de.

21. yüzyılda, ülkemizin bilimsel ve ekonomik birikiminin geldiği bu noktada, insanlarımızı hâlâ yanlış yapılaşma yüzünden kaybediyorsak, üstelik bu herkesin gözü önünde oluyorsa, bir şeylerin yanlış gittiğini söylemek tek başına yeterli değildir. Zaten ortada olan ve izaha ihtiyaç duymayan bir toplumsal olguyu, dönüp bir kez daha etraftakilere göstermekle kalmamak, sıklıkla karşılaştığımız ve giderek artacağını ve çeşitleneceğini bilmek için kahin olmayı gerektirmeyen “doğal afetleri” neden-sonuç ilişkisi içinde ele almak zorunluluğu vardır.  ODSH, bir felaket bölgesinde normalde görülmeyen sağlık problemlerinin de ortaya çıkma riskine hazırlıklı olmayı tanım olarak içermektedir. Ancak, bu beklenti daha çok, örneğin 2005 yılında ABD’nde Saint Louis şehrinin su bentlerini yıkan Katrina Kasırgası, bu gibi durumlara hazırlıklı olmakla ilgili bir örnektir: Katrina Kasırgası çok geniş bir alanı etkileyen Kategori 5 şiddetinde bir kasırgaydı[2]. 2011 Fukushima Daiichi reaktörünü de etkileyen dev tsunamiyi doğuran deniz depremi ise 1900 yılından başlayarak kaydedilmiş olan Japonya’nın en şiddetli, dünyanın ise 4. şiddetli depremiydi[3]. Felaket olmasında doğanın değil insanın etkisi çok daha büyüktü.

Bozkurt ilçesinin neredeyse tamamı kamu binaları da bunun içinde olarak, taşkın yatağı içine yapılmış, “ruhsatlı” yapılara zarar vermiştir. Keza Ayancık’ta devlet hastanesi dere yatağının hemen dibine inşa edilmiş; Şenpazar’da ise yerleşim dere kıyısı boyunca, yer yer dereye “sıfır” konumda yapılmıştır. Vadi tabanlarında, dere yatağına veya sel yatağına çok katlı bina yapılmasına ruhsat verilmesi, bu “felakete davetiye” çıkartılması demektir. 

11 Ağustos 2021 tarihli Kastamonu-Sinop sel felaketinin ardından devlet idari, teknik, ekonomik ve insan gücü olanaklarını afet bölgesine yığarak müdahale etmiştir. Bu felakette hayatını kaybeden ve kayıp olanların toplumda yarattığı acının giderilmesi mümkün değildir! Öte yandan, afet bölgesine Türkiye’nin farklı illerinden, bir kısmı görevli ve bir kısmı kendini gönüllü olarak niteleyen çok sayıda yeterince organize olmayan bir grup insan haftalarca bir arada bulunmuştur. Gözlemlerimiz ve yerel sağlık personeli yanı sıra yerel yönetimlerden aldığımız bilgiler gerek görevlilerin gerek gönüllülerin gerekse de yerel halkın pandemide alınması gereken önlemleri yaşanılan felaketin yakıcılığıyla görmezden gelebildiğidir. Dışarıdan yardıma gelenlerde COVID-19 olguları tespit edilmiş, bu kişilerin daha sonra memleketlerine gönderildikleri bilgisi alınmıştır. Afet bölgesinde görülen COVID-19 olgularındaki artışta, son haftalarda ülke genelinde PCR (+) olgu sayısında görülen hızlı artışa ek, yaşanan denetimsiz etkileşimin de olası olumsuz etkisi göz ardı edilmemelidir. 

Yöre halkının maddi kayıpları ve yıkılan, zarar gören binalar (evler, işyerleri, kamu binaları, hastane, imalathaneler...) için bir kısım girişimler yapılmakta olduğu anlaşılmaktadır ve bunların topluma nasıl yansıyacağı zamanla görülecektir. Fakat ortada olan gerçek şu ki, yaşanan kayıpların çok büyük bir bölümü önlenebilirdi.

Yapılması gerekeni her zaman olduğu gibi, yine bilim insanları söylüyor, afetlerin sonuçlarını irdeliyor ve önerilerde bulunuyor.[4]  Sorumluları bir kez daha bilim ve aklın gereğini yerine getirmeye davet etmenin zamanıdır.

 

Türk Tabipleri Birliği Olağandışı Sağlık Hizmetleri Kolu

 

[1] Çok katlı binalardaki her bir “daire”, bir “bağımsız birim” sayılmaktadır.

[2] Kategori 5: Basitçe, kasırganın saatte 254 km hıza sahip olduğunu gösterir. Bkz.https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_Category_5_Atlantic_hurricanes; erişim tarihi 29 Eylül 2021

[4] Bkz. “Bozkurt Sel Afeti, Sebepler ve Tespitler, Ağustos 2021”; Prof. Dr. Ali DENİZ, Prof. Dr. Ahmet Duran ŞAHİN, Prof. Dr. Azime TEZER, Prof. Dr. İsmail DABANLI;  “sf. 35, Sonuç” bölümünde ne yapılması gerektiğine ilişkin somut öneriler ve alternatifleri, gerekçeleriyle birlikte sunulmaktadır.  Önerilere ve raporun tamamına erişmek için:  https://haberler.itu.edu.tr/haberdetay/2021/08/20/bozkurt-sel-afeti-sebepler-ve-tespitler