Askerin Sağlığı Hangi Kuruma Emanet?
Geçtiğimiz hafta Manisa’da bir askeri birlikte meydana gelen gıda kaynaklı salgın bir askerin yaşamını yitirmesine, binden fazla askerin de zehirlenmesine neden oldu. Yaşamını kaybeden askerlerin ailesine başsağlığı, hastalanan askerlere de acil şifalar dileriz.
Yetkililerden yaşanan bu olayla ilgili henüz herhangi bir açıklama gelmese de, bu vahim durumun ortaya çıkmasında sağlık sisteminde yapılan bir dizi düzenlemenin rolü olduğu kanısındayız.
Öncelikle, 15 Temmuz Darbe Girişimi sonrasında, askeri birliklerdeki sağlık hizmet birimlerinin Sağlık Bakanlığı’na devredilmesinin gerekçesi kamuoyunda anlaşılamamıştır. Bu düzenlemeyle Türk Silahlı Kuvvetlerinin sağlık hizmetleri örgütlenmesi bir anda ortadan kaldırılmış, yeri zor dolacak bir boşluk yaratılmıştır. Devlet kurumlarının her kademesine sızdıkları iddia edilen darbeciler ile mücadelede, diğer Bakanlık ve devlet kuruluşlarında izlenen yöntemden farklı olarak, Türk Silahlı Kuvvetlerinin sağlık sistemi ve kurumları tamamen ortadan kaldırılmıştır.
Bu nedenle soruyoruz:
Askeri sağlık hizmetlerindeki bu köklü değişimin darbe ile ne tür bir ilişkisi vardır?
Yine herkesin çok iyi bildiği gibi, kışla ve askeri okullar toplu yaşam alanlarıdır. Toplu yaşam alanlarında hijyen açısından pek çok tehlike bulunmakta ve salgın olasılığını barındırmaktadır. Bu nedenle halk sağlık hizmetleri sunulur, sunulmalıdır.
Darbe girişimden 10 gün sonra, 25/07/2016 tarihinde yayımlanan 669 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) ve Asker Hastaneleri Sağlık Bakanlığı’na devredilmiş, 18/08/2016 Bakanlar Kurulu kararı ile de askeri sağlık kuruluşlarından “..dispanser ve benzeri sağlık birimleri ile Jandarma Genel Komutanlığı’na bağlı sağlık kuruluşlarının Sağlık Bakanlığı’na (Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu) devri” yapılmıştır.
Ülkemizin çeşitli yerlerinde Sağlık Bakanlığı’na bağlı “Mehmetçik Ek Hizmet Binaları”nın askeri revirler olarak kullanıldığı, bazı birliklerde ise sağlık hizmetlerinin Ortak Sağlık Güvenlik Birimlerinden satın alındığı görülmektedir.
GATA bünyesinde özellikle uç birimlerde ve birliklerde sunulan hizmetler, temel sağlık hizmetleri kapsamı altındadır. Sağlık Bakanlığı’nın temel sağlık hizmetleri ile hastanecilik hizmetlerini ayıran örgütlenmesi ile orduda gereksinim duyulan sağlık hizmetlerinin karşılanması olanaklı görünmemektedir. Yüzbinlerce kişiye, üstelik ülkenin ordusuna hizmet eden, sağlık hizmetlerine özgü ciddi bir deneyime ve tarihi birikime sahip olan askeri sağlık kuruluşlarını başka bir kuruma devretmek, bu birikimi heba etmektir.
Bu nedenle soruyoruz:
Askeri hastanelerin devri ile kışlalarda ve birliklerdeki halk sağlığı hizmetlerini şu anda hangi kurum sunmaktadır?
Devirden önce, askeri birliklerdeki gıdaların güvenliğinin temin edilmesi amacıyla görev yapan Gıda Kontrol Müfrezeleri ve Gıda Laboratuvarlarının ne durumda olduğu, çalışma usul ve esaslarına uyulup uyulmadığı ya da çalışıp çalışmadıkları kamuoyu bilgisi dahilinde değildir. Oysa hatırlanacağı gibi, ülkemizdeki gıda denetimleri 2004 yılında yapılan bir düzenlemeyle Sağlık Bakanlığı’ndan Tarım Bakanlığı’na devredilmiştir. Bu nedenle devir yapılan Sağlık Bakanlığı’nın gıda denetimi konusundaki sorumluluğu son derece kısıtlıdır. Bu yetki, Sağlık Bakanlığı teşkilatının, önlem alması değil sonuçlar ortaya çıktıktan sonra, salgınlarda müdahale etmesi olarak düzenlenmişti.
Bu nedenle soruyoruz:
Yüzbinlerce askerin gıda güvenliğini hangi kurum temin ediyor, gıda denetimi hizmetlerini hangi kurum yürütüyor?
Geçtiğimiz yıllarda yapılan başka bir düzenlemeyle, gıda üretiminde ve sunumunda çalışanların aralıklı sağlık kontrolleri anlamına gelen “Portör Taramaları” yasal bir zorunluluk olmaktan çıkarılmıştır. Onun yerine konan “Gıda Hijyeni Eğitimleri” ise, sadece kağıt üzerinde kalmış; bu arada çok sayıda özel eğitim kurumu ciddi bir kazanç sağlamıştır.
Salgın sonrası yapılan incelemelerde, salgına neden olan mikrobiyolojik etkenin Salmonella olduğu söylenmektedir. Besin hijyeninin tehdit eden Salmonella etkeninin bulaşması, gıda üretim yerlerinde hijyen koşullarına ve soğuk saklama koşullarına uyulmaması ve gıda üretimi yapanların hastalık taşıyıcısı olması ile gerçekleşir.
Bu nedenle soruyoruz:
Salgın yaşanan askeri birliklerde gıda denetimleri ve personelin gıda hijyeni eğitimleri yapılmış mıdır?
Türk Tabipleri Birliği olarak bu üzücü olay dolayısıyla bir kez daha hatırlatmak isteriz ki, toplumların sağlıklı olması ancak iyi bir koruyucu sağlık hizmetleri sistemiyle mümkündür. Askeri kışla ve birliklerdeki halk sağlığı hizmetlerinde doğan bu boşluk en kısa sürede giderilmeli, aksaklıklara neden olan uygulamalara son verilmeli, askeri sağlık hizmetlerinde yılların birikimine sahip olan ve Sağlık Bakanlığı’na devredilen sağlık birimleri Türk Silahlı Kuvvetlerine iade edilmelidir.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi
TTB Halk Sağlığı Kolu