Cinsel Şiddeti Önleme ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini Desteklemek Mor Çizgimizdir!

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu olarak, dün olduğu gibi bugün de bulunduğumuz her alanda toplumsal cinsiyet eşitliğini destekleme ve cinsel şiddeti önleme mücadelesi veriyoruz. Bu kapsamda meslek örgütümüzde yapılan çalışmaların tümü, işyerlerimizde, evde, sokakta ve yaşamın her alanında haklarımız için yürütülen mücadelenin ayrılmaz bir parçasıdır. Meslek örgütümüzde Dr. Füsun Sayek’in başkanlığı döneminde başlattığımız ve kadına yönelen şiddete karşı hekimler olarak gerçekleştirdiğimiz perspektif, 2006 yılında yapılan Büyük Kongre kararlarına yansımakla kalmamış; süreç içinde hem bilimsel üretimlerimize hem de örgütlenmemize dayanak oluşturmuştur. Hemen her Büyük Kongre’de TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu öncülüğünde kadın hekimlerin önerisiyle alınan kararlar, meslek örgütümüzde kadın temsiliyetini artırmaya dönük adımlar, hekimlik uygulamalarında ve örgütsel çalışmalarda eril perspektifin değişmesine ilişkin yapılan katkılar ve edinilen kazanımlar bunun en bariz örneğidir.

Bunlardan ilki, 2006 yılında gerçekleştirilen TTB 55. Olağanüstü Büyük Kongresi’nde alınan meslek örgütünde cinsiyet kotası uygulanmasına yönelik 38 numaralı karardır ve “TTB kurullarında her iki cinsin %40'dan az olmayacak şekilde yer alması için iç düzenlemeleri yaparak, yerine getirici önlemleri alma konusunda TTB Merkez Konseyi'nin görevlendirilmesine oyçokluğuyla karar verilmesi” olarak ifade edilmiştir. İkincisi ise, temsiliyete ilişkin bu yaklaşımın oy çokluğundan oybirliğine evrilmesini işaret etmektedir ve “TTB ve tabip odalarının bütün kurullarında cinsiyet kotası uygulanması ve her cinsten en az %40 temsiliyetin sağlanmasına çaba gösterilmesi hususu oybirliğiyle kabul edilmesi” sözleriyle dile getirilmiştir. 2014 yılında gerçekleştirilen Olağanüstü 65. Büyük Kongre’de alınan 20 numaralı bu karar, meslek örgütlerinde cinsiyet kotası uygulamasının da ilk örneğini oluşturması açısından önem taşımaktadır.  

Günümüzde kadınların örgütlü mücadelesinde toplumsal cinsiyet eşitliğinin desteklenmesine ilişkin tutum ve politika belgeleri vazgeçilmez öneme sahiptir. Bu bağlamda, meslek örgütümüzün 2017’de yapılan 68. Büyük Kongre’de oybirliği ile kabul edilen “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Tutum Belgesi”, kadın hekimlerin mücadele sürecinde kritik ve çok değerli bir eşiğin aşılması anlamına gelmektedir. TTB ve bağlı tabip odalarında toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı bir anlayışı ortaya koymak ve bu yaklaşıma uygun iklimi yaratmak amacını güden bu belge, TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu tarafından, konuyla ilgili uluslararası bağlayıcı metinlerin yanı sıra ulusal yasalar ve mesleki etik düzenlemeler temel alınarak hazırlanmıştır. Bunlar arasında Türkiye’nin 1985’de imzalayarak taraf olduğu Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW), 2003 yılında onaylanmasını uygun bulduğu İnsan Hakları ve Biyotıp Sözleşmesi (Oviedo Sözleşmesi), 2011 yılında imzaladığı Kadına Karşı Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi (İstanbul Sözleşmesi) kararları ve TTB Hekimlik Meslek Etiği Kuralları yer almaktadır.

Dünyanın her tarafında olduğu gibi ülkemizde de hekimlik uygulamalarının meslek etiğine uygun olarak yürütülmesinde hekimler için yol gösterici metinler, meslek örgütleri tarafından hazırlanan Etik Bildirgelerdir. Bu bağlamda hem toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı hekimlik uygulamalarını geliştirmek hem de Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Tutum Belgesi’ni işlevsel kılmak amacıyla oluşturulan  “Toplumsal Cinsiyet, Cinsiyet Kimliği, Cinsiyet İfadesi, Cinsel Yönelim Eşitliği ve Sağlık Hizmetleri Etik Bildirgesi”, 2019 tarihli TTB 71. Olağanüstü Büyük Kongresi’nde oybirliğiyle kabul edilerek yürürlüğe girmiştir.

Son olarak, 2021 yılında gerçekleştirilen TTB 73. Büyük Kongresi’nde, kadın hekimlerin çok büyük emeği ve deneyimleriyle oluşturulan “Cinsel Şiddeti Önleme ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini Destekleme Yönergesi” oybirliği ile kabul edilmiştir. Bu yönergenin amacı; hekimlerin, meslektaşlarına veya hastaları da içinde olmak üzere üçüncü kişilere yönelik cinsiyet, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği veya bir başka temelde ayrımcılık göstermesini; cinsel şiddeti ve kadına yönelik her türlü şiddeti önlemek ve bunların kaynağı olan toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile mücadele etmektir. Bu yönergenin 8. maddesi gereği; “Cinsel Şiddeti Önleme ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini Destekleme Birimi kuruluşunun yaygın biçimde duyurulması, başvuru mekanizmalarının en hızlı ve kolay biçimde oluşturulması için Oda Yönetim Kurulları çaba gösterir. Oda, Birime başvuru olduğu andan itibaren cinsel şiddet uyguladığı bildirilen hekim/hekimlerden Tabip Odası’nın görev aldığı kurul, komisyon, çalışma grubu gibi görevlerini bırakmasını, Birim tarafından yürütülen inceleme sonuçlanıncaya kadar hiçbir görev üstlenmemesini ister.”

TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu olarak yıllardır sürdürdüğümüz mücadele ve yürüttüğümüz çalışmalarla elde ettiğimiz kazanımların dönüm noktalarını kısaca dile getirdiğimiz bu metinden de anlaşılacağı üzere; biz “bir ceviz ağacıyız, ipek mendil gibi yapraklarımız” ve bereketli dallarımızla bütün ülkeyi sarmış durumdayız. Köklerimiz çağlar ötesinden modern tıbbın tarihinin başlangıcı olan kadın sağlıkçıların “cadı” olarak yaftalanıp yakılmasına kadar uzanır. Bilinmelidir ki; bugüne kadar kadın hekimler ve kadın sağlıkçılar hem ürettikleri değerli emek hem de sözleriyle kadınlar olarak mücadele etmiş ve tıbbın karar süreçlerine aktif biçimde katılmışlardır.

Ancak, patriyarkal tıp anlayışı tıpkı patriyarkal diğer politikalar gibi henüz son bulmamıştır. İşte bu nedenle, ülkenin sağlık sisteminde kadını görmeyen politikalar sosyal yaşamın öteki alanlarında olduğu gibi çalışma alanına da yansımıştır. Günümüzde kadın dostu sağlık sistemi yerine kadın karşıtı despotik politikalar egemen kılınmış, bu politikaların bir örneği olarak üreme teşvik edilirken gebeye tetanos aşıları bile yapılamaz hale gelmiştir.

Bugün sağlık sisteminde karar veren ve hizmet üreten kadın hekimler ve kadın sağlık çalışanları kadar, sağlık hizmetinden yararlanan kadınlar da bu politikalardaki devasa yıkımın farkındadır ve direnmektedir.

TTB bugüne kadar hem sağlık ortamının, hem de hekimlerin, aklı, sözü, eylemi, rehberi, güvencesi, vicdanı ve etiği olmuştur. Bu nedenle, meslek örgütümüzün masasında olmak, onun itibarını zedelemeyecek bir liyakati gerektirmektedir. Biz kadın hekimler, yıllardır sürdürdüğümüz haklı mücadelenin bir parçası ve gereği olarak, yaşamında cinsiyetçi pratik gösteren insanların TTB içinde yeri olamayacağını da özellikle belirtmek isteriz.

TTB Merkez Konseyi’nden bir kadın üyenin istifası nedeniyle %40 cinsiyet kotasının ortadan kalktığı ve Cinsel Şiddeti Önleme ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini Destekleme Yönergesi’ne uygun adaylığın oluşmadığı görülmektedir. Bu durumda aday hekim ya da hekimlerin 55, 65 ve 73. Büyük Kongrelerimizde verilen görev ve 71. Olağanüstü Büyük Kongre’de kabul edilen etik bildirge gereği, TTB Merkez Konseyi’nin %40 cinsiyet temsiliyeti ve Cinsel Şiddeti Önleme ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini Destekleme Yönergesi’ne uygunluk konusunda sorumluluğu olduğunu hatırlatır ve bu yönde çalışmalarını sürdürmesini beklediğimizi bildiririz.

TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kol Yürütmesi