TTB İnsan Hakları Kol Toplantısı İstanbul’da Yapıldı

Türk Tabipleri Birliği (TTB) İnsan Hakları Kolu (İHK), İstanbul Tabip Odası’nın ev sahipliğinde 14 tabip odasından 19 katılımcı ve üç gündem maddesiyle 24 Aralık 2022’de toplantısını gerçekleştirdi.

TTB Merkez Konseyi üyesi Dr.Onur Naci Karahancı ve TTB İHK Yürütme Kurulu Başkanı Dr. Ali Karakoç’un kısa bir gündem değerlendirilmesi/bilgilendirilmesi sonrasında TTB İHK Yürütme Kurulu üyeleri Dr. Murat Ekmez ve Dr. M. Şerif Demir’in kolaylaştırıcılığında planlı gündem maddelerine geçildi.

İlk gündem maddesinde TTB Hukuk Bürosu’ndan Av. Şevin Kaya, TTB-Cezaevi Mektuplar başlığı altında bir sunum yaptı. Cezaevinde mahpusların TTB’ye gönderdiği mektuplarda bahsedilen insan hakları ve sağlık hakkı ihlallerine yönelik talepler üzerinden; yaşanan sorunlar ve buna yönelik merkezi düzeyde başlatılan çalışmanın yerellerle paylaşılması için yapılması gerekenler tartışıldı. Yapılan değerlendirmelerde cezaevlerinde 600 civarında ağır hasta, 1.500 civarında da hasta mahpus olduğu, bunların çoğunun yaşamını bir başkasının yardımıyla sürdürdüğü ve bakımlarının cezaevinde olamayacağı belirtildi. Son olarak hastalığı olmasına karşın cezaevinde kalabileceği söylenen fakat bir ay sonra vefat eden asker Vural Avar olayı üzerinden inceleme yapılması ve hasta mahpuslarla ilgili duyarlılık çağrısı yapılması önerildi. İnsan hakları ile etik ilişkisinin gündemleştirilmesi, cezaevlerinlerinden gelen mektuplar üzerinden yapılan çalışmaların hızla yerel tabip odaları paylaşılması ve bölge tabanlı bir çalışmanın başlatılmasının faydalı olacağı ifade edildi. Oluşturulan TTB Cezaevi web uygulamasının yerel tabip odalarının erişimin çözüme katkı sunacağı kararlaştırıldı.

Mahpuslardan gelen mektuplarda sıklıkla kelepçeli muayene, ağız içini izinsiz arama, kişilerin ceza aldıkları/suçlandıkları fiillerin yazılı olduğu dosyaların hekimlere sunulmasıyla ayrımcılığa uğramaları, toplu gözaltı gibi durumlarda sağlık kuruluşu dışında adli raporlama gibi sorunlar da bu gündem maddesi altında tartışıldı. Konu başlıklarındaki belirsizliklerin giderilmesi için kısa eğitici videolar, doküman hazırlanması, cezaevinde çalışan hekimlere yönelik bilgilendirme toplantıları yapılmasının faydalı olacağı kaydedildi. Etik ilkelerin önemine dikkat çekilirken; İstanbul Protokolü’nün güncellenmiş yeni versiyonunun Ocak 2023’te yayımlanabileceğin bilgisi verildi.

İkinci gündem maddesinde göçmenlerin tüm dünyada yaşadığı dışlayıcı ve ötekileştirici tutumun yanında sağlığa ulaşmada yaşadıkları sorunlar ele alındı. Dr. Ahmet Kaya’nın Kumkapı Polikliniği deneyimi ve Dr. Deniz Mardin’in Midilli-Avrupa deneyimleri sunumları yapıldı. Göçmenliğin politik sorun olduğu, doğal olarak çözümün politik mücadele olacağı katılımcılar tarafından da paylaşıldı. Modern Avrupa’nın çoğu ülkesinde acil hizmetlere bile ulaşamayan milyonlarca göçmen/kayıtsız insanın sorunlarının biran önce çözümüne yönelik tespitlerin yanında, Türkiye’de göçmenlerin durumu ve sağlık hakkı değerlendirildi.

Dr. Ahmet Kaya; polikliniğe başvuranların istatistiki demografik verileri yanı sıra, kayıtsız göçmenlerin gönderilme korkusu nedeniyle sağlık kuruluşlarına başvuramadıklarını sosyal ve yerel inanışların göçmenlerin sağlık kavramına bakışlarında farklılık oluşturduğunu vurguladı. Katılımcılar tarafından çözümün bu kişilere daha geniş ve yasal bir sağlık sunumu çerçevesinin oluşturulması ihtiyaç olduğunu belirtildi.

Dr. Deniz Mardin; Zoom üzerinden yaptığı sunumda göçmen/kayıtsız insanların göç öncesinde, sırasında ve sonrasında yaşadıklarını farklı ülke deneyimleri üzerinden aktardı. Sunumda cinsel, fiziki ve damgalayıcı şiddetin yaygın olduğunu, göçün tek başına sağlık hakkı açısından olumsuz bir belirteç olduğu, 25 Avrupa ülkesi içinde sadece 10 ülkenin göçmenlere acil hizmeti sunduğu, ekonomik olarak daha iyi olan Avrupa ülkelerin bu hizmeti sunmada daha geri oldukları, dünyadaki göçmenlerin %83’ünün daha yoksul ülkelerde barındığı (Türkiye ve Kolombiya en kalabalık göçmen kitlesine sahip), daha dezavantajlı grupların sağlık ihlali riskinin daha yüksek olduğu istatistiki verilerle yer aldı. “Kaçak/illegal” yerine “kayıtsız/belgesiz” kavramının kullanılmasının durumu daha iyi ifade edeceği belirtildi. Katılımcılar tarafından belirtilen görüşlerle göçmenliğin politik bir sorun olduğu, göçü doğuran sebeplerin doğrudan savaş ve sömürüye dayan politik sistemlerin sonucu olduğu, kayıtsız olmanın doğuştan hak edilen sağlık ve güvende yaşama hakkının ihlal edilemeyeceği konusunda ortaklaşıldı.

Toplantının son gündem maddesi ise Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın davası öncesi nakil ve muayene sırasında kelepçeli olması idi. Kelepçeli muayene ve gözetim altında olanların sağlık hakkının gündeme taşınması kararlaştırıldı. Korur Fincancı’nın ifade ettiği “zehirli/toksik gazların kullanılması” iddiası ile ilgili daha önce Gezi olayları sırasında göz yaşartıcı gaz kullanımı ile ilgili açıklanan tutum belgesi ve bir hekim meslek örgütünün doğal olarak savaş ve çatışma karşıtı olduğu, bunu da her platformda savunmasının doğru olduğunun altı çizildi.

Tüm katılımcılar tarafından 29 Aralık 2022 günü İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde ikinci duruşması görülecek Dr. Şebnem Korur Fincancı davasına güçlü bir katılım ve destek kararlaşmasıyla toplantı sonlandı.