“Türkiye’de Bağışıklama Hizmetlerinin Durumu ve Öneriler” Panelinde “Bağışıklama İçin Savunuculuk Platformu” Çağrısı

Türk Tabipleri Birliği (TTB), Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER), Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK), Türk İmmünoloji Derneği, Türk Farmakoloji Derneği (TFD), Türkiye Aile Hekimleri Uzmanlık Derneği (TAHUD), Sağlık İçin Sosyal Bilimler Derneği (SASBİL), Sağlık ve Sosyal Yardım Vakfı (SSYV) ile Türkiye Milli Pediatri Derneği, 31 Mayıs 2021 tarihinde “Türkiye’de Bağışıklama Hizmetlerinin Durumu ve Öneriler” başlıklı bir çevrimiçi panel düzenledi.

Panelde ilk olarak TTB Aşı Çalışma Grubu'ndan Prof. Dr. Muzaffer Eskiocak anahtar bir sunum yaptı. Aşılamaya ilişkin genel bir çerçeve çizerek sunumuna başlayan Eskiocak, dünyadaki ve Türkiye’deki COVID-19 aşılama sürecini geniş biçimde ele aldı. Farklı bulaşıcı hastalıklara karşı aşılama hizmetlerini de değerlendiren Eskiocak, önerilerini şöyle sıraladı:

  • Güvenli bir yaşama, çalışma ve eğitim ortamı sağlanmalı,
  • Salgını sürdürülebilir kılmak yerine ortadan kaldırmaya yönelik politikalar tercih edilmeli. Bunlar için:
    • Sağlığı geliştirme ve koruma hizmetleri canlandırılmalı ve sürdürülmeli.
    • Aşılama ivmesi artırılmalı.
    • Aşılamada eşitsizlik giderilmeli.
    • Toplumun salgın yönetimi sürecine katılımı sağlanmalı.
  • Bilimsel rehberlik ve kamusal sorumluluk ile hareket edilmeli.
  • Aşı haberciliğinde özenli davranış sergilenmeli.

Son bölümde aşıya erişimin kolaylaştırılması, aşılanma isteğinin güçlendirilmesi ve aşı kararsızlığının giderilmesi hedefleriyle hareket edilmesi gerektiğini vurgulayan Eskiocak, sunumunu “Bağışıklama İçin Savunuculuk Platformu” çağrısıyla sonlandırdı.

Prof. Dr. Muzaffer Eskiocak’in sunumunun tamamı için tıklayın.

Anahtar sunumun ardından panele katılan kurum temsilcileri kısa sözler aldı.

SASBİL’i temsilen Dr. Yaprak Civelek, insanların ilaca olumlu baktığını fakat yanlış bilgi yayılmasının aşıda aynı olumlu yaklaşımın gelişmesini engellediğini söyledi. Civelek sosyal medyada aşı karşıtlığını giderecek paylaşımlar yapılması ve sağlık hizmetine erişimi zor olanlar için mobil hizmetlerin yaygınlaştırılması önerilerini dile getirdi.

Türk İmmünoloji Derneği’ni temsilen Prof. Dr. Vedat Bulut, Türkiye’nin köklü halk sağlığı ve aşılama geçmişinin neoliberal politikalarla değiştirildiğini belirtirken Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’nün açılması gerektiğini vurguladı. Aşıların insanlara ulaştırılmasında ve denetiminde sorunlar yaşandığını aktaran Bulut, “Toplumda güven sağlamadıkça, paydaşlarla birlikte çalışmadıkça, birinci basamak sağlık hizmetlerini güçlendirmedikçe pandemiyle mücadele edilemiyor” diye konuştu.

KLİMİK Başkanı Prof. Dr. Alpay Azap, COVID-19 salgınının aşılamanın önemini topluma anlatabilmek için bir olanak sunduğuna dikkat çekti. Aşı çeşitliliği, aşı kapasitesinin artışı gibi olumlu olgulardan söz eden Azap, kitlesel bağışıklık için en ciddi sorunun gerek dünya genelinde gerek ülkeler bazında eşitsizlikler olduğunu kaydetti. Azap son olarak Şili’deki olumsuz örneği işaret ederek yaygın aşı tedarikinin toplumda rehavete yol açmasının engellenmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

TFD Yönetim Kurulu üyesi İsmail Mert Vural da aşıya erişimdeki eşitsizliklerin giderilmesi gerektiğine vurgu yaptı. Aşı ve ilaç politikasında verilerin toplumla şeffaf bir biçimde paylaşılmasının ve denetim mekanizmalarının önem taşıdığını söyleyen Vural, Türkiye’nin kendi aşısını üretebilmesinin önemini dile getirdi.

HASUDER Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Pınar Okyay, Afrika’da bir doz aşıya karşılık Dünya Sağlık Örgütü’nün üç bölgesine 75 doz aşı yapılmasının erişimdeki eşitsizliğin bir göstergesi olduğunu belirtti. Aşıların en etkili sağlık müdahalesi aracı olduğunu ifade eden Okyay, “Her insanın ve her toplumun sağlığının inşası için ekonomik olarak karşılanabilir, ayrımcı olmayan bir aşılama programına ihtiyacımız var” dedi.

Türkiye Milli Pediatri Derneği Yönetim Kurulu üyesi Prof. Dr. Elif Özmert de “yaşam boyu aşı” prensibinin önemine dikkat çekti. COVID-19 pandemisinin aşı üretimi için bir fırsat oluşturması gerektiğini kaydeden Özmert, aşıya erişimdeki eşitsizliğin köklerinde çok daha büyük ölçekli bir eşitsizliğin yattığını belirtti.

TAHUD Yönetim Kurulu üyesi Dr. Şehnaz Hatipoğlu, birinci basamak sağlık hizmetlerinde karşılaştıkları aşı tereddüdü ve aşı karşıtlığı örneklerini aktardı. Hatipoğlu, aile hekimliklerinin fiziksel koşullarının nitelikli bir sağlık hizmeti için uygun olmadığının da altını çizdi.

SASBİL’den Dr. Akile Gürsoy, aşılamaya ilişkin aktarılan tüm bu sorunların sağlık politikaları oluşturulurken sosyal bilimlerin ikinci planda tutulduğunun bir göstergesi olduğunu ifade etti. Gürsoy, Türkiye’nin aşı üretme kapasitesinin daralmasını ve aşıya güvensizliğin giderilmemesini eleştirdi.

SASBİL’den Dr. Nihan Bozok ise güvensizlik sorununun toplumsal bir sorun olduğunu, topluma dönük şeffaf bir bilgi-veri akışı olmadığı sürece güvensizlik sorununun çözüme kavuşamayacağını kaydetti.

Panel, soru-yanıt bölümünün ardından son buldu.