bosluk.gif (55 bytes) bosluk.gif (55 bytes)
 

AŞI ARAŞTIRMALARI VE GELİŞTİRME

Son yirmi yılda biyoteknolojide kaydedilen sıra dışı gelişmeler aşı üretimi alanına da uygulanmış, bunun sonucunda Hemofilus influenza tip b (Hib), hücresiz boğmaca, rekombinant hepatit B ve atenüe varisella gibi heyecan verici yeni aşılar üretilmiştir. Aşı üretiminde kullanılan temel bilimler bilgi birikiminin hemen tamamı, kamu araştırma kurumlarında geliştirilmiştir. Faz iki ve faz üç klinik araştırmaları ise, endüstrileşmiş ülkelerin büyük aşı firmaları tarafından gerçekleştirilmiştir. Yeni bir aşının lisans alabilmesi için yapılan yatırım yüz milyon dolarlar ile ifade edilmektedir. Aşı endüstrisi bu nedenle aşının piyasaya sürüldüğü ilk yıllarda birim fiyatını yüksek tutarak ve zengin, endüstrileşmiş ülke pazarına ürünü sürerek yatırımını çıkartma ve kar etme yoluna gitmektedir (WHO 2000).

Aşının metalaştırılması, aşı üretimine yönelik olarak kamu kurumlarında üretilen, geliştirilen bilginin, klinik araştırmalar aşamasında ne yazık ki endüstriye devredilmesi, deyim yerindeyse peşkeş çekilmesi, aşı gibi yaşamsal bir biyolojik ürünü kapitalist ekonominin pazar mekanizmalarıyla piyasaya sürülmesi demektir.

 t_14.gif (2481 bytes)

 Aşı Pazarı  Can Pazarı

DSÖ, UNICEF ve Dünya Bankası'nın 2002 tarihli aşı ve bağışıklama raporunda, gelişmekte olan ülkelerdeki aşı pazarının potansiyel olarak çok iyi bir pazar olduğu belirtilmektedir! Ancak günümüzde gelişmekte olan ülkelerin, her yıl yeni doğan 132 milyon bebeği kapsayan 6 milyar dolarlık küresel aşı pazarının, sadece %18'ini oluşturduğu belirtilmektedir. Yine aynı raporda, gelişmekte olan ülkelerin yeni aşılara talebinin az olması ve yıllardır altı temel aşı (Difteri, Boğmaca,Tetanoz, Polio, Kızamık ve BCG) için sıkı fiyat pazarlıkları yapılmış olması; aşı üreticilerini “düşük karlı” ülkeler için aşı üretmekten vazgeçirmekte denmektedir (WHO, UNICEF, The World Bank, 2002).

 t_15.gif (2920 bytes)

 Gelişmekte olan ülkelerdeki çocuklar, gelişmiş ülkelerdekilere kıyasla aşı araştırmalarının gündeminden daha az yararlanmaktadır. Çünkü, araştırma geliştirme çalışmalarının gündemi gelişmiş ülkelerin gereksinimlerine göre düzenlenmektedir.

Yeni aşılar gelişmekte olan ülkeler tarafından satın alınamamaktadır,

Gelişmiş ülkeler “düşük karlı” aşılarla ilgili araştırma yapmamaktadır,

Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde hastalık nedenleri farklılık göstermektedir.

Patent Hakkı Çocukları Öldürüyor

Aşı araştırma geliştirme çalışmaları giderek daha fazla riskli, uzun ve maliyetli bir iş olmaya başlamıştır. Her yeni aşının geliştirilmesinin 500 milyon dolara mal olduğu ve 12-15 yıl sürdüğü bildirilmektedir. Bu maliyetlerle baş edebilmek ve yapılan masrafı çıkartabilmek için, firmalar yeni geliştirilen aşıya yüksek fiyatlar belirlemektedir. Geliştirilen aşının ilk 20 yıllık patent hakkı ise Dünya Ticaret Örgütü'nün gündeme getirdiği TRIPS anlaşması ile korunmaktadır. Patent hakkı, üretici firmaya üretim hakkını elinde tutma ya da lisans anlaşmasıyla başka bir firmaya satma olanağı vermektedir. Ancak patent süresi dolduktan sonra, başka üreticiler de bir ödeme yapmaksızın o aşıyı üretebilmektedir. Bu zaman zarfında ne yazık ki gelişmekte olan ülkelerde milyonlarca çocuk yaşamını yitirmektedir. Şekil 6'da araştırma aşamasından uygulamaya dek aşı üretim süreci aktarılmıştır.

 t_16.gif (2563 bytes)

sek_7-1.gif (5541 bytes)

 Aşı Üretimini Pazar Dinamikleri Belirliyor

Son on yılda büyük ilaç firmaları düşük karlı geleneksel aşı üretimini azalttıkları için bazı aşılarda sıkıntı baş göstermiştir. Aşı üretimindeki azalmadan özellikle BCG, DBT, Tetanoz   ve Kızamık aşıları etkilenmektedir.

 t_17.gif (1286 bytes)

Aşı üreticileri, gelişmekte olan ülkelerde milyonlarca insanı öldüren HIV/AIDS, tüberküloz, sıtma gibi hastalıklara karşı aşı üretme gibi bir “ticari istek” duymamaktadır. Örneğin HIV aşısı için yılda yaklaşık 600 milyon dolar yatırım yapılmaktadır, bunun büyük bir kısmı ABD Ulusal Sağlık Enstitüsü tarafından finanse edilmektedir. 1999 yılında HIV/AIDS tedavisinde kullanılacak ilaçların araştırmaları için ise Avrupa ve ABD'de 3 milyar dolar harcanmıştır. İlaç pazarı hala aşı pazarından daha karlıdır! 

1996 yılında basılan “sağlık araştırma geliştirme çalışmalarına yatırım” raporunda DSÖ, sağlık araştırmalarının finansında bir terslik bulunduğuna değinmektedir. Bu çalışmanın yapıldığı dönemde akut solunum yolu enfeksiyonları, ishalli hastalıklar ve tüberküloz yılda yaklaşık olarak 8 milyon ölüme yol açmaktadır ve ölenlerin çoğu yoksul ülke insanlarıdır. Bu alana aktarılan araştırma fonu tahminen 99-133 milyon dolar civarındadır, bir başka deyişle dünya sağlık araştırmalarına ayrılan payın sadece %0.2'si bu hastalıkların araştırılmasına ayrılmaktadır. Buna karşılık yılda 218 bin ölüme yol açan astım araştırmaları için harcanan paranın 127-158 milyon dolar olduğu tahmin edilmektedir. Uluslararası AIDS Aşısı Girişimi 2000 yılında bir rapor yayınlamış ve AIDS aşısı geliştirmede beş yıllık bir gecikmenin yoksul ülkelerde fazladan 30 milyon HIV enfeksiyonuna yol açacağını bildirmiştir.

 sek_8.gif (4497 bytes)

Gelişmiş Ülkeler Aşı Araştırmalarının Gündemini Belirliyor

Gelişmiş ülkelerde geliştirilen yeni aşılar, gelişmekte olan ülkelerde kullanılmaya uygun değildir. ABD'de bebekleri pnömokok hastalıklarına karşı koruyan bir aşı geliştirilmiştir. Bu aşı, beş yaş altı çocuklarda en temel ölüm nedeni pnömokok pnömonisi olan gelişmekte olan ülkelerde kullanılamamaktadır. Çünkü üretilen aşı bu ülkelerde en sık görülen iki serotipe karşı koruma sağlamamaktadır. İngiltere'de   Meningokok C aşısı 1999 yılında uygulanmaya başlamış ve 2000 yılında 20'den az olgu saptanmıştır. Buna karşılık Etiyopya, Senegal ve Gambiya'yı içine alan Afrika menenjit kuşağında 1996'da kayıtlara geçen en kötü salgında, en az 200 bin Meningokok A menenjiti olgusu ve 20 bin ölüm saptanmıştır (WHO, UNICEF, The World Bank, 2002).

Aşı geliştirme için harcanan yıllık 500 milyon doların sadece 40 milyon doları, enfeksiyonların %95'inin görüldüğü gelişmekte olan ülkeler için ayrılmaktadır. Dünya Bankasının tahminlerine göre, dünyadaki hastalık yükünün ise %93'ü gelişmekte olan ülkelerde oluşmaktadır, ancak küresel sağlık harcamalarının sadece %11'i bu hastalıklara yönelik olarak yapılmaktadır. Az gelişmiş ülkelerde kişi başına yıllık sağlık harcamaları 6 dolar civarındadır. Ancak 2001 yılında yayınlanan  DSÖ'nün desteklediği “Makro Ekonomi ve Sağlık” raporuna göre, temel sağlık gereksinimlerini karşılayabilmek için,  kişi başına yılda en az 30-40 dolar sağlık harcaması yapılması gerekmektedir.

 t_18.gif (1612 bytes)

 GAVI Nedir?

GAVI yani Aşı ve Bağışıklama İçin Küresel İşbirliği (Global Alliance for Vaccines and Immunization), 2000 yılında, DSÖ, UNICEF, Dünya Bankası, ulusal hükümetler, uluslararası kalkınma bankaları, hükümet dışı kuruluşlar, Bill ve Melinda Gates Vakfı, çocuk aşıları programı, sağlık için uygun teknoloji programı, vakıflar, halk sağlığı programları, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki aşı endüstrisinin temsilcilerinin bir araya gelmelerinden oluşan bir oluşumdur.

Bu birlik, Bill ve Melinda Gates Vakfı tarafından bağışlanan 750 milyon dolar ile kurulan Aşı Vakfı'nın finans desteğiyle çalışmaya başlamış ve vakıf, Kanada, Danimarka, Hollanda, Norveç, İsveç, İngiltere, ABD hükümetlerinin katkılarıyla sermayesini 1 milyar dolara yükseltmiştir.

GAVI 2000 yılından beri, yoksul ülkelere Aşı Vakfı aracılığıyla “yardım” etmektedir. Kişi başına gelirin 1000 dolardan az ve bağışıklama kapsayıcılığının %80'in altında olması, ülkeyi bu yardım için uygun kılmaktadır.

GAVI neleri hedeflemektedir? Yola çıkış noktaları her çocuğun bağışıklanma hakkının olduğudur. Hedeflerinin arasında bağışıklama sistemlerinin geliştirilmesi, kapsayıcılığın arttırılması, yoksul ülkelerde hizmetin yürütülmesine yönelik sürdürülebilir finans mekanizmaları geliştirmek, yoksul ülkelere daha düşük fiyatla aşı satılması için çaba harcamak, bağışıklamayı “dış borç yaralarının sarılması da içinde yer almak üzere uluslararası kalkınma çabalarının bir ölçütü olarak kullanmak hedeflerinin arasında yer almaktadır. Bu küresel işbirliği hareketinin içinde Uluslararası Para Fonu'nun kardeşi Dünya Bankası da yer almasa, yaraları sarılacak dış borçları zaten bu kuruluşlar vermese, belki de bu ulvi amaçlara inanmak olanaklı olabilirdi.

DSÖ, UNICEF ve Dünya Bankası üçlüsünün 2002 aşı ve bağışıklama raporlarında kamu sektörüne biçtikleri rol, hastalık yükünü tahmin etmek, yeni aşı talebini öngörmek ve aşı pazarını garantilemek konusunda çaba harcamasıdır. Bu üçlünün önerdiği çözüm; Aşı Vakfı, AIDS-Tüberküloz ve Sıtmayla Küresel Mücadele Vakfı gibi kuruluşların ucuz aşı fiyatları için lobicilik yapmasıdır!

t_19.gif (3360 bytes)

 

 

GERİ