AÇLIK
GREVLERİ SIRASINDA TIBBİ ETİK İLKELER VE BUNUN PRATİK YANSIMALARI
Açlık grevlerinde
hekimin etik açıdan sorumluluklarını belirlerken, temel tıbbi etik ilkelerden
"özerklik", "tedaviyi reddetme" hakkı ön plana çıkmaktadır.
Özerklik, kişinin kendi sağlığına ilişkin tüm kararlara katılması biçiminde
yorumlanabilir. Her türlü tıbbi uygulamadan önce kişiyi bilgilendirmek ve
girişimi onaylama ya da reddetme hakkını kullanmasını sağlamak hekimin etik ve
yasal açıdan temel sorumluluklarındandır. ( BM Uluslararası Medeni ve Siyasi
Haklar Sözleşmesi (1976 ) M. 10/1 - Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi M. 6 -Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme
Komitesi Cezaevlerinde Sağlık Hizmetleri Raporu (1993) M. 45-46-47- Dünya
Hekimler Birliği Tokyo Bildirgesi M. 4-5 , Dünya Hekimler Birliği Malta
Bildirgesi 1991, Dünya Hekimler Birliği
Hasta Hakları Bildirgesi (1987) , 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının
Tarzı İcrasına Dair Kanun M.70, Hekimlik Meslek Etiği Kuralları m. 21-26 -36,
T.C Sağlık Bakanlığı Hasta Hakları Yönetmeliği (1999) M.22-25, Avrupa Konseyi
İnsan Hakları ve Biotıp Sözleşmesi M. 5-9 )
1-Açlık
grevcisi zihinsel olarak ehliyetli, açlık grevine kendi iradesiyle karar
vermiş, bu nedenle belirli bir zaman için yiyecek ve / veya sıvı almayı
reddeden kişidir.
Açlık grevi bir intihar
biçimi değildir. Bir protesto biçimidir. Kişi kendi iradesi ile bilinçli
olarak, yiyeceği reddetmektedir. Bu açlık grevi ölümle sonuçlanabilir. Ama
temel amaç ölüm değildir.
Açlık grevi ile ilgili etik
bir tartışma da, müdahale etmemenin hekim yardımıyla intihar sayılabileceği
olabilir. Bu noktada Dünya Hekimler Birliği şöyle bir tutum açıklamıştır. (
Hekim yardımlı intihar için Dünya Hekimler Birliği Tutumu 1992 )
"Hekim yardımıyla
intihar, hekim tarafından geliştirilmiş bir aracın kullanımının kişiye
öğretilmesi ile gerçekleşmektedir. Ötenazi gibi hekim yardımıyla intihar da
etik değildir ve tıp mesleğinde olanlarca asla uygulanmamalıdır. Hekimin bir
kimseye yaşamını sona erdirmekte bilerek ve kararlı olarak yardım etmesi etik
değildir. Ancak hastanın tedaviyi reddetmesi temel bir haktır ve hekimin
hastanın arzusuna hürmet etmesi (
ölümüne neden olsa bile ) etik olmayan bir davranış sayılamaz.
2-Hekim
mümkünse hastanın ayrıntılı tıbbi öyküsünü alır. Kişinin tam fizik muayenesini
yapar.
3-Beslenmeyi
reddetmenin olası sağlık sonuçları ayrıntılı olarak anlatılır.
4-Hekim
ya da diğer sağlık personeli açlık grevinin sonlandırılması için herhangi bir
baskı yapamaz. Tedavi yada bakım bu amaçla kullanılamaz.
5-Eğer
açlık grevindeki kişi, başka bir hekimin de görüşünü isterse ya da ikinci bir
hekimin tedavisini sürdürmesini arzu ederse, bu sağlanmalıdır. Bu görev cezaevi
hekiminin organizasyonu ile gerçekleştirilir.
6-Hekim
açlık grevindeki kişiyi her gün kontrol eder. Tıbbi takip formunu doldurur. Bu
formda tıbbi bilgiler dışında hastanın kendi yazısıyla greve devam edip etmeme
isteği ve bilinç kaybı durumunda tedavi kabul edip etmeme isteği mutlaka yer
almalıdır. Bütün bu gelişmeler hekim tarafından kaydedilir ve gizliliğinden
hekim sorumludur.
7-Açlık
grevi yapan kişi baskı altında tutulabileceği ortamlardan korunmalıdır.
8-Hastanın
ailesini bilgilendirmek hekimin sorumluluğundadır. Ailenin bilgilendirilmemesi
ancak açlık grevcisinin talebiyle olur.
9-Açlık
grevcisinin bilinci bozulur ya da komaya girerse hekim açlık grevcisinin son
kararına saygı göstererek tutum alacaktır. Bu çerçevede hastanın rızasına
aykırı bir şekilde "zorla besleme" etik açıdan doğru değildir. Bu
nedenle cezaevi hekimleri hastanın ister bilinci açık, isterse kapalı olsun
olgunun takip formu ile müdahale onay / red belgesini bir başka sağlık
merkezine nakil sırasında mutlaka ambulans hekimine alındı belgesi ile birlikte
teslim etmelidir. Ambulans hekimi de ikinci basamak merkezindeki hekime bu belgeleri
aynı şartlar altında ulaştırmalıdır. Belgelerin gizliliğinden hekimler
sorumludur.
10-Bilinci
açık olan açlık grevcisi beslenmeyi reddettiğinde bu kişiler hekimler
tarafından zorla beslenmeyecektir. Bunun aksi hem tıbbi etik, hem de hasta
hakları açısından yanlış bir tutumdur.
Türk Tabipleri Birliği
Kasım 1990 ve Aralık 1994 tarihinde yayınladığı genelgelerle açlık grevi
karşısında hekimlerin uluslararası hekim belgelerine göre (Tokyo ve Malta Bildirgesi ) davranmalarının
uygun ve etik olduğunu benimsediğini belirtmiş, hekim örgütünün her türlü
yönetsel zorlamalara karşı hekimleri evrensel etik ve mesleki değerlere sahip
çıkmaya çağırmış, bu konuda baskılarla karşılaşan hekimlerin yanında olduğunu
ve olacağını belirtmiştir. Bu son belge ile bütün hekimlere tekrar
duyurmaktadır. Cezaevi dışından hastanelere getirilen tutuklu ve hükümlülerle
ilgili olarak "Hastaneye getirilen mahkumlara yönelik hekim tutumu"
belgesini hatırlatarak hasta- hekim ilişkisinin tüm humaniter yönlerinin
uygulanmasının gerekliliğini bir daha vurgu yapar.