e-posta

   Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

TIP DÜNYASI
 

.

1 Şubat 2003  Sayı: 98

 

Neşter Operasyonu üzerine...

Tıp Dünyası - ANKARA - Ocak ayında gazetelerde SSK, “Neşter Operasyonu”, “Sıra hekimlere geldi” vb. başlıklar sıkça yer aldı. Kimilerince “kötü SSK”nin “kötülüğüne” ilişkin yeni verilerdi bunlar; kimilerince ise yeni bir yolsuzluğun ortaya çıkartılması ya da sağlıktaki olumsuzlukların baş sorumlusu hekimlerin hak ettiklerini bulması!

Doğrusu, yıllardır sosyal olan ne varsa yok etmeye çalışan iktidarlar zincirinin bütün tahrip etme çabalarına rağmen önemli bir ihtiyacı karşılıyordu SSK. Verileri yukarıda... Ülkeyi hemen her alanda dışa bağımlı kılma iradesini sergilemeden gündeme oturan yolsuzluk zincirleri sonuçta bir gerçeği -istemeden de olsa(!)- gizleyebiliyordu: Türkiye’de sağlık neden kamusal bir yaklaşımla ele alınamıyor da serbest piyasanın at koşturmasına izin veriliyordu? İlaçtan tıbbi teknolojiye kadar hiçbir ulusal ve kamudan yana irade, planlama, üretim çabası koymayan politikacılar ağızlarını açıp hedef şaşırtmak için birileri hakkında konuşabiliyorlardı.

Elbette yolsuzluk yapanların yakalanması önemliydi ve kimsenin bir diyeceği olamazdı. Ancak yıllardır bu alanda söylenenleri dinlemeyip Türkiye’nin sağlığını ve kaynaklarını izledikleri politikalarla peşkeş çekenlere sıranın gelmesi de gerekmez mi? Eğer her sene yolsuzluklar “patlıyorsa” bunun izlenen politikalarla ilgisi olabileceği akıllara gelmez mi? Aşı üreten bir ülke olmaktan aşı gibi kritik bir üründe de dışa bağımlı hale gelmemizden sorumlu politikalar, SSK ilaç fabrikasının yıllar içerisinde geliştirilmesi için olağanüstü bir çaba harcamayan ve Türkiye için belirlenecek bir temel ilaç listesinin tedariki için kamusal bir programı yürürlüğe koymayanların konuşmaları yolsuzlukları örtbas etmek değil midir? Ya da her türlü tıbbi teknolojinin Türkiye’ye girmesine -bilimsel ve insani gerekçeleri gözardı etmeksizin- hiçbir kamusal, ulusal refleks vermeyenlerin ortada gezmesi? Türkiye’yi önemli bir sağlık pazarı olarak ilan eden ülkeler/çok uluslu şirketlere karşı en azından korunaklı bir “pazar” haline getirmeyenlerin sorumluluğu nedir?

Hekimlerin endüstri kuruluşları ile çıkar ilişkisi kurmamaları, hekimin kesin zorunluluk olmadıkça pahalı ilaçlar ve yöntemler öneremeyeceği, hastaya gereksiz harcamalar yaptıramayacağı ve yararı olmayacağını bildiği bir tedaviyi veremeyeceği temel etik yaklaşımlardır.  Bu değerlerdeki erozyon bir meslek örgütü olarak Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) ertelenemez gündemi. Açık ki, değerlerin korunabilmesi bu değerlerin tesisini oluşturacak zeminlerle de yakından ilişkili. Yıllardır tahrip edilen bir zeminde politikalar düzeyinde düzenlemelerin çözüme gerçekçi katkıyı sunması mümkün. Hekimliğin değerler ışığında yürütülmesi için çaba ile politikaların değiştirilmesi için çabanın eşzamanlı verilmesi kaçınılmaz. Hedef saptırmadan sorunların tespiti ve çözümü için yoğun çabalara ihtiyaç bulunuyor. Hekimler olarak uğraşmadığımız taktirde suçlu olarak hekimleri göstermeye çalışanlara başarılı olma şansını bizlerin tanıdığını unutmamamız gerekiyor.

 

TIP DÜNYASI

Sayfa başına git         Başa dön