e-posta

   Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

TIP DÜNYASI
 

.

1 Şubat 2003  Sayı: 98

 

aradabir...

Prof. Dr. Şükrü Hatun*

Bağdat’lı Ahmet’e mektup

15.jpg (11612 bytes)Belki bundan hiçbir zaman haberin olmayacak ama uluslararası haber ajansları 2002 yılını içlerinde seninkinin de olduğu fotoğraflarla özetlediler. Senin resminin altında “Birleşmiş Milletler tarafından 12 yıldır Irak’a uygulanan yaptırımlar sonucu pek çok Irak’lı aile çocuklarını da çalıştırmak zorunda kalıyor. Bu fotoğrafta 4 yaşındaki Ahmet, Bağdat’da bir fabrikada demircilik yaparken görüntülenmiş” yazıyordu. Bu fotoğraf albümünde sana Batı Şeria’nın Beytüllahim kenti yakınlarında bulunan Deişe mülteci kampında İsrail tankına taş atan Filistinli bir çocuk, Güney Afrika’nın Johannesburg kentinde yapılan Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi’ne elinde beyaz bir gülle katılan müslüman bir kız, Kabil’de kurşun delikleriyle kaplı duvarın önünde, sağlık görevlilerini bekleyen 7 yaşındaki Mohboba, yine Kabil’de yiyecek bulurum umuduyla Herat restoranının camından içeri bakan Switan adlı 10 yaşındaki çocuk eşlik ediyor. Hepinizin yüzünde yoksulluğun, şiddetin ve dışlanmışlığın acı verici izlerini görmek mümkün ama sen, çocukluktan vazgeçmek zorunda kalmışlığı çekiç tutan ellerine ve yüzüne hüzünlü bir  ciddiyetle yansıtarak duruyorsun fotoğrafta. Sizin  güçsüz bedenlerinizde biriken onurun, kocaman tanka taş atan Filistinli çocuk misali  dünyanın kötülüğü karşısında pek bir şey demek olmadığını bilsem de senin yüzünde “kötülük imparatorluğu” liderinin küstahlığına verilmiş bir cevap görüyorum.

 Bu “kötülük imparatorluğu”nun uygulattığı 12 yıllık ambargo, en çok siz çocukları ve kadınları yıkıma uğrattı.  UNICEF raporlarına göre  bu süre içinde senin kardeşlerinin  yarısında beslenme yetersizliği oluştu ve 1990’da binde 50 olan beş yaş altı ölüm hızı, 2001’de binde 133’e yükseldi. Belki sen hayatta kaldığın için şanslısın ama savaş olmasa bile okula gidemeyen 4 çocuktan birisi olma şansızlığın sürüyor. Son 10 yılda hamile kadınların  acil sağlık yardımı alması ve hastanede doğum yapma şansı o kadar azaldı ki -Irak’ta her 100 bin  anneden 300’ü ölüyor- anneni kaybetme olasılığın bir hayli yüksek. Annen sana bir kardeş doğurabilme şansına sahip olsa bile onun 1 yaşını doldurmadan -sen onunla oynama sevincini tadamadan- ölme ihtimali en az % 10.  Körfez savaşının başlangıcından beri en az 500.000 çocuk sivilleri hedef alan ambargo nedeniyle öldü. İşte bu nedenle İngiltere Başbakanı Tony Blair’e yeni yıl kartı gönderen kardeşlerin  ona  “Bizimle aynı yaşta çok sayıda masum çocuk ölürken ve ellerinizde çocukların kanı dururken nasıl yaşayabiliyorsunuz?” sorusuyla seslendi. Ama onların sağır yüreklerinin hiçbir insancıl  mesajı  duyacağı yok ve şimdi yeniden iştahla  senin ülkene saldırmaya hazırlanıyorlar. Bunu yaparken hem  hepimizi kendi yalanlarına ortak etmeye çalışıyorlar hem de gerçeklerin birazını söyleme cesareti gösteren kendi vatandaşlarını “hainlikle” suçlayabiliyorlar. Yakında bu “hainler”den birisinin -Amerikan ordusunda  deniz subayı olarak çalışan, daha sonra uzun yıllar Irak’ta Birleşmiş Milletler silah denetçisi olarak görev yapan Scott Ritter- “inatçı olguları” açıklayan bir kitabı yayınlandı. Ona göre  “Çok güçlü bir İsrail taraftarı olan yeni muhafazakarlar- Donald Rumsfeld, Paul Wolfowitz ve Richard Perle- kendilerini Saddam’ın alaşağı edilmesine vakvetmiş durumdalar ve bunun için her şeyi göze almışlar”. Senin ülkeni karış, karış bilen ve Amerika’nın Irak’ın tarihinde oynadığı “provakatif” rolleri içerden bir dille anlatan, ama esas önemlisi Irak’ın kitle imha silahlarının yok edilmesine bizzat nezaret etmiş birisinin inandırıcı diliyle Bush yönetiminin Irak’a saldırmak için kullandığı bütün argümanların yalan olduğunu  anlatan bu eski subay, her şey sarpa sardığında “..bundan şüphe olmasın. Atom bombasını atarız” diyerek, o korkunç olasılığı da hatırlatıyor.

 Yalnızca son 10 yıldaki savaşlarda  1.5 milyon çocuk öldü, 4 milyonu sakat kaldı ve  en az 10 milyonu ruhsal travmaya uğradı... Sen, hiçbir şeyden habersiz demir döğmeye devam ederken aralarında benim ülkemin hükümeti de olan “utanç verici” koalisyon sizi öldürecek “silahlarını yağlıyor”. Onların Amerika’nın fethinden, Kongo’daki katliama kadar çok uzun süredir acımasız bir şiddetle hükümranlık sürdüğünü ve bu nedenle son yıllarda  onları “paranoyak” yapan bir “terör” dalgasına maruz kaldıklarını biliyoruz. Bilmediğimiz yoksul Anadolu gençlerinin seni, yani adı Ahmet olan bir çocuğu öldürmek  için oralarda ne arayacağı.

Dilerim hala barış için bir şans  vardır ve 2003 sonunda ajanslar “Barış ona çocukluğunu geri verdi ve  Ahmet bu yıl ana okuluna başladı” alt yazısıyla senin yeni bir fotoğrafını bize ulaştırırlar. O  kederli yanaklarından öperim Ahmet.

*Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı

 

TIP DÜNYASI

Sayfa başına git         Başa dön