e-posta

   Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

TIP DÜNYASI
 

.

15 Şubat 2002  Sayı: 86

21. Yüzyıla girerken hekimler (ve sağlık çalışanları) nereye?

  • Sadece kamuda çalışarak 1.000-1.200 dolar kazanan hekimler yerine, kamuda çalışan, oradaki ücreti yetmediği için bir de ek iş yapan ama sadece kamuda kazanılan (20-25 yıl önce) para kadar bile kazanamayan (ya da biraz fazlasını kazanabilen) hekimler.

Dr. Ata Soyer
Dokuz Eylül Ü. Tıp Fak. Halk Sağlığı AD, İzmir Tabip Odası Halk Sağlığı Komisyonu

Başlık, genel bir çağrışım yaratsa da, biz kendi ülkemizden başlayalım. Önce, bilinenlerden. Hekimler, eğer, sağlık dışı ek gelirleri yoksa, sağlığa akan paradan pay alıyorlar. Türkiye’de de (kamu-özel) sağlığa akan para, yaklaşık 11 milyar dolar civarında. M. Tokat’ın Sağlık Bakanlığı için yaptığı araştırmada tespit ettiği bu miktar, 1980’li yıllarda 2.5 milyar dolar kadarmış. Demek ki, para artıyor!Bu para nereden geliyor? Kabaca devlet bütçesi, sigorta ve cepten diyebiliriz; sırasıyla %40-30-30 desek çok da yanlış olmaz. Peki, nereye gidiyor? Gelişinin aksine %57 özele, %43 kamuya. Bunun anlamı ne? Kamu, özele yaklaşık %25 oranında para aktarıyor. Toplam 11 milyar dolar civarındaki paranın 3.5 milyar kadarının ilaca gittiğini bir yana bırakırsak, özel muayenehanelere giden paranın 1.5 milyar dolar kadar olduğu ileri sürülüyor. Ondan biraz daha azının da, özel hastanelere gittiği bilgisi ile birlikte...

graf1.gif (17476 bytes)Bu rakamlar, 1998 rakamı. 2001’de bu paranın azaldığı rahatlıkla söylenebilir. Gelelim, hekimlerin eline geçen ortalama para miktarına: 1980 öncesi tam gün kamuda çalışan hekimin 1000-1200 dolar civarında para aldığını, 1980 sonrası bu miktarın 200 dolar civarına gerilediği, 1989’la birlikte yaşanan toplumsal hareketliliğin bu parayı 1980 düzeyine yaklaştırdığı, 5 Nisan kararları ile hekim maaşlarının “darbe” düzeyine yaklaştığı, 2000’de de 300-400 dolara oturduğu görülmektedir. Şubat 2001 ile birlikte, kamudaki hekimlerin ortalama ayda 100-150 dolar gerçek gelir kaybına uğradıkları da bir başka bilgi.

1990’ların başlarına gidelim. İyi-kötü hekimler kamuda aldıkları gelirden memnun gibiler, özelde çalışanların durumu da şimdikinden iyi. Sadece özel sektörde çalışan hekim oranı %13 oranında, yine sadece kamuda çalışan hekim oranı ise yarıdan fazla (%51). Demek ki, ek iş yapan, yani hem kamuda hem özel çalışan hekim oranı 1/3 civarında. Bir “5 Nisan” fırtınası geçiyor; hekimlerin bu tablosu alt üst oluyor. Sadece özel çalışan hekim oranında bir değişiklik yok, ama ek iş yapmadan geçinemez hale gelen hekim sayısı birden fırlıyor: %65. Neredeyse, hekimlerin 4/5’i özel sektörle ilişkili hale geliyor.

Peki, bu ek iş yapma, hekimleri rahatlatıyor mu? Yine M.Tokat’a dayanarak söylüyoruz; ek iş yapan pratisyen hekimler yılda ortalama 9600 dolar, uzmanlar ise 24.400 dolar kazanıyor. Ayda 800 ve 2.000 dolar ediyor. Dönüyoruz, 20-25 sene öncesine. Sadece kamuda çalışarak 1.000-1.200 dolar kazanan hekimler yerine, kamuda çalışan, oradaki ücreti yetmediği için bir de ek iş yapan ama sadece kamuda kazanılan (20-25 yıl önce) para kadar bile kazanamayan (ya da biraz fazlasını kazanabilen) hekimler. Ne duruma düşmüş, hekimler?

graf2.gif (12562 bytes)Hekimlerin sayılarının artması, kamu finansmanındaki gerileme, sağlığa ayrılan parada azalma gibi bir çok gerekçe söylenebilir, bu tablo için. Çok şey yazıldığı için geçiyoruz.

Gelelim, dünya ölçeğindeki gelişmeler ve saptamalara. Gerek Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), gerekse Dünya Sağlık Örgütü ve benzeri uluslararası kuruluşlar bazı belirlemeler yapıyorlar, hekimler ve sağlık çalışanlarının durumu hakkında. Diyorlar ki, çeşitli ülkelerde genel olarak kamu ekonomisi, özel olarak da sağlık hizmetleri alanında bazı reformlar yaşanıyor. Bunların arasında en önemlileri, kamu sağlık harcamalarının ve devlet sağlık bütçelerinin azalması. Bir de kamu sigorta ve sosyal yardım paketlerinin daralması. Bu durum, sağlık personeline nasıl yansıyor? “Sağlık personeli istihdamında azalma, yeni iş alanları açılmaması, boş kadroların doldurulmaması, gönüllü işten ayrılma programları uygulanması, personel alımının durdurulması, vb.” Kamu sağlık hizmetlerinin ve personelinin azal(tıl)ması ile boşalan alan nasıl dolduruluyor? Özel (ve özelleştirilen) sağlık hizmeti ve taşeronlaştırmayla. Bunun sağlık çalışanları için anlamı, kamu kesimi dışında istihdama yönelme. Geride ne var: Sağlık personeli fazlalığı, yani işsizlik. Sağlık personelinin ücret ve çalışma koşullarında olumsuzlaşma. Sağlık çalışanlarına yeni ve ek görevler yüklenmesi. Tam-zamanlı ve güvenceli çalışmadan, yarım-zamanlı ve esnek çalışmaya geçiş. Azgelişmiş bölge/ülkelerden, gelişmiş bölge/ülkelere “beyin göçü” ve/veya gelişmiş ülke sağlık çalışanlarının azgelişmiş ülke sağlık “pazarı”nı istilası...

graf3.gif (6055 bytes)Ne değişmiştir de, bu gelişmeler olmuştur? Özünde sağlık hizmetleri, kamu yararına ve temel bir hizmet statüsündedir. Daha doğrusu, son yıllara kadar, böyleydi. Şimdi ise, “normal hizmetler” statüsüne geçirilmiştir. Yani, bir kamusal hizmet olan sağlık hizmeti, artık piyasa kurallarının ağırlık kazandığı (özelleştirildiği ya da kamusal statüde piyasalaştırıldığı/ticarileştirildiği) bir hizmet haline sokulmuştur. Eski klasik işleyiş yerine, yani ekip hizmeti, sağlık çalışanları arasında yeni sınıflandırmaların yapıldığı, bireysel terfi modellerinin inşa edildiği, piyasaya bağlı ücret politikalarının yaşama geçirildiği bir işleyiş öne çıkmaktadır. [Batıda var olan] toplu sözleşme (ve de güvence) yerini, güvencesiz bir bireysel sözleşme düzenine bırakmaktadır. Standart istihdam uygulamaları da tarihe karışırken, ücret farklılıklarına dayanan yeni/esnek istihdam uygulamaları gündeme getirilmektedir.

Bu genel durumun, Türkiye’deki hekim ücretleri (ve çalışma koşulları) ile ilişkisi ne? Bilmiyorum, onu da siz bulacaksınız. Çözüm mü? Belki kendimizi kurtarma girişimlerimiz tıkandığında, bu işi ancak birlikte çözebiliriz fikriyatı ortaya çıktığında bulunabilir.

 

TIP DÜNYASI

Sayfa başına git         Başa dön