Ana Sayfa | Eski Sayılar

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi
2001 yılını değerlendirdi:
Sağlıkta elde kalan ne var?


Türk Tabipleri Birliği, olumlu işler yapma konusunda işbirliğine uzak bir bakanlık ve baskıcı bir Türkiye'de, kırmızı kalemle reçete yazarak "daha iyi bir hekimlik ortamı istiyoruz" ifadesinin kullanılmasının bile soruşturma konusu olabildiği bir ortamda hekimlerden aldığı güç, gönüllü  birliktelik, halkın sağlığına olan adanmışlık iddiasıyla çalışmalar yürütmüştür.

2001 Türkiye'de yaşayanlar için çok ağır maddi ve manevi kayıpların yaşandığı bir yıl olarak geçti. Yılın son üçte birinde de dünyaya damgasını vuran savaş ortamı (11 Eylül ve sonrası) deyim yerindeyse yaşamı bir kabusa döndürmeye katkı sundu.
Hatırlanacağı gibi, 1999 Nisan seçimlerinin ardından  Mayıs 1999'da kurulan 57. Hükümet IMF ile bir anlaşma yapmış ve bunun, bütün Türkiye'nin tek şansı ve son umudu olan bir program olduğunu söyleyerek herkesten (elbette burada kasıt çalışanlar) fedakarlık istemişti. Hükümet 2001 başına kadar geçen süre boyunca sürekli olarak işlerin iyi gittiğini, herşeyin kontrol altında olduğunu, böyle giderse sorunların aşılacağını söylemişti.
2001 Şubat kriziyle birlikte halk aldatıldığını anlamıştır: derin bir hayal kırıklığı ve umutsuzluk, geleceğe yönelik hükümetçe yaratılmaya çalışılan olumlu beklentiler boşa gitmiştir. Daha da ötesi 1.5 milyonu aşan bir işsizlik (varolanların üstüne) eklenmiş,  bir işi olmak neredeyse bir olağanüstülük haline dönüşmüş, gelirler yüzde yüze varan oranlarda (devalüasyonla) düşmüştür. Sonuç olarak toplum büyük bir travma geçirmiş ve sağlıklı olabilmenin hemen bütün ön koşulları büyük ölçüde tahrip olmuştur.
Yukarıda kısaca tanımlanan tablonun üzerine bir de sağlıkta "tasarruf" dile getirilmeye başlanmış ve Derviş programında yer almıştır.
2001 yılına  Türkiye'nin sağlık alanında ihtiyacı olan temel tercihler ışığında, bilimsel yönteme dayalı bir programla girmeyen hükümet, krizle birlikte sonuçları izlemeye ve tutarlılığı olmayan tutumlar geliştirmeye başlamıştır.
SAĞLIK BAKANLIĞI
SB, 2001 yılında 57. hükümetin iddiası olan  (bize göre temel bir farkı olmayan)Sağlık Sandığı Kurumu Kanun Tasarısı'nı unutmuş, 2001'in sonuna doğru Kişisel Sağlık Sigortası Kanun Tasarısı'nı (Mayıs 1998 tarihli) görüşlere sunmuştur. Dolayısıyla kendi içinde iddia diye ortaya koyduğu bir başlıkta neyi neden söylediğini bilmeyen bir görüntü oluşmuştur.
En iddialı olduğu  yukarıda ki konuda gayrı ciddi bir tutum izleyen bakanlık, yıl boyunca bir diğer iddialı olduğu konuda, kadrolaşma alanında "başarılı" çizgisini sürdürmüştür. (1999'da göreve geldikten sonra 6 ay boyunca -bu alanda da- yaptığı icraat TTB tarafından raporlaştırılarak yayınlanmıştı.) 2000 yılı hemen bütün başhekim vb. kadroların değişiminin tamamlandığı bir yıl olarak yaşandı. 2001 ise Sağlık Bakanlığı iç ortamında "daha en yakınları" arama ile başladı.
SB Proje Koordinatörü'nün istifasıyla başlayan 2001 yılı, Nisan'da müsteşarın "en yakın dostlukların rant ilişkilerine" dönüştüğü bir bakanlık ortamını anlatarak yaptığı istifası ve ardından gelen istifalara  (başhekim, genel müdür, hukuk müşaviri) tanık oldu.
Yine 2001 SB'nın  en kritik sağlık hizmetlerini paralı hale getirme çabalarının kamuoyunca da duyulduğu gelişmeleri içerdi. Döner Sermaye Yasası'nda değişiklik yapan yasa, 2001 yılı başında TBMM'den geçirilerek birinci basamak sağlık hizmetlerinde sosyal devlet yaklaşımı darbe aldı. Yetmedi, aile planlaması hizmetlerinin ücretli hale getirilmesi için hazırlıklar yapıldı ve SB vakfı üzerinden bir program geliştirildi, tepkiler üzerine bugün itibarıyla bu girişim sürüncemeye bırakıldı.
Uzmanlık eğitiminde eğitici seçimlerine yönelik 2000 Ağustos'unda yapılan yönetmelik değişikliğine bağlı sınavlar Ocak 2001'de bitti. Ancak bakanlığın eğitim süreci değil başka gerekçelerle yaptığı düzenlemelerin Danıştay gibi kurumlarda tartışması sürdü. Gelinen aşamada bakanlık izahı zor ve kurumlarda çalışma iklimini bozan bir tablonun yaratıcısı oldu.
İlaç konusu artan ilaç fiyatlarına, azaltılan eczacı karları gibi "çözümler"le geçiştirildi, katkı payları vatandaşa ek bir vergi haline dönüştürüldü, "tane ile ilaç" gibi doğru bir programın parçası olabilecek başlıklar komik hale getirildi.
Sağlık çalışanlarının özlük hakları alanında hiçbir adım atılmadı. Dahası ücretler yüzde yüz oranında geriledi. Özel sağlık hizmeti sunumunda çalışanlar, iş ve gelir kaybını daha derin yaşadılar.


SOSYAL SİGORTALAR KURUMU
Çalışma yaşamı ve sosyal güvenlik alanında 1999 yaz sonu başlatılan tahribat devam etti. TTB'nin karşı çıktığı Dusaş ve Has Poliklinik gibi birinci basamakta dışarıdan hizmet alma örnekleri iflas etmiş olarak kamuoyuna mal oldu. Hastanelerin işletmeleştirilmesi gibi özelleştirmeye ön adım süreçler ısıtıldı.


ÜNİVERSİTELER
Tıp fakültelerinde  kaldırılan eğitim ve araştırma fonları, kamu bütçesinden ayrılan payların düşüklüğü, iyice düşen öğretim üyeleri maaşlarıyla, eğitimden daha fazla kopmak ve para kazanmak zorunda bırakılan bir ortama itildiler. Tıp fakültelerinden mezun olan hekimler, birinci basamağa hiç değer vermeyen bir sağlık politikası nedeniyle göreve başlamayıp TUS'a çalışan yeni bir gizli işsiz hekim kitlesi oluşturdular (bu sayının binlerle ifade edilebileceği tahmin edilmektedir).
TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
Türk Tabipleri Birliği açısından da 2001 yılı çeşitli zorlukların, baskıların yaşandığı bir yıl olmuştur. TTB 2001 yılına bir önceki yıldan devam eden açlık grevleri konusunda hekim tutumu tartışması ve saldırıları ile girmiştir. Türk Tabipleri Birliği her insan için her zaman gerekli olan ilkeleri savunmayı sürdürmüştür. Çeşitli birimlerinin yargılama süreci yaşamasına karşın gelinen aşamada, savunduklarının çok daha fazla kabul görmesinin memnuniyetini duymaktadır.
2000'den devam eden özlük hakları mücadelesi 2001'in ilk yarısı boyunca sürdürülmüştür. Bu çabalar bütün kamuoyunun hekim ücretleri başta olmak üzere hekimlerin çalışma ortamları hakkında bir kez daha bilgi sahibi olmasını sağlamış ancak yine ücretler başta olmak üzere bir dönüşümle sonuçlanamamış, mali olmayan talepler konusunda bile hükümet (eğitim faaliyetlerine katılımı özendiren, vb.) adım atmamıştır.       
Türk Tabipleri Birliği Türkiye'nin sağlık alanında en önemli katkının birinci basamaktan olacağı saptamasıyla dönem boyunca Genel Pratisyenlik Enstitüsü modül çalışmalarıyla eğitici eğitimi ve eğitim çalışmalarını yürütmüş, 6. Pratisyen Hekimlik Kongresi'ni 1500'ün üzerinde katılımla gerçekleştirmiş ve bütünlüklü bir politika yaklaşımı olarak 40. yılında Sosyalleştirme ile ilgili iki günlük bir toplantı yapmıştır.
Sağlık çalışanlarının sağlığı konusuna önem verdiği için bu alanda yapılan kongreye azami katkı sunmuştur.
7. Tıbta Uzmanlık Eğitimi Kurultayı'nı toplamış, 400'e yakın katılımcıyla artık bu alanda, alanın gerçek sahiplerinin tutum alarak düzenlemeler yapması gerektiği iradesinin oluşmasına katkıda bulunmuştur.
Türk Tabipleri Birliği 2001 boyunca Emek Platformu'nun Türkiye'de yaşayan büyük bir çoğunluğun yararına olan politikalar izlenmesi için program geliştirmesine katkı sunmuştur.
Türk Tabipleri Birliği, olumlu işler yapma konusunda işbirliğine uzak bir bakanlık ve baskıcı bir Türkiye'de, kırmızı kalemle reçete yazarak "daha iyi bir hekimlik ortamı istiyoruz" ifadesinin kullanılmasının bile soruşturma konusu olabildiği bir ortamda hekimlerden aldığı güç, gönüllü  birliktelik, halkın sağlığına olan adanmışlık iddiasıyla çalışmalar yürütmüştür.
Türk Tabipleri Birliği 2001 yılının Türkiye ve dünya ölçeğinde olumsuzluğuna karşın 2002'nin olumlu geçmesinin mümkün olduğunu düşünmekte, bunun ise hepimizin çabalarına bağlı olduğunu bilmektedir. Bütün olumsuzluklara karşın sağlık çalışanlarının, özellikle de birinci basamağın özverileriyle, örneğin, Türkiye'de çocuk felcinin ortadan kaldırılmasında çok önemli bir aşama kaydedilmiştir. Bu, doğru politika ve destekle çok iyi  işlerin yapılabileceğinin bir göstergesidir. Bu duygularla yeni yılda sağlıklı, barış içerisinde bir dünya ve Türkiye ortamı dileğini paylaşmaktadır.