Ana Sayfa | Eski Sayılar

Kastını aşan bir manşet "ışığında"
"Her derde deva ilaç"


Belki durumu en iyi tanımlayan sözcük "oyun". İnsan sağlığını piyasaya düşürüp sağlıktan (daha doğru ifadesiyle insanların acılarından, hastalıklarından) para kazanmayı meşru ve yasal gören  bir sistem oluşturup "sağlık" oyunu oynayacaksınız.

Geçtiğimiz günlerde ilaçta promosyon meselesi sağlık dışı kamuoyunun gündemine "sıçradı". Türk Tabipleri Birliği'nin sürekli gündemini oluşturan bu başlık kastını aşan sonuçlar doğurabilecek ifadelerle manşetlerde yer buldu. Sosyal ve Ekonomik Yönleriyle İlaç (TTB yayını/1998) kitabında Dr. Semih Şemin'de konuya girişte şunları söylüyor: "İlaç kullanımında ve tüketiminde hekimlerin belirleyici bir yerinin olması, pazar ekonomisi kuralları çerçevesinde hekimlerin tercihlerini etkilemeye yönelik olarak ilaç şirketlerinin  'tanıtım-promosyon' çalışmalarını gündeme getirmektedir." Promosyonun maddi ve ticari boyutu, ilaç bilgisi ve eğitim, etik yönü olmak üzere üç başlıkta ele alınıp değerlendirildiği kitapta, konuya sadece "etik açıdan" bakınca DSÖ'nün ilaç tanıtım ilkeleri, Sağlık Bakanlığı'nın hazırladığı tanıtım yönetmeliği, İEİS'nın tanıtım ilkeleri hatırlatılıyor. "Tıbbi ilaç tanıtımında etik kriter, tüm tanıtım etkinliklerinde gerçeklik ve bilimsel objektiflik çerçevesi içinde kalınması(dır)..." diyen İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası Tıbbi İlaç Tanıtım İlkeleri metni, tanıtımı da şöyle tanımlıyor: "Üretici, ithalatçı ve dağıtıcı kuruluşlar ve onların temsilcileri tarafından gerçekleştirilen, ilacın reçetelenmesi, temini, satışı ve/veya kullanımına yönelik, tüm doğru bilgi aktarımı ve ürünlerin etik kurallar dahilinde etkin olarak pazarlanabilmesi amacı ile yapılan ikna edici etkinliklerdir." 
Bu başlıkta hekim örgütü olarak TTB'nin  Hekim ve İlaç Tanıtım İlkeleri ise yapılanların sadece küçük bir örneğidir. TTB açısından ilaç başlığı ilaçta patentten, TTB tarafından 1995'te çıkarılan temel ilaç listesine, uygun olmayan hekim-ilaç ilişkisi nedeniyle tek tek hekimler hakkında açılan soruşturmalara, advers etkiye ve bildirimine, rasyonel ilaç kullanımına kadar geniş bir yelpazeyi içeriyor. Konuyla ilgili yapılan toplantılar, Sağlık Bakanlığı ve ilaç endüstrisi ile yapılan ortak değerlendirmeler de sürecin diğer yanları. 
Elbette Temel İlaç Listesi'ne gösterilmeyen ilgi birbirini tamamlar biçimde promosyona gösteriliyor: "ilaç yazan doktora, nataşa bedava!" 80 bini aşkın hekimin olduğu, her gün on binlerce polikliniğin yapıldığı bir ülkede bütün hekimleri ve hastalarını sıkıntıya sokacak bir ortam...
Tıbbi endüstri-hekim ilişkisinin zaman zaman arzu edilmeyen örnekler doğurabilecek koşullarda gerçekleştiği doğru. Türk Tabipleri Birliği bu nedenle yıllardır konuyu gündemde tutmaya çalışmakta, gerek süreli yayınlarla gerekse özel olarak basılan kitap ve afişlerle (1998'de haberde yer alan afişlerle "ATO İlaç Endüstrisi- Hekim İlişkisini Tartışıyor" etkinliği yapıldı.), konuyla ilgili yapılan toplantılar ya da çeşitli toplantılarda konulan özel oturumlarla moral değerleri dile getirmekte, ilişkinin bütünlüğünün kavranmasına çalışmaktadır. Ancak TTB'nin bu başlıktaki tek işi  bu değildir. Bu nedenle koşulların olabildiğince düzeltilmesi için ilgililerle ortak süreçleri tetiklemektedir. Son olarak ta somut olarak saptandığında tek tek örneklerle ilgili disiplin süreci yürütülmektedir.
Soruna "yukardan" bakınca 10.5-11 milyar dolarlık Türkiye sağlık 'pazarında' en az 3 milyar doların doğrudan ilaçla ilgili olduğu, 80 bini aşan tedavi yönelimli eğitim verilen bir hekim topluluğu, düşük ücretlerle istihdam edilen, teknoloji ve ilaç gibi araçlara daha bağımlı hale gelen bir hekimlik uygulaması, kişi başına düşen GSYİH'nın 2250 dolara gerilediği bir ülke, insanların sağlık sorunlarını çözmek için hekime uğramadan doğrudan eczacılara yöneldikleri bir ortam.... Hemen neredeyse bütün ilacı piyasaya özel sektörün arz ettiği, devletin -ancak- "tüketimden gelen gücünü" kullandığı  bir pozisyon.
Belki durumu en iyi tanımlayan sözcük "oyun". İnsan sağlığını piyasaya düşürüp sağlıktan (daha doğru ifadesiyle insanların acılarından, hastalıklarından) para kazanmayı meşru ve yasal gören  bir sistem oluşturup "sağlık" oyunu oynayacaksınız.
Olumsuz örnekler oluşturan hekimler asla korunmamalı, ancak hekimlik ortamı ve bu ortamı oluşturan hekimlerde zan altında bırakılmamalı. Sorunu gerçekten çözmek isteyen bir politik irade için yapılacaklar var, çözümler de...