Ana Sayfa | Eski Sayılar

NASIL DA SALDIRIYOR YAŞAM ÇOCUKLARINA

Dr. Necdet TAMAMOĞULLARI - İÇEL

Yerden üç yüz metre yukarıda, her şeyi oburca, kuralsız yalayıp yutarak gelen ve her şeyi kendinden başka şeye, sadece ateşe çeviren alevlerin tehdit dolu harlamaları arasında iki seçeneğin var diyordu yaşam çocuklarına: Ya bu üç yüz metre yükseklikten toprağa atlayıp parçalanarak öleceksin, ya da ateşim sizleri küllere çevirecek. Kimileri ateşi seçti, onunla yaktı bedenini-geleceğini-düşlerini; kimileri de toprağa attı kendini.
New York'ta ya da Sivas'ta.
Oğlu olmak Adam için ne zor bir şeydi bu yaşamda. Baba olmak. Nuh içinde öyleydi, oğlu Kenan'ı suda boğulmaya bırakıp Rabbinin emirlerine yelken açarken. Adam iki ateş arasında bir yandan kendini, diğer yandan oğlunu kurtarmak için varilin dibine sığmaya çalışırken de. Sonunda yaşam mermilerin delik deşik ettiği oğlunu verdi bağrına.
Filistin'de ya da Nikaragua'da.
Sarımsı bulutlar halindeki gazlar değdiği yerde onulmadık yaralar açarken ailesini kurtarıp da kaçmak ne zor bir şeydi. Gökten arsız uçaklar gazlar ve bombalar yağdırırken. Günlerce aç ve susuz yürüyerek kaçmaya çalışmak.
Belirsizliğe. Kimi kez donduran soğuk ve yağan kar altında. Yollarda anneleri, bebeleri, yaşlıları kurda kuşa bırakarak.
Halepçe'de ya da Çeçenistan'da.
Grayderlerle açılan çukurun yanına oğlu-kızıyla dizilip bir yaylım ateşi sonrası titrek yapraklar gibi süzülmek toplu mezarlara. Ölürken bile yanındakini  cesaretlendirmeye çalışarak. Musa'nın havralarının ve Muhammed'in camilerinin çocukları.
Bosna-Hersek'te ya da Almanya'da.
Yine senin gibi siyah derili, yine senin gibi yoksul, yine senin gibi çıplak ve umutsuz bir adamın elinde çevreye şehvetle gösterilen kanlar içinde bir baş olmak. İçine hüzünler yağarken.
Afrika'da.
Sen "Yaralı bir penguen gibi enine yürüyerek dünyayı" çocukları güldürmeye çalışan iki palyaço iken, insanlara sevgiyi öğretirken bir meydan direğinde sallanmak dilin dışarıda. Bedenin ibreti alem.
Luxemburg'da ya da İran'da.
Uygar dünyanın aşı yasağından ya da açlıktan milyonlarca çocuğun ölmesi annelerin kucağında bir iç çekiş anı. Kızamıktan. Tetanozdan. Poliodan.
Irak'ta ya da Afganistan'da.
Gök kubbede incecik bir çığlık kayıp annelerinin her cumartesi yaktığı ağıtlar. Her gece düşlerde sarılıp koklanılan. Belki de sonradan telle boğulmuş çocukları kayıp mezarlığında bulunan.
Mayo de Plaza'da ya da Galatasaray'da.
Nasıl da saldırıyor yaşam çocuklarına? Acımadan. Paranın, gücün, silahın, iktidarın, hırsın zulmü altında. Boğuyor yaşam çocuklarını. Filizlerini kırıyor fidanların.
Dünyayı ikiye bölüyor yaşam. Zengin Kuzey ve Yoksul Güney.
Kuzeyi ikiye bölüyor yaşam Zengin Batı-Yoksul Doğu.
İnsanı ikiye bölüyor yaşam. Bölüyor işte. Mutlaka bölüyor. Biri ayağa kalkan-Biri geceye sığınan.
Birileri çok suçlu.
Birilerimiz çok suçlu.