Ana Sayfa | Eski Sayılar

TIP VE HUKUK TARİHİNE GEÇECEK ÖRNEK(!) BİR DAVA


Temel görevi hekimlik mesleğinin evrensel değerler çerçevesinde yürütülmesine esas olacak kararları almak olan Türk Tabipleri Birliği Yüksek Onur Kurulu hakkında, kurulun 17 Nisan 2001 tarihinde " ölüm oruçları konusunda" yaptığı açıklama nedeniyle dava açıldı. Savcılıkça hazırlanan, 20 Eylül tarihinde basından öğrenilen iddianameye göre Yüksek Onur Kurulu üyeleri yaptıkları basın açıklaması nedeniyle "intihara ikna etmek"ten yargılanacaklar. "İntihara ikna etme"nin yasalara göre cezası ise 3-10 yıl. 
Yargı sürecinin başlamasına "yol açan" açıklamaya (Zorunlu Bir Açıklama) yanda   yer veriyoruz.
Yargılama sürecinin başladığının öğrenilmesi üzerine Merkez Konseyi aşağıdaki açıklamayı yaptı:
"Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de hekimlik mesleği uygulamalarına ilişkin çerçevenin oluşturulmasında gerek moral, gerekse de yasal açıdan en üst bir organ, mesleki tutumumuzu ifade ettiği için ülkemizde İLK KEZ yargı önüne getirilmektedir. Bu bakımdan tıp, ama o arada hukuk tarihine olumsuz bir örnek olarak geçecek bu dava, yüzyılların birikimi ile ÖNCE İNSAN için oluşan bağımsız hekimlik tutumunun, ısrarla anlamak istemeyenlere de bir kez daha anlatılmasına vesile olacaktır.
Yüksek Onur Kurulu'nun yaptığı açıklama dikkatle okunduğunda her satırının ve bütününün, insan yaşamının değeri, korunması ve insana hürmeti içerdiği görülür. Elbette  onlarca insanın ölümü ve sakatlanmasına neden olan ve  devam ettirilen bir sürece 'hayata dönüş' adının verildiği bir 'ortamda', bu iddianame sadece 'anlaşılır' olmaktadır; ancak aynı zamanda da kabul edilemezdir. O nedenledir ki, iddianameye konu olan bölümler Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi tarafından yıllardır ısrarla savunulmakta olup, bundan sonra daha da kuvvetli olarak savunulacaktır. 
Yüksek Onur Kurulu insanı ve yaşamı içtenlikle savunmanın verdiği güven ve onurla bu süreçte yer alacaktır. Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi, bütün hekimleri evrensel hekimlik değerlerinin savunusu adına, kendileri ve mesleki gelecekleri için Yüksek Onur Kurulu ile dayanışmaya ve süreci aktif olarak izlemeye davet etmektedir. İnsanlık adına kaybedenin baştan beri belli olduğu bir süreci hep birlikte kuvvetlendirmeye çağırıyoruz.''

"ZORUNLU BİR AÇIKLAMA"

Türk Tabipleri Birliği Yüksek Onur Kurulu'nun temel görevi hekimlik mesleğinin evrensel değerler çerçevesinde yürütülmesine esas olacak kararları almaktır. İnsanın tarihsel serüveni açısından bakıldığında ağır bir trajediye dönüşen ölüm oruçları, aynı zamanda bir yaşam ve ahlak sınavı özelliği taşımaktadır. Hükümet yetkililerinin son açıklamaları, bu trajedinin sona  erdirilmesi için "zorla tedavi yöntemi"nin yeniden gündeme getirildiğini göstermektedir. Bu gelişme üzerine Türk Tabipleri Birliği Yüksek Onur Kurulu teamülleri arasında olmamasına rağmen bazı konuları kamuoyunun ve yetkililerin dikkatine sunmayı zorunlu bir görev kabul etmektedir.
1-Ölüm orucu, insan yaşamini hedef almasi nedeniyle hekimligin temel felsefesine aykiri bir eylemdir ve bu nedenle de hekimler tarafindan desteklenmesi mümkün degildir. Hekimler hiçbir koşulda ölüm orucunun özendirilmesine yönelik bir tutum içinde olamazlar.
2-Hekimlerin amacı, zorla beslenme girişimiyle karşı karşıya kalma ihtimali yüksek olan kişilerin tıbbi girişimler yoluyla baskıya maruz kalmasını engellemektir. Hekimlik hiçbir koşulda bir baskı aracı olarak kullanılamaz. Hekimlerin ölüm orucu süresince görevlerini yapmaları, hiçbir şekilde ölüm oruçlarını destekledikleri anlamına gelmemektedir.
3-Bilinci açık olan bir açlık grevcisinin zorla beslenmesi hem uluslararası hekimlik değerlerine aykırıdır; hem de sonuç vermeyen ve yaşamsal riskleri olan bir girişimdir.
4-Bilinci kapanan (ölme ihtimali yüksek olan) bir kişiye karşi hekimlerin dogal davranişi onu yaşama döndürecek girişimlere acil olarak başlamaktir. Ölüm orucu sürecinde bu aşamadan sonra yapilan girişimlerin titizlikle ve deneyimli ekiplerce yapilmasi tibbi bir zorunluluktur. Bununla birlikte, bu aşamada yapılan tibbi girişimlerin büyük ölçüde yaşam kurtarmaya yetmedigi de bir gerçektir.
5-Bu kadar ağır kayıplardan sonra, zaten ölüm sınırına gelmiş kişilere dönük zorla tıbbi müdahale girişimi, çok ağır bir insanlık trajedisine yol açma riski taşımaktadır. Böyle bir girişim sırasındaki ölümlerin sorumluluğunu hekimlerin paylaşması kabul edilemez. Kaldı ki, böyle bir girişim ülkemizi uygar dünya karşısında zor duruma düşürmekten başka bir işe de yaramayacaktır.
6-Gelinen aşamada en insani girişim ölüm orucu sürecini sona erdirecek içten ve asgari girişimleri başlatmaktır.''