Ana Sayfa | Eski Sayılar

'' HEP BİRLİKTE BAŞARACAĞIZ''

EĞİTİM
Türk Tabipleri Birliği, mevcut sorumlulukları içerisinde eğitim başlığına verdiği öncelikli öneme denk düşen bir biçimde, çalışmalarını bu dönemde de sürdürmüştür.
Temmuz 2000'de çıkarttığı Mezuniyet Öncesi Tıp Eğitimi Raporu-2000, ilgili taraflara ve basına yaygın olarak ulaştırıldı. Rapor, mezuniyet öncesi tıp eğitimi ile ilgili hemen bütün toplantı ve yayınlarda kaynak doküman olarak kullanılmaktadır. Rapora ve Tıp Eğitiminde Değişim adlı haber bültenine <http://www.ttb.org.tr> adresinden ulaşılabilinir.
Ekim ve Kasım 2000 aylarında tıp kökenli rektörler ve tıp fakültesi dekanları ile eğitim hastaneleri başhekimlerinin davetli olduğu iki ayrı toplantı düzenlendi. Kendileriyle gerek mezuniyet öncesi, gerekse de mezuniyet sonrası tıp eğitimine ilişkin görüş alış-verişinde bulunuldu.
Kasım ayında İzmir'de 300'ün üzerinde katılımın olduğu 6. Tıpta Uzmanlık Kurultayı düzenlendi. Sonuç Bildirgesine http://www.ttb.org.tr adresinden ulaşılabilir. Kasım ayı sonunda Sağlık Bakanlığı'nca düzenlenen 1. Türk Sağlık Eğitim Şurası'na katılarak bulunduğumuz gruplar içerisinde Türk Tabipleri Birliği'nin görüşleri aktarıldı. Sağlık Bakanlığı'nca belirlenen katılımcıların yer aldığı heyetlerde oluşan görüşlere, Sağlık Bakanlığı'nın Tababet Uzmanlık Tüzüğü Tasarısı'nı bir kez daha değiştirerek hürmet etmediği anlaşıldı.
Mezuniyet sonrası tıp eğitiminin özel bir başlığı olarak sürekli eğitim etkinliklerinin kredilendirilmesi çalışmaları da sürdürüldü. Ayrıca Avrupa Tıp Uzmanları Birliği (UEMS) toplantısında yapılan görüşmeler çerçevesinde, Türkiye'de gerçekleştirilen uluslararası katılımlı kongrelerde, TTB'ce verilen kredilerin UEMS nezdinde de geçerliliği sağlandı. Kredilendirilen toplantılarla ilgili bilgiye http://www.ttb.org.tr adresinden ulaşılabilir.
"Tıp Doktorları İçin Doçentlik Sınav Yönetmeliği ve Doçent Atamaları Konularında TTB Görüşleri" raporu hazırlanarak YÖK'e, tıp kökenli rektörlere ve dekanlara gönderildi (rapora http://www.ttb.org.tr adresinden ulaşılabilir). Aynı zamanda doktora sürecine ilişkin de bir taslak görüş metni hazırlanarak ilgililerin tartışmasına açıldı.
TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ ÇALIŞMALARINA YÖNELİK BASKILAR
Hekimlerin gündelik hekimlik uygulamalarına yönelik haberdar olunan çok sayıda baskı, baskı amaçlı soruşturma, fiili saldırı vb. süreçlerde gerek hukukçularımız, gerekse de Merkez Konseyi düzeyinde yardımcı olmak üzere çaba harcandı.  Fiili saldırılarla ilgili dökümanlar tabip odalarımıza bir kez daha gönderildi.
Bu dönemde doğrudan Merkez Konseyi'ne ya da Türk Tabipleri Birliği'nce önerilen ve bu çerçevede gerçekleştirilen etkinliklere katılan ya da tabip odası adına etkinlik yapan meslektaşlarımıza yönelik özel tutumlar da yaşandı. Bir önceki dönemde, Hatay tabip odası yönetim kurulu üyemiz Dr. Mehmet Serçe'nin il içi yerinin değiştirilmesi yasal süreçle geri alındı. İçel tabip odası yönetim kurulu üyemiz Özkan Özdemir'in de il içi yer değiştirilmesi ve yasal girişimlerle geri dönüşü -deyim yerindeyse- kronikleşti.
İstanbul SSK Okmeydanı Hastanesi'nde, İstanbul Tabip Odası Hastane Temsilciliği ve SSK Okmeydanı Hastanesi hekimlerinin de katılarak destek verdikleri  SES Şişli Şubesi'nin 27 Haziran 2000 günlü basın açıklaması üzerine, içlerinde İstanbul Tabip Odası Hastane Temsilcisi Dr.Osman Öztürk, Dr.Ayla Yeşilbayraktar ve Dr.Nevzat Aksoy'un da bulunduğu 17 sağlık çalışanı hakkında savcılık tarafından iddianame hazırlandı. 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na aykırı davrandıkları ileri sürülerek her biri hakkında 1,5 ile 3 yıl arasında hapis cezası istenmiş olup, 26 Mart 2001 günü ilk duruşma yapıldı. İkinci duruşma 9 Temmuz 2001 tarihine ertelendi.
Türk Tabipleri Birliği'nin "Cezaevleri ve Sağlık" konulu Ekim ayı içerisinde İzmir'de düzenlediği, kamuya açık olmayan, İzmir Tabip Odası toplantı salonunda düzenlenen ve yurtdışından da konuyla ilgili davetlilerin bulunduğu toplantı, İzmir Valiliği'nce emniyet kuvvetlerinin de toplantı salonunda bulunma girişimleri üzerine gerçekleşmedi. Valiliğin İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'na, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nın da toplantı düzenleyen Merkez Konseyi hakkında gerekli işlem yapılmak üzere Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na devrettiği süreç, Merkez Konseyi'nce verilen ifadelerin ardından takipsizlik ile sonuçlandı. Böylece, 2001 yılı itibariyle, bir kez daha Türk Tabipleri Birliği'nin kendi başına toplantı düzenleyebileceği belgelenmiş oldu!
Ekim ayının ikinci yarısında, siyasi mahkumlar tarafından yaygın bir şekilde cezaevlerinde  açlık grevleri başlatıldı. Açlık grevlerinin 40'lı günleri geçmesiyle birlikte,   basında, hekimlerin "ne yapmaları" gerektiği dillendirilmeye başlandı. 19  Aralık 2000 tarihinde Adalet, İçişleri ve Sağlık Bakanlıklarınca ortak olarak gerçekleştirilen ve 32 kişinin ölümüyle sonuçlanan Hayata Dönüş Operasyonu ile "bu faaliyet" doruğa ulaştı. Merkez Konseyi, hekimlik tutumu üzerine yürütülen bu tartışmaları kendi adına netliğe kavuşturmak düşüncesiyle 22 Aralık 2000 tarihinde bir basın açıklaması yaptı. Şubat ayında Savcılık tarafından çağrılınması üzerine ifade verildi. 16 Mayıs 2001 tarihinde ise dava açıldığı öğrenildi. "Amaçları dışında faaliyet göstermek" gerekçesiyle mevcut Merkez Konseyi üyelerini görevden almak üzere 6023 sayılı yasanın geçici 2. maddesine dayanılarak açılan dava  ikinci duruşmanın sonunda reddedildi. Daha sonra ki süreçte dava Cumhuriyet Başsavcısı tarafından temyiz edildi.
Bursa Tabip Odası üyesi dört meslektaşımız, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talebi üzerine açlık grevi yapanları muayene etmek üzere beş kez cezaevlerine girmişlerdi. Her bir giriş sonrası tutanak düzenlenmişti. Ancak daha sonra gıyaplarında düzenlenen iki ayrı tutanakta, meslektaşlarımızın muayene yapmadıkları, açlık grevcilerine B1 vitamini önerdikleri, ölmelerini istemediklerini belirttikleri vb. ifadelere yer verildi. Savcılık meslektaşlarımızın ifadelerine başvurdu ve bir iddianame hazırlanmasıyla bu süreç de davaya dönüştü. Birinci duruşmanın, meslektaşlarımızın haberi olmaksızın yapıldığı dava sürecinin iddianamesinde yer alan gerekçe "yetkili merciinin emrine uymamak".
TTB Yüksek Onur Kurulu'nun 17 Nisan 2001 tarihinde açlık grevleri ile ilgili yaptığı basın açıklaması nedeniyle de Savcılık tarafından soruşturma açılmış bulunuyor.
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi'nin Ocak ayında gündeme getirdiği "Reçetelerimi Kırmızı Kalemle Yazıyorum" etkinliği nedeniyle, özellikle büyük iller dışında tek tek meslektaşlarımız çeşitli "uyarılara" maruz kaldılar. Bunlardan Şanlıurfa'da yaşanan süreç, geldiği aşama itibariyle öne çıktı. 16 Ocak'ta, Şanlıurfa Devlet Hastanesi'nde kırmızı kalemle reçete yazıldığının emniyete ihbar edilmesi üzerine, emniyet güçleri olay yerine intikal ederek sanıkların kırmızı kalemle reçete yazdıklarını tespit etti, hatta bir de pankart ele geçirdi! Gelinen aşamada valiliğin talebi üzerine, meslektaşlarımız hakkında savcılıkca gerekli işlemin yapılması için soruşturma izni verildi. Merkez Konseyi avukatları, meslektaşlarımızla ilişki kurarak iznin kaldırılması için bölge idare mahkemesine başvurdu.
Yukarıda, doğrudan Merkez Konseyi, seçilmiş organ ya da üyelerimize yönelik gündeme gelen birkaç girişimi aktardık. Bunların ortak çıktısı Türkiye, Türkiye'de hukuk, iyi hekimlik uygulamasının çerçevesi ve meslek örgütlerinin işlevlerinin kavranma düzeyi adına üzücü olmuştur. Ancak Türk Tabipleri Birliği'nin görevi de bu noktada öne çıkmaktadır. Hekimlik, meslek örgütlerinin işlevleri, Türkiye'nin demokratikleştirilmesi ve hukukun üstünlüğünün hakim değer haline gelmesi için çabalarımızı ısrarla sürdürmemiz gerekmektedir.
AÇLIK GREVLERİ
Türkiye'de cezaevleri toplumsal bir yara olarak hemen her dönem gündemde olmuştur. Türk Tabipleri Birliği de bugüne kadar mesleki sorumluluk, sağlıkla ilişkisi ve toplumsal duyarlılık açısından konuya yaklaşmıştır.
F tipi cezaevleri, 2000 yılı başlarında  giderek artan oranda gündeme girmeye başlamıştı. Türk Tabipleri Birliği, cezaevleri ve sağlık konusunda daha önceden çıkarttığı iki ayrı kitapla sürece doğru bir temelde katkı sunmaya çalışmıştı. 2000 yazında F Tipi Raporu'nu kamuoyuna iletti. Ekim ayı ortasında açlık grevlerinin başlaması üzerine, açlık grevlerinin yürütüldüğü cezaevlerinin bulunduğu tabip odalarına konuyla ilgili bilgi ve tutum dökümanlarını iletti. Aralık başında Adalet Bakanı ile 3 saate yakın bir görüşme yapılarak söz konusu cezaevlerinde TTB heyetlerinin mesleki açıdan görev almaları gündeme geldi. Eşzamanlı olarak kamuoyunda hekimlik tutumuna ilişkin tartışmalar başladı. 19 Aralık operasyonu sonrası  yoğun bir biçimde açlık grevlerinde hekimlerin ne yapması gerektiği "vaaz edildi".
Merkez Konseyi, Ekim ayında açlık grevlerinin başlaması ile birlikte yaptığı açıklamalarda insan yaşamının değeri, hekimlerin sorumlulukları, açlık grevlerinin çözümünde yetkililerin sorumlulukları/ilgili odakların sorumluluklarına dikkat çeken ve hekimleri evrensel hekimlik değerleri çerçevesinde davranmaya çağıran ve bağımsız hekimlik tutumunu öne çıkartan bir çizgi izledi. Bugün gelinen aşama, gerek F Tipi cezaevleri ile ilgili kaygılarımızı doğrulaması, gerekse de bağımsız hekim tutumu konusundaki ısrarlı çizgimizin yerindeliğini ortaya çıkardı. Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi hepimizin vicdanında derin iz bırakan ve halen sürmekte olan bu sürecin insanı temel alan bir noktada çözülmesi arzusunda olup, bu yönde çaba harcamaya devam etmektedir.
KURUMLARLA İLİŞKİLER
Meslek Birlikleri:
Türk Tabipleri Birliği dönem boyunca Türk Eczacıları Birliği, Türk Diş Hekimleri Birliği, Türk Hemşireler Derneği ile gerek kendi gündemi üzerinden, gerekse de ortaklaştırılmış gündemlerle gerçekleşen toplantılarda bir araya gelmiştir. (Malpraktis Yasa Tasarısı, TTB'nin mali haklar yasa tasarısı teklifleri, Türk Eczacılar Birliği hakkındaki soruşturma, Hemşirelik Sağlık Yüksek Okulları alanında Sağlık Bakanlığı'nca yapılan düzenleme, Emek Platformu, TTB'nin özlük hakları mücadele süreci ve diğer sağlık meslek birlikleriyle ilişkiler).
Ayrıca başta Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği(TMMOB) ve Türkiye Serbest Mali Müşavirler Odası (TÜRMOB) olmak üzere birlikte toplantılar gerçekleştirilmiştir. TMMOB ile özel olarak Bergama başlığında ortak çalışmalar için bir araya gelinmiştir.
Emek Platformu:
1999 Haziran sonunda kurulan Emek Platformu çalışmaları dönem boyunca yapılan toplantılarla sürdürülmüştür. Merkez Konseyi hemen bütün toplantılara aktif olarak katılarak Türk Tabipleri Birliği'nce yürütülen sürecin aktarımının yanı sıra, Emek Platformu'nun, sorumluluğuna denk düşen etkin bir tutum içerisine girmesi için çaba harcamıştır. Bu anlamda 1 Aralık 2000'de yapılan Emek Platformu etkinliği kararının alınmasında Türk Tabipleri Birliği'nin de önemli bir yeri olmuştur. 
22 Şubat 2001 krizi sonrası Emek Platformu, sorumluluklarıyla yapacakları arasındaki "açı" tartışmasını somutlama ve sonuçlandırmada yeterince beceri gösterememiştir. Emek Platformu Dönem sözcülüğünün Mayıs 2001 itibariyle Türk Tabipleri Birliği'nce üstlenilmesi önerisi ise "ne yapacağı konusunda somutlaşmamış" bir Emek Platformu'nun sözcülüğünün özel bir değeri olmayacağı düşüncesiyle tarafımızdan kabul görmemiştir. Emek Platformu "uygun bir zamanda" durumunu tartışma gündemine alacaktır.
Hükümet, Parlamento, Siyasi Partilerle İlişkiler:
Dönem boyunca Cumhurbaşkanı, Başbakan Yardımcısı, Adalet, Maliye, İnsan Hakları, Çalışma ve Sosyal Güvenlik, Kültür Bakanları ile bir ya da birden fazla kez Türk Tabipleri Birliği adına görüşüldü. Sağlık Bakanı ile, bütün tabip odaları temsilcileri ile birlikte görüşme talebimize olumlu yanıt vermesine ve yöneticilerimizin Ankara'ya gelmesine rağmen Bakanın tutumu nedeniyle görüşme gerçekleşmemiştir.
Geçtiğimiz bir yıl boyunca yürütülen etkin faaliyetin bir parçası olarak parlamentoda bulunan siyasi partilerin hepsi ile gerek grup başkan vekilleri, gerekse de milletvekilleri düzeyinde yazılı, ikili görüşme ve toplantılar gerçekleştirildi. Ayrıca parlamento dışı partilerle de hem yürüttüğümüz süreç, hem de talepleri üzerine değişik başlıklarda görüş alışverişinde bulunuldu.
Sağlık Bakanlığı, Turizm Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ve Kültür Bakanlığı'nın değişik genel müdürlükleri ile ilişkiler sürdürülmüştür. 
Değişik Bakanlıklar çatısı altında bulunan ve Türk Tabipleri Birliği'nin yer aldığı kurul, komisyon vb. aşağıdadır:
Başbakanlık:
Özürlüler İdaresi Başkanlığı, Çocuk Hakları, İnsan Hakları Üst Koordinasyon Kurulu Başkanlığı.
Sağlık Bakanlığı:
Yüksek Sağlık Şurası, Akupunktur Üst Komisyonu, Ulusal AIDS Komisyonu, Merkezi Etik Kurul, Genetik Hastalıklar Tanı Merkezleri Yönetmeliği Bilim Komisyonu, Tababet Uzmanlık Kurulu, Tababet Uzmanlık Tüzüğü Çalışma Toplantısı, Klinik Farmakoloji Çalışma Grubu, İlaç Tanıtım Komisyonu, Kan ve Kan Ürünleri Yönetmeliği Komisyonu, Hiperbarik Oksijen Tedavi Uygulamaları Danışma Komisyonu, Üremeye Yardımcı Tedavi Yöntemleri Komisyonu.
Sanayi Bakanlığı:
Reklam Kurulu ve Tüketici Konseyi.
İNSAN HAKLARI
İnsan hakları alanında son bir yıl, ülkemizde bir yandan kimi olumlu düzenlemelerin yapıldığı/yapılacağı görüntüsünün oluşturulmaya çalışılması, öte yandan da gündelik hayatta özgür tartışma ortamlarının kapatılmaya çalışıldığı, düşünce ve ifade özgürlüğünün önemli ölçüde kısıtlandığı bir ortamda, değişik biçimleri ile şiddetin ruhlarda ve zihinlerde derin yer edindiği ikili bir yapı gelişti. Bu durum tüm insanlara, o arada tüm mesleki disiplinlere de yansıdı.
Bu tablonun mesleki alanımıza doğrudan yansımasının tipik örneği  cezaevleri ve açlık grevleri sorunu şeklinde oldu.
İnsan Hakları Kolu'nun teknik katkıları, tüm ilgili oda ve birimlerin katkısı ile çalışma raporunun açlık grevleri bölümünde yer verilen faaliyetler yürütüldü.
F tipi cezaevleri ile ilgili hazırlanan rapor ilgililer ve kamuoyu ile paylaşıldı.
Bunun yanısıra, şiddet eylemlerine yönelik basın açıklamaları yapıldı (13 Aralık 200, 25 Ocak 2001).
7-8 Ekim 2000 tarihinde Norveç Tabipler Birliği ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı'nın katkıları ile "Psikotravmatik Bozukluklara Yaklaşım" başlıklı toplantı gerçekleştirildi.
20 Ekim 2000 tarihinde IFHHRO'nun katkıları ile "Cezaevi ve Sağlık" başlıklı toplantı gerçekleştirildi.
Başbakanlık İnsan Hakları Koordinasyon Üst Kurulu bölge toplantılarına çeşitli odalarımız aracılığı ile katılınmıştır. Kimi illerde ise İnsan Hakları İl Kurulları toplantılarına katılındı.
HUKUK
2000/2001 döneminde ülkemizde yaşanan ağır ekonomik ve siyasi krizlerin sonuçları doğal olarak hukuk alanına da yansımıştır. Bu nedenle TTB Hukuk Bürosu sürekli artan ağır bir iş yükü ile karşı karşıya gelmiştir.
Hekimlerin Mali Haklarının İyileştirilmesine Yönelik Öncelikli Yasa Tasarısı Önerilerinin hazırlanması sürecinde yeralınmıştır.
Sağlık Bakanlığı tarafından 9.9.1999 günü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Tababet Uzmanlık Yönetmelik Değişikliği ile başlayan süreç, dönem boyunca birden fazla kez yönetmelik değişikliği ile devam etmiş, Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi'nin daha iyi bir mezuniyet sonrası tıp eğitimi ve daha adil, şeffaf, bilimsel, şef-şef yardımcılığı belirlenme süreci değerlendirmeleri ışığında yönetmelik değişiklikleri ile ilgili davalar açılmıştır. Bu dönem içerisinde 12.08.2000 gün 24138 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan yönetmelik değişikliğinin iptali istemiyle dava açılmış, bu isteme bağlı, sonuç olarak yürütmenin durdurulmasına karar verilmiştir. 5 Ocak 2001 tarihinde bu karara uyulması için Sağlık Bakanı'na, Müsteşar'a ve Personel Genel Müdürü'ne ihtarnameler gönderilmiştir. Sağlık Bakanlığı'nın İdari Davalar Genel Kurulu nezdindeki itirazı ilgili kurulca reddedilmiştir. Bunun üzerine yargı kararlarına uymaması nedeniyle, Bakan, Müsteşar ve Personel Genel Müdürü hakkında suç duyurusunda bulunulmuştur. Sağlık Bakanlığı'nın 15 Ocak 2001 tarihinde şef ve şef yardımcılığı sınavlarını ve ardından atamaları yapma işlemine karşı Danıştay 5. Dairesi'nde dava açılmıştır. Danıştay 2.4.2001 tarihinde anılan dosyalarla ilgili bağlantı kararı vermiştir.
Sağlık Bakanlığı tarafından 17.11.2000 günlü ve 24233 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren yine aynı yönetmelikteki bazı maddeleri değiştiren yönetmeliğin yayımlanması üzerine yürütmenin durdurulması ve iptali için dava açılmıştır. 13.03.2001 tarihinde Danıştay 5. Dairesi bir ara kararla yürütmenin durdurulmasına karar vermiştir.
Bu süreçle ilgili yapılan Ankara ve Ankara dışındaki toplantılara katılınmış, hukuk büromuza konuyla ilgili yapılan bireysel başvurulara sözlü ve yazılı danışmanlık hizmeti verilmiştir.
Çalışma Bakanlığı'nın kuruluş ve görev yasalarında değişiklik yapılma çalışmaları sırasında, işyeri hekimliği eğitimi sürecinden Türk Tabipleri Birliği'nin çıkartılması girişimleri üzerine yürütülen çalışmalarda aktif olarak yer alınmıştır.
İşyeri hekimliği kol, yürütme kurulu toplantıları, Maliye Bakanlığı ve Çalışma Bakanlığı'ndaki işyeri hekimliği ile ilgili görüşmelerde (yazılı, sözlü danışmanlık)  yer alınmıştır. İşyeri Hekimliği Sertifika Kurslarına (A, B) eğitici olarak  katılınmış, Yüksek Onur Kurulu toplantılarında düzenli olarak, gerektiğinde danışmanlık yapmak üzere, bulunulmuştur.
Hukuksal Boyutuyla İşyeri Hekimliği kitabı ile Mevzuat kitabının gözden geçirilmiş yeni baskıları için çalışmalar bitirilmiş olup, basım aşamasındadır.
Yüksek Onur Kurulu tarafından yayınlanan basın bildirisi ile ilgili açılan soruşturmada ilgili hazırlık yapılmış olup, halen savcının değerlendirmesi devam etmektedir.
Türk Tabipleri Birliği'nin açlık grevlerindeki hekim tutumuna ilişkin medyada yeralan ve eleştiri sınırları dışındaki birden fazla "değerlendirme" hakkında manevi tazminat istemli davalar açılmıştır. Gerek görüldüğünde ilgililer hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunulmuştur.
Ayrıca, belediyelerin, hekim muayenehanelerinden işyeri açma ruhsat harcı istemelerinden, Bergama'da siyanür kullanılarak altın aranmasının mahkeme kararıyla yasaklanmasına karşın uygulamaya yönelik çabalara karşı açılmış davaya katılma isteminde bulunulmasına, Sağlık Bakanlığı Müsteşarı, Müsteşar Yardımcıları ve Birinci Hukuk Müşaviri'nin çeşitli suçlamalar yaparak görevlerinden istifa etmeleriyle ilgili savcılıklara suç duyurusunda bulunulmasına kadar bir çok konuda görüş hazırlanması, girişimde bulunulması gibi görevler ve telefonla başvuran hekim ve tabip odası yöneticilerine danışmanlık hizmeti verilmesi hukuk bürosu avukatları tarafından yerine getirilmiştir. Halen disiplin cezaları aleyhine açılan davalarla birlikte toplam 166 adet derdest dava takip edilmektedir.