Ana Sayfa | Eski Sayılar

TÜRKİYE'NİN İLK TÜTÜN SORUMLULUK DAVASI


Türkiye'nin ilk tütün sorumluluk davası başladı. Edirne'de yaşayan 43 yaşındaki Yurdagül TUFAN, 13 Eylül 1999 tarihinde tanı konan küçük hücreli akciğer kanseri nedeniyle, 25 yıldır içtiği Tekel sigaralarına karşı kendisi, 6 yaşındaki kızı ve görme özürlü eşi için toplam 1.1 Trilyon TL. tazminat davası açtı. Davanın ilk duruşması 21 Kasım 2000 tarihinde idi. Yurdagül Tufan yaklaşık 21 gündür yaygın beyin metastazları, vena kava superior sendromu, terminal nüks hastalık nedeniyle hastanede yatıyordu ve ilk duruşmada tütün firmasını savunan iki bayan (tiryaki!) avukat, hastanın henüz ölmediği için davanın yersiz olduğunu söyledikten yaklaşık 3.5 saat sonra hayata veda ederek avukatlara sigaranın gerçek yüzünü gösteriyordu.

Bilindiği gibi sigara, günümüzde, yılda 4 milyon insanın ölümüne neden oluyor. Dünya Sağlık Örgütü tarafından öncelik sıralamasında ilk sıralara alınan sigaraya, 2030 yılında yılda 10 milyon kurban verileceği tahmin ediliyor. Tütün sorumluluk davaları sigara ile savaşta  tüm dünyada gittikçe kabul gören yöntemlerden biri haline geldi. Bu davalar ABD'de yaklaşık 50 yıldır gündemdedir, hatta  ABD'deki bazı hukuk fakültelerinde bu davalarla ilgili kürsüler bile vardır. Bu ilk davanın kazanılması ülkemiz için çok önemli. Son Solunum Kongresinde bildirilen akciğer kanseri taraması ile ilgili çalışmalarda araştırma maliyetlerinin %20-25'inin tütün şirketlerinden gelen fonlarla karşılandığı düşünülürse bu davanın ülkemizin gelecekteki sağlık finanasmanında da etkisi olabilecektir.

Yurdagül Tufan'ın doktoru Celal Karlıkaya davanın gelişim sürecini şu şekilde anlatıyor: "Yurdagül Hanım'a Mart 2000'de beyin metastazları nedeniyle radyoterapi başlanmıştı. O tarihlerde acıları çoktu ve hemen her hafta görme özürlü eşi Adnan Tufan'la birlikte polikliniğimize ve bana uğruyordu. Yurdagül Hanım için başka neler yapabilirizi düşünürken ABD'deki tütün sorumluluk davalarını ve etkilerini izliyorduk. Bu davalardan esinlenerek neden ülkemizde de olmasın diye düşündük. ABD'de çıkan en son kemoterapiler, en son tanısal teknolojiler vs. hemen ülkemize geliyor da adalet neden gelmesindi? Hatta bir gazete ABD'den esinlendiğimiz için Yurdagül Tufan'a "Türkiye'nin Mary'si" yakıştırması yapıyordu.

Dava fikrini Yurdagül Hanım ve eşine açtığımda hem çok heyecanlandılar hem de hemen umutsuzluğa kapıldılar. Böyle bir şey, hem de Türkiye'de olabilir miydi? Mafya çeteleri ortalıkta dolaşırken, doktoru, avukatı, yargıcı hatta başbakanları bile sigara içen bir ülkede sigaraya dava açana gülerlerdi en hafifinden.

Medya ile tanışmaya başlıyorduk. Medya en basitinden haber arıyordu, haber yaratıyordu ancak bir kısım medya vardı ki sigara şirketlerinin reklam paralarından besleniyordu ve bizim aracılığımızla Tekel'i yıpratıp ucuza kapatılması için uğraşıyordu. Çok uluslu sigara kartellerine karşı ulusal tütün şirketimizin de çok gerekli olduğunun bilinciyle bu medyanın oyunlarından sıyrılabildik diye düşünüyorum. Ayrıca ilk başta kendi tütün şirketimize karşı savaş açılmasını iğneyi kendimize batırmak bağlamında hayırlı görüyorum."

Yurdagül Tufan'ın Avukatı Rifat Çulha da bu davanın ülkemiz için çok yeni bir dava konusu olması nedeniyle diğer bütün davalara örnek teşkil edeceğini vurguluyor ve akademik hukuk çevrelerinden hukuki bilimsel destek aradıklarını ancak henüz bir yanıt gelmediğini ifade ediyor. (TD)