Ana Sayfa | Eski Sayılar

Dr. Doğan İstanbulluoğlu'nun anısına...
Güle Güle Deli Çocuk!
Dr. A. Alper Akçam

Güle güle deli çocuk; güle güle! Biz ağlarken gülme sakın; biz yaşarken ölme bir daha... Bu son olsun!
En çocuğumuzdun, en çoğumuzdun, en delimizdin. 68 kuşağı dediler adımıza... Boşver sen benzetenleri de benzetildiklerimizi de... Biz, birbirimizi biliriz. Ne buhranlıydık, ne bunalımlı... Ne eesrar dumanı vardı kafamızda, ne kokain saptırması... Biz gibiydik yalnızca. Biz!
Türkülerle sarhoş olmayı, bağlamayla ağlamayı bilirdik... Bir de yürekten gülmeyi, dost için, kardeş için ölmeyi...
Yalnızca inançlıydık, yalnızca çocuktuk, yalnızca deliydik...
Ankara Tıp Fakültesi Morfoloji binasının loş karanlık kantininde, kırık tahta sandalyeler, birinci sigarasının öksürten dumanları ve kalpaklı Mustafa Kemal resimlerinin önünde tanıştık. Mengene gibi sıkıyordu ellerin. Bir bardağın dibinden bakıyordu duru gözlerin.
Bir adım önümüzdeydin hep. Başkaları korkarken sen önüne atılır, başkaları ağlarken sen gülerdin.
Ne geçen yıllar törpüleyebildi seni, ne çekilen sıkıntılar. Hep o deli çocuk olarak kaldın belleklerimizde. Hep o yiğit, güleç, korkusuz duruşunla aayrılmadın yanımızdan.
Gün oldu, Etimesgut soğuğunda, çamurunda, karanlık günlerde jipten atlayıp boynumuza sarılan asteğmen oldun, gün oldu telefonun ucundan hastanemizin gereksinimini soran bürokrat... Hiç uslanmadın ama hiç! Hep bir çocuk, hep bir deli, hep ölümüne dost oldun. Ne bunaltıcı yazılmalar durdurabilirdi seni, ne aba altından sopa göstermeler, ne parlak teklifler... Yalnızca aklına koyduğunu yaptın, yalnızca doğru bildiğinden gittin.
Ve gün oldu Doğan Kardeş; gün oldu, gene umulmadık bir günde umulmadık