Ana Sayfa | Eski Sayılar

Dr. Duman hakkında jandarma yanında tutuklu muayene etmediği için dava açıldı
Meslek etiğine uy, kendini mahkemede bul!


Numune Hastanesi Psikiyatri Asistanı Dr. Özge Yenier Duman, hekimlik meslek etiği kurallarına, Sağlık Bakanlığı Hasta Hakları Yönetmeliği'ne, Jandarma Genel Komutanlığı'nın konuyla ilgili genelgesine ve uluslararası belgelere uygun davranarak, jandarma yanında tutuklu muayene etmediği için 16 Kasım'da hakim önüne çıkacak. Dr. Duman olayı, soruşturma süreci ve bağlı bulunduğu meslek etiği kurallarını Tıp Dünyası'na anlattı.

- Tutuklu bir hastayı jandarmaların yanında muayene etmediğiniz için hakkınızda dava açıldı. Olayı anlatır mısınız?
Numune Hastanesi, bildiğiniz gibi tutuklu ve hükümlülerin muayene ve tedavisinin de yapıldığı bir hastane. 21 Mart günü de psikiyatri polikliniğinde görevimin başındayken, jandarmalar nezaretinde bir tutuklu muayene için getirildi. Hastayı oturttum, jandarmalar tutuklunun kelepçelerini çıkardılar ve daha önce de bu tür muayenelerde defalarca yaptığım gibi, jandarmalara "Buyrun dışarda bekleyin" dedim. Dışarı çıkmayacaklarını söylediler. Ben de, güvenlik güçlerinin bulunduğu ortamda hasta muayene edemeyeceğimi, aksinin meslek etiği kurallarına, hasta haklarına aykırı olacağını söyledim. Ben böyle söyleyince infaz koruma memuru çıktı ama jandarmalar çıkmamakta ısrar ettiler.  Muayene odamız birinci katta ve 10 metrekarelik bir yer. Elbette güvenlik tedbiri almak da onların görevi ve bu yüzden onlara kapının  ve dışarıya bakan pencerenin önünde güvenlik önlemi alabileceklerini söyledim. Üstelik, pencere önünde jandarmanın durması halinde muayene odası da görülebiliyor.
Bu konuda İçişleri Bakanlığı Jandarma Genel Komutanlığı'nın da genelgesi var. Genelgede tutuklu ve hükümlülerin doktor odasında muayenesi sırasında alınacak güvenlik tedbirleri düzenleniyor. Genelgede, muayene sırasında güvenlik güçlerinin odaya giremeyeceği, odanın kapısında ve varsa dışarıya bakan pencerenin önünde, muayene odasını görecek şekilde güvenlik tedbiri alabileceği belirtiliyor. Benim durumum da tam da buna uyuyor. Aynı genelgede, eğer başka kaçış noktaları varsa, odada muayene yapılan paravandan uzakta jandarmanın bekleyebileceği belirtiliyor ama zaten bizim odamız 10 metrekare, ne kadar uzakta da duracak olsalar, hastanın mahremiyetinin zedeleneceği bir küçüklükte oda ve kapı ve pencere dışında da kaçış noktası yok. Konuşmalar duyulabilir ve sağlıklı bir muayene yapılamaz.
Jandarmalar içerde kalmakta ısrar edince bu koşullarda muayene yapamayacağımı bir kez daha tekrar ettim. Bana, muayene yapmazsam suç işleyeceğimi söylediklerinde de, muayene yaparsam suç işlemiş olacağımı belirttim. Bunun üzerine, muayene sevk kağıdının arkasına neden muayene yapmadığımı yazarak imzaladım ve hastayı da alarak gittiler.
- İlk duruşmanızın yapılacağı 16 Kasım  tarihinin belirlenmesine kadar geçen süreç nasıl gelişti?
Mahkumun şikayeti yok ancak, Ankara Merkez Kapalı Cezaevi Jandarma Komutanlığı Sağlık Bakanlığı'na ihbarda bulunuyor. İl Sağlık Müdürlüğü de bunun üzerine soruşturmacı tayin etmiş. Hekim soruşturmacı benden savunmamı istedi ve ben de size de söylediklerim çerçevesinde olayı anlattım. Bir süre sonra, idare mahkemesinde dava açıldığı tarafıma tebliğ edildi. Ankara Tabip Odası avukatı  aracığıyla itiraz ettim. Fakat itirazın kabul edilmediğini ve TCK'nın 230. maddesine dayanılarak hakkımda görevi ihmal suçlamasıyla dava açıldığını öğrendim. İlk duruşma 16 Kasım tarihinde saat 09:14'de.
- Bu suçlamayla yargı önüne çıkarılan ilk hekim değilsiniz. Adli alan ile hekimlik alanı arasında bir çelişkinin sonucu mu bu davalar?
Hasta-hekim ilişkisinde mahremiyet koşullarının oluşmasına adli makamların karışmasını anlayamıyorum. Elbetteki bir suçtan dolayı tutuklu bulunan ya da hüküm giymiş kişilerin firarını önlemek için güvenlik güçlerinin önlem alması gerekli. Ben ya da benim gibi davranan meslektaşlarım elbette bunu engelleme çabasında değiliz. Tutuklu veya hükümlünün işlediği suçun niteliği de beni ilgilendirmez. Beni, hekim olarak ilgilendiren, kim olursa olsun hastamı sağlıklı muayene ve tedavi edebilmem. Bu olayda da tutukluyu ilk kez muayene günü gördüm, hangi suçtan tutuklu olduğunu da bilmiyorum. Beni ilgilendiren hastanın ruh sağlığı problemi olup olmadığını anlamak, gerekiyorsa tedavi etmek.
- Bu konuda bağlı olduğunuz ulusal belgeler, genelgeler, yönetmelikler ve uluslararası belgeler de var.
Elbette. Jandarma'nın genelgesini daha önce söyledim. Sağlık Bakanlığı'nın 1 Ağustos 1988'de Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Hasta Hakları Yönetmeliği'nin 21. maddesinde "Her türlü tıbbi müdahalenin hastanın mahremiyetine saygı gözetilmek suretiyle icra edileceği ve hastanın tedavisiyle ilgili olmayan kimselerin tıbbi değerlendirme ve müdahale sırasında bulunamayacağı"nı belirtiyor.
Tıbbi Deontoloji Tüzüğü'nde hekimin hastaya hiç bir ayrımda bulunamayacağı ve mesleki nedenlerle hastayı bakmayı reddedebileceği ifade ediliyor.
TTB'nin Hekimlik Meslek Etiği Kuralları da, bağlı olduğumuz etik kuralları içermesi bakımından önemli. 35. maddesinde şöyle diyor: "Tutuklu ve hükümlü muayenesi de öteki hastalar gibi, kişilik haklarına saygılı, hekimlik sanatını uygulamaya elverişli koşullarda yapılır ve onların gizlilik hakları korunur. Hekimin, bu koşulların sağlanması için ilgililerden istekte bulunma hakkı ve sorumluluğu vardır". TTB'nin 1994 Aralık ayında çıkan hekim tutumuna ilişkin belgesi de benzer noktalara vurgu yapıyor.
Dünya Hekimler Birliği Tokyo Bildirgesi'nde ve bir çok uluslararası belgede de, hekimin insan haklarına saygılı olmasının mesleki bir gerek olduğu belirtiliyor. Bildirgenin 4. maddesi, "Hekim tıbbi açıdan sorumlu olduğu kişinin bakımı ile ilgili bir karar verirken klinik yönden bütünüyle bağımsız olmalıdır. Hekimin temel görevi, izlediği kişilerin sıkıntısını azaltmaktır; kişisel, toplumsal ya da politik hiç bir güdü bu yüce amaçtan daha üstün tutulamayacaktır" der.
- Ankara Tabip Odası Etik Komisyonu üyesisiniz aynı zamanda. Sizin davanız da temel sorunun bir parçası. Bu konuda neler söylersiniz?
İnsan haklarına, hasta haklarına saygıyı kendi pratiğimde uyguladığım gibi, hekim arkadaşlarımın da bu konuda duyarlı olması için yapılan çalışmalara, etkinliklere katılıyorum. Bu yönde mesleklerini uygulayan hekim arkadaşlarımız elbette var ama çoğunlukla bu duyarlılığın sergilenmediğini üzülerek görüyorum. Hekim arkadaşlarımız ne kadar duyarlı davranırlarsa, hasta mahremiyeti, hasta hakları ve bir çok benzeri mesleki, etik kurallarımıza o kadar sahip çıkabileceğimizi düşünüyorum. Tıp Dünyası'na da duyarlılığı için teşekkür ediyorum.