|
Sağlıkta eşitsizlikler ya da siz bu tablonun neresindesiniz? Dr. Bülent Aslanhan*
"Sağlıkta eşitsizlikler" diye söze başlayınca sayılarla ve tablolarla konuşma-yazma zorunluluğu ortaya çıkıyor. Çünkü ülkemizin içinde bulunduğu sağlık sektörü yetersizliklerini en iyi bu tablolar ortaya çıkarıyor. Yıllardır "çökertilme" çabalarının hızlandığı kamu sağlık hizmetlerinin durumunun toplumumuzu getirdiği noktayı, yüzümüze bu tablolar çarpıyor. Sağlık sektörünün içinde bulunduğu durumu ortaya seren belli parametreler vardır; ben bunlardan sadece dördünü sizinle paylaşacağım. Yıllara ve bölgelere göre halimize bakalım.
Çocuk ölüm hızı 1993 1998 Fark BATI 48.0 38.3 -20.2 GÜNEY 62.8 43.0 31.5 ORTA 69.2 49.6 -28.3 KUZEY 49.5 50.5 +0.2 DOĞU 70.4 75.9 +7.7 TOPLAM 60.9 52.1 -14.4
Bu tablo kısaca şunu söylemektedir. Ülkemizin kuzeyinde ve doğusunda önlenebilir hastalıklardan çocuk ölümleri artmıştır. Yeni bin yıla çocuklarımızın ölümlerini engelleyemeden girdik. Bu durumun önemli nedenlerinden birisi, koruyucu sağlık hizmetlerinin en temel uygulamalarından birisi olan ve devlet eliyle yürütülen aşılama hizmetlerinin gerilemesidir. Özelleştirme, serbest piyasa derken işte geldiğimiz nokta.
Tam aşılı çocuklar
1993 1998 FARK BATI 76.0 50.2 -33.9 GÜNEY 81.1 57.3 -29.3 ORTA 65.9 51.8 -21.4 KUZEY 63.2 58.9 -6.8 DOĞU 40.6 22.9 -43.6 TOPLAM 64.7 45.7 -29.4
Sağlık hizmetlerine ayrılan yetersiz bütçelerin bizi getirdiği bağışıklama tablosu çok açık. Tam aşılı çocuklarımızın sayısı düşmektedir. Bu da korunabilir hastalıklardan çocuklarımız daha çok ölmeye devam edecek demektir. Bunun nedeni ortadadır. Dünyada Türkiye'nin gelir düzeyinde olup, sağlık için Türkiye kadar az para harcayan bir başka ülke yoktur. İşte aynı gelir düzeyindeki ülkelerin sağlık harcamaları tablosu:
Kişi başı sağlık harcaması (dolar) 1992 1994 1996 YUNANİSTAN 425 514 693 PORTEKİZ 691 669 873 MEKSİKA 187 219 163 TÜRKİYE 103 77 108
Bu harcama miktarları, insanımızın sağlık sorununu çözmeye hiçte "niyetli" olmadığımızı göstermiyor mu? Peki sağlık deyince "hastane"yi anladığımız "koruyucu sağlık hizmetlerini" gerilettiğimiz bu sağlık ortamında, çok şeyler beklediğimiz uzman doktorlara ne kadar maaş veriyoruz, yıllara göre satın alma gücü ne oranda doktorlarımızın?
Gerçek (Milyon TL) 1990 654 1991 689 1992 676 1993 640 1994 493 1995 536 1996 447 1997 576 1998 500 1999 450 2000 360
Uzman doktorlarımızın yıllar ilerledikçe ne kadar "ekonomik çöküntü" içerisine çekildiği ortada. Koruyucu sağlık hizmetlerini sunan pratisyen hekimlerimiz yıllardır yoksulluk sınırlarında yaşamaktadır zaten. Doktorlarımızın yaşamlarını sürdürmek için "yan yollara" sapmalarının nedenleri belli değil mi?
SİZ BU TABLONUN NERESİNDESİNİZ? Türkiye sağlık ortamının "ahvali"ni gösteren parametreler böyle söylüyor. Yeterli aşılanmamış bir toplum, belli bölgelerde artmış çocuk ölüm hızları, insanımıza önem vermeyen sağlık bütçeleri, doktorlarımıza reva gördüğümüz yoksulluk sınırında yaşam. Peki tüm bunlardan kim sorumlu? Sorumlular belli değil mi? Dünya Sağlık Örgütü'nün "Herkes için Sağlık" görüşleri ve önerileri bulunurken, bu tabloda "önce sağlık" sloganını, yurttaşlarımıza önce sağlığı sağlama yerine önce "sağlığın pazarlanması" olarak anlayan hükümetler tek sorumludur. Ne yazık ki; Sağlık Bakanlığı bu sorunları çözme niyetinden çok uzakta DURMUŞ noktadadır. Bir yanda çocuklarımızın daha çok öleceği bir ortama savruluyoruz, diğer yanda bakanlık artık "ayyuka" çıkmış, İzmir'de mahkeme kararıyla tescillenmiş parti il başkanları eliyle yürütülen "kadrolaşma-sürgün-ceza" uygulamalarını devam ettirmekte. Hekimlerimize insanca yaşayacakları bir ücreti sağlayamıyoruz ama Trabzon'da Numune Hastanesi Başhekimi'ni makamından kovarak, "devletin itibarını" koruyacak kabalıkları yaşamaya devam ederek "siyasi güç gösterileri" yapıyoruz. Anlıyoruz ki, Sağlık Bakanlığı DURMUŞ noktasından kurtulmadan bu tablonun değişme şansı yok. Üstelik ne Türkiye, ne bu toplum, ne hekimler, ne de sağlık çalışanları bu sorunlara layık. Merak ediyorum kamu sağlık sektörünün küçültülerek sorunların çözüleceğini düşünenler bu tablolara ne diyecekler, odamıza "siyasetten uzak durun" diyerek siyaseti öğretenler, bu denli kötüleşmiş "sağlık siyaseti için ne düşünmekteler? Tüm bunları yaşarken "ruh sağlığımı" korumakta güçlük çekiyorum, ama insanımızın tüm bu olumsuzlukları haketmediğini düşünüyorum. Değil Bursa'nın bir ucuna, memleketin en ucuna gönderilsem de ben bu tablonun karşısında olacağım. Ya siz? İyi hekimliğin örselenmediği bir ülke umuduyla, sevgiyle kalın.
* Bursa Tabip Odası Genel Sekreteri
|
|