Ana Sayfa | Eski Sayılar

"Barış" için gecikmeli mezuniyet yazısı
Dr.A.Gülden Diniz

EÜTF 1985 yılı mezunları için hummalı hazırlıkların sürdüğü günlerde sınıfımızda üç tip yaklaşım vardı: Birinci ve en büyük grubu "UZLAŞMACILAR" oluşturuyordu. Yakın arkadaşlar birbirleri için övülenin bile inanmadığı güzel betimlemeler yapıp, iyi dileklerini sunuyorlardı (Kendi şiirlerini veya özlü sözlerini yazanları da bu gruba ekliyorum). İkinci grup, benim de içinde bulunduğum "PASİF AGRESİFLER" di. Bunlar andaca "hapishane kaçkını"nı çağrıştıran dandik bir fotoğraflarını koydurarak, ilkel buldukları bu belgeyi protesto ediyorlardı (İtiraf etmeliyim pişmanım, çünkü şu anda bile o resimdekinden iyi durumdayım). Üçüncü grup ise "BARIŞLAR"ın grubuydu. Sayıları çok azdı. Bu "AYKIRI GÜZEL İNSANLAR" andaca adlarının bile konulmasını istemediler.
O saçma sapan yazılar ne adına yazılıyordu? Altı yıl boyunca bir koyunu bile güdemeyeceğini düşündüğün "X" için, "Canım, biricik, akıllı (!) arkadaşım, inanıyorum ki bir gün sen BÜYÜK ADAM olacaksın" vb. demenin ne anlamı olabilirdi ki? Ya da doktor olarak çalışmaya başladığımızda, hele çıkarlarımızın çatıştığı durumlarda, belki de ayağını kaydırmaya uğraşacağımız biri için şimdiden "Daima YANINDA olacağım" gibi tutamayacağımız vaadlerde bulunmak yiğitliğe sığar mıydı?
Kabul etmeliyiz ki, okul bitinceye kadar her birimiz denenmiş insanlardık ve her birimizin evinde SEZUAN'ın kötü insanı (!) olan birileri vardı: Verdiğimiz sözleri tutumazdık, çünkü annemiz kızardı. Borç veremezdik, çünkü babamız harçlık vermemişti. Zor gününde arkadaşımızı barındıramazdık, çünkü ailemiz kabullenmezdi vb. Oysa izleyen yıllarda aslında tüm bunların kendi seçimimiz olduğunu ve sınıfımızın hiç de andaca yazıldığı gibi iki yüz küsur melekten ibaret olmadığını gördük. Bu bağlamda, denemediği kişiler için hurafeden ileri gitmeyen zırvaları yazmak istemeyen grup hiç de haksız değildi.
Sınıfımızın en hoş ve popüler kızlarından olduğu halde, resminin de konulmasını istememişti Barış; çünkü gerçekten paylaştığımız ve yaşayan arkadaşlık kurduğumuz kişilerin belleğimizde kocaman bir ALBÜMÜ olduğuna inanıyordu. Diğerlerinin, yani bizim için zaten hiçbir zaman var olmamış insanların ise resmine bakmaya ne gerek var? Bu insanlara ilişkin genellikle başlarına kötü bir şey geldiğinde ya da dedikoduları yapıldığında uyanan anlamsız merak giderilmese de olur diye düşünüyordu.
ASLINDA BU BİR DUYURU YAZISI: 21 yıldır tanıdığım, defalarca deneme fırsatı bulup hiç yanılmadığım, sevdiğim, gerçekten "İNSAN" olduğunu bildiğim biricik dostum DR. Z.BARIŞ EDİBOĞLU (ARACI)'yı 25 Haziran 2000 günü, saat 02:30'da yitirdik.
Yazıyı okuyup, andaca sarılacaklar varsa boşuna yorulmasınlar: Eğer şimdiye dek ortak anıları olmadıysa, bundan sonra da belleklerdeki tozlu anı kırıntılarını andaç yardımıyla gün ışığına çıkartamayacaklar. Eğer benim gibi anılar dağarcığı onun SURETİYLE dolu birileri okursa, 15 yıl gecikmeyle de olsa anısına alıntı yaptığım şu şiiri, onun edebiyat konusunda bir eksper olduğunu anımsayıp mırıldansınlar:

"Ve hala sımsıcak durur anılar
Sımsıcak ve biraz boynu bükük
Ne varsa yaşanmış ve paylaşılmış
Yasak bir kitap gibi durmaktadır
Ve firari bir sevda gibi
Şimdi duvarlarda resmin".