Ana Sayfa | Son Sayı | Eski Sayılar

Pes doğrusu

Dr.Bülent Aslanhan*

Ne yazık ki, bu ülkenin yoksul insanları da hasta oluyor. Yoksullar da acil hizmete gereksinim duyan kanamalı, travmalı ortamlara maruz kalıyor. Yoksullar parası olmadığı için de özel sağlık kuruluşlarına başvuramıyor; "Ölmemek için" kendilerini kamu sağlık kurumlarına zor atıyorlar.
Yıllardır kanayan yaramız; "parasızlar asla ölmeyecek".
Onun da yolunu buldular galiba!
Yoksullar devlet hastanesine başvurur. Özverili ve fedekar doktorlar "ÖNCE İNSAN" diye düşünerek hastalarına müdahale eder, ilk yardımlarını ve tedavilerini sağlarlar. Yoksulun parası yoktur. Olsun; "İster özel, ister kamu niteliğinde olsun tüm hastanelere başvuran acil hastaların hiçbir ayrım yapılmaksızın ve ücret konusu önşart gibi ileri sürülmeksizin kabul ve tedavi edilmelerinin sağlanması"na ilişkin genelge vardır nasıl olsa...
Ama ne yazık ki böyle olmuyor işte.
Yoksulların hayatının kurtarılmasının faturası, hastanın hayatını kurtaran doktorlara kesilir. Hastane masrafları görevli doktorlara "zimmet" olarak çıkarılır. "Devleti zarara uğrattıkları ve görevi suistimal ettikleri" için de suçlanırlar.
Nerede mi?
Çok uzakta değil canım, Bursa Devlet Hastanesi'nde.
Ne yapılmak isteniyor Allahaşkına?
Küçük bir mevzuat hatası mı? Yoksa "Küresel Yeniden Yapılanmada Sağlıkta Özelleştirme" histerisinin geldiği noktalar mı?
Pes doğrusu!
Ne yazık ki, yoksullar daha çok hasta oluyor.
Çünkü sağlıklı bir çevrede yaşamıyorlar;
Çünkü sağlıklı bir konutta oturmuyorlar;
Çünkü yeterli ve dengeli beslenmiyorlar;
Çünkü insanca yaşayacak yeterli bir ücret kazanmıyorlar;
Çünkü, çünkü, çünkü...........
Önemli değil. Nasıl olsa çözüm bulundu.
İngiltere'deki bir meslektaşından 15 kat (yanlış okumadınız, bir de yazıyla onbeş kat) düşük maaş alan ve kendisi de önemli oranda geçim sıkıntısı çeken doktorlardan yoksul hastaların hastane masraflarını tahsil edersiniz, olur biter. Maliyet hesapları ve verimlilikte sorun kalmamıştır artık.
Nasıl olsa buna itiraz eden yok.
Aynı günlerde gazete köşelerinde "kendince sağlık otoritesi" bir dostumuz sağlıkta maliyet hesaplarına ermiş kendini "kedi olmuş, kamu hastanelerinden özel sağlık sektörüne iyi bir fare tutma" çabasında.
Bu sorunları çözecek makamlarda oturanlar da "yoksulların aklı başına 'duvara toslayınca' geliyor" diyerek yoksulları fırçalamaktadır.
Pes doğrusu!
Bu komediden ben de bir ders çıkarıyorum... İTİRAZ EDİYORUM.
Sağlıklı yaşama hakkı için "sağlık olsun" demeyen, sağlıklı olmak için isteyen ve uğraşan bir kararlılık gerekiyor. Bu başlık altında hastalıklardan korunma hakkı isteme ile sağlıklı çevre, sağlıklı bir konutta oturma, yeterli dengeli beslenme, çalışacak bir iş ve insanca yaşayacak yeterli bir ücret mücadelesi ve yine bu çerçevede sağlık hizmetlerinden eşit, ücretsiz, nitelikli yararlanma hakkı için bir sağlık altyapısı ve bu altyapının vazgeçilmez öğeleri olan hekim ve diğer sağlık çalışanlarının ısrarlı çabalarını bekliyorum.
Bursa Tabip Odası olarak tüm yetkililere halkın sağlık hakkını gözeten ve önceleyen bir çizgi izlemelerini bir kez daha hatırlatıyorum. Sevgiyle ama sağlıklı kalın, çünkü ne olur ne olmaz!

*Bursa Tabip Odası Genel Sekreteri