Ana Sayfa | Son Sayı | Eski Sayılar

Eğitim ve Araştırma Hastaneleri Sempozyumu yapıldı


İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen sempozyum 6 Mayıs Cumartesi günü yapıldı. Sağlık Bakanı Doç.Dr.Osman Durmuş'un da öğlene kadarki oturumlara katılarak açış konuşması yaptığı semepozyuma ikiyüz kişi dolayında katılım oldu. Katılımcılar arasında İzmir Milletvekili Dr.Suat Çağlayan, Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Doç.Dr.Haluk Tokuçoğlu, Tedavi Hizmetleri Genel Müdürü Dr.Vasfi Koç, İzmir Atatürk, Haydarpaşa Numune, Taksim, Haseki, Zeynep Kamil, Ankara Numune, Zekai Tahir Burak Kadın Hastalıkları hastanelerinin başhekimleri de vardı.

Sempozyumun düzenlenmesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Eğitim Planlama ve Koordinasyon Kurulu üyeleri tarafından gerçekleştirildi. Giriş alanında İstanbul Tabip Odası Uzmanlık Eğitimi Çalışma Grubu'nun hazırladığı raporlar poster olarak sunuldu, yazılı olarak dağıtıldı. TTB UDKK hakkında bir broşür ve iki yıllık çalışma programı dağıtıldı.

Açılışta Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Dr.Mehmet Ali Ünal, hastanenin tarihçesini anlattı, seempozyumun düzenlenmesindeki desteğinden dolayı Sağlık Bakanı'na teşekkür etti.

İzmir Valisi Kemal Nehrozoğlu'nun ardından kürsüye gelen Sağlık Bakanı Doç. Dr. Osman Durmuş konuşmasında uzmanlık eğitimi ile ilgili yürüttükleri çalışmalara değinerek projelerini açıkladı.Az farkla TUS'ta başarılı olamayan hekimlere paralı ihtisas olanağı sağlamayı düşündüklerini, hazırlanmakta olan tüzük ile uzmanlık eğitimi sonunda merkezi standart bir sınav getirileceğini bu sınavda başarılı olamayanların uzman olamayacaklarını açıkladı. Bakan, Eylül veya Ekim aylarında bir "Sağlık Eğitim Şurası" düzenlemek istediklerini belirtti.

İzmir Milletvekili Dr. Suat Çağlayan, SSK Eğitim Hastanelerinin Sempozyumda yeterince temsil edilmemesinin bir eksiklik olduğunu ifade etti.

Sempozyumun sabah oturumunda Ankara Numune Hastanesinden Dr. Orhan Girgin çeşitli eğitim hastanelerinin  tarihçelerine  ait topladığı bilgileri dialarla sundu.

İstanbul Şişli Etfal Hastanesi'nden Doç. Dr. Ünal Kuzgun, Şişli Etfal Hastanesinin tarihçesiyle başladığı konuşmasında Üniversite dışındaki eğitim hastanelerinin uzmanlık eğitiminde doldurulamaz bir yeri olduğunu vurguladı. İstanbul Tabip Odası Uzmanlık Eğitimi Çalışma Grubunun 1997 yılında İstanbul'daki uzmanlık eğitimi veren kurumlarla ilgili olarak hazırladığı rapordan örnekler vererek, eğitim hastanelerinde her bakımdan üniversitedeki eğitim birimleriyle benzer çalışmalar yapıldığını, hatta bazı üniversite hastanelerinden daha iyi durumda olduğunu anlattı.

Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği Şefi Doç. Dr. Ali Baloğlu, "Uzmanlık eğitimine bakış ve sorunlar" başlıklı konuşmasını büyük ölçüde 4. Tıpta Uzmanlık Eğitimi Kurultayı öncesinde hazırlanan asistan anketiyle ortaya çıkan sonuçlara dayandırdı. SSK Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastenesinden  Doç. Dr. Aydemir Yalman'ın kendi uzmanlık dalında eğitim gören asistanlar arasında yaptığı anketin sonuçlarını da aktararak uzmanlık eğitiminin sorunlarını başlıklar halinde sundu.

Sabah oturumunun son konuşmasını yapan İstanbul Haydarpaşa Numune Hastanesi Dahiliye Klinik Şefi Doç. Dr. Yıldırım Çınar, eğitim hastanelerinin akademik statüye kavuşturulması gerektiği üzerinde durdu. Sağlık Bakanlığı'nın uzmanlık eğitimiyle ilgili kapsamlı çalışmalar yapması, kurullar oluşturması ve eğitimcilerin görüşlerine başvurması gerektiğini anlattı. Benzer bir toplantının daha fazla eğiticinin bulunduğu İstanbul'da tekrarlanmasını önerdi.

Tartışma bölümünde çok sayıda eğitimci söz alarak uzmanlık eğitiminin farklı yönleri üzerinde görüş açıkladılar.

Öğle yemeğinden sonra başlayan ikinci oturumunda ilk konuşmuyı Doç. Dr. Kürşat Yıldız yaptı.Eğitim kadrolarının dağılımı, seçimi ve işlevleri başlıklı konuşmasında bu konudaki yasal çerçeveyi, mevcut durumu ve sorunları daha sonra da çözüm önerilerini açıkladı. Uzmanlık eğitimine yalnızca Sağlık Bakanlığı Eğitim Hastaneleri olarak bakılmasının yanlış olacağını, üniversite ve üniversite dışı eğitim hastaneleri diye ayrım yapılmaksızın aynı standartların uygulanması gereğini vurguladı. Kadroların dağılımnda, seçim yöntemlerinde ve işlevlerinde bu standardın yakalanamadığını belirterek son atamaların ve paralı asistanlık yolunun açılmasıyla TUS standardının bozulmasının eğitimi olumsuz yönde etkilediğini belirtti.

Mevcut yasa ve yönetmeliklerin uygulanamadığını, Tababet Uzmanlık Kurulu'nun 5 yıldır toplanamadığını belirterek, adil, dengeli, planlayan, değerlendiren, denetleyen, ödüllendiren  veya cezalandıran bir otorite gereksiniminin öncelikli sorun olduğunu söyledi. Eğitim Hastanelerinin yaptığı çalışmaların ve eğitime katkılarının göz ardı edilmesi kadar sorunlarının ve eksikliklerinin yok sayılmasının da yanlış olacağını vurgulayarak Sağlık Bakanlığı'nın bu konuda ulusal ölçekte bir politika  izlemesi gerektiğini dile getirdi.

Sınavsız atamaların eğitim hastanelerinde  huzursuzluk yarattığını, şimdi de Bakanlığın merkezi bilgi sınavını kaldırmayı, jürileri kendisinin belirlediği mülakat sistemine dönmeyi planladığını, bunu Sağlık Bakanlığı'nın üç aşamalı sınav sistemiyle kazandığı prestiji iade etmek anlamına geleceğini söyledi.

Dr. Yıldız, çözüm olarak eğitim hastanelerinde Fakülte Kurulu ve EPKK'ların daha etkin olması, merkezi olarak da Tıpta Uzmanlık Tüzüğü'nde öngörülen Tıpta Uzmanlık Kurulu, Eğitim Kurullarını Değrlendirme Kurulu ile Eğitim Müfredatı ve Eğitim Birimlerini Değerlendirme Kurulu'nun kurulmasını, Tıpta Uzmanlık Tüzüğü'nün Danıştay'dan geçen haliyle bir an önce yürürlüğe konulmasını önerdi.

Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göz Hastalıkları Kliniği Şefi Prof. Dr. Ahmet Maden uzun yıllar üniversitede çalışmış ve yeni eğitim hastanelerine gelmiş bir eğitici olarak uzmanlık eğitiminin sorunlarını sistematik bir yaklaşımla dile getirdi. Eğiticinin işlevleri, bunları yerine getirmesi için gerekli koşulları açıkladı.

Ankara Numune Hastanesi Dahiliye Klinik Şefi Dr. Erdal Eskioğlu ise atamalar ve sınavlarla birlikte eğitim kadrolarının özlük hakları konusunda bir sunuş yaptı. Üç aşamalı sınav sisteminin gelmesinin olumlu olduğunu, ancak bazı düzenlemelere gerek duyulduğunu, yabancı dil sınavının ağır ve amaca yönelik olmaktan uzak olarak değerlendirildiğini belirtti.

İkinci oturumun konuşmasını yapan Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Doç. Dr.  Haluk Tokuçoğlu hemBakanlığın proje ve görüşlerini açıkladı, hem de soruları ve eleştirileri yanıtladı. Müsteşar'ın konuşmasından özetler:

*   Eğiticilerin danışman olarak yer alacağı bir Akademik Konsey Kurulması içinyasa tasarısı hazırladık. Aynı zamanda Yüksek Sağlık Akademisi kurulması için hazırlıklar içindeyiz. Böylece hem uzmanlık eğitimi veren kurumlar yüksek eğitim statüsüne kavuşmuş olacak, hem de hemşire ve fizyoterapist gibi yardımcı sağlık elemanı yetiştirmek için olanak bulacağız.

*  Tıpta Uzmanlık Kurulu ve Eğitim Kurumlarını Değerlendirme Kurulu için 1219 sayılı yasada değişiklik yapan bir yasa tasarısı hazırladık.

*  Eğitim tazminatı konusunda bir düzenlemeyi belki mevzuata sıkıştırabiliriz. Ücretler konusunda bir teklif hazırladık ve Bakanlar Kurulu'na sunduk, ama başta Türk Tabipleri Birliği olmak üzere yeterince destek alamadık.

*  "Malpraktis" konusunda bir yasa hazırladık. Tabip odalarına gönderdik. Bu konuda Ankara'da bir panelde tartışıldı. Yasa aynı zamanda mesleki risklere karşı zorunlu sigorta getiriyor.

*  Sağlık insangücü planlaması konusunda bir çalışma yaptırdık. Sonuçlarını beğenmedik, yeniden yapılması talimatı verdik.

*  Sınavsız atamalar kadrolaşma değildir. 276 boş kador vardı. Yalnızca 71 atama yaptık. Çok sayıda yeni başvuru var, ama artık atama yapmıyoruz. Üniversite dışından gelen sadece 5 kişi atandı. Son sınavlar konusunda birçok kişi dava açtı. Mahkemede kazanıp elenlerin atamalarını yapmak zorunda kaldık.

*  Merkezi Sınav yapmak için daha önce Sağlık Bakanlığının yetkisinde olan bir hakkı ÖSYM'ye vermeyi "prestij" kaybı olarak görmüyoruz.

*  "Paralı İhtisas" yanlış anlaşılıyor. Mevcut kadroları doldurmayacağız. Belli sayıda kontenjan ayrılacak. Sınavda başarısız olmuş ama az puanla kaybetmiş olan yararlanabilecek.

*  Kliniklerde çok şeflilik rekabet ortamı yaratacaktır. Böylece eğitim kalitesi artaacaktır.

*  Vardiya uygulaması zorunluluktan doğan geçici bir uygulamadır. Çözüm olmadığını biliyoruz.

Ayrıca uzman yığılması olan yerler için bir tür telafi imkanıdır. 10 uzman olması gereken yerde 38 uzman varsa bunları nöbetleşe çalıştırmak yanlış sayılmamalı.

*  Eğitim hastanelerinde başhekimlerimiz döner sermayeden daha fazla pay vermek istediklerini, ancak %100 üst sınır nedeniyle bunu yapamadıklarından şikayetçi. Üst sınırın yükseltilmesi için yasa tasarısı hazırladık.

Müsteşar Doç. Dr. Haluk Tokuçoğlu konuşmasında ana-çocuk sağlığı ile ilgili çalışmalardan da bahsederek 2003 yılında bebek ölüm hızını tek rakamlı sayılara indirmeyi hedeflediklerini söyledi.Eğitim hastanelerindeki yeni düzenlemeyi danışarak hazırladıklarını ve Yönetmelik değişikliğini yürülüğe gitmek üzere Başbakanlık'a gönderdiklerini söyledi.

Tartışmalar sırasında söz alan Dokuz Eylül Tıp Fakültesi Öğretim üyesi Dr. Cem Terzi bütün bu tartışmalarınbir sonuca bağlandığını, iktidarda olanların da mevcut durumdan ve bürokrasiden yakınmalarını kabul edilmesinin güç olduğunu, Tıpta Uzmanlık Tüzüğü'nün bir an önce yürürlüğe girmesi gerektiğini vurguladı.

SSK Tepecik Hastanesi KBB Kliniği Şef Yardımcısı ve önceki İzmir Tabip Odası Başkanı Dr. Suat Kaptaner, Sağlık Bakanlığının sınavsız atamalarla ilgili tutumunu eleştirerek, hekimlere ve eğitimcilere danışılmadan yürürlüğe konulan uygulamaların hatalarını belirtti.
Doç Dr. Kürşat Yıldız, eğitim hastanelerindeki boş kadroların üç aşamalı bir sınavla doldurulmasında ısrar edilmesi gerektiğini belirtti. Hekimlerin ve eğiticilerin özlük haklarının iyileştirilmemesinin faturasını TTB ve Tabip Odalarına çıkarmanın yanlış olduğunu, iktidarda olan Sağlık Bakanlığı'nın uzmanlık eğitiminin ve hekimlerin sorunlarını hükümete kabul ettiremediğini söyledi. Ulusal bir sağlık politikası belirlenmesi, bunun için de uzmanlık eğitimine ve eğitim hastanelerine düşen görevin netleştirilmesi, bu görevin yerine getirilmesi için gerekli koşulları yaratmak üzere, Sağlık Bakanlığı, Üniversiteler ve TTB'nin işbirliği yapması gerektiğini vurguladı. sağlık bakanlığı'nın sempozyumu beklemeden eğitim hastaneleri ile ilgili ciddi bir düzenlemeyi kimseye danışmadan kesinleştirerek, yürürlüğe sokmak istemesini eleştirdi. Eğitim hastanelerini bir kez daha yaz boz tahtası haline geleceği uyarısında bulundu. Uzmanlık eğitiminde mevcut tek standart yöntem olan TUS'un delinmesine seyirci kalınmaması gerektiğini belirtti.
Sempozyumun ikinci oturumunda Dr. Yıldırım Çınar, Dr.Ünal Kuzgun tarafından verilen önerge kabul edilerek, daha geniş katılımlı ikinci bir toplantı düzenlenmesi, eğitim hastanelerine yüksek öğretim statüsü sağlanması için girişimlerin sürdürülmesi kararlaştırıldı.
Akşam verilen yemeğe katılan Sağlık Bakanı Osman Durmuş, Eylül veya Ekim ayında bir "Sağlık Eğitim Şurası" düzenlenerek, SB, SSK ve üniversite çevrelerini biraraya getireceklerini açıkladı.   

Dr. Cem Terzi
UDKK TTB Temsilcisi
Bizim açımızdan eğitim sisteminde tek iyi çalışma olan TUS üzerinde, uzmanlık eğitimini paralı hale getirerek tartışma açılmasını çok vahim olarak karşılıyoruz. Biz her zaman dediğimiz gibi paralı eğitime karşıyız. Bu yolla çalışır olan tek sistem de değersiz bir hale getirilecektir.
Eğitim hastanelerinde, klinik şeflik yapısının anabilim dalına dönüştürülmesi kısa dönemde kadro sorununu çözecek gibi görünse de, şefleri anabilim dalına bağlı etkisiz şefler haline getirerek güdükleştirecektir.
Tababet Uzmanlık Tüzüğü ile ilgili çalışmalarda, uzmanlık dernekleri ve TTB'nin temsiliyetlerinin komik rakamlara indirilmesin de, tüzüğün eğitimin denetlenmesi ve sorumluluğun eğitimcilere verilmesi şeklindeki özüne tamamen aykırı.