Vurun AIDS'liye!!!! Dr.Alpay Azap Son günlerde gazeteler, televizyonlar aracılığıyla, insanın yüreğini sızlatan bir "insanlık ayıbı"na tanık oluyoruz. AIDS'li olduğu için sınırdışı edilen yabancı uyruklu bir futbolcuya yaşatılanlar, insanı isyan ettirecek boyutlara ulaşmış durumda. Hikayemiz, 28 Ocak Cuma günü, çok satan renkli bir gazetede yer alan "Korkunç şüphe" başlıklı haberle başladı. Haberde yer alan iddiaya göre, bir futbol takımıyla sözleşme imzalayan Nijerya uyruklu futbolcu HIV taşıyıcısıydı. Haber yarım sayfaya, sekiz sütuna manşetten verilmiş, herhangi bir sakınca görülmeksizin yayınlanmıştı. Bu gazetenin ve daha sonra bu konuyla ilgili "haber" yapan basın kuruluşlarının üsluplarının, basın etik ilkeleriyle ne kadar bağdaştığı bir yana, iddialara kanıt olarak gösterilen belge, Tıp Meslek Etiği Kuralları'nın açıkça ihlali anlamına geliyordu. Belge, KKTC Sağlık ve Çevre Bakanlığı'na bağlı bir hastanede yapılmış 21 Nisan 1999 tarih ve 16959 protokol nolu test raporuydu. Bundan sonra yaşananlar ise tam bir trajedi. Önce sözleşmeyi imzalayan takım, sözleşmeyi feshetti ve futbolcu işinden oldu. Oysa, Sağlık Bakanlığı ve diğer pek çok resmi kurumun, demokratik kitle örgütünün yer aldığı Ulusal AIDS Komisyonu'nun Ocak 1999'da yayınladığı "AIDS'in Önlenmesinde İnsan Hakları ve Kamu Özgürlüklerinin Korunmasına Yönelik Temel İlkeler" kitabında yer alan ilkelere göre, AIDS testi işe alınmak için şart koşulamaz; HIV pozitif bir kişi, sağlık durumu hakkında işvereni bilgilendirmek zorunda değildir; işe alındıktan sonra bir çalışanın HIV pozitif olduğunun öğrenilmesi ona sorun çıkaracak bir durum yaratmamalıdır. Futbolcu işinden olmakla kalmadı, bu sefer sınır dışı edilmeye çalışıldı. Çalışıldı diyoruz, çünkü sınırdışı edilme olayının kendisinin kötülüğü bir yana, bu süreçte yetkili makamların özensizliği sonucu yaşananlar insan onurunu rencide edecek nitelikteydi. Aynı dokümanda yer alan konuyla ilgili ilkeler ise şöyle sıralanabilir: "Ülkeye giriş ve çıkışlarda, gidilen ya da dönülen yer neresi olursa olsun, AIDS testi zorunlu olamaz; ülkeden oturma izni alabilmek için AIDS testi şart koşulamaz; hangi ülkeden gelmiş olursa olsunlar, HIV/AIDS ile yaşayan insanlar sınırdışı edilemez, aşağılayıcı muamele ya da ayrımcılık uygulanamaz". Bu konuda yetkili makamların cevapları hazırdı; Yabancıların Türkiye'de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun'un ilgili maddeleri (Madde 8/2'ye göre "Delilikle veya bulaşıcı hastalıkla malul olanlar"ın Türkiye'ye girmeleri yasaklanıyor. Madde 19 ise, "İçişleri Bakanlığı'nca memlekette kalması umumi güvenliğe, siyasi ve idari icaplara aykırı sayılan yabancılar verilecek muayyen müddet zarfında Türkiye'den çıkmaya davet olunur. bu müddetin sonunda Türkiye'yi terketmeyenler sınırdışı edilebililer" ifadesini kullanıyor) sınırdışı etmeye olanak sağlıyordu. Ancak futbolcuyu Türkiye'den uzaklaştıracak uçak firması, yine bir gerekçeyle (sınırdışı edilecek kişilerin uçağa kabul edilmesi için önceden haber verilmeli kuralıyla) futbolcuyu uçağa almayı reddetti. Sonradan şirket merkezinden yapılan açıklama, asıl nedeni yansıtıyordu: "Olay kamuoyunda geniş yer aldığından, kişiyi tanıyan yolcularımız rahatsız olabilirdi". Futbolcu, kolunda polisler olduğu halde, havaalanından gözaltında tutulduğu karakola gerisin geri gönderiliyordu. İlk günden beri peşinden ayrılmayan kameraman ordusuyla ve son derece hüzünlü, horlanmış, onuru kırılmış bir insanın yüz ifadesiyle... Bu olaydan hepimizin alması gereken dersler ve yanıtlamamazı gereken sorular var. Toplum sağlığını tehdit eden hastalıklar sıralamasında, tüberküloz, çocuk felci, malnütrüsyon, hepatit ve benzeri bir çok hastalığın kol gezdiği ülkemizde AIDS hangi sırada? Toplum sağlığıhı "tehdit" eden hastalıkları olanların hepsini ülke dışına atarak ülkeyi kurtarabilir miyiz? AIDS'in Türklere bir şey yapmayacağını düşünenlerin oranının yüksek olduğu bir ülkede, bir AIDS'liye reva görülen bu uygulamalar saçma değil midir? AIDS konusundaki bunca cahilliğin sebebi nedin? Bunda medyanın rolü nedir? Bu kişi, yabancı uyruklu olmasaydı, bu davranışlara maruz kalır mıydı? Ya da yurtdışında yaşayan bir Türke bunlar yapılsaydı, toplum olarak nasıl karşılardık? (Nijeryalı futbolcu olayında, aralarında tabip odalarının da yer aldığı bir kaç duyarlı kuruluş dışında önemli bir tepki gözlenemedi) Özetle bu olay nedeniyle, toplum ve yönetenler çok kötü bir sınav verdiler. Ayrım gözetilmeksizin herkesin insan olmaktan kaynaklı değerlerine, haklarına saygı duyulduğu, sağlığın devlet tarafından herkese eşit, ücretsiz ulaştırıldığı ve insanların sağlık, sağlıklılık hakkında bilgilendirildiği, böylesi üzücü durumların yaşanmayacağı bir ülkede yaşamak, bu ülkenin insanlarının hakkıdır.
|