Deprem bölgesinin adı artık sağlıksızlık demek!

 

Barınma sorunu hala çözülmüş değil. Sağlık ocaklarının yüzde 61.7'si birinci basamak sağlık hizmeti sunmak için yeterli değil. Hastalıklara zemin hazırlayan koşullara rağmen, düzenli aşılama yapılmıyor. Sağlık ocaklarının yarıya yakınında laboratuvar olmaması, hastanelere yığılmayı artırıyor. Hastanelerde personel sayısı yetersiz.

Bölgede kışla birlikte daha da artan olumsuz koşullara rağmen, 5 aydır olumlu düzeyi değişmeyen tek gerçek, sağlık çalışanlarının özveriyle çalışması. Ancak, hala onların da barınma sorunu çözülmüş değil. Bakanlık sağlık personelinin motivasyonu için verdiği vaatleri de yerine getirmedi. Tüm bu bulgular, bölgedeki yaşamı tehdit ediyor.

ANKARA- Türk Tabipleri Birliği'nin hazırladığı "Deprem Sonrası Durum Saptama Araştırması", 17 Ağustos depreminin üzerinden geçen beş aya rağmen, koşulların düzelmek bir yana, kış koşullarıyla da birlikte daha da bozulduğunu ortaya koyuyor.

3.gif (40875 bytes)

Hekimlere, birinci basamak sağlık hizmeti ve ikinci basamak sağlık hizmeti veren kuruluşlar ile çadır alanlarında yapılan araştırmanın sonuçları, bildik bir gerçeği rakamlarla ortaya koyuyor.

Geçen beş aya ve TTB'nin tüm uyarılarına rağmen barınma konusundaki karmaşa ve sağlıksızlık sürüyor.

Barınma sorunun halen öncelikle çözülmesi gerektiğini belirten araştırmada, bölgede incelenen 121 sağlık ocağının yarıya yakınının bina onarımına ihtiyaç duyduğu belirtildi.

Bölgenin hastalığa zemin hazırlayan yapısına rağmen, aşılama hizmetleri düzenli olarak yapılmıyor. Sağlık ocaklarının dörtte birinde gebe, bebek ve çocuk izlemleri hiç yapılmıyor, geriye kalanlarda ise eksik oranda yapılıyor.

Ocakların yüzde 66.4'ünde çevre sağlığı hizmeti hiç verilmezken, yüzde 9.2'sinde kısmen veriliyor. Tıbbi atıkların yok edilmesi konusunda da hala ciddi sıkıntılar mevcut. Sağlık ocaklarının yüzde 43.9'unda laboratuar yok, ancak yüzde 43.2'sinde kısmen tahlil yapma olanağı var. Bu durum teşhis ve tedavi olanaklarını sınırlıyor ve hastanelerde yığılmaya neden oluyor. İncelenen 135 sağlık kuruluşundan 117'sinde poliklinik hizmeti verilebiliyor; 135 sağlık kuruluşundan sadece 36'sında da adli hizmet sunuluyor.

Bölgede hizmet sunan 9 hastenede ise personel sayısı yetersiz. Sadece üç hastane kendi binasında hizmet sunabiliyor .

Bölgedeki sağlık kuruluşlarının ancak yüzde 63.2'si halka ücretsiz ilaç dağıtabiliyor. Araştırmada, ücretsiz ilaç dağıtımlarının sürmesi gerektiği vurgulandı.

İncelenen 121 sağlık ocağından yalnızca 7 tanesinde personel sayısı yeterli. Araştırma sırasında ortaya bir kez daha çıkan önemli bir sorun da, deprem öncesinde de sağlık ocaklarının personel açısından yetersiz olduğu. Deprem öncesinde bu sağlık ocaklarının üçünde doktor, 15'inde hemşire, 22'sinde sağlık memuru, 8'inde ebe, 72'sinde çevre sağlığı teknisyeni ve 80'inde tıbbi sekreter olmadığı anlaşıldı. Bölgede hekimlerin dağılımı da dengesiz.

Bölgede kışla birlikte daha da artan olumsuz koşullara rağmen, 5 aydır olumlu düzeyi değişmeyen tek gerçek, sağlık çalışanlarının özveriyle çalışması. Ancak, hala onların da barınma sorunu çözülmüş değil. Rotasyonla bölgede görev yapan hekimlerin yüzde 34.5'i bölgede yararsız olduğunu düşünüyor. Hekimlerin yüzde 26'sı yıkanma gereksinimlerini yeterince karşılayamıyorlar.

Bakanlık sağlık personelinin motivasyonu için verdiği vaatleri de yerine getirmedi. Tüm bu bulguların bölgedeki yaşamı tehdit ettiğinin belirtildiği araştırmanın sonuç bölümünde şöyle denildi. "Sağlık personeli sayılan tüm olumsuz koşullara rağmen büyük bir özveriyle çalışmalarını sürdürmektedir. Olanaksızlıklar yerel sağlık yöneticilerinin de zaman zaman elini kolunu bağlamakta ve motivasyonunu kırmaktadır.

Bölgede ne yazık ki, temel sağlık hizmetleri normale dönmemiş ama kamu kuruluşlarında sağlıkla ilgili güvencesi olmayan hastalardan ücret alınması uygulamasına yeniden ve hızla başlanabilmiştir. Devlet depremzedelerin sosyal güvencesini garanti altına almakla yükümlü olmalıdır.

Bölgede görev yapan sağlık çalışanları başta barınma olmak üzere önemli sorunlarla halen kraşı karşıyadır. Halka sağlık hizmeti sunacak sağlık ocaklarında ve kamu hastanelerinde personel yetersizdir ve var olan personel de dengesiz dağılmış durumdadır.

Hem sağlık ocaklarının hem de hastanelerin binaları henüz onarılmış değildir. Donanımları hizmetin gereğini yerine getirmekten uzaktır.

Nüfus hareketliliğinin sürdüğü bu dönemde nüfusun yeterli olduğu yerlerde halen faaliyet gösteren sağlık ocaklarının temel alındığı ve güçlendirildiği hizmet sunumu temel olmalıdır. Her çadırkentte bir hekim ve sağlık personeli yerine nüfus yoğunluğu ve en yakın sağlık kuruluşuna yakınlık gözönünde bulundurulmalıdır.

Tüm bu bulgular, depremde yitirilmeyen vatandaşlarımızın (başta bebekler, çocuklar, yaşlılar, gebeler ve kronik hastalığı olanlar gibi risk gruplarının) yaşamını tehdit etmektedir. 'Çok geç olmadan' yetkilileri sorumluluklarını yerine getirmeye çağırıyoruz". (TD)

 mail9.gif (17469 bytes)                            buton2.jpg (1100 bytes)ANA SAYFAYA DÖNÜŞbuton1.jpg (1100 bytes)