Teşhis yanlış, tedavi yanlış!

İSTANBUL- Her açıklamasıyla kamuyonuda tepki toplayan Sağlık Bakanı Osman Durmuş, sağlık sistemine yönelik projeleriyle de hekimler ve sağlık çalışanlarının tepkisini çekiyor. Bakan Durmuş'un ilk icraatlarından Vardiya Sistemi 13 eğitim hastanesinde uygulanmaya başlandı. Sisteme göre, mesai saatleri polikliniklerde 8:00-16:00 ve 16:00-24:00 olarak iki devre halinde, röntgen vb. görüntüleme merkezlerinde 5 saatlik üç devre halinde planlanıyor. "Vatandaşın hastanedeki çilesinin" biteceği propagandasıyla gündeme getirilen vardiyalı çalışma, çağdaş bir sağlık hizmeti anlayışına dayanmayan, geçici çözümler bile üretmesi ise kuşkulu bir “sistem”.

İstanbul Tabip Odası vardiya sistemine ilişkin, Bakan Durmuş'a da gönderilen görüşlerini kamuoyuyla paylaştı. Oda tarafından yapılan basın açıklamasında, vardiya sistemi tüm yönleriyle ele alınıyor.

İstanbul Tabip Odası'nın hazırladığı görüş şöyle:"Sağlık ocakları ve dispanserler, işyeri hekimliği gibi birinci basamak sağlık hizmetleri geliştirilip,ülke sathında nitelikli sağlık hizmeti yaygınlaştırılmadan polikli-niklerde yığılmanın önüne geçmek akılcı değildir. Üstelik Sayın Bakan'ın da bildiği gibi ekonomik de değildir. Hastane-lerde dışarı sevklerin nedeni, radyologların 5 saat çalışmaları olarak görülemez. Sağlık Bakanlığı'nın vardiyalı sisteme geçiş için gerekçe olarak gösterdiği konularla ilgili bir araştırması olup olmadığı merak konusudur. Örneğin İstanbul'daki kamu hastanelerinden dışarıya MR veya tomografi için sevk edilen hasta sayısı ve nedenleri araştırılmış mıdır? Haydarpaşa Numune Hastanesi gibi büyük bir merkezde bile zaten tomografi cihazı olmadığını, İstanbul'da MR tetkiklerinin biri harıç hiçbir eğitim hastanesinde yapılamadığını, dolayısıyla üç değil, beş vardiya uygulansa da sevklerin önüne geçilemeyeceğini Sayın Bakan biliyor mu?

Polikliniklerde görülen kuyruklar ve yığılmalar üzerine bilimsel bir araştırma var mı? Hastalar hangi aşamada yığılı-yor? İlk muayene için sıra beklerken mi? Ücret veya resmi evrak işlemlerini yaparken mi? İstenen tetkikler için dolaşırken mi? İlk muayene oldukları poli-klinik dalı ne kadar isabetli? Bunlar ortaya konmadan sorun tedavi edilebilir mi? Bu nedenle mesai saatlerinin sınırlanması kalktığında işlerin yoluna gireceğinin varsayılması yanlıştır.

Öncelikle hekim sayısı yönünden bazı dallar için vardiyalı çalışma mümkün olsa bile hemşire, teknisyen ve yardımcı personel sayısının kesinlikle yetmeyeceğinin bilinmesi gerekir. Şu an bile gerekenin neredeyse üçte biri ile hizmeti yürüten hastanelerin çok sayıda personel almaları gerekir. Aynı gereksinim teknoloji için de geçerlidir. Yeni biyokimya, röntgen, tomografi ve MR cihaz-ları gerekecektir. Bu durumun ekonomik maliyeti sağlanan yararla karşılaştırılmalıdır.

Hastalara ne getirir?

1. Günün daha geç saatlerinde muayene olabilmek özellikle çalışan nüfus için bir avantajdır. Ancak istenen laboratuvar tetkikleri de aynı zamanda yapılabilmelidir. Bir kısmı aç karnına yapılması gereken incelemeler için ertesi gün tekrar hastaneye gelmek gerekebilecektir.

2. Polikliniklerin sabah ak-şam temiz, havalanmış olması gerekir. Şimdi bile eğitim hastanelerinin poliklinikleri hergün en az bir saat süren temizlikten sonra ertesi gün içine girilebilir hale gelmektedir. Uygulamada 15:00-16:00 ve 23:00-24:00 arasında poliklinik hizmeti verilmesi mümkün değildir.

3. Yatışına karar verilen hastaların hazırlıkları akşam sorun olabilir. Gece çoğu zaman serviste bir hekim-bir hemşire nöbet tutmaktadır. Hatta bir çok hastanede, iki servise bir hekim-bir hemşirenin 'göz kulak' olduğu görülmektedir. Bu kişilerin bir de yatan hastalarla ilgilenmesi zordur.

Çalışanlara ne getirir?

* Eğer bir sağlık çalışanı, bugün yaptığı aynı birim işi gece mesaisinde yapacaksa iş yükünde büyük bir artıştan söz edilemez. Ama gece çalışmanın insan vücudu için daha zor olduğu ihmal edilmemelidir.

* Polikliniklerin temizliği konusunda hastaların yaşayacağı sorunlar sağlık çalışanlarını daha da fazla ilgilendirir.

* Sağlık çalışanlarının bir kısmı şu an bugüne kadar uygulanan sisteme göre yaşam düzenini kurmuştur. Muayenehane açmak hekimler için yasal bir haktır. Çocukların bakım ve eğitimi, aile düzenleri vardiyalı çalışma sisteminden etkilenecektir. Bu gelişmelerden en çok zarar görecek olanlar belki de, sağlık çalışanlarının çocuklarıdır. Hastanelerdeki deneyimli hemşirelerin pek çoğunun bu nedenle sağlık ocaklarına tayin yaptırdıkları veya geçici görevle normal mesaisi olan yerlerde çalıştıkları bilinmektedir. Bir çok hemşire ve kadın hekim, çocuğuyla vardiyalı çalışma arasında tercih yapmaya zorlanacaktır. Kaybeden hastalar olabilir.

* Yasalar yönetime çalışma saatlerini hizmetin gereğine göre düzenleme yetkisi veriyor. Ama öncelikle bu düzenlemenin hizmeti iyileştirecek olması gerek. Ayrıca kazanılmış hakların geri alınması söz konusu olmamalı. Muayenehanede veya serbest çalışan hekimlerin, ikinci işlerinin iptaline yönelik düzenleme yasal değildir.

* Döner sermayeden verilecek paylar, sağlık çalışanlarını ne kadar teşvik edecektir. Bu soruya yanıt aramadan önce Sağlık Bakanlığı'nın halen eğitim hastanelerinde ne kadar döner sermaye payı verildiğini araştırması gerekir. Hazırlanan yasa teklifinden Bakan ve bakanlık bürokratlarının durumu yeterince bilmedikleri anlaşılmaktadır. Çünkü halen eğitim hastanelerinin bir çoğunda dağıtılan döner sermaye payı yasadaki üst sınırların zaten çok altındadır. Bu hastaneler döner sermayeleriyle cari giderlerini ancak karşılayabilmekte, başhekimlerin iradesine bağlı olarak düzensiz aralıklarla ve bir miktar döner sermaye dağıtılmaktadır. Örneğin Haydarpaşa Numune Hastanesi için bu rakamlar en düzenli ve yüksek oranda ödendiği dönemde bile hiçbir zaman maaşın yüzde 20'sini geçmemektedir. Gece vardiyasında çalışanlar için buna yüzde 50 eklenmesi yeterince özendirici olmayabilir.

*Sağlık çalışanlarının her zaman endişe ettiği bir diğer konu da yükün eşit dağıtılamayacağı kaygısıdır. Vardiyalı çalışma düzeni çalışanlar üzerinde bir baskı aracı olabilir. Bugün verilen keyfi cezalardan biri, hekim veya sağlık çalışanını semt polikliniklerine veya geçici görevlere göndermektir. Yeni düzenlemede bireylerin bu tür keyfi görevlendirmelere karşı korunması gerekir.

* Hastanelerde gece yemekleri sağlık çalışanları için her zaman sorun olmuştur. Nöbetlerde bile sağlanamayan kalite, personel sayısı arttığında daha da düşecektir.

* Gece vardiyasında çalışanlar için taşıma ve servis hizmetleri öngörülmüştür. Bu hizmetler hastanelerin kendi kadrolarıyla yürümediği için dışarıdan hizmet satın alınacaktır. Ne kadar ekonomik olduğu bir yana, taşeron firmalarla yürütülen temizlik, yemek, bilgisayar ve mutfak hizmetlerinin hastanelerin başına açtığı sorunlar dikkate alındığında 'kadro yoksa hizmet satın alın' öğüdünün ne kadar akılcı olduğu tartışılır.

* Uygulama ile hak eşitliği ihlal edilmektedir. Vardiyalı çalışma sisteminin yalnızca bir grup hastanede uygulanması öngörülmektedir. Diğer kamu kuruluşlarında normal çalışma düzeni sürerken Sağlık Bakanlığı eğitim hastanelerindekilerin vardiyalı çalışmak zorunda bırakılması adaletli değildir.

Eğitim faaliyetlerini nasıl etkiler?

Uygulama eğitim faaliyetlerini de etkileyecektir. Vardiyalı çalışma sistemine eğitim hastanelerinden başlanmasının gerekçesi bilinmiyor. Ama eğitimi nasıl etkileyeceğinin hesaplanmış olması gerekir. Hekimlerin iki vardiya şeklinde çalışmaların eğitim etkinliklerini aksatacağı açıktır. Çünkü ders, seminer ve makale saatleri gibi eğitim etkinliklerinde herkesin birarada olması zorlaşacaktır.

Çözüm: Teşhisi doğru koyalım, tedavi kolaylaşır

Öncelikle hastane kuyrukları ve kamu sağlık kuruluşlarından özel sektöre yapılan sevkler ile uzun süreli randevuların nedenleri konusunda ortak ve doğru tanı konulması gerekir. Sağlık Bakanlığı, kamu sağlık kuruluşlarının yöneticileri, sağlık çalışanlarının temsilcileri ve tabip odalarını biraraya getirerek bunu sağlayabilir. Sorunların nedenleri, çözüm yollarını da ortaya koyacaktır. Kamu yöneticileri nitelikli ve yaygın bir sağlık hizmeti sunmayı öncelikli bir görev sayarsa çözüm kolaydır. Hekimler ve tabip odaları akılcı, bilimsel ve adaletli her öne-riye sonuna kadar destek vermeye, gerekirse özveride bulunmaya her zaman hazırdır.

Ancak mesai düzenlemelerinin çözüm için iyi bir ipucu olmadığını peşinen söyleyebiliriz. Kısa sürede tamamlanabilecek gerçekçi bir fizi-bilite çalışması yapılmadan vardiya sistemine geçmek, sağlık hizmetlerinde yeni bir hayal kırıklığı yaratacaktır.

Deneme-yanılma yönteminin kamu sağlık kurumlarımızı yıpratacağı kaygısını taşıyoruz. Oysa hastanelerimiz bilimsel, katılımcı ve çağdaş bir yaklaşımla kısa zamanda hekimlerin ve halkın layık olduğu noktaya gelebilir". (TD)