"İçinden tren geçen şehir"

halbuki korkulacak

hiçbir şey yoktu ortalıkta

herşey naylondandı

o kadar

ve ölünce

beţ on bin birden ölüyordu

güneşe karşı

(Turgut Uyar/Geyikli Gece)

Dr. Cavit Işık Yavuz

Dr. Çoşkun Ova Şeyhoğlu

Trenleri severdik; çınarların altında uzayan ve zaten ince bir şerit gibi dağla deniz arasında sıkışmış olan şehri, daha da ince iki şeride bölen demiryolunu da.

Demiryolunu severdik; sıcak yaz günlerinde güneşe, yağışlı günlerde yağmura karşı, altlarındaki caddede, bir o yana, bir bu yana koşuşturan insanlara, kendilerini siper eden fedakar çınarları da.

Çınarları severdik; tünedikleri dallardan gece gündüz altlarında koşuşturan bizlere, kahkahalarla gülen, sık sık trenleri asabi haykırışlarla protesto eden kargaları da.

Kargaları severdik; onlara mekan olan bu şehri de, İzmit'i de...

İzmit...

İçinden tren geçen şehir... Şehrimiz...

uyuyorduk,

altımızda sancıyla devinen toprağın

haykırışlarıyla uyandık.

Biz, o ağustos gününü yaşamadan önce, iki ruhdar arabayla giderken çıkmaz bir sokağa girmiştik. Tam da, "Dergi mergi bir şeyler yapalım"ı tartışıyorduk. Sokaktaki çocuklar top oynuyorlardı. Güldüler sokaktan geri geri çıkışımıza.

O çocuklar nerede acaba ţimdi?

O sokak daha bir çıkmaz,

Ţehir daha bir....

uyuyorduk,

üstümüze örtülen

gece mavi kefenlerle uyandık.

Küçük acılarımız, küçük mutluluklarımız vardı bizim ve çocuklarımız...

Sonra; karanlığı, üzerine bastığımız toprağın öfkesini, dehşeti yaşadık. Enkazları yaşadık, enkaz olduk. Hafif, ağır, orta hasarlar yerleşti belleklerimize. Dostlarımız, arkadaşlarımız, her gün gördüğümüz yüzler eksildi yaşantımızdan.

Ağlamayı unuttuk gidenlerin ardından, kalanlarla uğraşmak gerekti çünkü; acılarımızı unutup, acıları gidermek gerekti.

uyuyorduk,

parçalanan yaşamın

çığılığıyla uyandık

Tüm parçalanmışlığımızı, korku ve kaygılarımızı vurup sırtımıza, koştuk soluk soluğa; bildiğimiz en iyi işi yapmaya, yaşam kurtarmaya. Enkazlardan umut toplamaya, topraktan yaşam ve sevinç süzmeye koştuk.

Kırkı çıktı depremin, şehrin artık bir miladı var, "dergi-mergi"nin de; D.Ö., D.S.

Yaşamı yeniden kuruyor şehir. Hiçbir şey değişmedi eskisi gibi.

Biz değiştik büyük acılarla, büyük sevinçlerle, büyük herşeyle.

uyuyorduk,

üzerimize örtülen

acılardan yorganı sıyıyarak uyandık.

biz,

şimdi yeniden başlıyoruz herşeye

üzerimizde umuttan gömleklerle

Yasını tutup geçmeyeceğiz. Kalacak kişisel tarihlerimizde bu yara, bu iz, BU ŞEHİR.

Biz, şimdi başlıyoruz...

 

mail9.gif (17469 bytes)                    buton2.jpg (1100 bytes)ANA SAYFAYA DÖNÜŞbuton1.jpg (1100 bytes)