Kırkı çıkan koordinasyon

Dr. Aytekin Yazgan

17 Ağustos saat üçten sonra yeni bir İzmit vardı. İstanbul'dan Eskişehir'e, Bolu'ya kadar, ölüm herkes tarafından hissedildi ve yaşandı.

Kendi korku ve kayıplarımızı tam atlatamadığımız halde, insanların bize ihtiyacı olduğunu hekimlik içgüdüsüyle düşünerek, en yakın sağlık kuruluşuna gittik.

Ne yaparsanız yapın, hiçbir şey yetmiyordu bunca yıkıma, bunca acıya, bunca korkuya...

Başka yapacak bir şey yoktu. Belki bir insan, bir bebek yaşasın, tek amaç buydu.

Kısa bir süre sonra bu duyguyu aşarak, tek başımıza bu yükün altından kalkamayacağımızı hepimiz farklı yerlerde hissettik. Toparladığımız ve biraz olsun zaman bulacağımız bir anda bunları konuşacaktık. Gözlerimiz zaten konuşuyordu!...

Ancak dört gün sonra İzmir ve TTB'den gelen arkadaşlarla biraraya geldik.

Hüseyin her zamanki yaratıcığılığı ve girişkenliği ile tabip odasının 5. katından büro malzemelerini fuar alanındaki bir bara taşıyarak karargahımızı kurdu.

Bu şekilde geleceğimiz, hedefimiz daha belirginleşti. Güçlendik, umutlandık. İzmir'den gelen arkadaşlarla hayata kaldığı yerden müdahale etmeye başladık. İlk kez daha anlamlı yaşam.

Kendiliğinden bir örgütlenme şeması oluşmuştu. Herkes kendi özelliğini ortaya koymuştu ve herkes yerini aldı. Yılların birikimi, TTB'nin birikimiydi ve birbirimizi biliyorduk.

Ali Osman Hoca, kimlerle ne yapılacağını daha iyi düşünüyordu. Cavit'le durmadan bir yerlere koşuşturuyorlardı. Çadırkent, Sağlık Müdürlüğü, Valilik Kriz Merkezi...

İzmit'te sağlık hizmetleri ne durumda, bu kargaşa nasıl aşılacak ve koordinasyonsuzluk (1999 yılının atasözü) nasıl çözülecek? Bunlar bizi bekleyen sorulardı. Hızlı bir şekilde formatlar oluşturularak, sağlık ocaklarını önceleyerek, saha çalışmalarına başladık. İzmir'den gelen arkadaşlar, olağandışı sağlık hizmetleri konusunda eğitim almışlardı ve çalışmaları kolaylaştırıcak eğitim materyali, formlar oluţturdular.

İlk günlerde belki de sadece kılavuzluk ve ev sahipliği yaptık.

Büromuza bilgisayar taşındı ve Coşkun hemen yerini aldı (Bir daha da gitmedi). Ümit, Cengiz ve Şükrü ve Attila abi de buradaydı. Ümit, sekreterya görevini üstlenmişti. Cengiz enerjisi ile bir an önce bir yerlere ulaşma, bir şeyler yapma telaşındaydı. Dr. Gülden'in aklı sağlık ocaklarındaydı. Oda sekreterimiz Kezban, Özlem de taşınmıştı büromuza. Yüksel yakınlarını kaybetmişti ama kendi ailesi gibi gördüğü bizlerle koşturdu.

İlk hafta yoğun olarak sağlık ocağı, gönüllü sağlık hizmeti veren birimlere ziyaretler yaptık. Bize başvuran gönüllü hekimleri ihtiyaç olan yerlere yönlendirdik. Buzdolabı, battaniye, çadır, ilaç taşıdık. Sağlık birimlerine destek verdik.

Ali Osman Hoca'nın dinamizmi, disiplini ve sevecenliği bizi bir daha canlandırdı (Ona zor yetiştik).

İzmit'i üç bölgeye ayırarak, her bir bölgenin sorumluluğunu bir arkadaş aldı. Bölgemizdeki sağlık ocakları, çadırkent ve gönüllü sağlık birimlerini sürekli gezdik. Akşam değerlendirme toplantıları yaptık. Sonuçları, Sağlık Müdürlüğü toplantılarında ilettik. İlk on gün sağlıkla ilgili en güvenilir bilgiler bizdeydi. Bu bilgileri Sağlık Müdürlüğü ile paylaştık. Kamuoyuna açıkladık.

Büromuzun karşısına irili ufaklı, hepsi farklı olan çadırlardan 8 tane kurduk ve ( Çadırkent yönetmeliğinde belirtilen standartları alt üst edecek şekilde, sık ve düzensiz) ailelerimizle yerleştik.

Hüseyin fuar alanındaki bir restaurantı bize hizmet verecek şekilde ayarladı. Telefon sorununu çözdü. Lojistik işleri Hüseyin'indi. Sonunda burada Cavit, Çoşkun, Hüseyin ve ben (Aytekin) kaldık. Oda yönetiminden de Şükrü abi ve Attila abi de kaldı.

Daha sonraki süreçte, bazı arkadaşlarımız zorlukları nedeniyle ayrıldı. Yeniden işbölümü, görev tanımı yaptık. Bir haftada bir kaç yılda olabilecek değişiklikler oluyordu ve buna göre kendimizi organize etmemiz gerekiyordu. Bu arada İzmir'den Ahmet Can, Sibel, Belgin kullandığımız bir çok formu düzenlediler, bize moral ve destek verdiler. Kemal, Mustafa, Cüneyt, Şakir, Bülent, İzmir'den bize destek verdiler. O kadar çok veri, bilgi oluştu ki elimizde, bunları nasıl değerlendireceğimizi bilmiyorduk. Kent Kurultayı, Sağlık Müdürlüğü, yurtdışından gelen bir çok kişi ve kuruluş bizim verileri kullanıyordu. Adalet, İzmir'den aramıza katıldı. 20 gün bizi neşelendirdi. Neredeyse tüm İzmit'i muayeneden geçirdi ve ilaç dağıttı. Bu arada hemen hemen gelen tüm arkadaşlar bir artçı deprem yaşadılar.

İzmit, Adapazarı ve Gölcük'e göre daha sorunsuz gibi. Şehirde günlük yaşam devam ediyor. Kurumlar nispeten daha ayakta.

Hergün yeniden yaptığımız çalışmaların, ne kadar sorun çözdüğünü tartışıyoruz. Bu birikim ve deneyimlerimizin daha organize olması için neler yapabiliriz, TTB nasıl güçlenir, bunları düşünüyoruz.

Büyük olasılıkla kışı çadırlarda geçirecek insanlar. Sağlık çalışanlarının yığınla sorunları var. Deprem travması, barınma, gelecek kaygısı, halkın sağlığını tehdit eden bir çok olumsuzluk var.

Çadırlar tüm uyarılarımıza rağmen kötü bir şekilde kuruldu. Bir çok soruna gebe. Bunları bıkmadan, yorulmadan dile getirmeye çalışıyoruz. Ve bu bölgede bir an önce hayatın, deprem öncesinden daha normale dönmesi için çabalıyoruz.

Halk Sağlığı'ndan Hilal, Aysun koordinasyonda görev aldılar.

Artık sağlık çalışmalarının temel sorunları ve bu bölgede verilecek sağlık hizmetlerinin yeniden organizasyonu nasıl olmalıdır diye çabalıyoruz.

Mersin'den gelen Fatma ve Özkan'ın oluşturduğu yataklı tedavi kurumları bilgi formu ile hastaneleri gezdik ve durum tespiti yaptık. Mersin'den Teoman, Mehmet ve Adnan aramıza katıldı.

İzmir'den sevgili Nurdan ve Oya aramıza katılarak, bize sevgileriyle ve çalışmalarıyla destek verdiler. Özellikle Oya, şiirleri ile oda sekreteri Kezban'ın şiiri sevmesini sağladı.

40 gün geçti. Yıllarla ifade edeceğimiz kadar acı, hüzün, o kadar umut, çaba ve dayanışma yaşadık.

Ülkenin dört bir yanından bizi destekleyen, düşünen tüm dostlara selam ve saygılar...

 

 

mail9.gif (17469 bytes)                    buton2.jpg (1100 bytes)ANA SAYFAYA DÖNÜŞbuton1.jpg (1100 bytes)