TOPRAĞIN KALBİNİ DİNLEYENLER, BU KEZ İNSAN SESİNİN PEŞİNDEYDİLER

Onların geceleri ve gündüzleri, hiçbir zaman olağan değildi. Onlar, her zaman olağandışı durumlara hazırlıklı ve tetikteydiler. Toprağın ruhu alev alabilir her an, “ateş nefes” yakabilir tenlerini, “kör nefes” boğabilir, toprak örtebilir üzerlerini. Ama o gece toprağın kalbi bir başka titredi. İyi tanıdıkları için yerin altını, anladılar ki yerle bir oldu toprağın üstü. Ne haber bültenlerine ihtiyaçları vardı bunun için, ne de "yetkili"lilerin açıklamalarına. Bu yüzden sabah erken saatlerde, 60 kişilik bir gönüllü ekibi, kurtarma çalışmalarına başlamak için çoktan hazırdı. 25 yıllık Maden Mühendisi Sertaç Kurt, "Göçükten canlı alma bizim işimiz" diyor. "Bunun eğitimini alıyoruz, her hafta tatbikatlar yapıyoruz". Tıp Dünyası'na deprem bölgesindeki çalışmalarını anlatan diğer madenciler de destekliyorlar Sertaç Kurt'u. 16 senelik maden işçisi Arslan Demirkan, sivil savunma ekiplerini eleştiriyor. "Onların gelişmiş makineleri, modern aletleri var ama tecrübeleri yok. Bizimse kazmamız ve küreğimiz var sadece ama biz göçük altından canlı çıkartmayı biliriz".

Ama kolay olmadı bölgeye gitmeleri. Bürokratik engellerle karşılaştılar ve ancak gece ulaşabildiler bölgeye. Başlarında baretleri, yolları koşarak aça aça. Zonguldak Maden Mühendisleri Odası Başkanı Kemal Reşit Kutlu, "Anında orada olabilseydik daha çok canlı kurtarabilirdik" diyor. "Televizyonlardan görüyor ve çok üzülüyoruz. Çocuğu görüyorlar ama girip alamıyorlar. Keşke biz olsaydık diyoruz.." Bunun için bugün hala üzülüyorlar.Çok "keşke"li bir facia bu.

Yine de yalnızca tek başlarına yaptıkları çalışmalarla 30 kişiyi kurtarmışlar maden işçileri. Bu kez kömür çıkarmak için değildir yaptıkları tahkimat. Mühendis Aygün Ekici anlatı-yor: "Biz Gölcük'e gittik. Bir enkazdan canlı ihbarı geldi. 10 kişilik ekibimizle koştuk. Orada sivil savunma ekipleriyle aramızda yöntem tartışması çıktı. AKUT ve Sivil Savunma ekipleri tepeden delerek enkazın altına girmeye çalışıyorlardı ve bu çok tehlikeli olacaktı. Biz, kendi bildiğimiz gibi girdik enkaza. Sese doğru ilerledik. Kirişlerin altına destek açtık, çalışmadan dolayı yeni göçüklerin olmasını engelledik. Sese çok yaklaştığımızda da enkazın üstündekileri durdurduk. Ve üç saatlik çalışmayla, 96 saattir enkaz altında olan 15 yaşındaki Ahmet Gürkan'ı kurtardık". Maden işçisi Arslan Demirkan, "İnsanın ağlayası geliyor" diyor. Sertaç Kurt, bölgeye ilk ulaşan ekipten. Derince'de, kriz masasının hemen arkasındaki bir enkazdan ses geldiğini ama bir şey yapılamadığını farkeder farketmez müdahaleye başlamışlar ve bir saat içinde kurtarmışlar bir insanı daha. Bölgeye gitmeleri önünde ilk başta engel çıkarak yetkililer, çalışmaları görünce, "daha çok madenci gönderin" der olmuşlar. 74'ü maden mühendisi, 1620 maden işçisi katılmıştır kurtarma çalışmalarına. Ama sonrası hep ceset... Şimdi onlar, daha hazırlıklı olmanın yollarını arıyorlar. Bu tür felaketlere müdahale edecek ekipler kurmak için çalışmalara başlamışlar çoktan.

Tıp Dünyası'nın maden işçileriyle söyleşisinin sonunda hepsinin son sözleri, "İzin verselerdi de daha erken orada olabilseydik..." oluyor. Hiç bir biçimde sorumlusu olmadıkları bir gecikmenin acısını duyuyorlar. Sorumlularsa...

Kömür karası ne kadar yıkarsan yıka çıkmazmış, "Yüz karası değil, kömür karası" der madenciler. Kimilerinin utanmak nedir bilmeyen yüzlerinin görünürde hep ak kalmasına inat...

 

 

 

mail9.gif (17469 bytes)                                        buton2.jpg (1100 bytes) ANA SAYFAYA DÖNÜŞbuton1.jpg (1100 bytes)