Dr. Bülent Kılıç*, Dr. Belgin Ünal Aslan*,
Dr. Semih Şemin**
* Yard. Doç.; Dokuz Eylül
Ü. Tıp Fak. Halk Sağ. AD
** Yard. Doç.; Dokuz Eylül Ü. Tıp
Fak. Tıbbi Etik AD
İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne
bağlı Narlıdere Eğitim Araştırma ve Sağlık Bölgesi'nde 1999 yılı içinde
bildirimi yapılan bulaşıcı hastalıklar içinde en sık görüleni 588 olgu
ile kuşkulu ısırıklardır (onbinde 54.3). Bu durumda Narlıdere bölgesindeki
kuşkulu ısırık insidansı Türkiye genelinden 4-5 kat daha fazladır. Bu nedenle
Narlıdere Bölgesi'nde 1999 yılı içinde görülen kuşkulu ısırık olgularının
tanımlanması amaçlanmıştır.
1. Giriş ve Amaç:
Kuşkulu ısırık, bir insanın kuduz olabileceği düşünülen bir hayvan
tarafından ısırılması yani derinin hayvanın dişleri ile penetre olup, açılan
yaranın hayvanın tükürüğüyle bulaşması ya da deride var olan açık bir yara,
sıyrık ya da müköz membranın hayvanın tükürüğü, beyin dokusu gibi kuduz
virüsü taşıyan bir parçasıyla kontamine olmasıdır. Kuşkulu ısırıkta erken
tanı ve ilk girişim önemlidir. Böylece hem hastanın tedavisine erken dönemde
başlanabilir hem de kuduz hayvanla teması olmuş kişilerin saptanarak kuduzdan
korunması sağlanmış olur. Kuşkulu ısırıklı olgularda eğer kişide kuduz
gelişirse mortalite çok yüksektir. Bu nedenle sağlık ocaklarında olgunun
dikkatle izlenmesine aşı gerekliliği varsa atlanmaması, "şüpheli
ısırık bilgi formu"nun doldurulması gerekmektedir.
Dünyada her
yıl 50,000 insan ve birkaç milyon hayvan kuduzdan ölmekte, 3.7 milyon insana
da kuşkulu ısırık nedeniyle kuduz profilaksisi uygulanmaktadır. 1 olguda
en az 3 doz aşı yapıldığı ve her dozun yaklaşık 50 ABD doları olduğu dikkate
alınırsa olayın ekonomik boyutu da değerlendirilmelidir. Günümüzde Japonya,
Avustralya, Y. Zelanda ve Kuzey Avrupa ülkelerinde önlemler alınması nedeniyle
artık kuduz olgusu görülmemektedir. Diğer Batılı ülkelerde yılda 1-2 olgu
görülmektedir.
Türkiye'de kuşkulu ısırık olguları Tablo-1'de de görüldüğü gibi
1991-1995 yılları içinde giderek bir artış göstermiş ancak 1996, 1997 yıllarında
azalmıştır. 1998 ve 1999 yılı verileri ise henüz Sağlık Bakanlığı tarafından
yayınlanmadığı için yorum yapılamamaktadır.
Narlıdere Eğitim Araştırma ve Sağlık Bölgesi'nde 1999 yılı içinde
bildirimi yapılan bulaşıcı hastalıklar içinde en sık görüleni 588 olgu
ile kuşkulu ısırıklardır (onbinde 54.3). Bu durumda bölgemizdeki kuşkulu
ısırık insidansı Türkiye genelinden 4-5 kat daha fazladır. Bu araştırmada
İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne bağlı Narlıdere Eğitim
Araştırma ve Sağlık Bölgesi'nde 1999 yılı içinde görülen kuşkulu ısırık
olgularının tanımlanması amaçlanmıştır.
2. Genel Bilgiler:
Kuduz virüsü lipoprotein zarf ile sarılmış tek iplikçikli
bir RNA virüsüdür. Virüs tükürükte bulunur ve açık yaralar ya da mukozaların
hayvan tarafından ısırılması, yalanması ya da hayvanın salyası ile temas
etmesi sonucunda geçer. Kuduz virüsü ısırılan noktada çoğalır ve duyu nöronlarını
enfekte edip aksonal taşınma ile merkezi sinir sistemine ulaşır. Sinir
sistemi içinde taşınması nedeni ile immün sistemden de korunmuş olur. Virüs,
merkezi sinir sisteminde ürer ve sonra periferik sinirler üzerinden tükürük
bezleri ve diğer organlara gider. Viremi evresi yoktur. Merkezi sinir sistemindeki
nöronların ölümü ve demiyelizasyon ile ensefalit gelişir.
Kuduz dünyada en çok köpek ısırması ile oluşmaktadır. Köpeklerin deneysel
olarak virüsü 14 güne dek tükürüklerinde barındırabildikleri bilinmekle
birlikte, köpek ve kediler genellikle virüs alımından sonraki 5 gün içinde
klinik bulgu verirler. Bu nedenle kuşkulu ısırıklarda hayvan mutlaka 10
gün gözlem altında tutulur.
Kuduzun kuluçka süresi 5 gün ile 1 yıl arasında olmakla birlikte
ortalama 1-2 aydır. Kafaya yakın ısırma durumunda kuluçka süresi daha da
kısalır. Kuduz hastalığı genellikle mental depresyon, huzursuzluk, kırıklık,
ateş, iştahsızlık ve ısırık noktasında duyu değişiklikleri ile başlar.
Birkaç gün içinde konfüzyon, letarji ve tükürük salgısında artış belirtileri
görülür. Yutkunmayla, yutak kaslarında ağrılı spazm olduğundan su içmeden
kaçınma (hidrofobi) gelişir. Kuduz hastalığından korunmada en önemli yöntem
yaranın hemen su ve sabunla temizlenmesidir. Sabunun deterjan etkisiyle
virüsün lipid içerikli zarfı parçalanır. Eğer ısıran hayvanın kuduz olma
olasılığı kuvvetli ise, tilki, kurt vb. yabanıl bir hayvansa, yara baş
veya boyundaysa, yara ağır ya da çok sayıda ise ilk 24 saatte ayrıca
Human Immun Globulin (HIG) uygulanması önemlidir. İlk 24 saatten sonra
uygulanacak HIG ise aşının etkinliğini azalttığı için geç dönemde HIG yapılmamalıdır.
Kuşkulu ısırıkta uygulanan aşılar içinde en yaygın olanı human diploid
cell vaccine (HDCV)'dir. %98 koruyuculuğu vardır ve bu koruyuculuk 5 yıl
sürer. Uygulama şeması 0, 3, 7, 14 ve 28. günler olmak üzere 5 dozdur.
Kuşkulu ısırıkla sağlık ocağına gelen bir hastada yara yerinin
bol su ve sabunla yıkanmasından sonra eğer gerekiyorsa HIG ya da
aşı yapılması, kişinin hastalıkla ilgili olarak bilgilendirilmesi, aşı
takviminin büyük bir duyarlılıkla izlenilmesi gerekmektedir. Olgu gerekirse
telefon ile izlenmeli ve aşılarını aksatmaması sağlanmalıdır. Olgunun kayıtlara
tam olarak geçirilmesi de son derece önemlidir. Her başvuruda mutlaka "Şüpheli
Isırık Bilgi Formu"nun, "Kişisel Sağlık Fişi"nin ve "Form 0-16"nın doldurulması
sağlanmalı, ayrıca her ayın sonunda "Form 0-17" ve "Form 0-23" ile de olgular
ve yapılan kuduz aşıları bildirilmelidir.
Gereç ve Yöntem:
Narlıdere Eğitim Araştırma ve Sağlık Bölgesi 1982 yılından beri
Dokuz Eylül Üniversitesi ile Sağlık Bakanlığı arasında imzalanan bir protokolle
çalışmaktadır. Bölgede 4 sağlık grup başkanlığına (SGB) bağlı 16 sağlık
ocağı, 1 AÇSAP ve 1 devlet hastanesi bulunmaktadır. Narlıdere, Urla, Güzelbahçe
ve Seferihisar SGB'lerinden oluşan bölgenin toplam nüfusu 108,325 kişidir.
Araştırmanın evrenini 1999 yılında oluşan 588 kuşkulu ısırık
olgusu oluşturmuştur. Örnek seçimi yapılmamış, evrenin tamamına ulaşılması
hedeflenmiştir. Araştırma geriye yönelik ve tanımlayıcı tiptedir. Veriler
sağlık ocaklarınca doldurularak gönderilen "şüpheli ısırık bilgi formları"ndan
sağlanmış, bilgi formunun olmadığı durumlarda sağlık ocaklarındaki "şüpheli
ısırık defteri" ya da "bulaşıcı hastalık ihbar fiş"i üzerindeki bilgiler
kullanılmıştır. Narlıdere Eğitim Araştırma ve Sağlık Bölgesi'nde 1999 yılı
içinde 588 adet kuşkulu ısırık olgusu görülmüş bu araştırmada olguların
536'sına (%91) ulaşılabilmiştir. Bu olgulardan 463'ünün (%86.3) bilgileri
"şüpheli ısırık bilgi formu"ndan, 71'inin bilgileri (%13.2) "şüpheli ısırık
defteri"nden ve 2 olgunun bilgileri ise "bulaşıcı hastalık ihbar fişi"nden
toplanmıştır. Formlardaki bilgi eksiklikleri nedeniyle çoğu değişkene ilişkin
değerlendirmeler farklı sayıdaki olgular üzerinden sunulmak zorunda kalınmıştır.
Toplanan veriler SPSS 8.0 versiyon istatistik programında analiz
edilmiş ve araştırma Ocak-Mart 2000 tarihleri arasında toplam 3 ayda gerçekleştirilmiştir.
IV. Bulgular ve Tartışma:
Kuşkulu ısırık olgularının % 72'si erkek,
%28'i kadındır. Olguların en genci 1 en yaşlısı ise 85 yaşındadır.
Ortalama yaş 30.7±20.4'tür. Olguların %40.8'i 20 yaş altındadır ve en çok
olgu %24.4 ile 10-19 yaş arasındadır.
Grafik-1'de
de görüldüğü gibi yaş ilerledikçe olgu sayısı azalmaktadır. Benzer yöntemler
kullanılarak ABD'de yapılan bir çalışmada da özellikle kuşkulu ısırıkların
çocuklarda ve erkeklerde daha sık görüldüğü belirtilmektedir.
Kuşkulu ısırık olgularının mesleklere göre dağılımına bakıldığında
beklendiği gibi olguların yaklaşık %40'ı yaş grupları tablosuna uygun bir
biçimde çocuk ya da öğrenci grubundadır. Bu grupları ev hanımları ve serbest
meslek sahipleri izlemektedir.
Tablo-2: Kuşkulu Isırık Olgularının Sağlık Grup Başkanlıkları'na Göre
Dağılımı
Olguların Sağlık Grup Başkanlıkları'na göre insidanslarına bakıldığında
Güzelbahçe'de sıklığın diğerlerine göre belirgin bir biçimde yüksek olduğu
görülmektedir. En az sıklık ise Narlıdere'de izlenmiştir. Bu bulgu Narlıdere'nin
diğer ilçelere göre daha kentsel bir bölge olması ile açıklanabilir. Güzelbahçe,
Urla ve Seferihisar bölgelerinde ise müstakil ve bahçeli evlerin (yazlık
vb.) daha fazla olmasına bağlı olarak sahipli ya da sahipsiz hayvan sayısının
da daha fazla olabileceği dikkate alınmalıdır.
Kuşkulu ısırık
olgularının mevsimsel dağılımına bakıldığında, olguların en çok yaz (%37.6)
ve sonbahar (%36.5) mevsimlerinde oluştuğu görülmektedir. En sık
görülen ay %17.8 ile Temmuz ve en az görülen aylar %1.5 ile Şubat
ve Mart'tır.
Tablo-3: Kuşkulu Isırık Olgularının Isırılma Yerine Göre Dağılımı
Olgular ısırılan vücut bölgesine göre değerlendirildiğinde el
(%26,2) ve bacak (%26,6) ısırıklarının daha sık olduğu dikkati çekmektedir.
Olguların %17.4'ü ise ısırık dışında bir temas nedeniyle sağlık kuruluşuna
başvurmuştur. Benzer bir çalışmada da el ve kollar %36 ile en sık ısırılan
bölge olduğu, bunu bacak ısırıklarının izlediği belirtilmiştir.
Kuşkulu ısırık olgularının büyük çoğunluğuna köpekler (%75.3) neden
olmuştur. İkinci sırada ise kediler (%12.8) gelmektedir. İnekler %6.7 ile
üçüncü, fareler %3.8 ile dördüncü ve diğer hayvanlar da %1.3 ile son sırada
gelmektedir.
Kuşkulu ısırık olgularına neden olan hayvanların ancak %60.6'sı
gözetim altına alınabilmiştir. Gözetim altına alınan hayvanların %86.7'sinin
gözetim sonunda sağlam olduğu saptanmıştır. Toplam 536 olgunun %19.4'ünde
hayvan ölmüş, %11.4'ünün ise kayıtlarda son durum bilgisi bulunamamıştır.
Hayvanların 65 tanesinden kuduz konusunda incelenmek üzere Bornova
Veteriner Araştırma Enstitüsüne örnek gönderilmiştir. Bu örneklerden 33
tanesinde (%50.8) kuduz virüsüne ilişkin bulguya rastlanmıştır.
Kuşkulu ısırık olgularının %64.2'sinde (344 olgu) aşıya başlanmış,
158 olguda ise (%29.5) aşıya gerek görülmemiştir.
Aşıya başlayan ve sürdüren kurumların dağılımına bakıldığında
sağlık ocağı, hastane ve kuduz tedavi merkezinde yapılan aşı oranları birbirine
yakın seyretmektedir. Benzer biçimde aşıyı sürdüren kurumlarda da oranlar
hemen hemen birbirine yakındır. Ancak sağlık ocaklarında aşıya başlayanlar
%38'den %34'e düşmekte ve bu %4'lük grup tahminen aşıya kuduz tedavi merkezinde
devam etmektedir.
Aşılamaya alınan olgularda %99.4 oranında HDCV aşısı kullanılmıştır.
Tablo-5’te kuşkulu ısırık olgularında hayvanın son durumuna göre
yapılan kuduz aşısı dozları görülmektedir.
Olgularda en sık olarak görülen uygulama %45.0 ile 3 doz ve %
43.3 ile 6 doz aşı uygulanmasıdır. Oysa uluslar arası kabul edilen aşı
takvimine göre olgunun ve hayvanın durumuna göre uygulama 3 doz veya 5
doz olmalıdır. Bu durumda olguların yaklaşık yarısında bir doz kuduz aşısı
fazladan yapılmış olmaktadır. Ayrıca hayvanın kaçtığı, öldüğü ya da son
durumunun bilinmediği 30 olguda da (%10.1) 5 doz aşı yapılması gerekirken
eksik aşı uygulanmıştır.
Narlıdere Eğitim Araştırma ve Sağlık Bölgesi'nde görülen kuşkulu
ısırıkların Sağlık Grup Başkanlıkları'nda yer alan kayıtlarında çeşitli
derecelerde eksiklikler saptanmıştır. Kayıt durumlarındaki eksiklikler
Tablo-6'da verilmiştir.
Buna göre kayıtlarda
en sık görülen eksiklik hayvanın aşı durumu ve sahipli olup olmadığıdır.
Aşıya başlama durumu, aşı dozu, ısıran hayvan gibi son derece önemli bazı
bilgilerin de kayıtlarda eksik olması konunun önemini artırmaktadır.
V. Sonuç ve Öneriler:
Kuşkulu ısırık, Narlıdere Eğitim Araştırma ve Sağlık Bölgesi'nde
beklenenden daha fazla görülmektedir. Olgular daha önce yapılan araştırmalarla
uyumlu bir biçimde çocuk yaş grubunda, erkeklerde ve yaz aylarında daha
sık görülmektedir. En sık görülen hayvan köpek, en sık ısırılan yerler
el, bacak veya ayak olmaktadır. Bölgemizdeki yerleşim yerlerine göre kuşkulu
ısırık hızları anlamlı biçimde değişmekte, bahçeli ev tarzı yerleşim yeri
olan ilçelerde insidans artmaktadır. Aşı dozlarında takvim dışı uygulamalara
sıklıkla rastlanmakta, kayıtlarda zaman zaman önemli eksiklikler göze çarpmaktadır.
Bu nedenle sağlık ocaklarında düzenli ve titiz kayıt tutulmasına
önem verilmesi, sağlık çalışanlarının hizmet içi eğitimden geçirilmesi
gerekmektedir. Olayın ekonomik boyutları göz önüne alındığında; Türkiye'de
yılda yaklaşık 100,000 olgu olduğu ve her olguya en az 3 doz aşı yapıldığı
kabul edilirse, toplam yıllık gider en az 15 milyon dolardır. Bu para ile
başı boş hayvanlara yönelik aşılama ve bakımevlerinin gerçekleştirilebileceği
de dikkate alınmalıdır.
|