Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, asistan hekimlerin Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS) ve eğitimiyle ilgili sorunlarının bulunduğunu, mart ayındaki sınavda da geçerli olmasını diledikleri reform niteliğinde değişiklikler yapmak istediklerini ifade etmiştir. Bakan, öğrencilerin 4. sınıftan itibaren dershaneye gittiğini; 4, 5 ve 6'ncı sınıfta okulla pek ilişkileri olmadığını belirtmiştir. Bakanın açıklamasından reform niteliğindeki değişikliklerin; soruların çekirdek müfredattan sorulması, dershanelerdeki küçük nüanslarla farklılığın oluşturulmasının önüne geçilmesi, okul başarı puanının mutlak ilave edilmesi, özellikle görev süresinde beşinci, altıncı bölgelerde çalışma durumuna göre, yaptığı hizmet esas alınarak bir hizmet puanının ilave edilmesi olduğu anlaşılmaktadır. Ancak bakan, öğrencilerin eğitimlerinin son yıllarında gitmek zorunda hissettikleri ve tıp eğitimine önemli zararı olan dershanelerin kapatılmasından bahsetmediğini vurgulamıştır.

Tıp fakültesi mezunları için TUS önemli bir sınavdır. Ne yazık ki ülkemizde yirmi yıla yakın bir süredir uygulanmakta olan sağlık ve istihdam politikaları sonucu; çalışma koşulları, mesleki doyum, ücret ve ekonomik olanaklar, gelecek güvencesi, sosyal statü, gibi nedenlerle tıp fakültesi mezunlarının neredeyse tümü uzmanlığı tercih etmek zorunda bırakılmıştır. TUS’a 2021 yılında 17.000 civarında hekimin girdiği görülmektedir. Yani hemen her tıp fakültesi mezunu TUS’ta şansını denemektedir.

Sağlık Bakanı açıklamasında “Şu anda özellikle öğrenciler TUS'ta 4-5 branş dışında tercih etmiyor. O 4-5 branşa giremediğini düşünen hekimler ise genellikle yurt dışını düşünüyor” demiştir. Gerçekten de genç meslektaşlarımız ağır çalışma koşulları ve uzun çalışma saatleri, şiddet, mobbing, malpraktis gibi nedenlerle uzmanlık eğitimi için belli bazı bölümleri tercih etmektedir. Üstüne eklenen ekonomik ve siyasal nedenler, ülkenin içinde bulunduğu sıkıntılar, gelecek endişesi yurtdışında yaşamayı ve çalışmayı seçen hekim sayısını da giderek artırmaktadır. Çalışma koşullarının her geçen gün zorlaşması, mesleki tatminsizlik, ekonomik sorunlar, hekimler ile hasta ve hasta yakınlarını karşı karşıya bırakan olumsuzlukların TUS ile ilgisi yoktur. Sorun uygulanan sağlık ve eğitim politikalarındadır. Bakanın bu ifadesini yapılan yanlışlardan dönüleceği şeklinde anlamak istiyoruz.

Bakan açıklamasında “Bizim köklü bir değişiklik yapmamız gerekiyor. Hem mali durumunu hem emeklilik durumunu hem çalışma durumunu hem de uzmanlık sınavını revize etmemiz gerekiyor. Bunu da önümüzdeki sınava mutlak yetiştirmemiz gerekiyor” demiştir. TUS, yoğun uzmanlık talebi olan bir ortamda yapılan sıralama sınavıdır. TUS’ta reform yapmadan önce sağlık sisteminde ve eğitim sisteminde reform yapmak gerekir. Tıpta mezuniyet öncesi ve sonrası eğitimin, gerek birinci basamak gerek uzmanlık alanlarında mesleki uygulamaların önemli sorunlar barındırdığı açıktır. Bu sorunlar, okul başarı puanının eklenmesi, beşinci- altıncı bölgelerde çalışanların hizmet puanlarının eklenmesi gibi yollarla giderilemeyecek kadar büyüktür.

Gereksinimler, altyapı olanakları dikkate alınmadan, verilecek eğitimin niteliği göz ardı edilerek çok sayıda tıp fakültesi açılmıştır. Bugün 128 tıp fakültesinin 15’i sadece Resmî Gazete’de ismi olan ancak öğretim üyesi, öğrencisi, hastanesi, binası olmayan tıp fakülteleridir. Hızla tıp eğitiminin nitelikli hale getirilmesine yönelik ve öğrencilerin dershanelere gitme gereksinimini ortadan kaldıracak önlemler alınmalıdır. 

Sağlık sistemini, uzman ve hastanecilik hizmetleri olarak ele alan anlayıştan en kısa sürede uzaklaşılmalıdır. Pandeminin bize öğrettiği ancak ders almadığımız sonuç birinci basamak sağlık hizmetlerinin bütün alanlarda kamusal olarak yaygınlaştırılması olmalıdır. Birinci basamak çalışma koşulları, hizmet üretecek hekimler ve sağlık çalışanları ile hizmet alacak yurttaşlarımız tarafından tercih edilmesi için gereken bilimsel niteliklere kavuşturulmalı, ekonomik ve özlük hakları açısından iyileştirilmelidir.

“Reform niteliğinde değişiklik” ancak tıp ve uzmanlık eğitimi tüm bileşenleri ile tartışılıp değerlendirilerek yapılabilir. Bakanın tanımladığı değişiklikler şu anki sistemi ancak daha karmaşık hale getirir. Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi ve Tıp Eğitimi Çalışma Grubu, alanın sorunları ve gereksinimlerini dikkate alacak şekilde mezuniyet öncesi ve sonrası tıp eğitimini irdelemek, bu bağlamda seçme ve yerleştirme yöntemlerini tartışmak üzere tabip odaları, tıp fakülteleri, uzmanlık dernekleri, asistan ve öğrenci temsilcileri ile geniş katılımlı bir çalışma başlatılmasını önermektedir.

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi

Tıp Eğitimi Çalışma Grubu