Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde henüz güvenlik soruşturması tamamlanmayan hekimlerin üniversite ile ilişkilerinin hukuksuz bir biçimde kesilmesi üzerine Diyarbakır Tabip Odası, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Diyarbakır Şubesi ve Diyarbakır Dişhekimleri Odası, 23 Eylül 2021 günü üniversite girişinde bir basın açıklaması düzenledi. Açıklamaya Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı ve II. Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten de katıldı. Fakülte dekanının randevu talebine yanıt vermemesine karşın açıklama sonrası üniversite rektörü ile bir görüşme de gerçekleştirildi.

Basın açıklamasında konuşan Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, fakülte dekanlığıyla defalarca denemelerine rağmen iletişim kuramadıkları gibi üniversitenin içine girmekte bile sorun yaşadıklarını belirtip bu tavrı “utanç” olarak niteledi. Uzmanlık eğitimi alan hekimlerin uzmanlık eğitimleri tamamlandığında atamaları yapılana kadar görevlerini sürdürdüğünü ancak hekimlerin Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi’nce hukuksuz bir biçimde yokluğa terk edildiğini kaydeden Korur Fincancı “Sözümüz engellenmeye çalışılsa da, bize randevu verme konusunda kaçınılsa da; biz sözümüzü her yerde söyleriz. Meslektaşlarımızla her yerde buluşuruz, hakları içinde mücadeleye devam ederiz” diye konuştu.

Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Dr. Elif Turan tarafından okunan basın açıklaması ise şöyle:

Keyfi, Hukuksuz Uygulamalara Son Verilsin!

Türkiye’de 20 Temmuz 2016 itibariyle OHAL rejimi hayata geçirilmiş ve bu rejimle birlikte kamu emekçileri telafisi imkânsız haksızlıklara maruz kalmıştır. OHAL rejiminin KHK’leriyle iş güvencesi tamamen ortadan kaldırılmış, emeğe yönelik saldırılar artırılmıştır. Yayımlanan KHK’lerle birlikte 130.000’den fazla kamu emekçisi görevinden çıkarılmıştır.

OHAL sürecinde çok sayıda sağlık emekçisi de güvenlik soruşturması nedeniyle atandıkları yerlere başlatılmamıştır. SES’in ve TTB’nin bu durumu yargıya taşıması ile beraber hukuksuzluk tescillenmiştir. Görevlerine başlatılmayan arkadaşlarımızın hepsi davaları kazanarak başlangıçlarını yapmışlardır. Bunun üzerine hükümet, arşiv araştırması ve güvenlik soruşturmalarını meclisten hile ile geçirerek yasallaştırmış, bu karar 17 Nisan 2021 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanmıştır.

Yeni yönetmeliğe göre üniversitelerde ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi Eğitim ve Araştırma hastanelerinde görev yapan bütün asistan hekimler uzman unvanını aldıklarında soruşturmaya tabi tutulmaktadır. Soruşturma sürecinde hekimler bağlı bulundukları kurumda beklemekte, soruşturmaları tamamlandıktan sonra yeni görev yerlerine başlayabilmektedir.

Ne yazık ki bugün Dicle Üniversitesi’nde Türkiye’nin herhangi bir eğitim hastanesinde örneği olmayan bir durumla karşı karşıyayız. Henüz soruşturması tamamlanmayan hekimlerin, yasal mevzuatlar tersyüz edilerek üniversite ile ilişkisinin kesildiğini görmekteyiz. Defalarca randevu istenmesine rağmen TTB’ye randevu vermeyen dekanlık, geçici madde 65’i, yani hekimlerin atanacakları süre içerisinde işsiz kalmamaları için düzenlenen maddeyi dayanak göstererek arkadaşlarımızın ilişkisinin kesilmesine dair yazı göndermiştir. Maddenin gerekçesi şu şekilde kayda geçirilmiştir: “Yükseköğretim kurumlarında tıpta uzmanlık eğitimini tamamlayan tabiplerin devlet hizmeti yükümlülüğü kurasına kadar kurumları ile ilişkilerinin kesilmemesi suretiyle görev yapmaya ve mali haklarını almaya devam etmeleri ve böylece mağduriyetlerinin önlenmesi amaçlanmıştır.” Dekanlığa yaptıklarının hukuksuz olduğu hatırlatıldığında, “Dava açın, kazanırsanız tazminatı alırsınız” cevabı alınmıştır. Hekimlik meslek etiğinde, “Hekim meslektaşlarını haksız saldırılara karşı korur” ibaresi yer almaktadır. Ne yazık ki Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı, kimse kendisini buna zorlamamasına rağmen, hiçbir hastanede bu şekilde bir uygulama olmadığı kendilerine hatırlatılmasına rağmen bizzat bu haksızlığın yaratıcısı ve uygulayıcısı olmayı seçmişlerdir.

Öte yandan, soruşturmalardan ret alan hekimlerin mecburi hizmet yükümlülüğünün kaldırılmasına dair TTB’nin açtığı dava kazanılmıştır. Buna rağmen Sağlık Bakanlığı mahkeme kararını uygulamamaktadır. Bu durum, istedikleri zaman yasa maddelerini kendilerine göre yorumlamaya çalışan, davaları kaybettiklerinde ise yargıyı tanımayan anlayışın tüm kurumlara yayılmasının sonucudur. Ne yazık ki Sağlık Bakanlığından yerel yöneticilere tüm yapı, merkezi iktidarın “kindar” politikalarının esiri olmuştur. Hukuksuzluk ve keyfiyetçilik kurumların tüm hücrelerine sirayet etmiştir.

Dicle Üniversitesi Dekanlığının keyfi kararı ile ilişkisi kesilen hekimler, Sağlık Bakanlığının mecburi hizmet yükümlülüğünü de kaldırmaması nedeniyle, el birliğiyle işsiz bırakılmıştır. Bu hekim arkadaşlarımızın çalışmaları bizzat bu iki kurumun siyasi kararları ve hukuksuz uygulamaları ile engellenmiştir.

Bu hukuksuzluk silsilesinde yer alan tüm kurumları ve yöneticileri, siyasi saikleri bir kenara bırakıp meslek etiği doğrultusunda davranmaya davet ediyoruz. Meslektaşlarımıza yönelik adaletsiz, haksız OHAL rejiminin devamı niteliğindeki uygulamalara son verilinceye kadar evrensel hukuk kuralları çerçevesinde mücadele edecek, mağdur edilen meslektaşlarımızla her türlü dayanışma içerisinde olacağız.

Diyarbakır Tabip Odası

SES Diyarbakır Şubesi

Diyarbakır Dişhekimleri Odası