19 Aralık 2009 tarihli DİSK, KESK, TMMOB, TTB ortak basın açıklaması hakkında

ACELE ve GÜNLÜDÜR!
 
 
 
1890/2009                                                                                                                18.12.2009
 
 
 
 
            TABİP ODASI BAŞKANLIĞI’NA
            İlgi:16.12.2009 tarih ve 1882/2009 sayılı yazımız.
            İlgi yazımız ile DİSK, KESK, TMMOB’la birlikte Cumartesi günü (19 Aralık 2009) mümkün olan her ilde ortak basın açıklaması yapılmasının kararlaştırıldığını bildirilmiştik. Ortak basın açıklaması metni ektedir.
            Gereğini bilgilerinize sunar, çalışmalarınızda başarılar dileriz.
                                                                                              Saygılarımızla,
                                                                                              Dr. Eriş Bilaloğlu
                                                                                                         
                                                                                              TTB Merkez Konseyi
                                                                                              Genel Sekreter
 
 
 
 
Ülkenin Yaşamakta Olduğu Ağır Gündem Kaygı Vericidir
 
Türkiye bir kez daha savaş/barış ikilemine sıkıştırılıyor. Siyasi iktidarın demokratik açılım adıyla başlattığı süreç yerini bir kez daha çözümsüzlüğün egemen olduğu, savaş çağrılarının yeniden yükseltildiği, halkların birbirine karşı kışkırtıldığı bir gündeme bırakıyor.
 
Sorumsuz ve şoven politikacıların gündeme getirdiği ve esasen toplumsal sorunlarımızın çözümünün önünü tıkamayı amaçlayan politikaların halk katmanlarında yankısı sokağın ısınması, toplumsal gerilimlerin artması ve linç kültürünün sokağa egemen olması olarak yaşanıyor. Tam da böyle bir noktada DTP’nin kapatılması durumu daha da ağırlaştırmış; demokratik açılım süreciyle ortaya çıkan toplumsal beklentiler yerini güvensizliğe bırakmıştır. DTP’nin kapatılması zaten sorunlu olan demokrasimizi bir kez daha yaralamıştır.
 
Her fırsatta parti kapatmalara karşı olduğunu dile getiren ve anayasa değişikliğine uygun çoğunluğu olan AKP’nin kendisine yönelik kapatma tehditinden kurtulduğu andan bu yana çok zaman geçmesine karşın bu konuda bir adım atmamış olması ülkeyi bu noktaya getiren en önemli faktördür. Başbakan her fırsatta kararlı olduğunu söylediği demokratik açılım politikasını DTP’nin siyasal alandan dışlandığı koşullarda nasıl sürdürebilecektir.
 
Bütün bu sürecin ortaya çıkardığı toplumsal ruh hali geçtiğimiz günlerde en çirkin haliyle sokaklarda ortaya çıkan linç çetelerini beslemektedir. Sokak gösterilerinde gözaltına alınan çocukların kendi yaşlarının katlarınca hapis cezası ile yargılayan adalet sistemimiz kalabalık üzerine silahlarla saldıran kimi karanlık kişileri serbest bırakabilmektedir. Bu tavrın linçcileri heveslendireceği açıktır. Emekçilerin, hak arayanların karşısında polis gücünü ölçüsüzce kullanan Haydarpaşa Garı’nda demiryolu emekçilerine, İstanbul itfaiye emekçilerine ve son olarak da Ankara’da Tekel işçilerine karşı şiddet kullanmaktan çekinmeyen Hükümet linç çeteleri söz konusu olduğunda sorumluluktan kaçmaktadır.
 
İçerisine sürüklenmekte olduğumuz bu karanlık oyunun birinci sorumlusu AKP iktidarıdır. Demokratik açılım adı altında AKP hiçbir somut adım atmamıştır. AKP’nin toplumsal sorunların çözümüne ilişkin samimiyetsiz tutumunun en son örneği Alevi Çalıştayına Kahramanmaraş Davasının 1 no’lu sanığını davet etmesi olmuştur. Muhalefetin de gerilim kışkırtıcılığı yapan tarzıyla iktidarın sorumluluğuna ortak olduğu açıktır.
 
Eğer siyasi iktidar toplumsal sorunların çözümüne dair barışçı yöntemlere dayanan, demokratik bir çizgi izlemek istiyorsa öncelikle sürüklendiğimiz kaos ortamına derhal müdahale etmeli; halkların bir aradalığını zedeleyecek, savaşın ve nefretin dilinin toplumsal hayatımızın merkezine yerleşmesini engelleyecek adımlar atmalıdır.
 
Buradan 4 örgüt olarak başta parlamento ve Hükümet olmak üzere siyasal partileri, toplumsal kurumları, tüm emek ve meslek örgütlerini, sorunlarımızın çözümü yönünde barışı esas alan tüm güçleri , aydınları, sanatçıları ve demokratik bir Türkiye özlemi taşıyan herkesi savaşa karşı barışı egemen kılmak için çaba göstermeye, katkı sağlamaya çağırıyoruz.
 
Tarihin bir kez daha tekrarlanmasına, şiddetin ve silahların bir kez daha hayatımıza egemen olmasına izin vermemek herkesin sorumluluğudur.